RSS Feed for This Post

Afrika’da Niye İnsanlar Birbirinin Boğazını Kesiyor?

20080525_derindusunce_org_afrika.jpgSunuş: Birkaç gündür içimi burkan bir haber var. Afrika’nın güneyi kaynamaya başlamış gene. Hem de ne kaynama! Hotel Rwanda ya da Kanlı Elmas’taki gibi film de değil üstelik. Zalimce kendi insanını öldürmekte insanlar. Medyaya yansıyan yöne bakılırsa, işsizlikten, açlıktan yapıyordu insanlar bunu. Öyle miydi acaba? Eğer öyle ise şu an orada yaşayan arkadaşım durumu bana izah edebilir, kendisi için endişelenmemizi gerektiren bir hal olup olmadığını aktarabilirdi. Mailleşmeler sonunda öyle bir tablo çıktı ki ortaya, kazın ayağı öyle değilmiş demekten alamadım kendimi. Kazın ayağı nasılmış peki? Afrika’da neler oluyormuş, bunu bir de oradaki gerilimi yerinde gören ve bölge siyasetini yakından takip eden bir arkadaşımdan dinleyelim:

“…Gelelim Afrika olaylarına. Neler oluyor insanlar neden yabancıları (!) yakarak boğazını keserek öldürüyor?

Bilinen açıklama: Zaten had safhada olan işsizlik diğer Afrika ülkeleri özellikle Zimbabwe’den gelenlerle doruk noktaya ulaşıyor ve gelen mülteciler karın tokluğuna çalıştığı için Güney Afrikalı işsizler iş bulmakta daha da zorlanıyor.

Herkes gazetelerde ve televizyonda bu açıklamaları dinliyor ve her zamanki gibi maalesef inanıyoruz.

Peki nedir gerçek?

Uluslararası siyasette böylesine büyük olayların olması için menfaatler birleşmesi söz konusudur. Buradaki olaylarda menfaatler birincisi, tüm halkın asker ve polisin devreye girmesini dört gözle beklediği bir anda, ’30 kişi ölmüş o kadar abartılacak bir şey yok, askere ve polise de gerek yok’ diyen şu an devlet başkanı olan Thabo Mbeki. İkinci ve asıl menfaatçi ise dünyadaki bütün olaylarda parmağı olan ama bunu mükemmel bir illüzyonla başka ülkelere özellikle Amerika’ya yıkan ve kendisi devamlı perde arkasında kalan INGILTERE.

Peki ne alakası var İngiltere’nin Güney Afrika’daki olaylarla?

Aradaki kilit ülke Zimbabwe. İngiltere yıllar önce kaybettiği büyük sömürüsü ve yaklaşık on beş yıl öncesine kadar Avrupa’nın gıda tedarikçisi dünyanın en verimli topraklarına sahip Zimbabwe’yi yeniden kazanmak için iki yıldır muhteşem bir strateji takip ediyor.

Dünyadaki en acık şekilde İngiliz Amerikan düşmanlığı yapan, bir tane beyazı bile (hatta İngiliz başkanlarını bile) ülkeye yaklaştırmayan başkan Mugabe’yi ekonomik zafiyete uğratarak düşürmeye ve onun yerine piyonları Tshangirai’yi başa geçirmeye çalışıyor. Çok fazla söze gerek yok sadece ülkedeki enflasyon oranının su anda % 200.000 olduğunu (yanlış okumadınız yüzde iki yüz bin) söylersek sanırım yıllarca yüzde yüz enflasyonda yasamış siz değerli arkadaşlarım Zimbabwe halkının ne çektiğini düşünmekte fazla zorlanmayacak. Göz göre göre ülkenin parası Amerika’dan gelen dolarlara çevrilerek bos arazilerde yakıldı ve ekonomi bu duruma geldi. Bakkallarda raflar boş. Üretim sıfır, ekmek bile yok.

Haliyle ora halkı Afrika’nın Amerikası diye bildikleri Güney Afrika’ya illegal yollardan kaçtılar ve bu sayı 4 milyon insana ulaşmış durumda. Geçen ay içinde Zimbabwe’de yapılan seçimlerde İngiliz uşağı Tshangirai yüzde 47 oy alarak birinci oldu. büyük efsane başkan Mugabe ise yüzde 43 de kaldı ve üçüncü parti başkan Mugabe’nin eski maliye bakanı yüzde 8’le son sırada.

22 haziranda ilk iki parti arasında yapılacak ikinci turda yeni başkan belli olacak.

Gelelim İngiltere’nin Güney Afrika üzerinden Zimbabwe planına…

İngiltere üçüncü partinin oylarının son secimde efsane başkan Mugabe’ye gideceğini tahmin ediyor. Ekonomik zorluklardan dolayı Güney Afrika’ya kaçmış olan 4 milyon Zimbabweliyi korku yoluyla ülkelerine döndürerek uşakları Tshangirai’ye oy vermelerini sağlamak istiyor ki 4 milyon oy seçimlerin sonucunu değiştirebilir.

Yıllar önce İngiliz kökenli beyazlara karşı devrim yaparak başa gecen efsane başkan Mugabe son demecinde İngiliz uşağının kazanması halinde yeniden devrim yapacağını açıkladı. Bu da isleri iyice çıkmaza sokuyor.

Peki Güney Afrika devlet başkanı rahmetli Özal’ın havaalanından içeri almayıp geri dönmesini sağladığı itaatkar uşak Thabo Mbeki ne menfaat bekliyor bu isten?

Hiç bir menfaati yok sadece önümüzdeki yılki seçimlerde tekrar başkan olamayacağının kanıtı olarak parti başkanlığı seçimini kaybetti ve ülke insanından küçük de olsa bir intikam almaya çalışıyor. Ta ki 2010 dünya kupasının bu ülkeden geri alınmasını sağlayana dek.

İşte kendi menfaatleri uğruna onlarca (ilerde beklenilen sayı yüzlerle bile ifade edilemeyecek belki de) insanın ölümüne sebep olan bir irk bir millet bir devlet. Bizler ise yıllarca Türkiye’de kabuğuna çekilmişiz ve hep sormuşuz kendi kendimize bu Avrupalı nasıl zenginlik içinde yaşıyor diye. İşte cevabi burada. görmezden geldiğimiz Afrika.

Geçin İngiltere’yi, Afrika’da Fransızca konuşulan ülkelerin sayısı bile 27. Güler misin ağlar misin?

İşte görünen sebeplerin perde arkası.

Bu mesajı arkadaşlarınıza ileterek Afrika hakkında daha gerçekçi bilgilere sahip olmalarını sağlayabilirsiniz. Hiç bir şey yapmasak da en azından Afrika’nın sadece adinin Afrika, buraların İngiltere ve Fransa demek olduğunu bilerek bile onların işlerine bir nebze olsa bile zorluk çıkarmış oluruz.

 

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 6 Yorum

  2. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: May 25, 2008 | Reply

    1.cehalet
    2.aptal toplumlar,akıllı toplumların hükmü altında yaşar.
    3.hırsları olan yetki sahiplerinin her zaman bir fiyatı vardır.
    4.amerikadaki silah satıcıları taş kökü mü yesin.
    5.emperyalizm denen şeyin,ahlak ve acıma duyguları yoktur.
    6.insanın değeri,ülkelerin sahip olduğu toplumsal bilinç ve eğitim derecesine göre belirlenir.

  3. Yazan:Kamer Yalçın Tarih: May 26, 2008 | Reply

    El değmemiş hammade kaynakları ile Afrika şu günlerde Çinlilerin cazibe merkezi. Bu kıta özellikle; altın, bakır, tantal, pırlanta, demir, petrol ve doğalgaz zengini.

    Şimdi düşünüyorum, dünyanın en fakir, en aç, en yoksun kıtası kimlere yar olacak? Sam Amca’nın ve ortaklarının gözünden bu kıta kaçmış olamaz. Elbet bu gün yarın oralara da demokrasi görütmek lazım gelir…

    Bu arada pertolün varil fiyatının 135 doları bulmasının sebebini hiç düşündünüz mü? ABD, hammade ve petrol fiyatları ile Çin’in önünü kesmek derdinde. Şimdi tekrar düşünelim; Çinliler Afrika’ya neden ilgi göstermekteler?

    Bu kıtada kaos ve karışıklık yaşandıkça birileri de ellerini oğuşturuyor, ve birileri kesin cebini dolduruyor.

  4. Yazan:Saldiray Tarih: Haz 5, 2008 | Reply

    Ooo medyanın görünen izahatlarına derin açıklamalar getireceğiz derken aynı hataların bir kısmını da siz tekrarlamışsınız.

    Bir kere hatırlayalım Mugabe, göreve geldiğinden sonra toprak sahibi beyaz Zimbabwe vatandaşlarının topraklarını ellerinden bedel ödemeden zorbalıkla alarak onları adeta ülkeden kovdu. Sayısız kuşaktır Zimbabwe’de yaşamış Zimbabwe vatandaşı beyazlara en büyük ırkçılığı uyguladı. Ayrıca tarım konusunda ülkenin yükünü çeken bu kesimi ülkeden kovarak ülke ekonomisine büyük zarar verdi. Efsane değil kabus olur bu başkandan. Bugün Zimbabwe halkı Afrika’nın tarım ihracatçısından, açlıkla boğuşan bir halka dönmüşse bunun sebebi Mugabe’nin zorbalıklarında aranmalıdır.

    Ayrıca “Efsane başkan”ın homofobik açıklamaları ve çıkardığı kanun için wikipedia’ya bakabiliriz.

    Lütfen biraz daha araştırarak yazın.

  5. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 6, 2008 | Reply

    Bu yazılanları arkadaşlarımıza göndermekle,İngiltere’nin,Fransa’nın ya da başka sömürgeci devletlerin planlarının pek bozulacağını sanmıyorum.Ancak bu da bir adımdır.En azından dünyanın başına bela olmuş emperyalist güçlerin bir nebze olsun gerçek yüzü ortaya çıkacaktır.Dünya halklarını çıkarları uğruna kirli oyunlarla,türlü entrikalarla birbirine kırdıran bu anlayışı vicdanlarımızda mahküm etmeliyiz,evet.Fakat yıllardır aynı dertten muzdarip bir toplum olarak acaba önce kendimizden başlamamaız gerekmez mi?Bunu başarmadan Afrika’nın yaralarını nasıl saracağız?

  6. Yazan:yazi sahibi Tarih: Eyl 18, 2008 | Reply

    Saldiray Bey,

    anliyorumki medyayi yakindan takib ediyorsunuz v zimbabwe hakkinda eksikte olsa biraz bilginiz var. yalniz isterdim ki bilginizin yuzde yuz dogrulugundan emin olmadan ve sahsimin edindgi bilgilerin kaynagini sormadan kendi ic dunyanizda bu bilgiyi curetkar bicimde yargilamaya kalkismissiniz. simdi bazi bilgileri yeniden edinmeniz isteyecegim ki bu bilgileri ben vermiyecegim size, kendinizin ogrenmesini rica edicem zira siz insanlarin bilgi dogrulunu ogrenmeden yargiclik oyunu oynuyorsunuz.
    1-Ingiltere (tony blair den onceki hukumet) ve mugabe ar asindaki anlasma neydi?
    2-Bahsettiginiz zorba mugabe kac yilinda ulke yonetimini ele aldi. ve su an ulkede cikan ekonomik kriz kac yilinda basladi? bu aradaki zaman surecinde ulke ekonomisinin durumu neydi. (ornegin 1 zim dolar kac us dolar idi)

    daha da bilgilendirici sorular yonlendirebilirim ama simdilik bu ikisini ogreenirseniz sanirim bakis aciniz degisecektir

    saygilarimla
    ahmet tunc

  7. Yazan:adchfv Tarih: Oca 18, 2009 | Reply

    Afrika daki insanlar çok zor durumdalar. birilerin ona yardım etmesi gerekiyor hatta bütün ülkeler afrika ya yardım gönderse çok güzel olacak. ama nerdeee insanlar tek derdi PARA başka yapcakları birşey yok sanki. afrikaya acilen yardım gönderilmesi gerekiyor.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin