RSS Feed for This Post

Müslümanların Ermenilerden öğrenmesi gereken

20080424_derindusunceorg_ely.JPG Bugün 24 Nisan. Başta Fransa olmak üzere dünyanın bir çok yerinde diaspora Ermenileri gösteriler düzenliyor, Türkiye’yi protesto ediyor. Lobicilikte geldikleri yere bakılırsa sıkı çalışmalarının meyvalarını topluyorlar.

Peki genel olarak Ermenilere ya da Ermenistan’a ne getirecek bütün bunlar? Koskoca bir hiç. Ermenistan nüfusu azalan bir ülke. Oysa doğum oranları yüksek. Yani ülkenin gençlerine vaad edebileceği hiç bir şey yok. Orada dünyaya gelenlerin tek hayali ABD, Fransa veya Avustralya’daki akrabalarının yanına kapağı atmak.

Bütün bu hazin manzaranın Müslümanlara öğreteceği şey ne peki? Izdırap bir kimlik olamaz. Bir ulusun ya da ümmetin kimliği tarihteki bir acıya odaklanmamalı. Bunu yapmaya niyetlenen Müslümanlar din kardeşlerine büyük kötülük yapıyorlar aslında. Çeçenistan’da, Filistin’de veya dünyanın başka yerlerinde fotoğrafları çekilmiş bebek cesetleri, ağlayan kadınlar, dolup taşan mezarlıklar kendini arayan genç Müslümanları bir anlamda zehirliyor.

Hırant Dink’in başına büyük dertler açan yazısında anlatmak istediği de buydu işte. ABD veya Yahudi nefreti ile yatıp kalkan gençler dinlerinin özünü anlamak değil dış düşman olarak gördükleri ülkelerden nefret etmekle meşguller.

Biz Ermenilerin özellikle de diasporanın yaptığına bir bakın. Avrupalılardan asırlar önce Hıristiyan olmuş bir millet. Mimarisi, müziği, masallarıyla bin yıllık bir Kafkas halkı. Bütün bunları elimizin tersiyle ittik ve 1915’e kilitlendik. Ne öncesi var ne de sonrası.

Sitemizin yazarlarından Mehmet Yılmaz’ın Müslümanların iç hastalıkları adlı makalesinde isabetle değindiği gibi Müslümanlar da bugün bu yoldalar. Elbette bugün katlanılan zulümlerin önemsiz olduğunu söylemiyorum. Tıpkı 1915’te olanların önemsiz olduğunu söylemediğim gibi. Ama 2050 yılında nasıl bir Ermeni milleti isterim diye kendi kendime sorduğumda en iyi bildiğim şey şu oluyor: Bugünkü gibi bir şey değil.

Bu satırları okuyanlar Nazilerin Yahudilere yaptıkları eziyetin “işe yaradığını” bu mezalimin İsrail’in kuruluşunda siyonistler tarafından kullanıldığını söyleyebilirler. Evet. Ama bir çok Yahudi de bugün gizli veya açık bir şekilde itiraf ediyor ki hayallerindeki “vaad edilmiş topraklar” böyle değildi. Faşist, militarist, ırkçı bizim Ergenekon gibi işleyen bir MOSSAD tarafından kurulmuş adeta bir açık hava hapishanesi.

Yok edilme korkusuyla, kuşatılmışlık duygusu ve komplo teorileri ile büyütülen Yahudi gençleri “başarılı” olmuş bir ülke kurma projesine rağmen her sabah bir travma ile uyanıyorlar. Kalplerine bulaştırdıkları kin ve nefret, kimlik edindikleri ızdırap onları bir zehir gibi içten içe kemiriyor. Musa’nın yolundan git gide uzaklaşıyorlar.

Yahudiler ve biz Ermeniler için biraz geç belki. Ama Müslümanların bütün bunlardan çıkaracakları dersler var. Osmanlı coğrafyasında çekilen zulümler bakarak ızdırabı kendilerine kimlik edinmenin cazibesinden korunmalılar. Çünkü bu zulümlerin önemli bir kısmı da başka Müslümanlar tarafından meselâ milliyetçi Araplarca uygulandı ve uygulanıyor.

 

 Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 5 Yorum

  2. Yazan:TT Tarih: Nis 24, 2008 | Reply

    Yazının anafikrine katılıyorum.Toplumları nefret te birleştirir sevgi de.Nefretle birleşen toplumlar için sürekli bir ötekiye ve düşmana ihtiyaç vardır.Hayaldeki bu düşman, tüm kötülüklerin kaynağıdır.Bu düşman imha edilmelidir.Yada imha edilmeden bekletilmelidir ki müntesiplerinin motivasyonu diri tutulsun…
    Günümüz Türkiye’sinde ekmek isteyen,hukuk isteyen,iş isteyen halka, “buyrun laiklik yiyin daha ne istiyorsunuz” demek gibi bir şey.Yada Ermenistan ermenilerine,diasporadakilere buyrun Türk düşmanlığı yiyin gibi bir avutma ve birarada tutma taktiği…
    Daha güncele gelirsek topluma hiç bir konuda bir çözüm göstermeyen ve sürekli şikayet eden,varlığını muhalefete indirgeyen hırçın bir Baykal portresi bu ruh haline benzetilebilir…
    Bu şekilde düşünen toplumlar sürekli huzursuz olan ve şikayet eden toplumlardır.
    Çünkü varlıklarını bir kötüye dayandırmışlardır.Halbuki O kötüyle ilgilenmeden kendi güzel dünyalarını sevgiyle kurmaya çalışsalar belki bir gün gelecek kötü belledikleri de onların ümranlarına özenecekler…

    Yazıda örneği verilen İsrail, nazilerin kendilerine reva gördükleri zulümleri, bugün kötü ve terörist ilan ettiği Filistinlilere uyguluyor.Ben İsrail’de yaşayan bir yahudinin bombalanma korkusu duymadan bir gece rahat uyuduğunu zannetmiyorum.Yazıda denildiği gibi imkanları olan bir açıkhava hapishanesi…

  3. Yazan:beddavi Tarih: Nis 26, 2008 | Reply

    aklımız eriyorda gücümüz yetmiyor… milletin seçtiği cumhurbaşkanı ve başbakanı ve milletvekillerini konuşturmaya irade var bu ülkde eee biz çoook yıllarca evvel kaybetmişiz ve bizler HAÇLI SALDIRILARININ HEDEFİYİZ farkındayız ve biz biliyoruz ki kendi ülkemizde paryayız.

  4. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 27, 2008 | Reply

    Aklınız falan ermiyor.
    Aklınız erse, kendinizi parya hissettiğiniz vakit artık devlete eklemlenmiş
    Erdoğan ve Gül’den medet ummazdınız.

    “haçlılar” da kim çok merak ettim? Bunu milletin kaynaklarını “ecnebi gavur kafir”lere peşkes çeken “konuşturulmayan”lara sormak lazım.
    islami sermaye ve holdinglere sormak lazım.
    Sen hala “haçlılar”la savaş tekbir sesleriyle kendi küçük dünyanda.

  5. Yazan:yucel Tarih: Kas 4, 2008 | Reply

    Evet Gerçektende Yahudiler Bugün Filistinlilere uyguladıkları vahşet politikalarıyla soykırıma uğramışbir ulus görünümü vermiyor,Çocuklara bile kıyan siyonistler en az naziler kadar Irkçı ve bar bar değilermi? ya Ermeniler 1915 olayları diyorlar soykırım diyorlar fakat karabağ savaşında şuşa Ve Hocalide Bebek ve katileri katletmedilermi?Ermenistana bir bakalım hiç Türk ve Azeri varmı yok Ama Türkiyede ermeniler yaşıyor Ermenistanda azınlık olarak sadece Yezidi kürtler var,Merak ediyorum Ermenistanda hiç müslüman varmı? Cami varmi?Amberin zamanın Ermenistan izlenimlerini okudum taraf gazetesinde yalnızca bir caminin kaldığını söyledi.Ermenistanin Bir zamanların ırkçı Güney Afrika yönetiminden farkı varmı bunlarıda sorguuyalum

  6. Yazan:sessiz_lik Tarih: Kas 5, 2008 | Reply

    yazı masum bir niyetle değerlendirildiğinde haklı. yani herkesin entrikalar yumağı içine girdiği bir dünyada, müslümanlara bu entrikaların bir parçası olmama çağrısı yapıyor. böyle bir çağrıyı kim yabana atabilir ki.

    yani ne yapalım. bir kin, nefret ve ezeli düşman kültürüyle yetiştirmeyelim çocuklarımızı.

    iyi güzel de ben bu çağrının niye müslümanlara yapıldığını anlamadın. adamlar damarlarındaki dolaşan kanına kadar bu kültürle yetiştiriliyor. hayatlarının amacı olmuş türkiyeyi suçlu çıkarmak. sen tutmuş sağ duyu çağrısı yapıyorsun. biz ne kadar sağ duyulu olduğumuzu hep gösterdik.
    – bir düzmeceyle gazeteci öldürüldü. koruduk sağ duyumuzu.
    – hepimiz ermeniyiz diye yürüyüş yapıldı bu memlekette koruduk sağ duyumuzu.
    – soykırım iddiaları geçirildi ülkelerin meclislerinden, vatandaşımız olan bir tane ermeniye dönüp de bir şey demedik.
    – biz savaşırken bizi sırtımızdan vurdunuz, biz yine yıllarca beraber yaşadık sizinle bu topraklarda ve yaşıycaz da inşallah.
    – biz bilmiyorduk ermeniler kimdir? siz tanıttınız bize, türk düşmnıdır, diye kendinizi. öğrendik ki, ermeniler çoculuktan itibaren türk düşmanlığıyla yetiştirilen bir milletmiş. hatta en büyük idealleri türkleri uluslararsı arenda suçlu ilan ettirebilmekmiş. hatta bu konuda tarihi belgeler, bilgiler falan olmasına gerek yokmuş. oralarda nüfuz elde ederek bile yapılabilirmiş.

    yücel arkadaşımın da dediği gibi, böyle bir sağduyu ermeniler için söz konusu mu? ben bir ermeniye bize sağduyu çağrısı yapma hakkı vermiyorum. herkes kendi kapısının önünü temizlesin. söylenen doğruların kıymeti de kalmıyor yoksa.

    evet biz ermenilerden çok şey öğrendik. birşeyler elde etmek istiyorsan (ister iyi ister kötü) işin hilesini iyi bileceksin.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin