RSS Feed for This Post

Dinciyle yaşarım kemalistle asla…

20080401_adalet.jpgTavit’in dün dediği gibi yılan kurbağayı yutma derdinde. AKP’nin hukuka güvenme gibi bir lüksü yok. Tarafsız hukuku temsil eden gözü bağlı bayan utancından girecek delik arıyor.

Perihan Mağden bugünkü yazısında isyan etmiş:

“Uzlaşı! Uzlaşın! Uzlaşma! 367 de çakarız, herrr türlü çamura da yatarız” diye çığlıklanırken, BİR BİLDİKLERİ varmış. Onlar BİR bilirlermiş ve fakat herrr şeyi anlarlarmış. Çok anlayışlı, dip derin köşe bucak kavrayışlılarmış.

Ben mesela dindarla da, dinciyle de yaşarım.
Kemalist başıbozuklarla yaşayamam oluyorum -YETTİLER GAYRİ!- bu topraklarda.
Buraları harbiden; Fazıl Say’a, babasına, İlhan Selçuk’a, Şener Eruygur ve Özden Örnek paşalara AİT. Onlar belirlemekle ‘yükümlü’ hissediyorlar Bu Topraklar’ın gidişatını.

Tamamı için: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=251749

 

Kitap tanıtan kitap 1

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

 

Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası

Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen,  fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.

 İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Zaman Nedir?

“…Geçip gitmiş olmasa “geçmiş” zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa gelecek zaman da olmayacak. Peki nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor? Geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz gelmedi. Şimdiki zaman sürekli var ise bu sonsuzluk olmaz mı? ”  diyordu Aziz Augustinus. Zira kelimeler yetmiyordu. “Zaman Nedir?” sorusuna cevap verebilmek için kelimelerin ve mantığın gücünün yetmediğı sınırlarda Sanat’tan istifade etmek gerekliydi : Sinema, Resim ve Fotoğraf sanatı imdadımıza koştu. Ama felsefeyi dışlamadık: Kant, Bergson, Heidegger, Hegel, Husserl, Aristoteles… Bilimin Zaman’a bakışına gelince elbette Newton’dan Einstein’a uzandık. Bilimsel zamandan başka, daha insanî ve MUTLAK bir Zaman aradık. Delâilü’l-İ’câz, Mesnevî, Makasıt-ül Felasife , Telhis-u Kitab’in Nefs ve Fütuhat-ı Mekiyye gibi eserler Zaman-İnsan ilişkisine bambaşka perspektifler açtı. Zaman’ın kitabını buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz. 

 

 

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler.  İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 26 Yorum

  2. Yazan:rafet günay Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    SİZDE DEMOKRASİYİ HAZMEDEMEYENLERDENMİSİNİZ? 🙂

    EE efenim herkese eşit oy hakkı verirsek ahanda böyle kişiler çıkıp bize (afedersiniz) çoban olurlar.
    Demokrasininde beline kazma vurdular ya helal olsun. ne maastrickt kriterleri nede kopenhag kriterleri kaldı.
    Dedimya bize de bir avuç çapulcu kaldı.
    Bir nevi Yeniçeri ideolojisi taşıyan bu muhalif silahlı gruplar bürokrasinin yüksek tepelerinde mevzi tutmuş,
    bürokratlarla işbirliği yaparak kazan kaldırıyor ve diğer yandan da başkentte iktidar merkezine münhasır taşra mıntıkalarda ( sauna, atabey ) pusuya giriyorlar ve asayişi bozmaya çalıştılar.

    Deştikçe siyah maskeli güçler, Jakobenler, Ulusalcıyım diye çıkan bu kişileri gördükçe ruhlarına fatiha okuyasım geliyor.
    Yeni barkotlu, numaralanıp tasnif edilmiş bu şebekeleri,şahışları artık ülkemde istemiyorum.
    Fazıl Say kendi üzerine alınmasın ama bırakın o değilde bu ülkeyi diğerleri terketsin…

  3. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    Ben de “ne şeriat ne darbe” diyemeyenle yaşayamam.
    işte bu yüzden Ece Temelkuran’ı seviyoruz.

  4. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    hem “kadınlar en az üç cocuk doğursun” densin sonra da “çobanla profesürün eşit oy hakkı”ndan bahseden tü kaka ilan edilsin.
    hep popülizm, hep popülizm.

    madem bu kadar demorkasi sevdalısısınız, belediyelerde içki yasakları,
    eşcinsellerin bir türlü gelmeyen hakları, kalkmayan zorunlu din dersleri ve 301, vicdani ret, Alevilerin yaramaz çocuklulkları için iki kelam da duysak.

    “eğer ya sev ya terket”lere başlayacaksak orda durun derim, bu yaklaşan faşizmir ayak sesleridir, hoş hiç gitmedi ya.

  5. Yazan:Cüneyt Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    Valla Kemalist ile yasayamayip dinci ile yasarim demek tutarsizlik, ikisi de “fundamentalist/fanatik” sonucta. Ikisi de kendi dünya görüslerini, kendi hayat tarzlarini salt hakim kilmaya cabalayan güruhu temsil ediyorlar.

    Perihan Magden’in fasizan/kemalist cenahtan cektiklerinin haddi hesabi yok, o yüzden tipik bir kendine has, duygusal patlama yasadigi bir yazi yazmis. Sanirsin beraber yasarim dedigi dinciler iktidara gelseler 301’i kaldiracaklar.

    Türkiye’de genis sahalarda, bürokraside tahakküm süren ideoloji “dincilik” olsa idi, bir kiz annesi olan Magden’in yazisinin basligi muhtemelen “Kemalistle yasarim, dinciyle asla!” olurdu.

    Taassuplugun, sofulugun, fanatizmin her türlüsü kötüdür. Fakat memlekette özgürlügü herkesin nalinci keseri gibi kendine yontmasina benzer bir sekilde herkes benim fanatigim iyidir anlayisinda.

    Siz de mal bulmus Magribî gibi atlamayin her seye.

  6. Yazan:rafet günay Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    Ben de “ne şeriat ne darbe” diyemeyenle yaşayamam.
    valla pes doğrusu Adalet, Basın günlüğü, Demokrasi, Kemalizm, Laiklik, Manset, Politika gibi ele alan bir sitede sizin gibi DARBE YANLISI kişileri gördükçe yukarıdada bahsettim arkanızdan fataha okuyasım geliyor. Herşeyi kendi gözlüğünüzden bakmayı bırakın. Muhalefet yapıyorum diye biri size urgan gösterirse sizde a ne kadar güzel bir urganmış demezsiniz. Bize muhalefet yapabilirsiniz ama tehdit edemezsiniz. Bu hukuken suçtur ve cezası ağırdır.
    anladınızmı SNOWQUEEN
    AYRICA CÜNEYT BEYE DE KATILMAMAK ELDE DEĞİL…

  7. Yazan:TT Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    snowqueen: “eğer ya sev ya terket”lere başlayacaksak orda durun derim, bu yaklaşan faşizmir ayak sesleridir, hoş hiç gitmedi ya..

    ***
    snowqueen: Ben de “ne şeriat ne darbe” diyemeyenle yaşayamam.

  8. Yazan:deveyehendekatlatıcı Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    Ya fena halde şizofrensiniz ya da ajan-provokatör!

    Bu ülkeden, bu milletten ne istiyorsunuz? Niye düşmüyorsunuz memleketin yakasından? Maksadınız, gayeniz, hedefiniz ne? Son tahlilde nereye varmak istiyorsunuz? Ergenekon kulislerinde, Encümen-i Daniş’lerde, ulusalcı hücrelerde yapıp durduğunuz planlar, geliştirdiğiniz stratejiler, kurduğunuz komplolar, olgunlaştırdığınız provokasyonlar ve sabotajlar neye hizmet ediyor? Türkiye’yi nereden alıp nereye götürmek istiyorsunuz? Kafanızda nasıl bir Türkiye var? Nasıl bir devlet, nasıl bir hukuk, nasıl bir sosyal hayat öngörüyorsunuz? Millete, millet iradesine nasıl bir yer biçiyorsunuz? Demokrasi diye bir şey var mı kafanızdaki Türkiye’de? Varsa, neye benziyor bu demokrasi? Antik Yunan demokrasisine mi benziyor? Atinalılar (Beyaz Türkler) oy kullanırken köleler (Anadolu çocukları) armut mu toplayacak? Demokratik muameleler yüzde 20’lik bir azınlığa mı mahsus olacak? Öyle olmayacaksa nasıl olacak? Aklınızdan ne geçiyor? Anladık, saçma sapan bir laiklik anlayışınız var ve o anlayış içinde laikliğin yılmaz bekçilerisiniz; başka? Yok mu başka bir şey? Hepsi bu mu yani? Koca ülkemizi, koca halkımızı sizin o daracık ufkunuza mı sığdıracağız? Nasıl olacak bu?

    Asr-ı Saadet gibi gördüğünüz tek parti döneminin nostaljisiyle yanıp tutuşuyorsunuz, o dönemi kapattığı için kin duyduğunuz Menderes’lerin idamını 47 senedir coşkuyla alkışlıyorsunuz, millet iradesinin canına okunmasını “devrim” diye yüceltiyorsunuz… Demek ki gönlünüzde yatan aslan tek parti döneminin zifiri karanlığı. O zifiri karanlığa dönüp, karabasan gibi milletin göğsüne çökmek istiyorsunuz. İçten içe –hatta dıştan dışa- kin duyduğunuz ‘cahil, arkaik, gerici, irticacı, hülasa yüz karası’ milleti ‘eski güzel günlerde’ olduğu gibi doya doya ezmek istiyorsunuz. Eşek sudan gelene kadar evire çevire dövmek istiyorsunuz milleti. “Menderes’i niye bu kadar seviyorsunuz?” diye sorduğum Balıkesirli bir köylüden şu cevabı almıştım: “Adam bizi devletin dayağından kurtardı.” Halka dayak atana kaba saba bir devlet vardı, evet. Vergi veremeyecek kadar yoksul musun? Al sana dayak! Çocuğuna Kur’an mı öğretiyorsun? Al sana dayak! Yol inşaatında çalışırken yorulup şöyle bir soluklanayım mı dedin? Al sana dayak! Özlediğiniz tek parti döneminde işler böyle yürüyordu işte. Ha, bir de köylülere zorla klasik müzik dinletmek gibi ‘medenileştirme operasyonları’ vardı tabii (‘Çocuklarımız namazı öğreneceğine baleyi öğrensin’ diyen dinozor hanımın kulakları çınlasın).

    Nefret ettiğiniz milletin mutluluğu veya mutsuzluğu umurunuzda değil. Sizin için önemli olan tek şey ‘doktrin’iniz. Mao’cu bir yaklaşımla ‘doktrin’inize kurban etmek istiyorsunuz milleti. “Ortaçağ karanlığından kurtulmak, çağdaşlaşmak, modernleşmek, ilerlemek” uğruna milleti engizisyon tezgâhından geçirmek ve eğip bükemediğiniz herkesin canına okumak için yanıp tutuşuyorsunuz.. “Çağdaşlık” derken engizisyon papazlarıyla çağdaş olmayı ve “laiklik” derken İslamiyet’le topyekun savaşı kastediyorsunuz. Öyle olmasaydı, Lafzetullah’ı duyduğunuz her yerde ciyak ciyak bağırır mıydınız?

    Olacak şey değil ama farz edelim ki İslamiyet’i bu topraklardan sildiniz, veya en azından siyaseti / devleti ‘dinci’lerden temizleyip tek parti döneminin anlı şanlı laikliğini ihya ettiniz; ülke ileriye gidecek mi gerçekten? Türkiye’nin “medeni dünya”daki saygınlığı artacak mı? Büyük bilimsel başarılara imza atacak mı Türkiye? Öyleyse, tek parti döneminde bunlara niye şahit olmadık? Bilim adına yapılan şeyler kafa tası ölçmek ve “Güneş Dil Teorisi” gibi safsatalarla uğraşmaktan ibaret değil miydi o dillere destan “aydınlanma çağı”nda? Yegâne ‘uluslararası başarımız’ da Keriman Halis’i “dünya güzeli” ilan ettirmek olmamış mıydı? Bu mudur yani Türkiye’ye layık gördüğünüz ufuk? Budur!

    Millet iradesini aşağılıyorsunuz, ülkenin enerjisini boş işlerle tüketiyorsunuz, ama milliyetçiliği ve vatanseverliği kimseye bırakmıyorsunuz… Ya fena halde şizofrensiniz ya da ajan-provokatör!

    (Hakan Albayrak)

  9. Yazan:blue Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    Ben escinseliyle de yasarim, alevisiyle de yasarim, ateistiyle de yasarim, ama fasistiyle yasayamam. Baskalarina tahammul edemeyenle yasayamam. Kendi fikrini dayatanla yaşayamam. Bana nasıl yasayip nasıl davranmam gerektigini soyleyecek adam gitsin laik laik, cagdas cagdas yasasin, gitsin Avrupada kendisinin ne kadar cagdas oldugunu anlatsin, dogulu olmadigina ikna etsin, sarabin cesitlerini, hangi sarabi nasil icmek gerektigini anlatsin, bilmemkacinci senfoniyi dinlerken nasil cus-u hurusa geldiginden soz etsin, Ataturk’un ne kadar buyuk bir lider oldugunu, boyle bir liderleri olmadigi icin ne kadar sanssiz olduklarini soylesin, onlara demokrasi denilen sacmaliktan, bir cobanin oyunun bir profesorunkuyle esit olmasinin anlamsizligindan soz etsin. Yeter ki bana bulasmasin. Beni cagdas etmesin, Ataturkcu de olmayacagim, ne kadar ugrassalar da Rusyaci
    Cinci de olmayacagim. Bulasmasin bana ! Yakamdan dussun ! James abimin dedigi gibi:
    Never opened myself this way
    Life is ours, we live it our way…
    All this words I dont just say
    Nothing else matters…
    Get the hell out of my way you idiot Laicists !
    Gidin Kuzey Kore’de yasayin, Venezuela’da, Cin’de yasayin. Madem bu halki sevmiyorsunuz, deger vermiyorsunuz. Gidin sizin zihniyetinizdeki insanlarla yasayin.

  10. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 2, 2008 | Reply

    @rafet günay?

    “sizin gibi darbe yanlısı” derken?
    ne şeriat ne darbeden “darbe yandaşlığı” cıkaracak kadar mükemmel bir algınız var, tebrik ederim.
    dolayısıyla anlamadım, büyük harflerle yazsanızda:)

    @TT

    anlayısımız “ya sev ya terket” değil, “sevmiyoruz gitmiyoruz değiştireceğiz”.

    @deveyehendek…

    tek parti rejimlerinden bu kadar mı rahatsızsanız kötü bir haberim var zaten oraya gidiyoruz. AKP devleti zaten tek partilik alametleri taşıyor.
    Kim milletten nefret ediyor ya, ne beyazlığı ne saçmalıyorsunuz?
    kim islamiyeti silmek istemiş ne bu mazlumluk gözlerim yaşardı. Müslümansınız diye zencisiniz dimi bu topraklarda vah vah.
    O yüzden iki de bir “bu ülkenin %99’u müslüman” istetiksel bilgisi pişirilip pişirilip getirilir. O yüzden diyanet diye bir kurum var.
    Siz de mazlumsanız, Aleviler, ateistler ölmüş ağlayanları yok!
    Madımak’ta yakılanlarda beyaz türk müydü?
    Köleler beyaz türklere karşıymış.
    İslami Holding patronları da sizin görüşünüze göre mazlum.

    @Ben escinseliyle de yasarim, alevisiyle de yasarim, ateistiyle de yasarim, ama fasistiyle yasayamam.

    “eşcinseller istiyor diye hak verecek değiliz” diyenle ya da zorunlu din dersini kaldırmayanla, “alevilere yeni elbise dikeceğiz” diyenle yaşamayı kabul ediyorsunuz ama! Sonra buna itiraz eden elitist,
    darbeci, milletini sevmeyen, ortalık karıştırıcı olacak oh ne ala.

    Gidin Kuzey Kore’de yasayin, Venezuela’da, Cin’de yasayin. Madem bu halki sevmiyorsunuz, deger vermiyorsunuz. Gidin sizin zihniyetinizdeki insanlarla yasayin.

    Tabi, komünistler Çin’e, Başörtülüler İran’a…….

    Gitmiyorum kardeşim, çünkü buralıyım bu topraklara aitim.
    Ne yurtdışında okudum ne çalıştım, aman kapağı yurt dışına atayım da
    bir rahat edeyim düşüncesi aklımdan bile geçmedi.
    Ama o kadar çok “ya sev ya terket” zihniyeti etkisi altındasınız ki
    bunu anlayamazsınız.

  11. Yazan:Cüneyt Tarih: Nis 2, 2008 | Reply

    Ben escinseliyle de yasarim, alevisiyle de yasarim, ateistiyle de yasarim, ama türbanlisiyla, dincisiyle, seriatcisiyla yasayamam. Baskalarina tahammul edemeyenle yasayamam. Kendi fikrini dayatanla yaşayamam. Bana nasıl yasayip nasıl davranmam gerektigini soyleyecek adam gitsin adliye koridorlarinda namaz kilsin, müslüman müslüman yasasin, gitsin Suudi Arabistan’da kendisinin ne kadar dindar oldugunu anlatsin, laikci olmadigina ikna etsin, Kur’an dinlerken nasil cus-u hurusa geldiginden soz etsin, Said-i Nursi’nin, Fethullah’in ne kadar buyuk bir lider oldugunu, boyle bir liderleri olmadigi icin ne kadar sanssiz olduklarini soylesin, onlara demokrasi denilen sacmaliktan, belediye tesislerinde alkol satilmasi zirvaligindan, oruc tutmayanlarin elbette dayak yiyeceklerinden ve laikci gecinenleri otele kistirip yakmanin mübah oldugundan soz etsin. Yeter ki bana bulasmasin. Beni dinci etmesin, seriatci da olmayacagim, ne kadar ugrassalar da Rusyaci
    Cinci de olmayacagim. Bulasmasin bana ! Yakamdan dussun ! James abimin dedigi gibi:
    Never opened myself this way
    Life is ours, we live it our way…
    All this words I dont just say
    Nothing else matters…

    Gidin Suudi Arabistan’da yasayin, Iran’da, Malezya’da yasayin. Madem bu ülkeyi cagdas bati medeniyeti seviyesine tasiyacak olan Atatürk’ü, onun ilke ve inkilâplarini sevmiyorsunuz, deger vermiyorsunuz. Gidin sizin zihniyetinizdeki gerici insanlarla yasayin.

    @blue: Oldu mu? Ne farkiniz var? Ayni nato kafa, nato mermer, ayni tahammülsüz, snowqueen’in dedigi gibi, yaka silktigimiz “ya sev ya terket” anlayisi.

    AKP’yi her elestiren laikci/darbeci/kemalist devrimci degil. Türkiye’de genis köylü kitleleri yavas yavas sancili bir sekilde sehirlesirlerken adaptasyon zorlugu yasamalarini, yer yer hodbinliklerini kabul etmekte zorlanan sehirlesmis kitleler illâ laikci, darbeci olmak zorunda degiller.

    Hicbir farkiniz yok birbirinizden. Biriniz bürokratik koltuga yapismissiniz, digeriniz iktidar koltuguna tutunmussunuz, karsinizdakini defetmeye, alasagi etmeye calisiyorsunuz. Elinizden baska bir sey gelmiyor, kafaniz baska yöne calismiyor. Biriniz digerinden daha demokrat ya da daha özgürlükcü degilsiniz. Ayni madalyonun iki yüzüsünüz sadece.

    Arada olan bizim gibi yasanasi, herkesin her türlü özgürlüge sahip oldugu, cocuklarimin büyümesini isteyecegim, göstermelik degil, gercekten cagdas ve müreffeh bir ülke arayanlara oluyor. Icine ediyorsunuz memleketin.

  12. Yazan:fuatogl Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    Hicbir farkiniz yok birbirinizden. Biriniz bürokratik koltuga yapismissiniz, digeriniz iktidar koltuguna tutunmussunuz, karsinizdakini defetmeye, alasagi etmeye calisiyorsunuz. Elinizden baska bir sey gelmiyor, kafaniz baska yöne calismiyor. Biriniz digerinden daha demokrat ya da daha özgürlükcü degilsiniz. Ayni madalyonun iki yüzüsünüz sadece.

    Yok mu altina imza atilacak bir yer?

    Eski oligarsinin horlanan kucuk ortagi, buyudu palazlandi gunumuze uymayan abileriyle (buyuk sermaye haric) kavgaya tutusmus durumda…Havada ucusan demokrasi ozgurluk sadece kavgada kullanilan dil ve uslub geregidir. Temel zihniyet, uzun yillardan beri ulkenin basina bela olmus, gina getirmis, sagci-muhafazakar-toleransiz zihniyet olarak devam etmektedir. Kimse sevmek zorunda degil, gitmek zorunda hic degil.

    Bugun “bana nasil yasayacagimi anlatmasinlar” diyenler, dun, nasil yasanilmasi gerektigi anlatanlarla hicbir sorunu yoktu, gormezden geliyordu, cunku ona uyuyordu. Uyuyorsa sorun yoktur! Uymuyorsa ozgurluk ihlali vardir-bunlarin hepsi fasisttir! Temel mantra bu olsa gerek.
    Iktidar-guc dengesi meselesi. Simdi isleri kendi ellerine almak istiyorlar, dunya konjonkturu de buna cok musait, o yuzden eski sivil-askeri-burokratik yapi ile acikca kapisabiliyorlar. Filler tepisiyor, hemde alttakilerin dilini kullanarak. Ozgurlukculuk bir gorunuyor, ilk firsatta kayboluyor… Mesela;
    Herkese ozgurluk, AMA daha fazla zorunlu din dersi, hatta gucumuz yeterse Denizlideki gibi acikca ve tum olanaklarimizla indoktrinasyon – Bilimin cani cehenneme-halk istiyor baba.
    Yada;
    Kahrolsun YØK(yillardan sonra), AMA “ama artik dur simdi sirasi degil, artik bizden” denip eksisozlukculer gibi ortaliktan sivismak.
    Yada;
    Dusunce ve ifade ozgurlugu, AMA 301 lazim olabilir yaw, isin pokunu cikarmayalim, de gec yerine. Yada her turden insanin her turlu is icin kullandigi dunyanin en buyuk iletisim aglarindan YouTube un yasak olmasini tuhaf karsilayamiyacak, buna karsi yetkili elden girisim yapmayan, ihtiyac duymayan bir kafa.

    Odan sonra durmada ozgurluk ve demokrasi diye bagir dur sen…

    Metallica alintilari bile var, way bee.
    Dur, bende Zappa alintisi yapayim “…..”

  13. Yazan:MY Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    Acaba böyle “siz adam olmazsiniz, siz özgürlükten ne anlarsiniz?” makamindan sitem etmek disinda yapilabilecek bir sey yok mu?

    AKP = muhafazakar = milliyetçi = müslüman = basörtülü = ….

    tipinden önyargilar ile hem kendi görüs alaninizi daraltiyorsunuz hem de muhataplarinizi daha “radikal” pozisyonlarda kalmaya itiyorsunuz bence.

    Sanirim bir DTP’li idi “Biz AKP’nin en çok demokrat olma ihtimalini sevdik” demisti.
    En dindar müslümanindan en koyu ateistine Türk insani özgürlügün ne oldugunu anlamali ve istemeli.
    AKPyi veya RTE’i kurtarici zannedenler yaniliyor. AKP bugün var yarin yok. Mühim olan
    özgürlüklerle ilgili hassasiyetin artmasi, yerlesmesi ve hazmedilmesi. Farka sayginin
    kafalara oturmasi.

    Dünyanin en akilli insanini basbakan yapsak bundan daha iyi yasayamayiz. çünkü
    “milletler hak edildikleri gibi yönetilirler”.

    Düsünmek sevgili dostlar sizinde bildiginiz gibi tahlil ile baslar. Böyle ZATENCiLiK yaptiginiz zaman o çok kizdiginiz önyargili insanlara benzediginizin farkinda misiniz?

    “Biz zaten adam olmayiz, Türkiye zaten geri kalmaya mahkum, zaten bu muhafazakarlardan demokrat olmaz…”

    Biraz da yapici bir seyler söyleyin. iltifat edin demiyorum.

    Bir agaç da siz dikin. Önemli bir makaleyi Türkçe’ye kazandirin, bir çeviri yapin mesela. Kendiniz zahmet edip kaliteli bir yazi kaleme alin. iki tasi üstüste koyun da “adam duvar yapti” desinler.

    Bir de bu açidan bakin bakalim. Baska Türkiye yok.

    Dostlukla

  14. Yazan:fuatogl Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    Acaba böyle “siz adam olmazsiniz, siz özgürlükten ne anlarsiniz?” makamindan sitem etmek disinda yapilabilecek bir sey yok mu?

    Bence aktif olarak yapilmasi gereken tutarsizliklari aciga cikartmak, isik tutmak. Bunu yaparak ortak bir zemin olusmasina/genislemesine katki saglamis oluruz. Boyle bir cabanin, dillendirmenin uzun vadede pek bir ise yaramamasi, kaale alinmamasi, insanlari “abi sizden adam olmaz” gibi duygulara yoneltebilir dogal olarak :).
    Eger kaygilarimizda hakliysak, ve bu demokrasi ozgurluk seyini yutarsak, hic de iyi birsey yapmis olmayiz bana kalirsa. Haksiz isek de sadece kendimizi yaniltmis oluruz.

    Memlekete gittikce teneffus ettigim hava, pek bana bir tarafda baskicilar diger tarafda ozgurluk-hak-hukuk-sosyal vs. yanlilarinin kapismasi gibi gelmiyor acikcasi. Keske oyle olsaydi…

  15. Yazan:Ç-Z Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    Fuatogl,
    Memlekete gittikce teneffus ettigim hava, pek bana bir tarafda baskicilar diger tarafda ozgurluk-hak-hukuk-sosyal vs. yanlilarinin kapismasi gibi gelmiyor acikcasi. Keske oyle olsaydi…

    Sizce ne?

  16. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    @FuatOgl,

    “Bence aktif olarak yapilmasi gereken tutarsizliklari aciga cikartmak, isik tutmak. Bunu yaparak ortak bir zemin olusmasina/genislemesine katki saglamis oluruz. ….

    Eger kaygilarimizda hakliysak, ve bu demokrasi ozgurluk seyini yutarsak, hic de iyi birsey yapmis olmayiz bana kalirsa. ….” (FUATOGL)

    Bakin iste ben de bunu anlatmak istiyorum. “Aktif olmak” demek “su olmamis, bu olmamis” diye söylenmek midir?

    Size göre referans alinmasi gereken yazar, çizer, düsünürler kimdir? Komünist? Liberal? Tarihçi?

    Bunlarin hangi fikirleri Türkiye’nin isine yarayabilir? Bu mühim. Fikrî bir altyapi olusturmak mühim.

    “Memlekete gittikce teneffus ettigim hava, pek bana bir tarafda baskicilar diger tarafda ozgurluk-hak-hukuk-sosyal vs. yanlilarinin kapismasi gibi gelmiyor acikcasi.” (FUATOGL)

    Mücadele özgürlük yanlilari-karsitlari mücadelesi degil. Sehirli-Elitist (elit demedim) bir azinlik ile köylü çogunlugun iktidar mücadelesi. Ama Köylü artik kentli olmus, sadece köy kökenli kalmis gelenegi, inanciyla.

    Sermaye ve siyasi iktidar el degistiriyor. Daha önce de söyledigim gibi AKP’nin hiç bir “islami” rengi olmasaydi gene de bu yolda ileri giderdi.

    Acaba AKP tam özgürlük ve adalet saglayacak mi herkese? Hayir. Özgürlük hak edilir. Ugrunda mücadele edilir. El eliyle tutulan kusun kanadi olmaz. Atatürk’ün tepeden inme devrimlerinden hangileri kalici oldu? Hangilerini halk benimsedi?

    Ama iyi haber su: AKP elitistlere bakarak çok daha halka yakin bir çizgide. Bu sebeple devlet-halk gerginligi azalabilir eger basariya ulasirsa.

    Ama daha önce de anlattigim gibi gerçek bir sol ve/veya liberal bir siyasi hareket kurulursa 10-20 yil içinde AKP’ye ciddi bir rakip olabilir.

    AKP’ye kiziyom, Türkiye’yi yakiyom mantigi ile ise ancak Türkiye yakilir. AKP küllerinden dogar yeniden, daha güçlenmis olarak, yeni efsaneleri, mitleri ve sütten çikmis ak kasik gibi(!) kahramanlari ile. (Bakiniz Menderes)

  17. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    @Mehmet Yılmaz

    Söylenmekten fazlası yapılıyor aslında, AKP’ye kapatma davası açılmadan hemen önceki haftaya dönersek heryerde sosyal güvenlik yasa tasarısına karşı iş bırakma eylemleri vardı.
    Tuzla’da da eylemler oldu.Bu kapatma davası neticesinde çizilen karizmasından AKP eski mağdur mahalle delikanlısı tavrına geri döndü.

  18. Yazan:snowqueen Tarih: Nis 3, 2008 | Reply

    ……….
    Devletle toplumu barıştırmak şiarı ile seçim kampanyası yapan bu parti(AKP), bir yıllık iktidarı boyunca, ekonomide, Kemal Derviş’in yumuşatılmış IMF programının semeresini toplamanın dışında toplum açısından neredeyse hiç bir olumlu, önemli bir proje gerçekleştiremedi. Gerçekleştirebileceği yolunda da en küçük bir girişimi başlatmadı. Kıbrıs’tan Kürt meselesine, Irak’tan ABD ile ilişkilere kadar ayrıca eğitimden sağlığa, iş hayatından kültüre kadar tüm alanlarda geleneksel resmi politikaları zigzaglarla uygulamaya koymaya çalıştı. Çalışanlara karşı tutumu ise pek olumsuz. Medya konusuna hiç girmiyorum, Başbakan Erdoğan birer hafta ara ile Aydın Doğan ve Turgay Ciner’in yeni tesis açılış törenlerine katılarak eski alışkanlıkları sürdürdüğünü gösterdi.

    …………

    Ama aslında Komünizmle Mücadele Derneği kökeninden kaynaklanan derin bir sağcılık var AKP’de. İslami kimlik hem ABD hem de Türkiye’deki asker-bürokrat ve iş dünyası ile ilişkileri zedeler. Amerikancılık, bu devirde ağıza hiç alınmayacak bir tutum. Ivırıp kıvırırken muhafazakarlık kavramına sarıldılar. Türkiye’de böyle bir gelenek yok, bu kavramı daha önce kullanmış bir siyasi oluşum da yok. Muhafazakarlığın günlük siyaset Türkçesindeki karşılığı gericilik ya da sağcılıktır. Bunun kuşkusuz bilincindeler. E, bu aralar demokrasi de moda ya…Bir de demokrat diyelim kendimize demişler sanki. Bana öyle geliyor. Taşra ticaret burjuvazisinin fikri yapısı ancak bu kadar olur. Bizans oyunları ile İslami takkiye deneyimlerini de hesaba katarsak AKP’ye bu yakışır…

    …………

    Amerikan tarzı muhafazakar ve demokrat

    AKP’nin ideolojik kurmayları aşırı kısa görüşlü. Dünyayı pek izlemedikleri de hemen belli oluyor. Çevre duyarlığı, yurttaş bilinci, kolektif iletişim, insan hakları, alter-küreselcilik gibi kavramlar Amerikan dergilerinde bile irdeleniyor. Enron skandalından sonra post-kapitalizm hakkında çok canlı bir tartışma var. Cola Turka pazarlamanın dışında da ekonomik, mali meseleler konuşuluyor dünyada.

    Resmi kayıtlara göre üç yıllık bir parti, iktidarının ikinci yılının başında oturup sempozyum düzenliyor. Maksat, siyasi ve ideolojik kimliği netliğe kavuşturmak. Bu arada İncirlik Üssü Meclis tezkeresine ihtiyaç duyulmadan Irak’ta savaşan Amerikalı askerlerin geçiş istasyonu haline getirilmiş. “Aile, din, gelenek bizim önem verdiğimiz değerlerdir”.

    Ragıp Duran

  19. Yazan:MY Tarih: Nis 4, 2008 | Reply

    @SnowQueen,

    Sanirim 3 alinti da Ragip Duran’dan. Önce en azindan elestirinin seviyeli bir dilde yapildigini teslim edeyim.

    Söylemek istedigim 3 sey var:

    PKK ve TERÖR “PKK… Ters giden nedir? Bundan sonra nereye?” adli yazimda sundugum gibi terörle mücadele sandigimizdan çok daha karmasik bir mesele. Bu yazida ve Kürtler ve Türkler adli kategoride oldukça “exhaustif” bir vizyon sundugumuzu düsünüyorum. AKP bugüne kadar bu vizyon ile en uyumlu politikayi takip etti. Meyvelerini toplamamiz bu yilin 10cu ayindan sonra baslayabilir. Ama bu tarihe kadar bölgede gerginlik artabilir zira sorunun çözülmesi bazilari için ciddi biçimde SORUN olacak. (Daha önce yerel seçimlerin martta yapilacagini umdugumdan mart 2008 diye düsünüyordum)

    Ayrica tek sorun PKK terörü degil. çok eskilere uzanan bir devlet terörü sorunu var. Kenan Evren zamaninda
    Diyabakir 5 nolu askeri ceza evinde da yapilan iskenceler ve çiller zamanindaki OHAL zulmü PKK’yi
    çok güçlendirdi. Bugün askerlerimizi öldüren ve TSK tarafindan öldürmek zorunda kalinan 20 yasindaki militanlarin bir kismi
    O yillarda dünyaya geldi. Babalari, abileri geçti o iskence tezgahlarindan.

    Bütün bunlaradan Tayyip Erdogan’i sorumlu tutmak teslim edersiniz ki insafsizlik olur. 80 yildir
    Kürtleri Türklestirme ugruna yapilan haksizliklar ve bunun dogurdugu halk-devlet kopuklugunun
    faturasini AKP’ye çikartirsa Sayin Duran’a kimse inanmaz.

    KIBRIS
    Kibris konusunda da bir çok ilerleme saglandi. DENKTAS gibi her firsatta “kanimizin son damlasi” muhabbeti yapan biri yerine TALAT’in geçmesi büyük ilerleme. Lokmaci kapisinin açilmasi bile bunun ispati degil mi?

    iLERiCi – GERiCi

    Duran genel olarak hepizin düstügü retorik bir tuzaga düsmüs.
    SAGCI-SOLCU-MUHAFAZAKAR-DEMOKRAT gibi kelimler ile düsünmüs.
    Aslinda sorun özgürlük yanlisi veya karsiti olma sorunu.

    Kemalistler “ilerici-modern” biçimde ideal toplumlarini bize dayatiyorlar.
    Yobaz müslümanlar da bizim yerimize “ideal bir islam toplumu” hayal edip
    topluma dayatmak istiyorlar. Her ikisi de ayni kapiya çikiyor.
    Devlet adina halka sunu veya bunu dayatmak = Fasizm.
    Pascal Salin buna KONSTRUKTIVIZM diyor.

    Bunun için özgürlüklerden yana tavir alinabilir ve fikrî bir
    alt yapi olusturulabilirse AKP bunu takip etmek zorunda kalir.

    Yok eger illâ ki Kemalist-muhafazakâr arasinda bir
    iktidar mücadelesi yapilacaksa
    o zaman muhafazakâr kesim kazanacaktir.

    Ama özgürlükçü bir zafer ile kiyaslandiginda muhafazakârlarin
    politik zaferi daha az güzel olur kanaatimce.

    Dostlukla

  20. Yazan:fuatogl Tarih: Nis 4, 2008 | Reply

    Yukarilarda “aktif” derken kendimi icine katarak soylemedim. Bunun yeri de bloglar degil pek 🙂

    @C-Z;

    Sizce ne?

    Bence politika 🙂 Politika da toplumda gelisen yeni dinamiklerin catismasi etrafinda donuyor. Yeni palazlanan bir sermaye kesimi var, bunlar daha cok pay istiyor herseyden, kapitalizme entegre olarak tabii. Eskisi gibi hød demeyle hizaya da gecmiyorlar, rejimin eski unsurlariyla catisiyorlar, bildigimiz guc ve hakimiyet savasi. Sansli taraflari su, bu rejimin “eski” unsurlari dediklerimizin gunumuz dunyasinda tutunacak yerleri kalmadi, o yuzden (tehlikeliler – mesela rejim tehliksei, teror, puslu hava gerek o kesime sozde ihtiyac duymak icin, dikkat ederseniz buna inana bir kesim sivil kesim surekli bunu pompaliyor gercekten inanarak.) surekli erezyona ugruyorlar. Esyanin tabiatina uygun seyler bunlar. Diger tarafda da harala gurele kapitalistlesen, gunumuzde tutunan diger gucler ile pek celismeyen, kitle destegi de olan AKP vs. gibileri var. TUSIAD cok da sikayetci degil dikkat ederseniz, uc bes gundelik manevralar disinda. AB yonelimi ise bicilmis cinsden, bu “zinde” guclerin elini kolunu baglayan birsey, hemde bircok acidan zaten genel kapitalist yonelime uygun bir sekilde okunuyor AB, “super birsey 3-5 gicikligi olmasa”.

    Oligarsi oligarsi deyip dururum sahsen, 2 kelime ezberleyip kendisini solcu zannedenler gibi… Ama durum gercekten oyle. eski oligarsik ittifak catlayip dagilmistir, (hep catlar duzelirdi), su anda yeni bir ittifakin, hakim guc dengesi oncesinin tozu dumani var.
    Bu durumu kabul edip, sonrasina bakmaktan baska bir care gorunmuyor pek. Sonrasida su, hizli bir kapitalistlesme, feodal iliskilerin yeni yeni cozulmesi,… sehirli burjuvazinin hem fikren 30 yildir sistematik olarak aptallastirilmasi, hemde kulturel olarak kendi orjinalini, demokratik kulturunu yaratamamis olmasinin verecegi ucube durumlari gorup duracagiz. Lewis ustunde kot, boynunda poshu-altinda mercedes, starbucks, linc, vatan, din, kan…. dinin tamamen gundelik ve ozellikle politik iliskilerde daha agir basmasi, amerikan vari cok ozenilen “god doesn’t just need your money, he needs you! But minimum 50$” durumlari…Cok garip ve tuhaf seyleri daha cok gormeye alissak iyi olacak.
    Bu seylerin altinda ise mutlaka ezilecek, bugunde zaten ezilen bir kesim olacaktir, ve genisleyecektir muhtemelen. Bundan sol cikar diye umutlananlar da fena halde yanilabilir, sol cikmayabilir,…ne cikacagini tahmin eden vardir, mayasi da dunden hazir….Diye dusunuyorum, bence bu yani C-Z. Yaniliyor da olabilirim, ama tamamen karavana olmadigina eminim cunku bircok sey bugunden zaten gorunuyor.

  21. Yazan:blue Tarih: Nis 4, 2008 | Reply

    Ben eskiden çok uslu, herkese karşı hoşgörülü bir çocuktum. Bu 367 şaklabanlığı, kapatılma davası ve Ergenekoncular terazimi bozdu. Artık, zulme razı olanı da zalim kategorisinde değerlendiriyorum; demokrasiye tahammül edemeyen kimseye tahammül edemiyorum; ayak oyunlarıyla halkın seçtiği iktidarı devirmeye çalışan adilere alkış tutanlara hiçbir sempatim kalmadı. Halkı aşağılayan tiplerle hiçbir ortak noktam olamaz. Kimse kusura bakmasın, Ergenekoncularlarla da, kaymak Türklerle de, ulusalcılarla da konuşmam artık, hepsi Allahlarından bulsunlar.
    Biz niye konuşuyoruz ki ! Bin yıl da konuşsan aynı nato kafa, hiçbir ilerleme yok.
    Siz de derin düşünce ahalisi uğraşıp çabalayıp durmayın. Burada kimsenin birbirini anlamak gibi bir kaygısı yok. Herkes kendi bildiğini yazıp duruyor. Anlatıyorsun, anlatıyorsun, dönüp dolaştığın yer yine aynı. Sıkılmıyor musunuz aynı şeyleri yazıp durmaktan? İnanıyor musunuz kendi yazdıklarınıza? Ne için takılıyorsunuz ki buralarda? Hiçbirimizin demokrasiden ihtida edip Kemalist mümin olmayacağı ortada değil mi?

  22. Yazan:fuatogl Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    Bule bey, anlaşılmamaktan yakınıyorsunuz ama… Kaç kemalist var burada sormak isterim size?

  23. Yazan:Rumuzyok Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    Bu blogda kemalist olsa, hiç bir diyalog, tartışma olmaz idi. Slogan ve küfürle dolardı her yer 🙂

  24. Yazan:seyyide demirhan Tarih: Ağu 20, 2009 | Reply

    ikisinden de Allah korusun,benim icin farkları yok,oyleya kafayı zorla kapattıran ne kadar yobazsa actıran da o kadar yobaz..

  25. Yazan:Ali Duman Tarih: Ağu 21, 2009 | Reply

    işte kemalist bir örgüt TÜSİAD,

    işte kemalist parti CHP,

    her ikiside kürt raporu hazırladı, TÜSİAD buna ek olarak DEMOKRATİK ANAYASA’da hazırladı.

    ancak ne varki bu hazırlıklar TAKİYYE’dir.

    al birini vur diğerine TAKİYYE kemalizmin sıkca başvurduğu bir yöntemdir. şöyle ki

    bu meşhur dernek ile meşhur parti DEĞİŞİMİN mümkün olmadığı dönemlerde müthiş bir şekilde DEĞİŞİMİ savunurlar. Zira bu taktikle tek atışla iki kuş vurmuş olurlar, hem değişimi isteyenleri çekim alanlarına alarak kontrol ederler, hemde esasen değişimi mümkünsüz kılarlar.

    şimdi DEĞİŞİM zamanı, ancak ne var ki geçmişte demokrat açılımlar,kürt raporları, en demokrat anayasaları hazırlayan bu iki kafadar, DEĞİŞİME ayak diremekte, bunun için 50 dereden su getirmektedir. Demokratik açılımları oldukça geniş olan hatta ana dilde eğitim ve anayasal vatandaşlık haklarını içerecek şekilde kürt raporu hazırlayan meşhur kapitalist dernek TÜSİAD, bu kez kürt lafını bile ağzına almadan TERÖR diye söz etmektedir.

    işte gerçek takiyye bu, ancak ne var ki bugüne kadar yutturmuş oldukları ilericilik, solculuk gibi teranelere ait yalanlar günyüzüna çıkmıştır.

    pek tabiki sahtekarlarla, ikiyüzlülerle, takiyyecilerle yaşamayı, dincilere yaşamaya tercih ederim, yeterki takiyyeci, ikiyüzlü, sahtekar olmasınlar.

  26. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ağu 21, 2009 | Reply

    Benim anlamadığım bir nokta var:yazı,Perihan Mağden’nin Türk devlet oligarşisini eleştirmesinden oluşuyor;fakat her nedense kutsalına saldırılmış gibi öne fırlayıp itiraz edenler de solcu,özgürlükçü,feminist vs.geçinenler.
    İşte ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum.Hem özgürlükçü geçinip hem de kemalizme,chp’ye,oligarklara bu denli bağlılık duymak hangi toplumsal psikolojinin sonucudur doğrusu çok merak ediyorum.

  27. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Ağu 22, 2009 | Reply

    Şu an bu gerçeği söylemek istemezdim ama herkes bu ülke de yaşayamam dediği dincisiyle, faşistiyle, kemalistiyle, eşcinseliyle, ateistiyle, fanatiğiyle, teröristiyle zaten yaşıyor.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin