RSS Feed for This Post

Hürriyet’e Saplanan Şırınga

20080216_sring.jpg

[İzlenimler sitesinde yayınlandı]

Efendim halk arasında “kezzap atma” denen konunun laiklikle ilgili kısmına kısa bir giriş yapmıştık. Peki bu konu neden gündemimde, Mersin’de biri şırıngayla vatandaşa kezzap fışkırtıyormuş. Lise talebeleri dizüstü etek giyiyormuş da ondan olmuş filan deniyor. Sonra 3 kişiye daha “saldırı” olmuş, ancak bu şahıslar pantolonlu imiş. Hürriyet olayın laikliğe saldırı olmasını temenni eder şekilde “Kısa etekli öğrencilere kezzap paniği” diye olayı veriyor. Yani, “keşke kısa eteklilere kezzap atılsa da

biz de buradan bakın AKP döneminde kısa eteklilere kezzap atılıyor, asker darbe yapsın, CHP işbaşına gelsin desek” durumu. Yalnız bu kezzap işi yeni değil, 3-4 sene evvel de Konya mı ne bir yerde delinin teki bisikletle elinde bir şırınga sağa sola saldırıyordu. O zaman kimsenin aklına laiklik, çağdaş, sosyal hukuk devleti konusu gelmemişti herhalde. Neyse, olaya dönersek, son gün iki kot pantolonluyu portföyüne ekleyen ilgili şahıs yakalanmış, olayın mini etekliye kezzap yönü biraz problemli hale gelmiş, Hürriyet de lafı çevirmiş. Önce “Kısa etekli öğrencilere kezzap paniği” ve “Kezzap Paniği Sürüyor” deniyorken, son haberde “Kezzapçı Yakalandı” denmiş:

Saldırganın bu seferki kurbanları kot pantalonlu. Atatürk Bulvarı’nda bu sabah 09.30′da meydana gelen olayda, 17 yaşındaki İ.K. ve yaşıtı E.Ş. şırıngalı saldırıya uğradı. Şırıngayla sıkılan sıvı İ.K.’nın montuna, E.Ş.’nin ise pantalonuna isabet etti. Saldırıya uğrayan 2 kız, Tarsus Devlet Hastanesi’ne götürüldü. […]Tarsus’ta pazartesi gününden bu yana 7 kişiye şırıngalı saldırıda bulunan 28 yaşındaki D.K., MOBESE kamerasıyla yapılan takiple yakalandı. […] 28 yaşındaki 1.90 metre boyundaki D.K., ifadesi için Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Bereli ve sakalsız olan ve daha önce saldırıya uğrayan kızların verdiği eşkale de uyan D.K.’ın, saldırıları neden gerçekleştirdiği araştırılıyor. […] Zanlının babasından boşandıktan sonra İbrahim H. ile evlenen annesi 56 yaşındaki Hatice H., oğlunun şırıngalı saldırıları gerçekleştiren kişi olarak yakalandığını duyunca sinir krizi geçirdi. Evinde bulunan Kuran-ı Kerim’e el basarak oğlunun böyle bir şey yapmayacağına dair yemin eden iki çocuk annesi Hatice H., “Benim oğlum böyle şey yapmaz. İşinde gücünde olan bir kişidir. Eğer böyle bir yapmışsa da arkadaş kurbanı olmuştur” dedi.

[…] İlk belirlemelere göre olayın ideolojik yönü olmadığını, ancak yine de araştırıldığını kaydeden Erguvan, zanlının Tarsus nüfusuna kayıtlı olduğunu, şırınga ile atılan sıvının akülerde kullanılan sülfürik asit olduğunu söyledi. Kaymakam Erguvan, olayın türbanla ilgisi olup olmadığının araştırıldığını belirtirken de “Ailesinde şu ana kadar kapalı bir kimse saptanmadı. Dengesiz davranışları var. Saldırıları neden yaptığı konusunda da çelişkili ifadeler veriyor. Bu da gösteriyor ki psikolojik sorunları var” dedi. Erguvan, zanlının saldırıları kendisinin yaptığını itiraf ettiğini söyleyen Kaymakam Erguvan, ancak neden yaptığına ilişkin tutarsız cevaplar verdiğini anlattı. […] Mersin Valisi Hüseyin Aksoy “Bugün sabah itibariyle 2 kıza daha saldırı yapıldığı tespit edildi. Güvenlik güçleri yaptıkları çalışma neticesinde bu saldırıyı gerçekleştiren kişiyi suç aletiyle yakaladı. Şu anda sorgulaması devam ediyor. Şu anda yapabileceğimiz açıklama bu kadar” dedi.

Hürriyetin daha önceki haberlerine göre olayın bu şekilde sonuçlanması epey moral bozucu olmalı. (Fehmi Koru ağzını bırakayım). Hürriyet alenen çuvallayınca İnternethaber şu güzel başlığı atmış, “Şırınga Hürriyete saplandı“. Halbuki saldırganın ailesinde bir iki başörtülü olsa, filanca şeyhe bağlı olsa, imam hatip mezunu olsa (ki orasını bilemiyorum) tadından yenmezdi. Gerçi laf arasında kadın evinde bulunan Kurana el bastı derken hinlik yapıp “bak, kurana el basıyor, evinde bulunduruyor, kesin dinci” diye düşünmüş müdür bilemem. Ben olsam düşünürdüm. Bu arada valinin “suç aletiyle yakalandı” lafı da güzel. Bırakın bu resmi dilekçe ağzını kardeşim. Bir de şırıngadaki kezzap değil sülfirik asitmiş, biraz kızarıklık yaparmış o kadar. Onu öğrenmemiz de iyi oldu.

Bu durum neyi göstermektedir? Ne kadar zorlanılsa da ne başı açığa, ne mini etekliye dönük bir saldırı potansiyel olarak dahi söz konusu değildir. Türkiye (gerçekten) laiktir ve laik kalacaktır. Ancak bu zamana kadar merkezde yer alan despot memur takımı ve burjuva işbirlikçileri artık iktidarı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Laik ve çağdaş olduğunu zanneden kesim aptallığı bırakıp tez elden kendisine başka bir argüman bulsun. Yoksa halk vatandaşın elinden malı kapacak.

Bunlar polisiye vakalardır, biri birine asit sıkmışsa polis tutuklar götürür. İşin dinle, laiklikle ilgisi yoktur. Kaldı ki bir adam “ahlaksız dinsizlere asit sıkayım” dese dahi konunun polisiye vaka ötesinde bir durumu söz konusu değildir. Nasıl ki laik biri Bursa Nutku gereğince başı örtülü yahut namaz kılan birine saldırsa bu sadece polisi ve adliyeyi ilgilendiriyorsa, yobaz birinin mini etekli birine saldırısı da polisiye vakadır. Tutunacak başka dal arayın.

Hürriyet ve Milliyet bundan ders alır mı bilmem, aslında bilirim almazlar da, şırınga demişken benim aklıma başka birşey geldi. Bu kesimin durumunu şırınga değil, şemsiye açıklayabilir. Hürriyet, Milliyet ve tabii ki yorumcuları başörtüsü karşıtı delil bulalım derken saçmaladılar ve yanlışlıkla şemsiyenin üstüne oturmuş oldular, şemsiye de içeride açılıverdi. Bakalım nasıl çıkaracaklar, fazla debelenmezlerse bir ihtimal olabilir, yoksa durumları daha da kötüye gider. Mesela şu işleri bıraksınlar.

Bir de nereden aklıma geldiyse, ne yersen ye asit yapar ağzında denirdi eskiden, çıkıp biri Ertuğrul Özkök’e tükürse “bana asit saldırısı yaptılar” diyebilir ve bunda haklı da olur. Aman dikkat.

Bu arada bazı yorumcuların ilk haberlere tepkilerini de verelim, ibret olsun. Kezzapçı yakalandı haberine doğal olarak bu tür yorumlar gelmemiş:

mehmet özcuhacioglu 15/02/2008 – 0:31
Bu cesareti malesef bu Hükümet verdi, Ve bundan sonrasi yasanacaklardanda bu Hükümet sorumludur.

atacans asdasd 15/02/2008 – 0:27
iran gibi aynı hatta.. ordada insanları kapanmaları için kezzaplıyolardı burdada yakında öyle olur.

kemal özlü 15/02/2008 – 15:34
Acaba sayın başbakanımız bu olaydan sonra bacaklarına kezzap atılan kızımıza telefon açıp ben senin arkandayım demiş midir? Ne dersiniz?

kenan yücel 15/02/2008 – 15:34
Bunlar daha iyi günlerimiz,kadrolaşma tamamıyla bitince göreceksiniz asıl olacakları.Sokağa bile çıkamayacak bayanlar.

HAKAN TALAY 15/02/2008 – 15:32
akpye oy verenlere sesleniyorum. hiçmi içiniz sızlamıyor. bu ülkeyi bu hale sokmaya hakkınız varmı?

Kitap tanıtan kitap 1

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

 

Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası

Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen,  fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.

 İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

Zaman Nedir?

“…Geçip gitmiş olmasa “geçmiş” zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa gelecek zaman da olmayacak. Peki nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor? Geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz gelmedi. Şimdiki zaman sürekli var ise bu sonsuzluk olmaz mı? ”  diyordu Aziz Augustinus. Zira kelimeler yetmiyordu. “Zaman Nedir?” sorusuna cevap verebilmek için kelimelerin ve mantığın gücünün yetmediğı sınırlarda Sanat’tan istifade etmek gerekliydi : Sinema, Resim ve Fotoğraf sanatı imdadımıza koştu. Ama felsefeyi dışlamadık: Kant, Bergson, Heidegger, Hegel, Husserl, Aristoteles… Bilimin Zaman’a bakışına gelince elbette Newton’dan Einstein’a uzandık. Bilimsel zamandan başka, daha insanî ve MUTLAK bir Zaman aradık. Delâilü’l-İ’câz, Mesnevî, Makasıt-ül Felasife , Telhis-u Kitab’in Nefs ve Fütuhat-ı Mekiyye gibi eserler Zaman-İnsan ilişkisine bambaşka perspektifler açtı. Zaman’ın kitabını buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz. 

 

 

Kendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler.  İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek  KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 4 Yorum

  2. Yazan:çuvaldız Tarih: Şub 17, 2008 | Reply

    ZERK Çirkin söz söylemek. * Kuşun terslemesi.

    ZERK Hile. Riya. İki yüzlülük. * Şırınga yapmak, iğne ile vücuda ilâç vermek.

    Tdk ya göre bu kelimenin karşılığı “iç itim.”

    Yazıyı okurken bir tataftan da sözlüğe bakıyordum ve ilk açışımda tamamen tesadüfi bir şekilde bu kelime ile karşılaştım.uzun lafın kısası oldu!

  3. Yazan:fizikci Tarih: Şub 18, 2008 | Reply

    Az önce Hürriyet’te İşte 120 yaşındaki Osmanlı başlıklı bir haber okudum. İsrail’de yeni kimlik almak için Osmanlı dönemindeki nüfus belgeleriyle yetkililere başvuran bir yaşlı kadın hakkında.

    İlginç olansa bazı okur yorumları:

    teyzemizin israil’de ne isi var acaba?

    Her ABD veya İsrail’de yaşayan Türk’ü hain zannetme gafletine mi yanarsın, yoksa 120 sene önce oraların Osmanlı toprağı olduğunu bilmeme cahilliğine mi yanarsın..

    GÖRDÜNÜZ MÜ ASIRLIK ÇINARI.TÜRBAN DEĞİL TAKTIĞI.ÇEMBER.

    Teyzenin resimde görülen başörtüsü basbaya türban dedikleri türden. Ama arkadaş “şırınga” tarzı bir manipülasyona girişmiş anlaşılan. Sadık Hürriyet okuru olsa gerek.

    israil ve ortadogu turk topragidir iste size kaniti …

    Kanıt lazım sanki! Ayrıca niye Türk toprağı oluyorsa. Teyze büyük ihtimalle Arap’tır. Bu arkadaş da bütün Osmanlı’yı Türk zannediyor anlaşılan.

  4. Yazan:hg Tarih: Şub 18, 2008 | Reply

    Vaka-i adiyeden oldu artık.

    Kezzapçı yalanının mumu söndü sönmedi bir yalan haber daha Doğan medyasından. Güya basının amiral gemisi Hürriyet’e geldi yalanlama. Hem de manşet habere dememe gerek var mı bilmiyorum:

    http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=300758

  5. Yazan:basri kartal Tarih: Şub 18, 2008 | Reply

    Yazı için teşekkürler. Hangi kesimden, hangi niyetle olursa olsun haberlerin çarpıtımasına tepki göstermeliyiz.

    Sadece ilk habere yorumcuların tepksini bırakın, baykal bile ne diyor hala ona bir bakın..

    “” Baykal, Başbakan Erdoğan’ın “Yıllardır yerel yönetimlerdeyiz, iktidardayız. Kimin hayatını neyi değiştirmişiz” dediğini hatırlatarak, “Sen onu Mersin’de, Tarsus’ta bacağına asit atılan kızın ailesine sor bakalım ne değişti” dedi. “” http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8252344.asp?gid=229&sz=42817

  1. 2 Trackback(s)

  2. Mar 19, 2008: Www hurriyet Updates » Saba Kırer. www hurriyet
  3. Mar 22, 2008: Www hurriyet Updates » Hürriyet Partisi. www hurriyet

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin