RSS Feed for This Post

Kurtlu hilal

gurtlu-hilal2.jpgHayatta bazen zor anlar vardır, seçenekler birbirlerini iptal ederler. Bir şıkkı seçen diğerini otomatik olarak reddetmiş olur: Doktor mu olsam yoksa mühendis mi?  Ezan sesi mi dinlesem yoksa kurt uluması mı?

MİLLİYETÇİ MÜSLÜMAN DENEN BİLMECE
Muhafazakâr yazarlarda ve düşünürlerde sezdiğimiz bir ayrıştırma çabası var : Milliyetçilik ve ulusalcılık. Milliyetçilik cici, ulusalcılık ise öcü. Bir de “Menfî milliyetçilik” gibi ifadeler kullananlar var. Zaman gazetesi veya AKP mensuplarını dinlerken de tanık olduğumuz bu hassasiyet şöyle özetlenebilir :

Ulusalcı: Şiddete yatkın, başka ulusları aşağı ve/veya tehlikeli kabul eden, tabancayla yemin eden, çeteci, bombacı, vs.

Milliyetçi : Milletini ve ülkesini seven, Türkiye’nin ileri gitmesini, tehlikelerden uzak kalmasını isteyen.

Dindar müslümanlar milliyetçi olmaktan pek rahatsız değiller gibi. Kendisini milliyetçi olarak tarif edenler de İslâm ile aralarına çok mesafe koymamaya gayret ediyorlar. Meselâ MHP, Erciyes Zafer kurultayını Miraç kandilinde başlatıyor. Bir başka örnek ise  ülkü Ocakları’nın sitesindeki koskoca İslâm sayfası. Gene bu sitede Başbuğ Türkeş ve Bahçeli’nin dua ederken, namaz kılarken fotoğrafları var. Bu güzide sitenin marşlar bölümünde bulunan Malazgirt Marşı’nın sözleri ise şöyle :

“…
Türk, ulu Tanrı’nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans’ın Türk’ e secdesi
Bu ses insanlığa Hakk’ın müjdesi
Bu sesle birleşir bütün yürekler
Ya ALLAH Bismillah ALLAHU ekber

Yiğitler kan döker, Bayrak solmaya
Anadolum başlar vatan olmaya
Kızılelma ya hey! Kızılelma ya
En güzel marşını vurmada Mehter
Ya ALLAH Bismillah ALLAHU ekber
….”

Gayet İslâmî bir nakaratla bezenmiş bu güftede Türk milleti “Tanrı’nın gözdesi” yani seçilmiş bir millet/ırk olduğu gibi Bizanslıların (Hıristiyanların) ALLAH’a değil Türk’e secde etmesi söz konusu. Türk yiğitlerin Bizans kanı dökmesi aslında “Hakk’ın insanlığa müjdesi” olmuş.( Bilmiyoruz Bizanslı okuyucularımız da buna katılırlar mı? Dileyenler bir yorumla belirtebilirler.)

TÜRKLER VE MİLLİYETÇİ TÜRKLER

arton291101.jpgMuhafazakâr zihinlerde milliyetçi kendini, “bu milleti ve ülkeyi seven, ona sahip çıkan, geleceği için çalışan” diye tarif ediyor. Acaba bu milleti ve bu ülkeyi sevmek normal bir davranış değil mi? Bu ülke belki de o kadar da sevilecek bir ülke değil? Her şeye rağmen onu sevenler var ve bu özel insanlar kendilerini diğerlerinden ayrı tutmak, bu farkı dile getirmek istiyorlar. Haliyle bir gruplaşma, kendine bir isim verme söz konusu:

Milliyetçi Türkler ( =Türkiye’yi seven Türkler),
Feminist Türkler,
Komünist Türkler,
Konsomatris Türkler,
Binnaz Kahvesi’nde pişti oynayan Türkler,
Kelaynakların korunmasını isteyen Türkler,
Nükleer enerji karşıtı Türkler,
Kadın şoförlere kızan Türkler,
Çemişkezek Spor Kulübü taraftarı Türkler.

Milliyetçilik eğer millet sevgisiyse bu kelimeye yani milliyetçiliğe gerek yok. Zira kitap sevgisi, çocuk sevgisi, vatan sevgisi gibi millet sevgisi de pekâlâ kullanılabilir. Eğer milliyetçilik millet sevgisinin ötesinde bir şey ise bizzat milliyetçiler tarafından tarifi gerekir. Zira “kedi buysa et nerede? Et buysa kedi nerede?” diye sorarlar adama.

MİLLİYETÇİLİK BİRLEŞTİRİCİ Mİ YOKSA BÖLÜCÜ MÜ?

Bazı yazarlar milliyetçiliğin (aşırıya gidilmediğinde) insanları birleştiren bir çimento olduğunu söylüyorlar. Belki Cumhuriyet’in ilk yıllarında çağdaşlığın da bir çimento, bir ortak hedef olabileceği düşünülmüştü. Ama her –çilik kendi normlarıyla ortaya çıktığı ve her norm da nüfusu NORMal / aNORMal olarak ikiye ayırdığı için “muasır medeniyet seviyesi” söylemi de halkı ikiye böldü :

Bu seviyenin altında ve üstünde kalanlar,
Latin alfabesini öğrenenler ve eski yazı bildiği halde “cahil” sayılanlar,
Üniversiteye girenler ve başörtüsü yüzünden giremeyenler,
“Ne mutlu Türk’üm” diyenler ve diyemeyenler,
Laik olduğu için “adam olanlar” ve “adamdan sayılmayanlar”
Cumhuriyet mitinglerinde evine bayrak asanlar ve asmayanlar.

Her insanın kendi ülkesini ve milletini sevmesi normal bir şey iken dünya görüşü olarak “ben ülkemi/milletimi seviyorum” demenin anlamı nedir? Bazı Türkler diğer Türklerden daha iyi “Türk” olabilir mi ki biz “milliyetçiyiz” diyerek bunu belirtmek gerekiyor? Mesela annemizi, babamızı sevdiğimizi herkese ilân ediyor muyuz? Anneci/babacı veya aileci diye bir kavrama gerek var mı?

 MİLLİYETÇİLİK BİR TUTKAL OLABİLİR Mİ?

Geçtiğimiz günlerde TESEV “Milletin Bölünmez Bütünlüğü” adlı bir rapor yayınladı. Hem uzmanların gözlemlerini hem de görüşme kayıtlarını içeren 316 sayfalık bu rapordan ilginç bir alıntı :

“Örneğin, biri Terekeme [Y.N. Karapapak türkleri, Karakalpak değil] , diğeri Azeri iki kişi, “birlikte nasıl da güzel güzel çalıştıklarını” anlatırken, seçim dönemlerinde devlet dairelerinde işe alım konusunda ortaya çıkan ayrımcılık söz konusu olduğunda, bir cemaat (Terekemeler ya da Azeriler) lehine olan bir ayrımcılığın diğer cemaat üyesi tarafından dile getirilmesiyle, lehinde ayrımcılık yapılan cemaat üyesinin yüz ifadesi değişiyor; açık bir biçimde memnuniyetsizliğini dile getiriyor. Onların bir aradalıklarını sağladığı varsayılan Türklük ya da ulus devreden çıkıyor; bir alt katmana –cemaate– iniliyor ve işin en önemli kısmı, onların gerçekten bir arada olmalarını, birbirlerini sevmelerini sağlayan, ulus altındaki kurgularını, Terekeme veya Azeri olduklarını unutturan gündelik hayatları, beraber iş yapma pratikleri, arkadaşlıkları devreye giremiyor.”

Bu örneğin akla getirdiği sorular şunlar:

1. Milliyetçilik, ulusalcılık, kavimcilik, ırkçılık gibi kavramların arasına kalın çizgiler çizmek sanıldığı kadar kolay olmayabilir mi? O çizgiler var mı? Nerdedir ve nasıldır? Bütün milliyetçilerin hemfikir olacağı tarifler var mıdır?
2. Aramızdaki ilişkileri kanunlara saygı, iyi niyet, güzel ahlak gibi prensipler üzerine oturtarak huzurlu bir ortam kurmak mümkün değil mi? İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor?
3. Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi?
4. Adalet ve ihsanın hâkim olmadığı ortamlarda ortaya çıkan kaosun faturası dinî ve etnik aidiyetlere kesilmesine nasıl engel olunabilir?

MİLLİYETÇİLİK BİR TUTKALSA EĞER ÇOK İYİ YAPIŞMIYOR
Neden? Bu söylemi seçim kampanyalarının merkezine yerleştiren partiler Türkiye’nin genelinden oy alamıyorlar. Yani halk milliyetçi bir parti tarafından yönetilmek istemiyor.

Şeriattan korkarak CHP’ye toplanan seçmenler gibi PKK’ya kızarak MHP’ye toplananlar oluyor ama bunlar ne istemediğini ifade eden, tepkili ve öfkeli oylar. Çok partili hayata geçtiğimizden beri milliyetçi söylemin aldığı oyların sürekli düşük kalması da bu tutkalın gücü konusunda düşündürmeli insanları.
 
22 Temmuzdan önce yayınlanan “Türk Milliyetçiliğinin intiharı” adlı yazımızda dediğimiz gibi :

“Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Hıristiyanlar, Eşcinseller, komünistler…”
 

BİYOLOJİK TÜRKLÜK
damb11.gifÜlkü ocakları sitesi gayet faydalı bir site. Meselâ uluyan kurt posterlerini indirip ekranlarınızı süsleyebilirsiniz. Çeşitli galaksilerin fotoğraflarına montaj yapılmış adeta “ilâhi” bir hava verilmiş Başbuğ Türkeş fotoğrafları da var. Ama bu sitede bulunabilecek en ilginç şeylerden biri Türk’ün biyolojik tarifi:

“Dört beyaz ırk grubunda, Europa adı verilen gurubun Turania tipindendir. Brakisefal kafa yapısına sahip bir ırktır. Aynı yerleşim bölgesini paylaşmış oldukları, dolikosefal kafa yapısına sahip, mongoloir grubundan olan Moğol’larla uzaktan yalandan bir alakası yoktur. Moğol ve Türk ırkı arasındaki fark ilmi olarak da ispat edildiği gibi çok büyüktür. Kültürel değerlerimiz ve anatomik yapılanmamız ayrıdır. TÜRKLER ANDRANOVO insanı diye adlandırılan bir tipin temsilcisidirler. Andronovo insanı Rus bilginleri tarafından incelenmiştir. Bu ırk dört bin yıl kadar önce Orta Asya’da yaşamakta idi. İşte Türkler’in menşei bu insanlardır.”

Safkan Türk tarifiyle dikkatimizi çeken Ülkü Ocakları’na alternatif bir tez ise AMERICAN JOURNAL OF PHYSICAL ANTHROPOLOGY’den   geliyor . 2001 yılında dergide yayınlanan bir etüde göre Anadolu’da yaşayan insanların genlerinin sadece %30’u Orta Asya kökenli. İtalyanların yanı sıra ODTÜ’den iki Türk bilim adamının da katıldığı çalışmada Anadolu halkının genleri Orta Asyalılar ve Doğu Akdenizlilerle karşılaştırılıyor. Araştırmacıları bir ölçüde “şaşırtan” şey ise şu: Kürtçe, Ermenice ve Rumcanın da dahil olduğu Hint-Avrupa dil ailesiyle Türkçenin dahil olduğu Altay ailesi arasındaki önemli farkların (ve yansıttığı kültürel ayrılıkların) DNA ve mitokondri farklılıklarına yansımamış olması.

Aslında Türkler hakkında bilinmesi gereken ama etüdde değinilmeyen bir başka gerçek var : Orta Asya Türkleri exojen bir topluluk. Yani Türk olmayanlarla evlenmeyi tercih eden. Bunun sebebi de çok eski bir geleneğe dayanıyor. Aynı klana ait kızlar ve oğlanlar birbirleriyle kardeş sayılıyor ve iki genç evlenmek istediği zaman yaşlılar 7 kuşak hatta bazen 9 kuşak geri giderek akrabalık arıyorlar. Bunun için Türk gençlerinin en kolay evlenecekleri kişiler Türk olmayan komşuları : Çerkes, Kürt, Arap oluyor. Ünlü Türkolog Jean Paul Roux’nun Türklerin Tarihi adlı yapıtında detaylı biçimde açıkladığı bu olgu haliyle Kuvvacıların “Türk anadan, Türk babadan, soyunda dönme olmayan…” diye başlayan yeminini de çok dar bir topluluğa sınırlıyor. Bu türlü ölçütlerin varlığı ise bir kez daha milliyetçiliğin birleştirici değil bölücü olduğunu gösteriyor belki de…
 
ALPERENLER VE “ÜLKÜ ŞEHİDİ” KAVRAMI

red_wolf31.jpgAlperenler şehid kavramına yepyeni bir boyut getirmişler: ülkü şehidi. 1970’lerde Sağmalcılar Cezaevi’ndeki bir isyanı anlatan şu satırlara bırakılan yorumlar daha da ilginç. Bir tanesini aktarıyoruz ama diğerlerini de buradan okuyabilirsiniz:

“TNT patlayıcıları hazırladık. Bizi de muhtemelen öldürecek, daha doğrusu hapishanede canlı koymayacak güçte bir malzemeydi. Son çaremiz hapishaneyi havaya uçurmaktı. Açık havada bile yakın mesafede canlı koymayacak güçte olan bu patlayıcı, dar hapishane ortamında meseleyi kökten halledecekti şüphesiz. …

Ertesi günü geniş çaplı bir arama yapıldı. Bizim koğuşta bir tabanca ve TNT kalıplarını buldular. Bütün gazeteler birinci sayfalarında bizim patlayıcılardan söz ediyor, şok haber diye kamuoyuna sunuyorlardı. Kirli ruhlara korku salmıştık. Hapishane artık bizimdi.” (“ülkü şehidi” Mehmet Aluş’un anılarından)

Yorumlar

Mustafa K.KALE ALPEREN – 07.08.2007. 09:15

“Bune acıdır,bu ne büyük çiledir,görmemek mümkünmü.
Amma bu ne büyük bir gururdur,şandır,sevinçdir,dava ugruna ölmektir.
MEVLADAN dilememek ne mümkün.RABBim bizlerede yolda yürürken
yaşarken,uyurken,çalışırken,dava ugrunda eylemeyi nasip etsin.ALLAH CC tüm aziz şehitlerimize rahmet eylesin.Tüm ALPEREN lere nasip etsin iyiki vardınız AGABEYLERİM.”

Alperen Ocakları’nın sitesinde görülmeye değer sayfalardan biri de “Turan Sevdalısı Enver Paşa” http://www.alperenocaklari.net/guncel-haberler/kahraman-enver-paa/ adlı bölüm. Alperenler şu mesajları bırakmışlar :
:

zeybek – 08.08.2007. 13:15
tarihimizde böyle başarılı insanların bulunmasından onurluyum
. içinde bulunduğumuz şu dönemde böyle değerli ve idealis insanlara çok ihtiyacımız var. mekanın cennet olsun paşam

Bozkurt – 07.08.2007. 20:02
Paşam senin gibi idealist paşalar olsun bu millet 90.000 değil 900.000 şehit vermeye hazır. Mekanın cennet, ruhun şad olsun paşam

mustafa taştı – 05.08.2007. 21:17
turan soylu,büyük alperen, yiğit savaşçı seni unutmadık yerin büyük

Sarıkamış gazvesine katılıp Enver Paşa’yı yakından tanıma imkânı bulan 90 bin askerden henüz yorum bırakan olmamış her nedense?
 
DÜŞMAN MİLLETLER

nihalatsiz-131.jpgMilliyetçilik dünyaya aidiyet gözlüğü ile baktığı için dost-düşman ayırmak zorunda.
Meselâ Ülkü Ocakları sitesinde tavsiye edilen yazarlardan Nihal Atsız’ın sahip olduğu dünya görüşünü vasiyetinden okuyabiliriz : (Nihal Atsız’a adanmış çok şirin bir site var, girer girmez bir kurt uluması duyuluyor : http://www.nihalatsiz.org  )

“Yağmur Oğlum!
Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.
Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
Tanrı yardımcın olsun!”

11’i Müslüman olmak üzere 28 halk düşman olarak belirlenmiş. Dünya’da 150 civarında ülke olduğunu hesaba katacak olursak ülkücülerin işi gerçekten zor.

Nihal Atsız’ın vasiyetine değilse bile ona saygı duyan insanlara elbette belli bir ölçüde saygı duyuyoruz. Ancak bir Müslüman olarak bizim için bütün vasiyetlerin üzerinde olan bir vasiyet var ki o da Hz Muhammed’in Veda Hutbesi’dir:

 “Ey insanlar! Biliniz ki, RABB’iniz birdir; biliniz ki, babanız da birdir. Biliniz ki, hiç bir Arabın Arap olmayana, hiçbir Arap olmayanın da Arap üzerine; aynı şekilde hiçbir siyahînin siyah olmayan, hiç bir siyah olmayanın da siyah olan üzerine üstünlüğü yoktur. Takva ile olan üstünlük müstesna, “

MİLLİYETÇİ İSLÂM’IN AÇMAZI
Yazının başından beri çeşitli İslâmî hassasiyeti olan örgüt ve partilerin milliyetçiliklerini irdeledik. Dikkat çeken noktalar:

Biyolojik / Irksal Türk tarifleri,
Kan bağının önemi,
Düşman milletler,
Aidiyet için savaşma,
Başka milletlerin Türk milletine secde etmesi,
Türklerin seçilmiş bir millet oluşu,
Genel olarak silah ve bomba sevgisi.

şimdi Kur’an’ın bu kan bağı ve etnik aidiyet konusuna bakışına yönelelim. Birinci olarak Kur’an akrabalık ilişkilerinin dahi takvanın önüne geçemeyeceğini söylüyor :

“Nuh seslendi; RABB’im! dedi; oğlum benim ailemdendir, senin sözün elbette haktır ve sen hakimlerin hakimisin! (RABB’i), ‘Ey Nuh’ dedi, o senin ailenden değildir. O(nun yaptığı) yaramaz iştir. Bilemediğin şeyi benden isteme. Sana cahillerden olmamanı öğütlerim” (Hud,11/45-46).
“ALLAH’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri ya da akrabaları da olsa, ALLAH’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin” (Mücadele, 58/22).
“Ey insanlar, eğer imana karşı küfrü seviyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları veli edinirse, işte zalimler onlardır” (Tevbe, 9/23).

Hal böyle iken Orta Asya’ya uzanan bir kan bağını bahane ederek, kul hakkı yiyen bir Türk’ü meselâ dürüst bir Çerkes’ten üstün tutmak mümkün olabilir mi? Kur’an cevap veriyor :

Muhakkak mü’minler kardeştirler” (el-Hucurât, 49/10).
ALLAH yanında en üstün olanınız en muttaki olanınızdır” (el-Hucurât, 49/13).

KUTSAL SOY VE BOZKURT FETİŞİZMİ
ttkurt3001.jpgÜlkücüler soy için savaşmaktan daha da ileri giderek bir soy kutsallığı ve bozkurt fetişizmi de öne sürüyorlar. Nihal Atsız’dan dinleyelim :

“Bozkurt’tan türemiş olmak inancı Türklere uzun zaman boyunca büyük bir gurur, emniyet ve geleceğe güvenle bakma duygusu vermiştir. Bazı Türk destanlarında ana, bazı Türk destanlarında baba olarak görülen Bozkurt çok defa Türk neslinin yok olacağı zaman ortaya çıkmakta ve Türklerin neslinin devam etmesini sağlamaktadır. Böylece Türklerin soyunu kutsallaştırmaktadır. Türklerin millet hayatında büyük tesiri olacak hareketlere girişecekleri zamanlarda Bozkurt onlara yol göstermekte, rehberlik yapmaktadır. Ergenekon Destanı’nda ve Kut Dağı efsanesinde Bozkurt milli bir kılavuz rolünü oynamaktadır. Türk’ün zor duruma düştüğü zaman Bozkurt’un ortaya çıkarak onu kurtarması, evladı üzerine eğilen bir ananın veya babanın şefkat duygusunu hatırlatacak derecede derin bir mana da taşımaktadır.”

Tabi Şamanist bir topluluğun kutsallarının İslâmî kurallarla çatışması normal. Yukarıdaki metinden de anlıyoruz ki eski Türkler bozkurdu :

– Koruyan esirgeyen,
– Yol gösterici, rehber,
– Şefkat verici

Olarak düşünmüşler, inanmışlar. Ancak bugün posterlerde, yüzük ve kolyelerde, siyasi parti ve dernek amblemlerinde boy gösteren kurtlar nasıl açıklanabilir? İnsanların parmaklarını kıvırarak ellerini kurt şekline sokmaları ve bu şekilde sallamaları neye işarettir?

RAHMAN, RAHIM ve REZZAK onlara yetmiyor da  yeni şefaatçiler, yol göstericiler, koruyucu, esirgeyici, bağışlayıcı, rızık verici bozkurtlar mı arıyorlar?

EZAN SESİ Mİ ? KURT ULUMASI MI ?

381.jpgÜlkücülere göre milliyetçiliğin tarifi de yazının başında değindiğimiz ulusalcılık/milliyetçilik polemiğine son veriyor. Zira milliyetçilik konusunda elbette ki en yetkili ağızlardan biri Ülkü Ocakları.

“Milliyetçilik, esası milli ananeye, geleneğe, örfe ve adetlere uygun olmayan bütün hareketleri kurum ve kuruluşları reddederek her şeyi milli örfe uygun şekilde düzenlemeyi amaç edinmenin oluşturduğu siyasi ‘ya da toplumsal düşünce sistemidir.

Kitlelerin millet olma mücadelesinde ve milletleşme mücadelelerini tamamlamalarından sonraki evrede diğer milletlere üstünlük kurma savaşında ilke edindikleri prensipleri bayraklaştırma azmindedir.”

Görülüyor ki :
Öncelikli referans Islâmî değil millî olmak. Yani Islâm’da millî olmayan bir şey bulunursa bu “kurum” reddedilmeli veya millileştirilmeli, ülkücülere göre milliyetçilik Türk olanla olmayan arasında bir üstünlük kurma mücadelesi.

İslâm’ın duruşu ise Hz. Muhammed’in sözlerinde açıklık buluyor :

 “İnsanları bir asabiyet için toplanmaya çağıran, bir asabiyet için savaşan ve asabiyet uğrunda ölen bizden değildir. Bu ölüm cahiliye ölümüdür” (Müslim, İmare, 57; Nesaî, Tahrinı, 28; İbn Mace, Filen, 7).

“Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir:
“Kaderiye (kaderi inkâr etmek),
Unsuruyet dâvâsı,
Dinî meselelerde gevşeklik etmek.” (Taberanî, Mu’cemüs Sağir, 158)

“Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir” (Ebu Davut, Edeb, 121)

“Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, kavmiyetçiliğe çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7)

ASABİYYET-İ CAHİLİYYE
bozkurt_isareti1.jpgTürklükle gurur duymak mümkün mü? Caiz mi? Bir etnik topluluğa ait olma duygusuyla göğsümüzün kabarmasına İslâm nasıl bakar? Zafer Dergisi yazarlarından Prof. Dr. Alaaddin Başar’ın yanıtı ilginç :

“İslâm’ın yasakladığı kötü huylardan bir huy var: Ucb, yâni, amele güvenme. İşlediği iyiliklerle, yaptığı güzel amellerle iftihar etme ve kendini Cehennemden uzak zannetme…
ALLAH korkusuna perde olduğu için bu huy kötü addedilmiş.
Şimdi insafla düşünelim: Kendi irademizle ve ALLAH’ın emrine uyarak işlediğimiz güzel bir amelle övünmek bizi günaha sokarsa, tamamen irademiz dışında vuku bulan, hiçbir tercih hakkımızın bahis konusu olmadığı ırk mevzuunda, nasıl kendimizi övebilir, kavmiyet ile övünebilir ve yine tamamen kendi iradesi dışında başka bir ırka mensup olmuş kişiyi nasıl aşağılayabiliriz? Onu nasıl kınayabilir ve en kötüsü ona nasıl düşman olabiliriz?..

Bunun akılla, ilimle, insafla hiçbir alâkası olmadığını Resulûllah Efendimizin (a.s.m.) ırkçılık hakkındaki şu kelâmı güzelce ortaya koyar: ‘Asabiyyet-i cahiliyye…’  ”

SONUÇ

Türkiye’yi ve insanlarını sevmek için herhangi bir –izm veya –çilik’e ihtiyacımız yok. Hepimiz bu ülkeyi ve insanlarını zaten, NORMAL olarak, DOĞAL olarak seviyoruz. Geçmişimiz burada, geleceğimiz de.

Yazının başında önerdiğimiz gibi hayatta bazı seçenekler vardır diğerlerini imkânsız kılar. Bazı âlimler vardır, sözleriyle bu seçenekleri önünüze koyar, başınızı sağa sola çevirip bir joker arayamazsınız, çünkü yoktur : ‘Bir salih Kürt’ü binler fasık Türk’e, bir salih Türk’ü binler fasık Kürt’e tercih ederim’ (Bediüzzaman)

Yolunu kaybetmiş, küskün, öfkeli kalabalıkların Müslüman olsalar bile kavmiyet peşinde koşmalarının sosyolojik olarak açıklayabiliriz. Ama gerçekte Müslümanlığın kan, soy, ırk, millet ile hiç bir ilişkisi olmadığı da aşikâr.

Milliyetçiliği dışlamanın yanlış olacağını düşünen Müslümanların önünde iki seçenek kalıyor :

1) Kur’an’ı ve hadisleri daha “millî” bir şekilde yeniden yazmak ve Türk olmayanları dışlayacak veya en azından aşağılayacak yeni bir din üretilmek.
2) Ezan sesi ile kurt uluması arasında bir seçim yapmak.

ÖNEMLİ NOT: Bu yazı daha önce kaleme aldığımız “Müslümanların iç hastalıkları ve Neo-Cahiliyye devrinin sonu” http://www.derindusunce.org/2007/05/19/muslumanlarin-ic-hastaliklari-ve-neo-cahiliyye-devrinin-sonu/  adlı makalenin bir devamıdır. Söz konusu makalenin NEO-CAHİLİYYE’NİN TARİFİ adlı paragrafında İslâm’ın iç hastalıklarını şöyle sıralamıştık :

1) Özeleştiriden kaçış,
2) Bilime, teknolojiye ve eğitime sırt çevirme,
3) Cihad kavramının içinin boşaltılması,
4) Kavim düşmanlığı,
5) Ebedî mazlum kimliği ve kadercilik.

İste bu makale dördüncü hastalığın Türkiye ve Türkler açısından ele alınmasından ibarettir.

Destekleyici videolar

Kuzey Irak’a girmek için en iyi 10 sebep http://youtube.com/watch?v=m-CBoarpuEw
 
kurtler de bizim soydasimiz http://youtube.com/watch?v=8iu3O-CTyHs
 

20080621_derin_dusunce_org_ulkucu_image11.jpg

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

 

Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

 

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 307 Yorum

  2. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Mehmet bey;
    kitap yazsaydınız daha makbule gecerdi.kendinizi ifade etme sorunu yasadıgınızı dusunuyorum.
    yazınız asırı derecede uzun olmus.
    baska yorum yok.

    milliyetcilik icin sunu soyleyebilirim;
    olaganustu bir tehlike anında milletin ice kapanması,kendini koruma ve mudafaa duygularını uyandıran bir olgudur.bu bizim milletimiz icinde gecerlidir ve bu duyguları uyandıran sey ulkemizde son zamanlarda yeniden hortlayan terordur.millet olarak bizler gerek ummetcilik,gerek milliyetcilik,gerek laiklik konularında dengeyi cok iyi saglarız.ihtiyac duydugumuz tarafa gideriz.bundan bircoklarının ders cıkartması lazımdır.

  3. Yazan:Haydar Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Mehmet Bey birilerine ayna hediye etmis.
    Kendi gercek simalarini daha evvel gormemis olanlarin bu aynaya bakmasini tavsiye ederim.
    Bu makaleyi baska bloglara da (M Akyol vs) tasimanizi arzu ederim.
    Oralarda bu aynaya ihtiyaci olan cok.

  4. Yazan:T. Suat Demren Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Bigalioğlu neye dayanarak böyle yorumladı bilmiyorum ama iki kez okudum, makalede bir tek fazla kelimeye rastlamadım.

    Eline sağlık Mehmet.

    Haydar Bey’e de katılıyorum.

  5. Yazan:arif Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    CHP nin milli iradeyi sabote ettiği ve blokajın MHP nin tutumuyla açıldığını söylemek isterim.
    Aşırı hiçbir tutum Hakka hizmet eymiyor.
    Aşırı Türkçü davranış Osmanlının dağıtılma projesine hizmet etmiştir. Bugünde bölücülük bu aşırı Tütkçü tutum sayesinde direnç bulabilir. Ancak hakkı gözden kaçırmayalım.
    Vesayetin kırılma noktasında bakalım ne ilginç dayanışmalar göreceğiz. MHP şu anki tutumuyla
    takdiri hakediyor bence. Yazı maksadı aşmış
    kanımca.

  6. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Milliyetçilik benim gördüğüm kadarıyla bilgisizlik ve kafa karışıklığının yol açtığı “aşağılık kompleksi”nin bir tür toplumsal dışavurumu. Hastalık. Milliyetçi olduğunu söyleyen biri ile akıllı-uslu bir tartışma yapmak mümkün değil. Çünkü burada konuşmayı besleyen akıl değil, bir takım semboller ile özdeşim kurup psikolojik tatmin sağlama çabasındaki bilinçaltı. Bunlar milliyetçi olduklarını sık sık belirtme gereği duyarlar. Uzun terapiler ile iyileşme ihtimalleri mevcut ise de tedaviye yaklaşma oranları yüksek değildir.

    “Milliyetçilik=Yaşanılan ülkeyi sevmek” ise, -Mehmet Bey’in de belirttiği gibi- bunu bir hünermiş gibi söylem haline getirmek oldukça abes ve hatta “ayıp” bir şey. Tabi ki seveceksin. Aileni nasıl seviyorsan, ülkeni de öyle seversin. Milliyetçiliği bu anlamıyla kabul edenler “milliyetçiyim” deme gereği duymazlar.

  7. Yazan:Enes Reyhan Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Bir Hollanda’nın veya Danimarka’nın bilimde/sanatta/v.b alanlarda geri kalması çok önemli değildir; nasıl olsa aynı medeniyeti başka milletler üretiyor.

    Batı medeniyetinin lideri nasıl ki Amerika ise, İslam medeniyetinin de lideri Türklerdir. Biz ne kadar iddamız kalmadı desekte bu medeniyet bilinci genlerimize işlemiş. Bu bakımdan Türk’ün bir Kürd’ten, bir Pakistanlıdan üstünlüğü vardır. Bu üstünlük sınıf ayrımı yapmak değildir. Irkçılık yapmak hiç değildir.

    Milliyetçilikle Nihal Atsız’ın Irkçılığı çok farklı şeylerdir.

    Ben imparatorluk çocuğu olduğumdan şeref duyuyorum.

  8. Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Mükemmel bir yazı fakat bir kaç noktaya değinmek istiyorum,
    Öncelikle “tanım paradoksu”nu açalım. İşlev/kullanım ve Öz/esas olarak ele aldığımızda yapacağımız bir çok tanımda şununla karşılaşıyoruz: “Ne onla, ne de onsuz…” veya “Biliyorum ama tanımlayamam”. Milleti de tanımlarken bu paradoksa takılı kalıyoruz. Çizeceğimiz çerçevenin ismi ne? Irk mı, dil mi, kültür mü, tarih mi? Osmanlı’nın torunları olan bizler için bu tam bir çımaz sokak. “Her tanım bir çerçeve, ama her çerçeve bir sınır” Hem tanımlıyoruz hem de daraltıyoruz. İşte bu daraltmanın en büyük örneği; Milliyetçilik, ulusalcılık, kavimcilik, ırkçılık gibi kavramların arasına kalın çizgiler çizmek sanıldığı kadar kolay olmayabilir mi? O çizgiler var mı? Nerdedir ve nasıldır? Bütün milliyetçilerin hemfikir olacağı tarifler var mıdır?

    Mehmet Bey,
    baştaki tanım aşamasında iki görüşü arz etmiş ama yazınızın ikinci bölümünde birinci bakış açısı ve bunun sahipleri için başarılı bir eleştiri de bulunmuşsunuz. Fakat milliyetçilik kavramı üzerindeki eleştirilerinizde kavramı bütün bir şekilde eleştiri de bulunmuşsunuz. Yazıyı bu yüzden fazla değil eksik buluyorum. (Yazını gidişatına göre, yoksa ikinci bakış açısına benim de eleştirim yok) Yani “Zaman gazetesi veya AKP mensuplarını dinlerken de tanık olduğumuz bu hassasiyet”i de eleştirebilir miyiz? Eğer bu bakış açısına bir eleştiri getiremiyorsak işte “milliyetçilik” kavramının içini dolduran birşeyler olduğunu kabul ederiz. İşte belki o zaman “MİLLİYETÇİLİK BİR TUTKALSA EĞER ÇOK İYİ YAPIŞMIYOR” derken bu iki bakış açısıyla eleştirimizi tamamlayabiliriz. Bu ülke de sağ-sol mücadelesinde bloklar beyinlerini ipoteğe verirken ortada (tarafsız) konumlanan ve bu ülkeye o an için en büyük faydayı işleyenlerin olduğunu kabul etmekteyim. Bu kesimin tanımladığı “milliyetçilik”e kulak verdiğimizde ise farklı bir frekans yakalıyoruz adeta; ‘Bir salih Kürt’ü binler fasık Türk’e, bir salih Türk’ü binler fasık Kürt’e tercih ederim’ Yazıyı bu yüzden eksik buluyorum, yani çok güzel bir analiz yapmışsınız fakat söylenecek bir kaç kelam kalmış sanki… Şunu da vurgulamak gerekirdi mesela, bahsettiğiniz ülkücü sitelerde tanımlamada ele aldığınız ikinci kesim için de özel bölümler var ve 28 ülkeden düşmanlarından önce bunları başa koyuyorlar!

    Son olarak;
    “Yazının başından beri çeşitli İslâmî hassasiyeti olan örgüt ve partilerin milliyetçiliklerini irdeledik.” Bu cümleyi yazarken keşke biraz daha farklı kelimeler (açık) seçseydiniz. Çünkü ilerisinde de eleştirdiğiniz gibi ben ülkücülerin herhangi bir “hassasiyeti” olduğunu düşünmüyorum, sebebini de zaten yazınızda açık bir şekilde koymuşsunuz.
    Tekrar tebrik ederim,

  9. Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Sayın Enes Rayhan’ın yorumunda yakaladığı çıkış noktasına katılıyorum, ama “Bu bakımdan Türk’ün bir Kürd’ten, bir Pakistanlıdan üstünlüğü vardır.” görüşünü reddediyorum. Çünkü bu hissi Emeviler’de de gördü tarih, neticeleri ortada veya torunu olmakla övündüğümüz imparatorluğun hissi bu muydu acaba? Üstünlükten ziyade vazifeli, sorumlu hissetme olabileceğini düşünüyorum.
    http://www.pakvizyon.com/?p=83
    http://www.pakvizyon.com/?p=136
    muhabbetle…

  10. Yazan:Haydar Tarih: Ağu 21, 2007 | Reply

    Hayatta farkli kimselerle goz goze gelmemis Emin Colasani hatirliyorum. Ona faks yazip, telefon eden cevresi ve okurlarini tum dunya zannediyordu… ve oyle olmadigini anlayinca “resmi olarak” morardi.
    ***

    Hayatta hic bir arap, pakistanli vs gormeyip kendi kavruk cevresi ve Turk Tarih Kurumunun (TTK) empoze ettiklerine istinaden kendini islam aleminin lideri ilan edenlere.
    VEDE
    Orta Asyalilara “siz Turksunuz” diyenlere tavsiyem ya cevrenizi hic degistirmeyin oldugunuz yerde kalin, yada degistirirseniz aman agzinizi acmayin. Emin Colasandan beter olabilirsiniz.

    Tavsiyem: Bir kerecik olsun “acaba TTK ce kandirilmis olabilirmiyim” diye kendi kendinize sorun.

  11. Yazan:blue Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Milliyetçilik konusunda fikirlerim sizinle birebir örtüşüyor. Ama insanlara “milliyetçi olma”, “Türklükle gurur duymak iyi bir şey değildir” şeklinde bir yaklaşımda bulunmanın geri tepeceğini düşünüyorum. Bence menfi/müsbet milliyetçilik ayrımı gereklidir. Zaten bu ayırımdır ki ülkücü camiayı böldü. Bir grup din’i, Türklüğü güçlendiren bir unsur olduğu için sahiplendi, en azından büsbütün savrulup gitmedi. Din’i anlamaya başladıkça bu insanlar da değişmeye başladı. Son zamanlardaki PKK ile birlikte kabaran milliyetçilik damarının, normalleşmeyle beraber dineceğini ve Osmanlı hoşgörüsünün toplumda tekrar tesis edileceğini düşünüyorum.
    Müslümanların iç hastalıkları serisini devam ettirmenizi ve ileride bir kitap haline getirmenizi umut ediyorum. Böyle bir kitapa ihtiyaç var.

  12. Yazan:MY Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Degerli yorumlariyla konuyu açan dostlara tesekkürler.

    Yazida link verdigim TESEV raporu gerçekten okunmaya deger bir belge. Bakin Türkler nasil algiliyor Türklügü ve Milliyetçiligi :

    Amman dikkat, bunlari okuduktan sonra fikirleriniz degisebilir :))

    Aslı, 23, üniversite öğrencisi, İstanbul
    “(Yurtdışında gittiği yaz okulunda) Türklüğe bakış açıları, ilk başta ‘Herkes kapalı mı?’ diye soruyorlar? Ben de anlattım işte: ‘Herkes kapalı değil, kapalı insan da var.’ ‘Bunun oranı nedir?’ diye sordular. ‘Bu son hükümetten önce dinci olmayan kesim daha fazlaydı gibi geliyor, ama şimdi sanırım yüzde 50 oldu gibi,’ dedim, ‘Biz o kesimde değiliz,’ dedim, ‘herkes o kesimde olmuyor.’ Okulda Türklerin yanlarına çok gitmedim.

    Çiğdem, 32, galerici, İstanbul
    Türkiye’yi temsil edecek kişi benim, yani kendimi galericiler arasında hem algılarıyla hem duygularıyla hem eğitimiyle hem sezgileriyle hem de milliyetçiliği ile çok daha farklı bir noktada görüyorum. Ben hep biraz daha on sene önde gidiyorum gibi görüyorum. … Yani bu konuda aslında benim ayrımcılığımın en temeli de vatana millete hayırlı olmak filan gibi, milliyetçiliğe bağlı, yani bağlanabilir.”

    Orhan, 42, devlet memuru, Ankara
    “Bir kere ben kendimi çok yalnız hissediyorum. Çok yalnızım bu ülkede. Nedeni nedir? Çok okuyorum ben. Çok okudunuz mu, çok kafanızı çalıştırdınız mı, bu ülkede arkadaş bulamazsınız. …. Türk olmakla gurur duyuyorum ama bu ülkede yaşıyor olmaktan utanıyorum. Şimdi benim ekonomik gücüm olsun, bir gün durmam giderim. … bu toplum benim kalitemde bir toplum değil.”

    Selma, 58, ev kadını, Kocaeli

    “Türk demek, kan bağı tabii. Bu vatanı da paylaşıyoruz. Türk olunca Müslümanlık da gelir yani. İnancımız ona göre. Esasımız Türk şurada; şimdi de inancımız Müslümanlık, İslam. [İnancımız Müslüman değil de Hıristiyan olsaydı?] Yine Türk kalırız elbette. Bozulmaz herhalde. (…) İnancımız var yani. Kurbanlarda kurbanlarımız, Ramazanlarda orucumuz diyeceğim. Bir aşırılığımız yok.”

    Dilek, 19, öğrenci-sekreter, Konya
    “Yani konuşmalılar belki. Sonuçta biraz özlem duyabilirler; Kürt oldukları için kendi dillerini konuşma özlem duyabilirler buna ama yine de çok fazla aşırıya kaçılmamalı.”

    Makedonya (Üsküp) göçmeni Kemal, 48, esnaf, İstanbul
    “Babam ki en azından hani ben Türkiye’de doğmuşum. Ama sanki buraya gelenlerde babam sadece Türk’tür. Ben başka bir şey bilmiyorum. Çünkü ben eğer bir Arnavut ismi koyarsam, kendimi Türk gibi hissetmiyorsam benim ne işim var Türkiye’de? Hani ben kendimi Türk gibi hissettiğim için… Esas hakikaten Türkiye’ye yaşamak için gelmişse kendisini Tük hissettiği için gelmiştir. Arnavutluk da var… Gitsin o zaman orda yaşasın. Ama kendini Türk gibi hissediyor o yüzden burada yaşıyor.”

    Cihat, 30, garson, Antalya
    “Türkiye’de biliyorsun bir Türkü öldür bir şey olmaz, yabancının tırnağını kanat hapse gidersin ömür boyu. Mesela bizde ikinci sınıf vatandaştır Türk. Kendi ülkemizde ikinci sınıfız. Onlar devamlı birinci sınıf.

     

  13. Yazan:Enes Reyhan Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Talha Bey,
    Bende bireysel üstünlük olarak söylemedim. Türk’ün sorumluluğunun diğerlerinden daha farklı olduğunu ima ettim.

    Hayatta hic bir arap, pakistanli vs gormeyip kendi kavruk cevresi ve Turk Tarih Kurumunun (TTK) empoze ettiklerine istinaden kendini islam aleminin lideri ilan edenlere.

    Bu tiplerden dolayı eleştiri yapmaktan her zaman geri çekilmişimdir. Medeniyeti/Birey farkını karıştıyorsun. Tarihe bak İslam için kimler ne yapmış gör.

    Türkiye’de şu anda medeniyetten bahsetmek ahmaklıktır. Ortada medeniyet diye birşey yok çünkü. İngiltere’ye gittiğinizde medeniyetin, büyük düşünmenin, İngiltere ile ufak bir avrupa ülkesinin (Danımarka, Hollanda, v.b) arasındaki farkı görürsünğüz.

    Türklerinde az bir kısmında hala Osmanlı’dan kalan özgüven var. Bu özgüveni bir Kürt’te veya Pakistanlıda bulamazsınız.

  14. Yazan:Haydar Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Talha Bey,

    Emevi faktorunu iyi yakalamissiniz. Abbasi, Eyyubi, Selcuklu, Sasani, Babur, Endulus vs uygarliklarin islamin yayilmasindaki rolleri Osmanlidan hicde asagi degildir.
    Ozellikle Hz. Muhammed ve 4 Halife donemindeki islamin yayilmasi cabalari hicte “gozden kacacak” meseler degil.

    Dunyada en cok muslumanin yasadigi ulke Hindistandir. Hele Pakistanin yakin zamana kadar Hindistanin bir parcasi oldugunu ve burada Pakistan/Hint muslumanlarin gecmisi olan Babur Imparatorlugunu teraziye koydugumuzda herseyin rengi daha farkli gorulur. Bir Pakistanli/Hint muslumana sordugunuzda onlarda kendilerini islam alemindeki en onemli oyuncu kabul ederler.

    Hacli seferlerinin ve Eyyubilerin islam tarihindeki oneminide gozardi etmemek lazim. En nihayet, Selahaddin Eyyubi Hakkari veya Erbildeki bir Kurt kadar Kurt idi.

    Kisacasi her millet ve her birey kendisini dunyanin merkezi gorur. Burada realite ile romantizmi ayirmak, digerlerininde kendimiz kadar onemli oldugunu belirtmek isterim.
    ***

    Ovunulecek tarih meselesine gelince:
    Yine, Osmanlinin haritasinin en genis oldugu zamani dahi kistas olarak aldigimizda, Viyananin otesindeki uygarliklara hic dikkat ediyormuyuz? Avrupanin Balkanlar haricindeki koskoca bolumunde neler var bunlari mektepte okuyanimiz varmi? merak ettikmi?

    Roma-Bizans bizim memlekete ugramis diye bir kac pasaj biliriz.
    Gotlar, Vizigotlar, Kutsal Roma Imparatorlugu, Napolyon, Koloniyel Ispanya, Portekiz, Hollanda, Ingiltere, Fransa tarihi azmidir?
    Carlik Rusyasi, Hint, Cin, Inka tarihleri azmidir.

    Onlarin bugunku torunlari “Tarih bilgisi” deyince Osmanliyi tarih sayfalarinin en zirvesinemi koyup ogreniyorlar?
    Hayal kirikligina ugramanizi istemem ama Zurih Universitesinde tarih ogrenimi goren bir isvicreliye Osmanli tarinde falancayi bilirsiniz dedigimde “yooo, biz Osmanli tarihini pek ogrenmiyoruz” demisti.

    Umarim konuyu iletebildim.

  15. Yazan:MY Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Selçuklular ve Osmanlilar genel olarak tarihte ve özel olarak Islam tarihinde önemli bir rol oynayabildilerse bu onlarin Türk kanina/soyuna/irkina önem vermelerinden kaynaklanmiyor kanimca.

    Tam tersine baska milletlerle birlikte çalisma kapasiteleri onlari yükselten. Selçuklarda Nizam-ül Mülk’e bakmak yeterli. Osmanlilarda ise mesela sirp vezirlerin hizmetleri, devsirme yeniçeriler, yahudi casuslar, ermeni bestekârlar, … Liste uzun. Gayri-Müslimleri de projelerine ortak edebilmis Osmanlilar. Bunun için büyükler, saygiyi hak ediyorlar. Kestikleri kafalar için degil. Zaten Osmanlinin çöküsünde milliyetçiliklerin oynadigi rol de düsündürmeli akil sahiplerini.

    Hala da PKK gibi sözde marxist özde kürt milliyetçisi bir örgütle basimiz dertte. Çikarilacak dersler var bütün bunlarda.

    Türkiye’nin yeniden lider rolü oynamasi ise bence mümkün ve çok iyi olur. En azindan Ortadogu’da NeoCon zulmünü frenleyebilsek ne mutlu bize.

    Ama liderlik soyla/kanla atalarimizin çürümüs kemikleriyle olmaz. Kürtleri, pakistanlilari ve Endonezyalilari da projelerimize ortak ederek, tevazu ile olur. Yüksek sorumluluklari Türklere degil bilgisiyle hak edenlere emanet edersek olur.

    Yoksa “açilin Türkler geliyor!” naralariyla olsa olsa Cüneyt Arkin filmi çevrilir.

     

    Muhabbetle

  16. Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Mehmet Bey yazıda Hucurât Surasinin 13. ayetini verirken yalnızca son cümlesini yazmışsınız, aslında tamamı konumuz için aydınlatıcı nitelikte;
    Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır. (el-Hucurât, 49/13).
    Allah’ın insanları kavimlere bölmesinin hikmetini yine Allah bilir. Bizim bu ayete bakarak çıkarcağımız sonuç ise; kaynaşmanın ve yayılmanın hız ve katman kazanması. Bu husuta üstünlükten bahsedilemez.
    muhabbetle…

  17. Yazan:Ekrem Akartürk Tarih: Ağu 22, 2007 | Reply

    Sevgili Mehmet Yılmaz kardeşim,
    makalen yalnızca kendini ilgiyle okutmakla kalmıyor aynı zamanda okuyucuyu yorum yapma konusunda müthiş bir galeyana getiriyor. Bu vesileyle de kendi düşüncelerimi tartma ve yeniden gözden geçirme imkanı veriyor bana. Peşinen teşekkürlerimi sunuyorum.
    NE ve NASIL
    Makalenin savunduğu öz; milliyetçiliğin yıkıcı ve bölücü karakterini islam kardeşliği ile ikame etme fikrine dayanıyor anladığım kadarıyla.
    Eğer milliyetçiliği verdiğin örneklerdeki anlamıyla anlarsak -ki bazıları senin haklı olarak eleştirdiğin gibi şovenist bir yaklaşımla ele alıyor- bu konuda seninle hemfikir olduğumu söylemek isterim.
    Ama milliyetçiliği islam ile ikame etmek konusunda farklı düşünürüm.
    Milliyetçilik konusunda makalede öne sürülen örnekler yıkıcı milliyetçiliğe ilişkin olgu ve söylemlere dayanıyor.
    Ya başka biri de kalkıp İslamiyeti El kaide ile ya da Usame Bin Ladin ile özdeşleştirip islamiyeti şiddet ve terör ile olumsuzlarsa…
    Çünkü özellikle 11 Eylül’den sonra maalesef böyle bir yaklaşım tarzını sergileyen Batı Kültürü, İslamı seçtiği bu olumsuz örneklerle tukaka ilan ediyor.
    O halde sorulması gereken soru hangi milliyetçilik? ya da hangi İslam? NE sorusundan çok NASIL sorusunu sormamız gerekiyor diye düşünüyorum. Düşünsene milliyetçilik yerine islam kardeşliğini önereceğiz. Ya diğer din mensupları! Tabi onlar da kendi din kardeşliklerini temel alacaklar. Peki İnsanlık tarihinde yalnızca milliyetlerin savaşları mı var? Ya din ve mezhep adına yapılan savaşları nasıl açıklayacağız?
    Milliyetçilik adına akıtılan kanlar nasıl kendi milliyetini üstün görüp başkalarınınkini hakir görenlerin zihniyetinin bir sonucuysa; din ya da mezhep adına yapılan savaşlar da “akıtılan kanlar da benim dinim seninkinden üstün diyen zihniyetin ürünüdür.
    O halde sorunun can alıcı noktası, NE olduğun değil NASIL olduğundur. Nasıl bir müslümansın? şovenist mi yoksa yurdunu ve milletini seven bir kişi mi? nasıl bir müslümansın? Kendi dindaşlarını üstün görüp diğer inanaçları hakir mi görüyorsun yoksa aynı Allahın kulları olarak onları da kucaklayabiliyor musun?
    Yurdunu milletini seven bir milliyetçi, aynı Allahın kulları olarak birbirini kucaklayabilen farklı dinlerden inananç sahipleri neden birbirlerine karşı olsunlar ki? Neden birini öbürü ile ikame etmeye çalışalım ki? Vatanını ve milletini sevmek de güzel dinini sevmek de güzel. Hele hele İNSAN OLMAK ve insanı sevebilmek…

  18. Yazan:blue Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    Ekrem bey güzel bir noktaya temas etmiş. Sadece milliyetçi şövenistler yok, din şövenistleri de var. CNN’de Amanpour’un God’s Warriors serisi başladı, mutlaka izlememiz gereken bir dizi. İnsanlar din’in özünden uzaklaşıp kabuğa takılınca şeytanın oyuncağı olabiliyor. Din de siyasetin bir manipülasyon aracı olarak kullanılabiliyor. Dinin safvetini korumanın yegane çaresi bu din fanatiklerini dışlamak, ama bakıyorsunuz bin Ladin bile hala bazı müslümanlar tarafından kucaklanıyor, bunu anlamak mümkün değil.

  19. Yazan:MY Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    Sevgili Ekrem,

    Yorumun için tesekkürler. Ileri sürdügün fikirlere katiliyorum. Ancak çok önemli iki noktanin altini çizeyim :

    1) Müslümanlarin milliyetçi olmasina müsade var mi?
    2) Milliyetçiligin TUTKAL rolünün Islâm kardesligi ile ikâme edilebilir mi?

    Birinci sorunun cevabi bence hayir. Yazida sundugum kanitlar neticesinde milliyetçilik her sekliyle Müslümanlara yasaklanmis.

    Ikinci soru için ise yazimda dedigim gibi : “2. Aramızdaki ilişkileri kanunlara saygı, iyi niyet, güzel ahlak gibi prensipler üzerine oturtarak huzurlu bir ortam kurmak mümkün değil mi? İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor?”

    Türkiye’yi ileri götürebilecek bir TUTKAL varsa bence bu ancak DEMOKRATiK BiR HUKUK DEVLETi olabilir. Ermenileri, yahudileri, dinsizleri, herkesi kucaklamali. Birey bazinda ise insan sevgisine gelip dayaniyor hersey, seninle hemfikiriz. Zira Müslüman olmak için de önce insan olmak gerekiyor 🙂

    Islâm kardesligine gelince… Bu Müslüman inancinin bir parçasi ve TEORiK olarak bütün Müslümanlari kucaklamali. Ama senin BEN LADEN, Talha Can’in da Emevi örneklerinde açikça gösterdiginiz gibi hiç de kolay degil.

    Bu kötü örnekler ise sunu ispat ediyor : Müslümanlarin arkalarina yaslanip keyif çatma gibi bir lüksleri yok. Sürekli okuyup arastirmalilar, NE/NASIL eksenlerinde çözüm aramalilar. Inanmakla yetinmemeliler, bilmek ve ögrenmek de bizim için farz. Ve tabi özelestiriyi elden birakmamalilar.

    Muhabbetle

  20. Yazan:MY Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    @Haydar,
    Her zaman ki gibi “insan” öne çikmis yorumlarinizda, Türklügü ve/veya Müslümanligi da kusatan bir bakis açisi için bu mutlaka yapilmasi gereken sey.

    @Cengiz,
    Yazdiklarinin bir virgülüne dahi dokunmadan altina imzami koyuyuorum 🙂

    @Blue,
    ‘…insanlara “milliyetçi olma”, “Türklükle gurur duymak iyi bir şey değildir” şeklinde bir yaklaşımda bulunmanın geri tepeceğini düşünüyorum…’ (BLUE)

    Haklisin, ne yazik ki 2007 Türkiyesi için haklisin. Sadece Türk olmak bize yettigi gün MiLLiYETÇiLiK balonu kendiliginden sönecektir diye umuyorum 🙂

    @Talha,
    Emevi örnegin çok isabetli, keske aklima gelseydi de ben koysaydim yazinin içine 🙂
    Senin de isaret ettigin gibi kafalar karisik su sira. AKP sonuçta bir siyasi parti, günü kurtaracak hareketler yapmasi beklenmeli her zaman… günü kurtaralim derken yarini batirmak dogru olmasa da.

    AKP kadrosu içinde bir kisim insanin samimi olarak “müspet milliyetçiligi” savunduklarini tahmin ediyorum. Ama onlar da bu makaleyi okumali ve aralarinda tartismalilar 🙂

    Demokratik hukuk devletini savunan meselâ Atilla Yayla gibi bir insanin projesi belli. veya Hirant Dink diyelim. Ama :
    1) Milliyetçiligin projesi nedir?
    2) Türklügün nesi eksiktir ki ayrica milliyetçi olmak icab eder?
    3) Islam’in nesi eksiktir ki milliyetçilik bunu tamamlasin?

    Özetle utanmadan, sikilmadan cesur sorular sorarak kesfetmeliyiz milliyetçilik kavraminin içini neyin doldurdugunu.

    Bana kalirsa milliyetçilik kavraminin içini gelecek korkusu dolduruyor. Degisen dünyayi anlamayanlar hakli olarak “ben ne olacagim simdi?” korkusuyla kendilerine seklen benzeyenlere sariliyorlar. DTP’nin ve MHP’nin oy aldigi kitleler çok benziyor birbirlerine.

    Eger 2012’ye dogru RTE sözünü tutar da kisi basina gelir 10 bin dolar olursa bu iki partinin oylarinin düsecegini tahmin ediyorum. Bilmiyorum katilir misin?

     

  21. Yazan:arif Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    Mehmet bey sizin eleştirinizde Milliyetçilik
    ırkçılıkla eş tutuluyor. Oysa toplumun esenliği
    için Çanakkale benzeri ateşle imtihan vuku bulduğunda, milliyetçilik esas manasını buluyor
    Akif merhum ne diyor. Bir hilal uğruna ne güneşler batıyor. Bu feda olma duygusunu bize
    hangi saik verebilir. Kurtlu hilal derken
    Akifin bahsettiği hilali anlamıyorum. Ancak
    içimi gönlümü burkan birşey var bu yaklaşımda.
    Hilal İslamın remzi. Ülkemin bayrağındada dalgalanıyor. Ehli- dil diye Tasavvuf ıstılahında-terminoloji-hal dilinden anlayana
    deniyor. Hal dili esas olsada kal dilindede
    itinalı olmalı kişi. Söz ola kestire başı/ Söz
    ola kese savaşı diyor Türkmen kocası Yunus.
    Biraz sustum ve sakince bu yorumu yazdım. Umarım hastalıklı ve kavgacı değildir uslubum.
    İnşaallah gönlünü kırmış olmam. Sevgiyle.

  22. Yazan:MY Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    Selamlar Arif Bey Kardesim,

    Gönül kirmak ne kelime, est.

    Mehmet Akif Türk degildi, Arnavuttu biliyorsunuz.

    Çanakkale savasinda da Türklerle omuz omuza çarpisti Kürt kardeslerimiz ve diger Müslümanlar. “Varligim Türk Varligina armagan olsun” andi henüz icad olunmamisti 🙂

    Madem ki Akif’ten açtiniz sözü, iste milliyetçilik hakkinda “Adı batsın onu İslama sokan kaltabanın!” dedigi güzel bir siir. Ne yazik ki bugün hâlâ geçerli:

    Not : Kelam konusundaki uyarinizda haklisiniz ama Gurtlu Hilâl’in hesabini bana degil o güzel hilal ile o acayip hayvani yanyana koyarak amblem yapanlara sormak icab etmez mi? 🙂 (Ki yazimizin da maksadi budur)

    Derin muhabbetlerimle

    “Ey unsûr-ı isyan, bu ne elim izmihlal? Seni tahrik eden üç beş alığın marifeti.

    Ya neden bekliyordun bu rezil akibeti.

    Hani milliyetin islam idi…kavmiyet ne!

    Sımsıkı sarılıp dursaydın a milliyetine.

    “Arnavutluk” ne demek var mı şeriatta yeri?

    Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri.

    Arabın Türke, Lazın Çerkese yahut Kürd’e;

    Acem’in Çinli’ye rüchanı mı varmış? Nerde…

    Müslümanlıkta “anasır” mı olurmuş? Ne gezer!

    Fikr-i Kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber.

    En büyük düşmanıdır ruh-ı nebi tefrikanın

    Adı batsın onu İslama sokan kaltabanın.

    Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü

    Dinle Peygamber-i zişanın ilahi sözünü

    Türk, Arapsız yaşamaz; kim ki “yaşar” der delidir.

    Türk ise Arabın hem sağ gözü, hem sağ elidir.

    Veriniz baş başa zira sonu hüsran-ı mübin

    Ortada ne Devlet kalıyor billahi ne din.

    “Medeniyet” size çoktan beridir diş biliyor;

    Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.

    Bunu benden duyunuz, ben ki evet, Arnavud’um…

    Başka bir şey diyemem… işte perişan yurdum.

  23. Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    Sayın Blue,
    verdiğiniz linkteki videoları izlerken bir şey farkettim, İslam’ın sembolü olarak yalnızca hilal değil hilal ve yıldız kullanılmış, aynı Türk bayrağı…
    konuyla alakası yok ama küçük bir ayrıntı:)

  24. Yazan:arif Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    Babası müderris arnavut temiz Tahir efendi,Anne
    Buharalı Türk Şirvani Rüştü efendinin kızı.
    İbrahim misali neredeyse başlı başına bir millet olan Akifi, bir şiirindeki ırkçı ayaklanmalara karşı duyduğu tepkiyi yansıtan
    dizeler için Arnavut ilan etmek. 28 Şubat sürecinde bir sınır tanımaz azgınlık saldırısına maruz kalmıştı bu dizeler yüzünden
    Milli şair Akif. Osmanlı döneminde müslümanlar
    tek millet olarak anılırdı. Arnavutlarda müslümandı.Bugünde her türlü nifak sokmaya rağmen Kosovada Türklerle Arnavutlar arasında
    sıcak gelişmeler yaşanıyor. Yeni Şafaktan Hakan
    Bayraktar Ben Arnavudum diye tamda bu dizeden
    hareketle bir yazı kaleme aldı tavsiye ederim.
    Arnavutların kökeni üzere çok sağlam bir tez yok. Evliya Çelebi, Cebeli Hama adlı bir arap beyine gönderme yapıyor. Saçlı kavimlerdendir
    diye arap illiyetine bağlıyor. Çok sağlam bir tez değil. Tepedelenli Ali paşa ki ilk kez bu
    sert mizaçlı halkı, düzenli yaşama bağlıyor. Osmanlıya sayısız vezir hidiv ve paşa veren çok şecaatli bir millet olan Arnavutlar müthiş
    bir gelişme gösteriyor. Tepedelenli Ali paşa babası Konyalı meczup bir mevlevi dervişi.Torunların mezarları İstanbulada. anne yerli bir Arnavut. Doğrusu şudurki, İnsanlarda
    şecere aranmıyor, atlarda ise bu mühim. Malum Mevlana hazretleri bedeni ata, bazende eşeğe benzetir. İnsan can yada binici diye bu bedeni
    kullanan bir özün-kendini bilmek- farkındalığına
    ulaşmaya davet edilir. Yani eşeğin şeceresi pek
    mühim bir hadise sayılsada, Akif gib özler sözkonusu olduğunda Hanif olmak yeterli.
    İttihat ve terakkiye yemin değiştirten biri aynı zamanda Akif. Yani Osmanlıyı dağıttığı iddia edilen aşırı milliyetçi örgüt “Bila kaydı şart.. diye edilen yemini… doğru ve güzel işlerinde uyacağıma” diye değiştirtiyor Akif. Maide süresi 54. ayet-Mealen- Ey inananlar!Aranızda
    kim dininden dönerse bilsinki, Allah, sevdiği ve onların O’nu sevdiği, inananlara karşı alçak
    gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda
    cihad eden, kınayanın yermesinden korkmayan bir
    millet getirir. Bu Allahın dilediğine verdiği bol nimetidir. allah herşeyi kaplar ve bilir…
    Millet ve milliyetçilik aleme nizam verme işlerinden bir iş oluyor. Ne zamanki Allahın
    farklı yaratıştaki hikmeti, küresel yada eskilerde kullanılırdı, beynelminel bir tehdit
    altına girse bu neviden bir alarm devreye giriyor. Bugünde küresel azgınlık Allahın yaratış hikmetine ters işlerde haddi aşmada.
    Şimdi bu küresel canavarın alt edilmesi arefesindeyiz. Elbette bu zalime sert ve şiddetli vuruşlar yapılacak. Bu vuruşlarda bazen övünme payı olarak milliyetler, kabileler
    mezhepler yarışacak. Kınansada kınayanın yermesine hiç kulak asmayacak, çünkü Allah
    zamandan münezzehtir. Bu söz tüm zamanları kapsayıcıdır. Türklerde bu milletlerden alçakgönüllü bir millettir vesselam.

  25. Yazan:Fashtox Tarih: Ağu 23, 2007 | Reply

    “Ezan sesi ile kurt uluması arasında bir seçim yapmak.”
    Ben araftan (ne milliyetçi,ne musluöman) birisi olarak, bu ülkede Ülkücü Hilali görmektense, Müslüman türbanı görmeyi yeğlerim.
    Güzel bir yazı olmuş.
    Bunları bilmeyen Müslümanlar hemen uyarılmalıdır.

  26. Yazan:Balbazar Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    Türkiye’deki İslamcılık, yakın tarihte faşizan Türk milliyetçiliğiyle fikir, eylem, ve kitle birliği yapmıştır ve bu bağlar hala canlıdır.

    Ortak ideolojik tema Osmanlı’dır. Güçbirliğine zorlayan politik ortam Sovyet etkisi karşısında Amerikan çıkarlarının tehdit altına girmesi. Ortak düşman komünizm. Diğer müttefikller yerel kapitalizm, mevcut iktidar odakları, derin devlet. 70’lerdeki aydın kıyımı ve muhalefet sindiriminde her ne kadar faşizan milliyetçilik öne çıkmışsa da, İslamcılık da kanlı pazarlarla ideolojik ve eylemsel desteğini esirgememiştir.

    12 Eylül’le bu işbirliği Türk-İslam sentezi adı altında ortak bir tabana oturtulup, her iki ideolojinin toplumsal altyapısı güçlendirilmiştir. Bu dönemde palazlanan İslamcılık (ki bugünkü popülaritesini bir askeri darbeye borçlu olması ironiktir), 91’de birlikte seçime girdiği faşizan milliyetçilikten 90’ların sonlarına doğru kopmaya başlamıştır. Faşizan milliyetçiliğin içinden kopan nizam-ı alemcilerle ise bugün de duruşları yakındır (nitekim 93’te aleviler ve ateistler sindirilirken fikir ve eylem birliği edilmiştir).

    Bugün tepedeki ve enetelktüel çevrelerdeki ayrılığa karşın, İslamcılık ve faşizan milliyetçiliğin kitleleri birbiriyle karışıktır. O açıdan, seçimlerdeki ip kavgasının malum iki parti arasında yaşanması şaşırtıcı değildir. Nitekim, 12 Eylül sonrasında bu kitle, aynı propaganda malzemesi, aynı ideolojik altyapı, aynı eğitim sistemi ile beslenmiştir. Gerçekten de, farklı olan herşeyin düşman ve tehlikeli ilan edilmesine dayanan bu ideolojik altyapı, aşırılığa dayanan her iki ideoloji için uygundur. Ben Türk’ümdür, hem dinim, hem cinsim uludur, Tanrı dağı kadar Türk, Hıra dağı kadar da müslümanımdır. Osmanlı da anlıdır şanlıdır, tarihi anlamaya çalışmak, aslını inkar etmek anlamına gelir, tarih, coğrafya, hatta mümkünse biyoloji “milli” olmalıdır, olmuştur da.

    Birisi için düşman Ermeniler ve Kürtler ise, diğeri için ateistler, aleviler, komünistler, kemalistler, sosyal demokratlar, içki içenler, başı açıklardır. Bunların hepsi ahlaki açıdan düşkün, esrarkeş, zinacı ve zalimdirler (İnkar etmeyelim, hepimizin yatılı okullarda abilerimizden, gün toplantılarında videoya koyulan hac kasetlerinden öğrendiğimiz bunlardır).

    Bugünki kavga, bu ideolojik ve eylemsel birliktelikte bir adım ileri giden grubun diğerinin gölgesinden kurtulma, berikinin de eski yoldaşını paçasından çekebilme çabasından ibarettir. İslamcıların ellerindeki kanı ve kitlelerindeki faşizan eğilimleri temizlemek için daha çok çaba sarfetmeleri gerekir. Böyle bir niyetleri varsa elbette. Ama dünkü Zaman gazetesi ateist, yani zararlı Aziz Nesin’i MİT’çi ilan ederken, hemen yanında milliyetçi-muhafazakar yani bizden Yusuf Halaçoğlu’nun kafatasçılığını temize çıkarmak için gayret sarfediyor. Yani, şimdilik eski tas, eski hamam.

  27. Yazan:Emre Berber Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    Sayın Mehmet Yılmaz yazınızda çoğunlukla bugünlerde yeşermeye başlayan yıkıcı bir milliyetçilik anlayışını eleştirmişsiniz. Bu milliyetçilik anlayışı ve diğer yandan gelişen ulusalcılık anlayışı elbette islama terstir.
    Fakat Ülkücü Camianın önemli ideologlarından olan “Mehmet Kaplan”ın “Ülkücü Dünya Görüşünü” okursanız görebileceğiniz gibi ülkücü hareketin fikrî temeli şu anki pratikle pek alakadar değildir. Geçen yıllarla beraber populizme kurban gidip dezenforme olarak bugünkü tek başına bir milliyetçilik vurgusunun yanında yarı saydam islami arka plan haline gemiştir. Bahsettiğim kitaptan Metin Kaplan’ın kendi ağzından alıntılar vererek neyden bahsettiğimi anlatmaya çalışayım;

    Biz İslâmiyet’e, önce ve bilhassa bir Din olarak imân ederiz, ancak İslâmiyet, aynı zamanda Bizim felsefemizdir… Bu ifade ile şunu demek istiyoruz: İdeolojimizin yönünü, şeklini ve sınırlarını İslâmiyet tayin ve tespit eder, bu bir. İkincisi, Felsefî Problemlerin cevaplarını, Biz, İslâmiyet’te arayıp buluruz.

    Ulu ve yüce Allah, Hucûrat sûresinin 13. âyetinde de belirttiği gibi, “insanları bir erkekle bir kadından yarattı ve birbirimizle tanışmamız için, bizleri ırklara, kavimlere, milletlere ayırdı” ve bize, Türk Milletine mensup olmayı takdir etti. Biz, bunun için Türk’üz.

    Başka bir noktada ise;

    Gene Peygamber Efendimiz “vatan sevgisi imândandır”, “kişi kavmini sevmekle kınanamaz” buyurdukları için, milletimizi, Türk Milletini severiz. Sevdiğimiz için, koruruz. Yükselmesini ve yücelmesini arzu ederiz.
    Kaldı ki, bir milletin yücelmesi ancak ve sadece İslâm ile şereflenmekle olur. Bir millet, ulu ve yüce Allah’ın emir ve yasaklarına ne kadar çok riayet ederse, o kadar şereflenir ve yücelir

    Yalnız bu satırlarda çok sezilemese de yazarımız ve onun nezdinde ülkücü dünya görüşü Türk Milletini tüm islam alemi arasında farklı bir noktaya yerleştirir. Bunu ise İslam’a yaptığı hizmetlere bağlar. Fakat kandan gelen bir yücelik söz konusu değildir.
    İdeolojinin temeli konusunda sizin de temas ettiğiniz bir noktayı ise şöyle açıklar kendince;

    Halbuki, Türk-İslâm Sentezi kavramı teknik bakımdan doğru değildir. Türk kavramı bir milleti, İslâm terimi ise bir dini, bir manevî mukaddesler manzumesini temsil etmektedir. Bu iki kavram, görüldüğü gibi aynı cinsten değildir. Bu sebeple, bunların bir sentezi olamaz. Olsa bile, Türk-İslâm Sentezi terimi hem yapı, hem de anlambilim bakımlarından mantıklı değildir.

    Son bir alıntıyla bahsettiğim şeyi tam olarak belirlemek gerekirse;

    Dokuz Işık, ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’nün doktrinidir. Dokuz Işık oluşumunu ve bağlayıcılık gücünü ideolojisi olan Türk Milliyetçiliği’nden almaktadır. Türk Milliyetçiliği de dini ve felsefesi olan İslâmiyet’ten. Hakikaten; İslâmiyet Türk Milliyetçiliği’nin, Türk Milliyetçiliği de Dokuz Işık’ın kaynağıdır. Yani, Milliyetçilik İslâmiyet’e aykırı hiç bir şey ihtiva edemez. Dokuz Işık da Milliyetçiliğe. Şu halde; İslâmiyet, Milliyetçilik ve Dokuz

    Işık, yani, din, ideoloji ve doktrin Ülkücü Dünya Görüşü’nde bir diğeri ile çelişmeksizin, tam bir tevhid şuuru ile hayran kalınacak bir terkibe ulaşmıştır. Başa dönerek, bir kere daha tekrarlarsak, Dokuz Işık geçerliliğini ve bağlayıcılık gücünü Türk Milliyetçiliği’nden, Türk Milliyetçiliği de İslâmiyet’ten almaktadır. Kaldı ki, Milliyetçilik ile Dokuz Işık, İslâmiyet’e bağlanmak ve uygun olmak zorunda olduklarından, bunlar da vahyin aydınlığında tedvin edilmiş ve bir bakıma dinî şeylerdir.

    Böylece; ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ birbiri üzerine sıralanmış normlarla piramidal bir şekilde gözükmekte; Dokuz Işık’tan, Türk Milliyetçiliği’ne ve buradan da İslâmiyet’e çıkılmaktadır. Netice olarak; Türk Milliyetçiliği İslâmiyet’e, Dokuz Işık’ta Türk Milliyetçiliği’ne uygunsa, ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ geçerlidir. Dokuz Işık’ın kaynağı Türk Milliyetçiliği, Türk Milliyetçiliği’nin kaynağı da İslâmiyet olmakta ve hiyerarşik sırada da onun üstünde bulunmaktadır.

    İslâmiyet, hiyerarşinin en üstünde yer aldığına göre, bunun normal bir sonucu olarak, Milliyetçilik’in İslâmiyet’e uygun olması gerekliliği ortaya çıkar! Ayrıca, Milliyetçilik’in İslâmiyet’e uygunluğu, İslâmiyet’in üstünlüğünün tabii ve mantıki bir sonucu sayılmak gerekir!

    Elbette ki, bu hiyerarşide, daha yukarı mertebede olanın sebep olarak tesir gücü aşağıdakinden daima daha fazladır. Sebep aynı zamanda neticeden daha mükemmeldir ve neticeye ait eylemlerin hiçbir şekilde etkisinde kalmaz… Ayrıca, doktrin’i ideoloji’nin ve yahut din’in üstüne çıkarmak çok tehlikeli bir sapmadır… İdeoloji’yi din’den yukarı çıkarmak ise bir başka sapmadır… Din’i yüce yerinden ayırıp ideoloji ve yahut doktrin derekesine indirmek ise, en tehlikeli sapmadır.

    ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ, üç kademeli bir yapıya sahip. ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’nün temelinde İslâmiyet bulunur. Milliyetçilik bu yapının ikinci kademesini, Dokuz Işık ise üçüncü kademesini teşkil eder. Dolayısıyla, Dokuz Işık Milliyetçilik’ten, Milliyetçilik ise İslâmiyet’ten doğmuştur. Dokuz Işık Milliyetçilik’in, Milliyetçilik ise İslâmiyet’in neticesidir. Yani, ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’nün tek kaynağı herhalûkârda

    İslâmiyet’tir. Ama, unsurlar arasında böyle bir münasebet var.

    ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’nü bir trene benzetirsek; trenin lokomotifi İslâmiyet’tir. Trenin birinci vagonu Milliyetçilik, ikinci vagonu ise Dokuz Işık’tır. Bilindiği gibi trenin yönünü, hedefini, yani, nereye, niçin ve nasıl gideceğini ve hızını lokomotif belirlemektedir. Kaldı

    ki, trenin yönünü, hedefini, nereye, nasıl gideceğini ve hızını vagonlar belirlemeye kalkışırlarsa tren devrilir.

    ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’nü üç katlı bir binaya benzetirsek; binanın temelini, zemin-giriş katını İslâmiyet, binanın birinci katını Milliyetçilik, ikinci katını ise Dokuz Işık meydana getirir. Bilindiği gibi binanın yönünü, şeklini ve sınırlarını binanın temeli belirler. Binanın birinci veya ikinci katında, binanın temelde belirlenen yönün, şeklin ve sınırların dışına çıkılmaya kalkışılırsa, statik kanunları buna müsaade etmez. Karşınıza dikilir ve size engel olur. Israr ederseniz, statik kanunları hükmünü yürütür ve bina yıkılır.

    Ama, binanın ikinci katı yıkılsa, birinci katı ile zemin-giriş katı ayakta kalabilir, fakat, temeli, zemin-giriş katı yıkılırsa, üst katlar, birinci ve ikinci katlar da ayakta kalamaz, onlarda çöker. Yani Dokuz Işık yıkılırsa, Milliyetçilik ve İslâmiyet yaşamaya devam edebilir. Hatta Dokuz Işık ile birlikte Milliyetçilik de, ortadan kalkarsa, İslâmiyet hayatını yine sürdürür. Fakat, Allah korusun, Îslâmiyet yok olursa, veya olmaz ise ülkücü anlamda ne Milliyetçilik ne Dokuz Işık ne de ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ kalmaz!

    ÜLKÜCÜ DÜNYA GÖRÜŞÜ’nü teşkil eden İSLÂMİYET, MİLLİYETÇİLİK ve DOKUZ IŞIK arasında böyle münasebetler de var.

    Yani diyeceğim odur ki ülkücülüğün temelinde anlatılan islam-türklük ilişkisi bu ve benzeri fikirler üzerine kurulu olduğu halde bugün pratikte bunların pek etkisini göremiyoruz Seçim öncesi MHP ve CHP arasındaki fikrî yakınlaşma da bunun en büyük göstergesidir zaten. Neyse ki meclise girdiklerinde kendilerini CHP ve hastalıklı fikirlerinden uzak tutmayı başarabildiler (gibi gözükmekte).
    Bediüzzaman’ın milliyetçilik hakkında çok tutarlı ve dikkate alınası görüşleri vardır. Ülkücü Dünya Görüşü’nün ideolojik temeli için açıklayıcı olan teşbihlerinden bir tanesini belirtmeden geçemeyeceğim.
    Tüm İslam Alemini koca bir orduya benzeten Said Nursi, barındırdığı her milletide o ordunun tabur ve alaylarına benzetmiştir. İslamdaki milliyetçiliğin yeri budur demektedir.
    Bu müthiş teşbihin üzerinde şöyle bir 40 sn düşünmenizi rica ediyorum sizden.

    Nasıl ki müslümanlar sebebiyle İslam suçlanamazsa, ülkücüler sebebiyle de Ülkücü Dünya Görüşü suçlanmamalıdır. Fakat şahsi kanaatimce Ülkücü Dünya Görüşü’nün bu geçmişte kalmış ideolojik temelinde de yanlış düşünceler ve talihsiz fikirler vardır. Fakat en azından Nihal Atsız gibi bir adamla pek alakası olmasa gerek…
    Saygılarla

  28. Yazan:fashtox Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    Sayın Emre Berber,
    1.”Gene Peygamber Efendimiz “vatan sevgisi imândandır”, “kişi kavmini sevmekle kınanamaz”
    Bu hadisler sahih hadis midir? sahihse kaynakları nelerdir?

    2.”Nasıl ki müslümanlar sebebiyle İslam suçlanamazsa, ülkücüler sebebiyle de Ülkücü Dünya Görüşü suçlanmamalıdır”
    Komünistler sebebiyle Komunizm suçlanamaz, Kapitalistler sebebiyle Kapitalizm suçlanamaz o zaman. Güzel o zaman.
    Velhasıl Mehmet Yılmaz doğru söylemiş. Bir kalpte iki dava olmaz. Kurt sesi mi, insan sesi mi?

  29. Yazan:fashtox Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    Balbazar
    Tespitlerine katılmamak mümkün değil.
    Yeni bir şey daha öğrendim.
    http://www.wakeup.org/anadolu/07/2/istanbul.html

    İzlenimlerden.

  30. Yazan:MY Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    Sayin Berber,

    Kaplan’in görüslerini bizimle paylasmaniz iyi olmus, sayfayi zenginlestirmis.

    Kanaatimce ideolojiler birer aynadir. Siz Emre Berber olarak içinizdeki iyiligi ve insan sevgisini hem Islâm’in hem de ülkücülügün aynasinda görüyorsunuz.

    Ama Yazida verdigim linklere gidip bakarsaniz Alperen ve ülkücü ocaklarin Kaplan çizgisinde degil Nihal Atsiz çigisinde olduklarini görürsünüz. Zaten yazim da bazi kisimlari alintiladim.

    Ama sunu sorayim size :
    Bir Türkün ülkücü bir Türkten farki/eksigi nedir?
    2) Bir Türkün milliyetçi bir Türkten farki/eksigi nedir?

    Kaplan’in fikirleriyle çelisecek bir çok fikri MHP savunuyor. Erzurumdaki ip atma hadisesi izole bir olay degildi.

    Bahçeli’nin her konusmasinda “kin, kan, tuzak, kusatma, cephe” gibi kelimeler geçiyor. Bu da ülkücülerin bir projesi olmadigini, gelecek korkusuyla bir araya geldiklerini düsündürüyor.

    Sahsiniza duydugum saygiyi açikça belirteyim. Ammaa Kur’an ve hadisler isiginda kavimciligin her sekli Islâm’a aykiri oldugu asikar. Ve Kaplan tek basina ülkücüleri kurtarabilir mi? Burasi muamma. Zira zikrin eyleme geçmesi gerek. MHP kürtlerin oylarini alamadigi sürece ortada bir kavmiyet davasi bâki kalacak gibi görünüyor.

    Tabi herseyin en dogrusunu ALLAH bilir.

    Muhabbetle

  31. Yazan:Emre Berber Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    @fashtox
    -Ne yazık ki hadislerin sahihliği hakkında bir fikrim yok. Zaten bunlar benim değil tartıştığımız ülkücülüğün ideolojik temellerini hazırlayan yazarlardan birine ait.

    -Komünistler sebebiyle Komunizm suçlanamaz, Kapitalistler sebebiyle Kapitalizm suçlanamaz o zaman. Güzel o zaman.

    Elbette, siz öyle düşünmüyor musunuz? Komunizm, uygulayıcılarının tutumlarıyla değil içerdiği hükümlerin insan tabiatına uymamasıyla yada fikrî temelini “din afyondur” gibi bir argumana dayandırmasıyla suçlanabilir, suçlanmalıdır.
    Aynı şekilde kapitalizmde bir grup zengin bizi sömürüyor diye değil, bir grup zenginin bizi sömürmesine müsaade eden bir sistem olduğu için suçlanmalıdır.

    @Mehmet Yılmaz
    Sayın Yılmaz, öncelikle belirtmek isterim ki ben ülkücü değilim. Fakat ülkücü hareket Türkiye’ye yön veren siyasi yapılanmalardan biri olduğu için Metin Kaplan’ı okumuş ve onları tanımaya çalışmıştım.
    Ve kendi yazınızda bu camiaya gönderdiğiniz eleştirilerin büyük bir kısmına katılıyorum. Dediğim gibi hareketin fikir temelinden sapmışlar, daha şovanist daha populist daha islamdan gayrı anlayış ve politikaları izlemeye başlamışlardır. Zira Ülkücü Hareket komunizm tehlikesinin bertaraf edilmesiyle kendine bir öteki bulmak durumunda kalmıştır. Bu öteki ise güneydoğu meselesinden dolayı PKK ve Kürtler haline gelmiş ve bu sebeple de islamî düşünceden uzaklaşma ve hatta ırkçılık baş göstermeye başlamıştır. Benim yorumum böyle.
    Bu ötekileştirme davranışından yazınızda siz de bahsetmişsiniz. Fakat bu sadece milliyetçiliğin yada Türk Milliyetçiliğinin değil, tüm siyasi hareketlerin ortak davranışıdır. Bu gün öteki olmasa beriki zaten olmaz ki… Mesela kapitalizm olmasa komunizm olmazdı, yahut tebliğ götürülecek gayrimüslimler olmasa islamcılık (elbette bugünkü manasını kastediyorum) olmazdı.

    Sorularınızı cevaplamayacağım çünkü bu hususta yaklaşık aynı minvalde düşünüyoruz. Benim dünya görüşüme göre de diğer tarafa göç ettiğimde bana orada “neyden” soracaklarsa ben burada “o’cu” olurum.

    MHP’nin bugünkü çizgisini tasvip etmeyip İslamiyetle bağdaşmadığını kabul etsem de Bediüzzaman’ın deyimiyle “müspet milliyetçilik”in bu yönden bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Benim anlatmak istediğim bu. Yani meşrudur fakat ben onlardan değilim.
    Yazılarınızda katılmadığım tek nokta “Ammaa Kur’an ve hadisler isiginda kavimciligin her sekli Islâm’a aykiri oldugu asikar” şu anlayacağınız. Zira büyük bir İslam alimi olan Bediüzzaman’da müspet milliyetçiliğin islama aykırı olmadığını söylüyor.
    Mesela bu çizgideki milliyetçiliğin bugünkü savunucularından Alperen Gürbüzer’in yazılarını okuyabilirsiniz. İslam’a aykırı bir düşünce tarzına rastlayamadım ben. Örnek olarak şu linki verebilirim;

    Saygılar..

  32. Yazan:MY Tarih: Ağu 25, 2007 | Reply

    @Emre Berber,

    “ben ülkücü değilim” dediginizi görünce üzülmedim desem yalan olur, tam da tartisabilecegim bir arkadas buldum diye seviniyordum 🙂

    Ama verdiginiz link faydali, henüz hepsini okumadim ama yazimdaki fikirlerin ziddini savunmasi açisindan tartismayi zenginlestirici oldugunu düsünüyorum.

    “Benim dünya görüşüme göre de diğer tarafa göç ettiğimde bana orada “neyden” soracaklarsa ben burada “o’cu” olurum.” demissiniz, hadise bu zaten:)

    Degerli yorumlarinizi sitemizde görmekten mutluluk duyacagiz.

    Muhabbetle

  33. Yazan:MY Tarih: Ağu 26, 2007 | Reply

     Erich Fromm diyorki :

     

    Grup narşizmi, grubun üyelerini, özellikle de kendisini gururlu ve değerli hissetmek için çok az sebebi olanları tatmin etmek için aşırı derecede önemlidir. Bir insan gruptaki en perişan, en kalitesiz, en az saygı gören üye bile olsa, “Ben dünyanın en mükemmel grubuna aitim. Aslında solucanın teki olan ben, bu gruba üye olarak devleşiyorum” hissiyle kendi sefil durumunu telafi edebilir. Sonuç olarak, grup narşizminin derecesi hayattan alınamayan tatminin eksikliğiyle doğru orantılıdır. Hayattan daha çok zevk alan sosyal sınıflar, her şeyin yokluğunu çeken ve yüksek sıkıntı içinde yaşayan alt-orta sınıflardan daha az fanatik (fanatiklik grup narşizminin karakteristiğidir.) olurlar.

  34. Yazan:Haydar Tarih: Ağu 29, 2007 | Reply

    Sene 1921:
    Lenin Rusyasi K Dogu Anadoludan cikar ve Turkiye ile 25 senelik Saldirmazlik Anlasmasi imzalar.

    1939:
    Ikinci Dunya Savasi baslar

    1945:
    Ikinci Dunya Savasi biter. ABD ve Rusya kazanir. Rusya Almanya basta olmak uzere Avrupadan askerlerini geri cekmekte gonulsuz davranir. Isgal planlari baslar.

    1946:
    Turkiye 1921 anlasmasini yenilemek ister fakat Rusya reddeder.
    Inonu kara kara dusunmeye baslar.

    1948-49:
    Birkac Avrupa ulkesi ABD, Kanadayi da aralarina alarak NATO yu kurar. Turkiye katilmak ister.
    Iki ana sarttan biri ulke savunmasi icin karayollari agi ve “sozde degil ozde” cok partili hayata gecis.
    Inonunun hosuna gitmesede dahi calismalar baslar. Koyluler “bir godik arpaya muhtac” yol insaatlarinda calistirilir.
    Menderes iktidari 1950 de Inonuden alir.

    1952:
    Turkiye Yunanistan ile birlikte NATO ya girer. Pek cok sivil ve uniformali kimseler ABD de SSCB yayilmasina karsi planli egitimden gecer.
    Gladio fikrinin tohumlari atilmaya baslandi.

    1953:
    Iran da Basbakan Musaddik ulkede demokratik bir rejim kurmaya calisti fakat bu ABD ve Ingiltere tarafindan bir darbe ile engellendi. Daha sadik Sah ve ordu iktidari ele gecirdi.

    1960:
    Ayni seyler Menderesin basina geldi.

    1960 lar:
    SSCB nin ideoloji ihracatindan Turkiyede payini alir. Solcu genclik guclu bir sekilde orgutlenmeye baslar. Polis ve gosteri yapan solcu gencler surekli catisir.
    “Polisler cocuklari dovuyor” oldukca kotu bir imaj oldugu icin Gladio ve o zamanki CMKP (sonradan MHP olark degistirildi) ve baskani Alparslan Turkes in Hitlerden bozma ideolojik tasarimi olan Ergenekon/Bozkurtlar/Ulkuculer vs lumpen genclerden olusturdugu genclik bu solcularin karsisina “dara” olarak cikartildi.
    Artik gencler gencler ile catisiyordu (!).

    1971:
    Genclerin genclerle catismasini sanki baskasi orgutlemis gibi davranan darbeciler ikinci kere iktidari ele gecirerek Turkiyenin siyasi gidisatini tam anlamiyla vesayet altina alip parlamenterler ve siyasi partileri “sozde” meclis haline getirdi.
    Furyaaa!
    Yahyalar, Sellefyanlar, Hayali Ihracatlar, elit sanayiciye tesvikler, ithalata kisitlamalar (kalitesiz mallarimizi alsinlar), devlet bankasinin mudurunu doverek kredi alan yegenler… ve 70 cent’e muhtac kalinan, yag kuyrugunun oldugu yillar. Elbette haril haril ogretmen yetistiren okullardan baslayarak universiteleri ele geciren, hazineyi yagmalamaya itiraz edenleri haklayan Ulkuculer.

    1980:
    Bosalan hazine, batik ekonomi, sokaklar kan dolu, uluslararasi anlasmalar bile yapilamaz halde. Darbeciler “yav o zaman yanlis yaptik, simdi duzeltelim” anlayisi ile bir darbe daha yaptilar. Ilk islerden biri sessizce Yunanistanin 19 Ekim 1980 de NATO ya tekrar kabulu idi.
    Bundan sonra yetkisi ve gucu neredeyse yok denilecek kadar azalan hukumet ve mecis; hazine hortumlamasindan, ic savasa, Selimiye va Mamak Tatil Koyundeki iskencelerden, Kastelli dunyasina, Oyak HOLDING den banka bosaltmaya kadar olan biteni seyrediyordu.

    1990:
    SSCB nin dagilisi ve ihtiyac kalinmayan Ulkuculerin bir kisminin cek-senet businessine baslayisi.

    1993:
    Kurt sorunu konusunda herseyi askere devreden jet-ski hukumeti issiz kalan Ulkucu kardeslerimize yesil pasaporttan, Susurluk silahlarina, Kontrgerilla vazifesinden devlet ihalelerine kadar cesitli sekillerde kucak aciyordu.

    Sanirim 1993 ten buyana olan bitenler hala hafizalarda taze sayilir.
    ***

    Parmaklarini kurt kafasi seklinde buzerek, Osmanlinin bayragini simge olarak alip kelli felli birseymis gibi gorunmeye calisan, ABD tasarimi oldugu halde ABD ye karsiy-MIS gibi yapan ulkuculerin anli-sanli tarihi bu kadar.

    Evveliyati olarak sunulanin cogu ise “develer tellal iken” masali kadar romantik bir hayal urunu.

  35. Yazan:Haydar Tarih: Ağu 31, 2007 | Reply

    1952 den bahsederken

    …Pek cok sivil ve uniformali kimseler ABD de SSCB yayilmasina karsi planli egitimden gecer…

    …cumlesine “bu gruba Alparslan Turkes dahildir” sozunu eklemeyi gerekli goruyorum.

  36. Yazan:MY Tarih: Ağu 31, 2007 | Reply

    Haydar Bey elinize saglik,

    AKP’nin verecegi büyük bir demokrasi sinavi var. ülkücüleri, çeteleri ve saz arkadaslarini demokrasi çemberine sokabilecek mi yoksa günlük siyasi hesaplarda kaybolup onlarin pesine mi takilacak?

    Yavuz atin çiftesi pek olur derler, %47’yi çantada keklik sanan AKPliler varsa simdiden %10luk baraji nasil geçeceklerini hesaplasinlar zira Türk milleti bas taci etmeyi bildigi gibi tepe taklak devirmeyi de bilir 🙂

    Muhabbetle

  37. Yazan:Haydar Tarih: Eyl 2, 2007 | Reply

    Mehmet Bey uyarinizda cok haklisiniz.
    Bugunku AKP ile Ozal ANAP’i arasinda cok buyuk farklar yok.
    Ne zaman ki ANAP “ortadirek” partisi olmaktan cikip statuko partisi oldu… sonu bugun ortada.

  38. Yazan:Haydar Tarih: Eyl 3, 2007 | Reply

    ARTIK SOZLUKLERiN BILE “BOZKURTLAR” YADA “KONTR-GERILLA” ADIYLA ALENEN YAZDIGI ULKUCULERIN NE OLDUGU:

    http://en.wikipedia.org/wiki/Operation_Northern_Watch
    (Asagida Kenan Evren’den bahisle “bizim cocuklar becerdi” yada ingilizcesi “our boys have done it” diyen CIA Ankara istatyon sefi Paul Henze’nin sozune dikkatinizi cekerim).

    Turkey
    See also: Multi-Party Period of Republic of Turkey and Deep state
    In Turkey, the stay-behind army was known as “Counter-Guerrilla”. Related to the Millî İstihbarat Teşkilâtı (MIT), the Turkish intelligence agency, it engaged in domestic terror, supporting, as in Italy, a strategy of tension, which led to two military coups d’état in which it was directly involved. In 1971, after a military coup d’état carried on March 12, the stay-behind army Counter-Guerrilla engaged in domestic terror and killed hundreds. The overall death-toll of the terror of the 1970s is estimated at 5,000, with right-wing and terrorism responsible for the most part. According to statistics published by the British Searchlight magazine (n°47, May 1979, p.6), in 1978 there were 3,319 fascist attacks, in which 831 were killed and 3,121 wounded. In 1977, Counter-Guerrilla took part on the May 1, Taksim Square massacre, while left-wing newspaper editor Abdi İpekçi was murdered in 1979 by Mehmet Ali Ağca, a Grey Wolves member who later tried to assassinate the Pope John Paul II in 1980. Counter-Guerrilla’s commander, General Kenan Evren staged a military coup and seized power in 1980. The US-support of this coup was acknowledged by the CIA Ankara station chief Paul Henze. After the government was overthrown, Henze cabled Washington, saying, “our boys have done it”. At the time there were some 1,700 Grey Wolves organizations in Turkey, with about 200,000 registered members and a million sympathisers. After being useful for the strategy of tension followed by Kenan Evren, the leader of the Counter-Guerrilla turned president outlawed the right-wing Nationalist Movement Party (MHP) and the Grey Wolves, its youth organization. The MHP had been founded in 1965 by Alparslan Türkeş, a member of the Counter-Guerrilla. Colonel Türkeş and other Grey Wolves were arrested. In its indictment of the MHP in May 1981, the Turkish military government charged 220 members of the MHP and its affiliates for 694 murders, according to Edward Herman and Frank Brodhead in The Rise and Fall of the Bulgarian Connection (New York, 1986, quoted by Ganser). However, Grey Wolves’ imprisoned members were offered release if they accepted to fight the Kurdish minority and the PKK,[46] as well as the ASALA (“Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia”). They then went on to fight, with Counter-Guerrilla, Kurds, killing and torturing thousands in the 1980s, and also carrying false flag attacks in which the Counter-Guerrilla attacked villages, dressed up as PKK fighters, and raped and executed people randomly (Ganser, 2005).[47] The fact that Counter-Guerrilla had engaged in torture was confirmed by Talat Turhan, a retired Turkish lieutenant colonel. According to a December 5, 1990 article by the Swiss Neue Zürcher Zeitung, the Counter-Guerrilla had their headquarters in the building of the US DIA military secret service.[24] In addition, they carried out operations to assassinate the leader squad of ASALA, in which they succeeded.

    Former Turkish prime minister Bülent Ecevit recalled he had learned of the existence of Turkish “stay-behind” armies for the first time in 1974. At the time, the commander of the Turkish army, General Semih Sancar, had allegedly informed him the US had financed the unit since the immediate post-war years, as well as the MIT, the Turkish intelligence agency. Ecevit declared he suspected Counter-Guerrilla’s involvement in the 1977 Taksim Square massacre in Istanbul, during which snipers opened fire on a protest rally of 500 000 citizens, organized by trade unions on May 1, killing 38 and injuring hundred. In 1976, a demonstration gathering 100 000 against the domestic terror, for which Counter-Guerrilla was largely responsible, had already took place. The next year, the demonstrators were met with bullets. According to Ecevit, the shooting lasted for twenty minutes, yet several thousand policemen on the scene did not intervene. This mode of operation recalls the June 20, 1973 Ezeiza massacre in Buenos Aires, when the Argentine Anticommunist Alliance (aka Triple A), founded by José Lopez Rega (a P2 member), opened fire on the left-wing peronists… According to Kurtulus Turkish magazine (n°99, September 19, 1998 – quoted by Ganser, 2005), Turkish CIA agent Hiram Abas who “was closer than his own brother” to the CIA chief of station in Istanbul Duane ‘Dewey’ Clarridge (quotes from Clarridge’s 1997 memoirs An Agent for All Seasons), was present on the May Day massacre. The Hotel International, from which the shots were fired, belonged to the ITT company, which had already been involved in financing the September 11, 1973 coup against Salvador Allende in Chile and was on good terms with the CIA. Hiram Abas had been trained in the US in covert action operations and as an MIT agent first gained notoriety in Beirut, where he cooperated with the Mossad from 1968 to 1971 and carried out attacks, “targeting left-wing youths in the Palestinian camps and receiving bounty for the results he achieved in actions” (Kurtulus n°99). With MIT agent Mehmet Eymür, later promoted to direct the MIT’s department for counter-espionage, Abas also participated in the Kizildere massacre of March 30, 1972, when they killed seven left-wing militants.

    Other massacres include the Bahçelievler Massacre (October 9, 1978 – 7 university students who were members of the Turkish Worker’s Party were assassinated by far-right activists including Abdullah Çatlı and Haluk Kırcı), March 16 Massacre (March 16, 1978 – At the exit of the school, the police and fascists bombed and shot the leftist students in Beyazıt Square, killing 7 people), Kahramanmaraş Massacre (December 23-24, 1978 – 111 Alauoites were killed according to the official figures, the actual number was predicted to be much higher) and many more.

    According to Le Monde diplomatique, Abdullah Çatlı, one of the leader of the Grey Wolves, “is reckoned to have been one of the main perpetrators of underground operations carried out by the Turkish branch of the Gladio organisation and had played a key role in the bloody events of the period 1976-1980 which paved the way for the military coup d’état of September 1980. As the young head of the far-right Grey Wolves militia, he had been accused, among other things, of the murder of seven left-wing students.” He was seen in the company of Avanguardia Nazionale founder Stefano Delle Chiaie, while touring Latin America and on a visit to Miami in September 1982.[48]

  39. Yazan:Oyhan Hasan BILDIRKİ Tarih: Eyl 4, 2007 | Reply

    Mehmet Bey,
    Her şey güzel iyi de, bu ninniyi kimler için yazdın? Kendi kendini tatmin etmek içinse, başarmışsın. Birilerini tahrikse, yalandan başka yazdığın yok. Milliyetçiler ırkçı filan değil… Yaşayanlardan birkaçını tanıyorsanız, bize onların adını veriniz. Soralım bakalım; bu adamlar ırkçı mıymış?

  40. Yazan:MY Tarih: Eyl 5, 2007 | Reply

    Oyhan Bey,

    Kaçak güresmeyin 🙂

    Karariniz nedir? Ezan sesi mi yoksa kurt ulumasi mi?

    Saygilarimla

  41. Yazan:Oyhan Hasan BILDIRKİ Tarih: Eyl 8, 2007 | Reply

    Sordunuz; söyleyeyim. Her gün beş vakit namaz kılarak, ezan sesini dinliyorum zaten? Kurt sesinin olmadığı yerde, ezan sesi susturulur. Allah’a inancım sonsuz ve onun ihsaniyle Türk olarak doğdum.
    Bu kavmiyetçilik de değil, ırkçılık da.
    Adamlık ve hür yaşamanın ilk şartı.

  42. Yazan:Haydar Tarih: Eyl 8, 2007 | Reply

    Ibadetinin reklamini yapan adama inanmam.
    Ondan sonraki cumleleride ayni kefeye koyun.

  43. Yazan:Emre Berber Tarih: Eyl 9, 2007 | Reply

    “onun ihsaniyle Türk olarak doğdum.
    Bu kavmiyetçilik de değil, ırkçılık da.
    Adamlık ve hür yaşamanın ilk şartı. ”

    Adamlık ve hür yaşamanın ilk şartı Türk olmaksa, Hz. Muhammed ve dahi tüm peygamberler “adam ve hür” değil miydi =)

  44. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eyl 10, 2007 | Reply

    aidiyet düsmanligi gerçekten müslümanlar için büyük bir tehlike.

    Antisemitizm üzerine güzel bir yaziya rasladim baska bir sey ararken :

    http://dusuncekahvesi2.blogspot.com/2007/09/yahudi-dmanl-neden-islm-deildir.html

  45. Yazan:ali can Tarih: Eki 29, 2007 | Reply

    Nihal Atsız da bariz bir şekilde görülen makalede de özellikle belirtildiği üzere ötekileştirerek varlığını devam ettirme düşüncesidir. Arap karşıtlığı o derece ileridirki ordudan atılmasına sebep olur. İslam peygamberine hakaret eder kuranı uydurdu der. Kur anı Kerimi Allah kelamı olarak kabul etmez. Bediüzzaman Said Nursiyi yerden yere vurur.

  46. Yazan:ali can Tarih: Eki 30, 2007 | Reply

    Özgür düşünceden kastınız sizin görüşlerinize paralel düşüceler mi yazmaktır. Milliyetçilik kavramı bütün uluslarda var olagelmiş bir düşünce sistemidir. Sosyolojik açıdan milliyetçilik probleminin ilacı insanlığın kardeşliğine vurgu yapan İslamdır. İslam bütün problemlerin sıkıntıların ilacıdır. Yeryüzünde insanlık tarihi boyunca cahil idareciler eliyle kitleler inim inim inlemişdir. Heva ve heveslerine uyarak sapkın düşünce sistemlerine uyarak hakka adalete özgürlüğe susamış gönülleri kavurmuşlardır.

  47. Yazan:bayrbars karadeniz Tarih: Kas 26, 2007 | Reply

    bazi noktalarda asiriya kacmakla veya kelimeleri duzgun secememekle birlikte guzel bir yazi olmus. kelimeler duzgun secilseydi belki anlama yetenegi az olan bazi ulkucu arkadaslar(bunu assagilmak icin degilde turkceyi yeterince kullanmayan anlaminda diyorum) sebebsiz yere kil kapmaz belkide yanlislarini daha iyi gorurlerdi..ama bu yaziya ozet olarak sunu diyorum..bir insanin vatanini sevmesi icin bir ideolojiye baglanmasimi gerekiyor? yani vatani milleti sevmek icin bireye bir kopru, bir aracimi lazim ki ulkucu kardeslerimiz vatani sevmek icin ulkucu oluyorlar..ben direk ve sade olarak ulkemi seviyorum..ikincisi ulkuculerin dusman belledigi batili ulkeler bizi acaba turk oldugumuz icinmi sevmiyor yoksa musluman oldugumuz icinmi?..turkiye hristiyan bir ulke olsa sizce avrupa ile bir sorunumuz olurmu veya turkiyede kurdistan hayallerini desteklermi batili ulkeler?..ucuncusu alti yil amerikada askeri egitim!! goren siradan bir turk subayi nasil olupda turkiyeye geri donup askeri darbenin organizatorlugunu yapip bir basbakanin asilmasina sebep olup sonra anadoluda daha once hic olmayan bir seyi turk milliyetciligini ideoloji olarak hayata geciriyor? ne selcuklular ne osmanlilar turk milliyetciligi yapmamistir nede turkiye cumhuriyeti..ya atalarimiz yanlis yapmis yada alpaslan turkesin ulkuculeri yanlis yapiyor..turkiye’yi hic bir dis guc bolemez ama turkiye’yi bir ic dinamik bolebilir..ülkücülük ve kürtcülük..bu iki grup daha cok desteklenip buyutulup guclendirilip birbirine karsi savastirilirsa ve bu domino etkisi yapip halk arasina yayilirsa herkes t.c. nin bolunmesine sahitlik eder..o yuzden ulkucu arkadaslar neye hizmet ettiklerini iyi dusunsunler..cunku bu yuzyilda hicbir ulkenin haritasi buyumez ama aksine kuculur..vatanimizi seviyoruz derken ulkenin haritasinin kuculmesine sebeb olmayin..

  48. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Kas 26, 2007 | Reply

    Sayin Baybars Karadeniz,

    Sitemize hosgeldiniz. Keske herkes sizin gibi yapsa yani düsüncelerini açiklayip tartissa.

    YETERSiZ TÜRKçE BiLGiSi ne aci bir sey bir Türk için… Hele hele bir Türk milliyetçisi için.

    Buyurdugunuz gibi “sebebsiz yere kil kapmak” malesef Türkçe bilgisinin yetersizliginden kaynaklaniyor çogu kez. En fanatik yorumlari yazan arkadaslar genellikle en fazla dil hatasi yapanlar oluyor.

    “Akil sahipleri için bunda çok isaret var”

    Dostlukla

  49. Yazan:abbuziddin Tarih: Kas 27, 2007 | Reply

    Sayın Mehmet Yılmaz bey; sayfayı sonuna kadar okudum ve yorum yapmaya bile gerek görmedim. Milliyetçiler hakkındaki sabit fikirlerinize sadece güldüm.Çünkü din ticareti ve din siyaseti yapanlarla ne kadar dindar olup olmadığını tartışmanın bir gereği yok, her yaradılan gibi, sadece Yaradan’a hesap veririz,din ticareti ve din siyaseti yapanlara değil. Fakat, sizin ve Baybars Karadeniz’in, ülkücülerin Türkçe bilgisini küçümsemesi beni şaşırttı. Ülkücülerin Türkçe’sini eleştirmeden önce kendinizin ve Baybars Karadeniz’in yazı metinlerini bir ilköğretim okulu öğrencisine düzelttiriverin bence..

  50. Yazan:bayrbars karadeniz Tarih: Ara 7, 2007 | Reply

    abuzittin kardes burda yorum yazarken ayni anda 40 turlu isle ugrasiyoruz. imla yarismasi yapmiyoruz, sen verilmek istenen mesaji aldiysan ne mutlu sana. Kimin pesinden kostugunuzu iyi ogrenin bu yeter.
    Gecenlerde youtube’da bi videoda Alparslan Turkes’in kurtce konusulmasi hakkinda bir konusmasina denk geldim. Alparslan Turkes diyorki Amerika’da NewYork’ta 10 milyon Italyanca konusan Italyan varmis, bunlar Amerika devletinden italyanca konusma hakki istemiyorlarmis, ve yine Amerika’da Dakota diye bir yer varmis ordada 7 milyon almanca konusan insan varmis onlarda devletten almanca konusma yasasi istemiyorlarmis bu yuzden Kurt’lerin Kurt’ce konusma hakki olamazmis.
    Bu soyledikleri seyler yalan. Gercekler ise sunlar. NewYork un sehir merkezi nufusu 8 milyon metrosu ile birlikte ise 18 milyon civari. Hic bir durumda NewYork’ta 10 milyon Italyan yok Italyancayi bilen sayisi ise 1 milyonu bulmaz ve bunlar arasinda sadece yasli ve ingilizceyi bilmeyenler kullanir italyancayi. Dakota isi ise daha tuhaf. Amerika’da Dakota diye bir eyalet veya sehir yok. Iki tane eyalet var; isimleri South Dakota ve North Dakota. yani guney dakota ve kuzey dakota. Ve bu iki eyaletin toplam nufusu ise 1.5 milyonu gecmiyor. yani iki eyalette yasayan herkes almanca konussa yine 5.5 milyon insan eksik .
    simdi insan biraz dusunur, davasini bu sekilde yalan bilgilerle destekleyen bir kisiden ulkeye ne fayda gelir. yada ikinci secenek bu kadar bilgisiz birisinin gorus ve vizyonu ile hangi ulke yonetilir. cunku ortada ya bilgisizlik var yada yalancilik var. her iki durumda utanc verici.

  51. Yazan:Lazkopat Tarih: Ara 12, 2007 | Reply

    en büyük türkiye baska büyük yok !!!

    BEDENIM TÜRK, RUHUM MÜSLÜMAN !

    http://www.kingeggo.de.tl

    turkish massaka berlin

  52. Yazan:hakan bozkurt Tarih: Ara 22, 2007 | Reply

    hayatımda gördüğüm en saçma yazıydı en saçma yeride türklükle guruy duyma kısmı evt biz müslümanız elhamdullallah ama size sadece birşey söyleyeyim geçmişini unutan …………..

  53. Yazan:birbaşkasefere Tarih: Ara 23, 2007 | Reply

    ‘ey gafil, Türk bitti mi sanıyorsun’
    hablemitoğlu,bazılarının içini ürperten bu çıkışlar nedeniyle ne yazık ki islamiyeti hep maske olarak kullanan kesimin tahammülünü zorlamış ve kendisine olmadık bir kader tahsis edilmiştir.
    bu örnekleme, islamiyetin arkasına sığınıp ‘bakın hepimiz kardeşiz,neden ayrımcılık yapıyorsunuz,neden birbirnizi aşağılıyorsunuz,islamiyet zulmü yasaklar’ deyip de öbür taraftan bıçağını bileyen,silahına kurşunları yerleştiren ‘sevgili’insancıklara yeter diye tahmin ediyorum.
    Türkçe’yi, adını telaffuzda zorlayacağınız ülkelere kadar götürdüm,ayyıldızı oraya kadar diktim;şimdi ey milliyetçiler benden daha iyi sizi temsil edecek mi var diyenler,sizin gözünüzde ‘cici’,ama milli şuurun kaybolup gitmesine gözyumamayanların bir çatı altında birleşmesi,kendi sembollerini kullanmaları,ATSIZ ATA’yı sevmeleri ‘kaka’mı?!
    ağzımdan tükürükler saça saça bağırmak isterdim yalnız bir Türk aşığına bu yakışmaz.ayrımcılığın,takiyenin daniskası sizin bu yaptığınız.
    ATSIZ ATA’nın vasiyetine gelince.. müslümanım diyenler,adam öldürmek günahtır deyip,ülkenin bilimadamlarını vurunca,ezanı laikler susturacak deyip(ne alakası varsa,birileri şu laikliği anlatsın lütfen)öte yandan devleti araklamaya çalışınca,insanların milli şuuru yitirerek islamiyeti yaşamayı bir araplaşma olarak algılaması sorunu ATSIZ ATA gibi nadide şahsiyetleri boğmaya başlayınca insanın oğluna böyle bir arzuda bulunması gayet doğaldır.ATSIZ ATA’NIN RUHU ŞAD OLSUN..
    Gelgelelim bozkurt sembolüne olan takıntılarınıza..Türkler’in hepsi müslüman değil bildiğiniz üzere.aramızdaki yakınlaşmayı,ırksal benzerliklerden doğan gönül bağını pekiştirmek adına bizleri bir bütün yapacak ,içimizdeki odu tazeleyecek böylesi sembollere önem vermemiz sizi neden bu kadar rahatsız ediyor?ne zararı var size?hayvanseverler toplanıp böyle bir karar mı aldı;kurtlarımızı rahat bırakın onlar bütün insanlığın diye?!!o zaman itirazım olacak sevgili ülkemin insanları fbnin kanaryasını cimbomun aslanını,beşiktaşın karakartalını rahat bırakınız..ben de bozkurttan belki vazgeçerim..(!)
    Ülkeyi sevmek;artık işine geldiği gibi kullanılır olunca ‘yahu bakın ben ülkemi seviyorum ve sevdiğim için şunu şunu yapıyorum gelin ülkü olarak birleşelim,dernekler kuralım,içimizdeki ateş sönmesin,nesilden nesile aktaralım bunu’demek farz oluyor.kusura bakmayınız,soyunu sevmekte bir beis göremiyorum ben.hatta öyleki kendi soyunu sevmeyenin,hümanizmden bahsedip bütün insanları kucaklayacağına da inanmıyorum. çok komik ve mantıksız olacaktır bu.
    Türk’üm ve bununla iftihar ediyorum.önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK bunu çok güzel dile getirmiş.’bendeki olağanüstülük Türk olmamdan ileri gelmektedir’
    Türk milliyetçiliğini gizliden gizliye tabiri caizse çaktırmadan vurmaya çalışanların eli böğründe kalacaktır.Turan’a hayal,ütopya deyip kıs kıs gülenler belki ömürlerinin sonuna dek gülecekler,yalnız bu ateşi taze tutacak Türk neslinin yetişmesine engel olamayacaklardır.
    milliyetçiyim demek ayıpsa,vicdanlarda kalması gereken din olgusunu cafcaflı konvoylarla uzatıp,ortalıklarda hocaefendiyim,en koyusundan müslümanım,şuncuyum buncuyum ben daha islam aşığıyım demek ayıbın alası,suçun en afillisidir.
    bilmemkaç milletten kişinin olduğu ingilterede bir ingiliz ben ingilizim diyebiliyorsa aynı şekilde alman ben almanım diye söyleyebiliyorsa,ülkenin büyük çoğunluğunun Türk olduğu bir ülkede ben Türk’üm demek hangi akla göre suçtur,dahası kendimi tutamayarak gülüyorum ayıptır(!)
    Yazılarıma bakarak diğer soylara karşı bir düşmanlığımın olduğu sanılmasın.kimseden rahatsızlık duymuyorum.herkes kendi soyuyla iftihar eder,geleneklerini yaşatır,milli özlemlerini,bilincini nesline aktarır.
    sözlerime son vermeden önce Yüce önderin en anlamlı sözüyle bizi yıldırmaya çalışanlara cevap vermek istiyorum.muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.dolayısıyla ‘siz ne derseniz deyiniz,benim gizli bi bildiğim var,sizin alınız al inandım ,morunuz mor inandım,Tanrınız büyük amenna,şiiriniz adamakıllı şiir'(!)
    efenim ULU TENGRİ TÜRK’Ü KORUSUN!!!

  54. Yazan:sertaç Tarih: Oca 3, 2008 | Reply

    ülkücÜlere göre deyip yapmış olduğunuz milliyetçilik tarifi gereçeği kesinlikle yansıtmamamktadır. kesinlikle Türk ırkı üstün değildir. üstünlük Allah katındadır. kimse Allah la şirk koşmaya cürretini gösteremez kim olursa olsun. muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kan da olduğunu söyleyen Atatürk ün bu lafından bir ingilizin kanı ile Türk ün kanı arasında fark olduğu değildir. ikisi de Allah ın verdiğin kan. kandan kastedilen soyumuz ve tarihimiz. GERÇEK ÜLKÜCÜLERE GÖRE MİLLİYETÇİLİĞİN TARİFİ TÜRKLÜK GURUR VE SUURUYLA İSLAM AHLAK VE FAZİLETİNİ BİRLEŞTİRİP İSLAMI KENDİNE HAYAT DÜSTURU EDİNMEK MİLLETİMİ VE ÇIKARLARINI HANGİ ŞARTLAR ALTINDA OLURSA OLSUN SAVUNMAK KORUMAK KOLLAMAKTIR. TÜRKLÜK BEDEN İSLAM İSE RUHUMUZDUR. KASTEDİLEN TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURUNU TARİHİYLE GURUR DUYAN ATALARINDAN FEYZ ALAN VE ONLARIN KANINI SOYUNU TAŞIDIĞINI DÜŞÜNEREK ONURLANAN BİR İNSANA KİMSE IRKÇI DİYEMEZ. BU DÜŞÜNCELERİ SÖZDE DEĞİL DE ÖZDE SAVUNAN VE YAŞAYAN İCRAATA DÖKENLERİN ÜLKÜCÜ CAMİA İÇERSİNDEKİ PAYININ ÇOK ÇOK AZ OLDUĞU DA AYRI BİR GERÇEKTİR.

  55. Yazan:Aybartunga Tarih: Oca 11, 2008 | Reply

    Vatan sevgisi imandandir (Hz Muhammed SAV)
    Arkadas milliyetciligin tarifinin omadigini idda etmis.Arkadas bu yazilari kopi yapip ordan burdan buraya yapistircagina biraz okusaydi ögrenirdi.Kaynakta verebilirim Ataturk ilke ve inkilaplarinda Milliyetciligin tarifi vardir.
    Ayrica Milliyetcilige ne gerek var diyen zihniyetler ya Ermeni ,ya kürt yada ne oldugunu bilmeyen ya XXXXXX ya XXXXX bir takim insanlardir.Kökleri saglam ve Dünyada ansiklopedilere konu olan her milletin ferdi milliyetcidir.Dedigim gibi Milliyetcilige ne gerek var diyenler ancak ezik kirma melez yada mensubu oldugu milletin övünülecek hic bir seyi yoktur.
    Milliyetci olmam icin sadece Kürsatin 40 yigidiyle Cin sarayini basip Cin hükmdarini korkudan titretmesi bile yeterli bir nedendir.

  56. Yazan:selami Tarih: Oca 11, 2008 | Reply

    Aybartunga kardesim,

    sen bugun çine vzesiz gidebiliyor musun?
    Pekin’e uçak bileti almak için kaç ay çalisman lazim? ordan haber ver. Ezilmis olan sensin bence.

    ikincisi oyle ulu orta hadis soylenmez, kaynak gostermen lazim.

    selami

  57. Yazan:bozkurt delisi Tarih: Şub 7, 2008 | Reply

    ya allah bismillah allahu ekber

  58. Yazan:azad7572 Tarih: Şub 18, 2008 | Reply

    Sizi tebrik ediyorum çok iyi bir çalışma kitaplaştırırsanız çok insan faydalanabilecek.
    Başarılarınızın devamın dilerim .

  59. Yazan:KÜRŞAT Tarih: Şub 27, 2008 | Reply

    KÜRT SORUNU YOKTUR
    VARDIR DEMEK ÜLKEYİ SÖZDE BÖLMEKTİR

    İNSANLARIN BEYİNLERİNİ YIKAMAYIN

    http://www.derindusunce.org/img/kurtsorunu.png

    bune lan

  60. Yazan:kürmanc Tarih: Mar 6, 2008 | Reply

    öncelikle yazıyı kaleme alarak türk milliyetçiliği diye bilinen, sonunda “-çılık,-çilik” eki kullanılan her kavramda olduğu gibi burda da bir ötekileştirmeyi, farklı bir perspektiften bakarak kaleme alan yazarı takdir ediyorum ve kendisine teşekkür ediyorum. yazıdan sonra okuduğum birkaç yorumdan (ki tamamen söz konusu milliyetçilikle pohpohlanmış yorumlar) hareketle tek birşey sormak istiyorum. hangi anadan (bu ananın kurt olması imkansız) doğduğuna kişinin karar veremiyeceğini bile bile türk olmayı da bir tür manevi elit tabakasına benzetmeye çalışarak radikal söylemlerde bulunan bu insanlar, atalarının yaptığı kahramanlıkları (yoksa diktatörlük mü deseydim) anlatmaktan tarifsiz zevkler almaktansa; niye hep icraat özürlü kişilerle dolmuş, sürü psikolojisinin en kaliteli örneklerinin kendi aralarında barındığını görmüyor ve irdelemiyorlar?

  61. Yazan:EMRE Tarih: Nis 1, 2008 | Reply

    oncelıkle soylıyeceklerımı okumadan sunu soylıyeyım ben bır turkcu degılım.herkes akp yuzunden kutuplasıyor he esas mesele akpnın kendıde degıl fetullah gulen ve nurcular.ben sana sukadarını dıyeyım cok yazan arkadas o turkculer konusur konusur cenelerını yorar 3-5 masumu oldurur,ülkücülük yanı mhp zatı yerlerde ama gulen ve nurcular bu ulkenın su an gelecek 50 yılını hipotek altına aldılar ben duyduklarımı degıl yasadıklarımı varsayımları degıl gozumle sahıt oldugumu yazıyorum.cuma gunu elıne kuran almazlar saidi KÜRDİ NİN kıtaplarını okurlar hepsı zengındır cok nadırdı orta hallısı onlar zaten cocuk verırler okutulsun dıye.okutulan cocugun hıc bır hayalı yokturkı ıcınde nurculuga hızmet hayalı olmasın beyın o derece yıkanmıstır.bunların kızları dedımya zengındır hepsı MERCEDES ARABAYA BINER AMA KAFASINDA 450 MILYONLUK VAKKO TURBAN VARDIR KAFASINI KAPATINCA IS BITTI ZANNEDER AMA BUTUN FIZIK HATLARI APACIK MEYDANDADIR EN LUKS YERDEN YER EN LUKS YERDEN GIYINIRLER bunlar herkesın gorduklerı daha neler var ah anlatsam bu ve bu gıbı seylerı muslumanlık kısvesı altında yapıyorlar bunları muslumanlıkla bırlestırmek ahmaklıktır.saidi kürdıden alıntı yapmısın. sorarım sıze onca arap yada turk ırkı farketmez ıslam alımı varken neden o.ben soylıyeyım ıstedıgın yerden aractır o aynı enver pasa gıbı bır masondur.ıttıhatcıdır ıttıhatcıları kuran efsane lıder talat pasa kı kendısı ılk turk mason ustadıdır aynı onlar gıbı masondur.dusunun mason bı dın alimi ne komık enver pasanın talat pasanın yaptıkları malum ıstersen o bedüizzaman dedıgın ıcraatlarınıda anlatayım.o saidi kurdı nazım hıkmetden hıc bır farkı yasayısı yoktur buyuk bır rus hayranıdır ahhh ah ama dımı nazım lotumu olurmu canım zaten ATATURK neden kovmus memleketden saka olsun dıye.BUGUN VE ONCESI HATTA SONRASI BILE DUNYA KAMUOYUNDA TURKIYE SEVDALISI GORUNMUS BASINDA YER ALMIS AMA KAPALI KAPILAR ARDINDA HEP TURKIYEDE CIKARI BI TAKIM EMELLERI OLANLARLA CALISMISLARDIR BU IKI IKI DAHA DORT GIBI BIR OLAY VE OKADAR BASARIDILIDIRLARKI ULKEDE FIKRI BILE OLSA GORUS AYRILIKLARINA NEDEN OLMUSLARDIR YETMEMIS DUNYA KAMUOYUNDA TURKIYEYI VAHSI CAHIL BASKICI V.B. SEKILDE LANSE OLMASINA SEBEP OLMUSTUR.HAKLISIN BIRAKALIM ‘CI’ YI ‘CU’ YU INSANLARA ISIM TAKMAYI VE KOYUN OLMAYI KENDINE BIR LIDER SECMECILIGI HEPIMIZ SIRADAN INSANLARIZ FARKINA VARIN.OLMASI GEREKENI SOYLUYORUM BEN IRK OLARAK TURKUM VE TURKIYE VATANDASIYIM NASILKI AILEMIN CIKARLARINI KORUMAK VE KOLLAMAK ZORUNDAYIM ULKEMDEKI TUM INSANLARINDA ORTAK HEDEF DOGRULTUSUNDA CIKARLARINI KORUMAK VE KOLLAMAK ZORUNDAYIM BU 1İSLAM DINI MENSUBUYUM KURAN-I KERİM TEK KITAP ALLAHIN SIRADAN BIR KULUYUM ISLAMIN VE IMANIN SARTLARINI YERINE GETIRIRIM GERISI ALIMLERIN ISIDIR BENI ILGILENDIRMEZ BUDA 2
    YA BI IS BUKADAR BASIT GOZUNUZU SEVEYIM YAPMAYIN

  62. Yazan:Kürşat Kurt Tarih: Nis 2, 2008 | Reply

    İnsanların kafasını boş şeylerle doldurmayın. Milliyetçi olmak zorundayız.Bundan başka çıkar yol yok.
    (Arapçı mı olacağız?Adamlar Türkiye ziyaretlerinde Anıtkabir ziyaretine bile gitmezken Ecyad kalesini yıkarken bizler bunları görmezlikten gelemeyiz.)

  63. Yazan:kamil Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    adamın biri havladıydı geçenlerde bilmem neler kırılacak diye türkiyede (o itin nerde olduğunu hatırlayamadım şimdi) o ölçüde emirle sıkılmış limon suyu

    yarım doktor candan yarım HOCA dinden edermiş

  64. Yazan:kamil Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    Yazan:abbuziddin Tarih: Kas 27, 2007 | Reply

    Sayın Mehmet Yılmaz bey; sayfayı sonuna kadar okudum ve yorum yapmaya bile gerek görmedim. Milliyetçiler hakkındaki sabit fikirlerinize sadece güldüm.Çünkü din ticareti ve din siyaseti yapanlarla ne kadar dindar olup olmadığını tartışmanın bir gereği yok, her yaradılan gibi, sadece Yaradan’a hesap veririz,din ticareti ve din siyaseti yapanlara değil. Fakat, sizin ve Baybars Karadeniz’in, ülkücülerin Türkçe bilgisini küçümsemesi beni şaşırttı. Ülkücülerin Türkçe’sini eleştirmeden önce kendinizin ve Baybars Karadeniz’in yazı metinlerini bir ilköğretim okulu öğrencisine düzelttiriverin bence..

    sabrına hayran kaldım. (ben kustum )

  65. Yazan:kamil Tarih: Nis 5, 2008 | Reply

    Yazan:MY Tarih: Ağu 26, 2007 | Reply

    Erich Fromm diyorki :

    Grup narşizmi, grubun üyelerini, özellikle de kendisini gururlu ve değerli hissetmek için çok az sebebi olanları tatmin etmek için aşırı derecede önemlidir. Bir insan gruptaki en perişan, en kalitesiz, en az saygı gören üye bile olsa, “Ben dünyanın en mükemmel grubuna aitim. Aslında solucanın teki olan ben, bu gruba üye olarak devleşiyorum” hissiyle kendi sefil durumunu telafi edebilir. Sonuç olarak, grup narşizminin derecesi hayattan alınamayan tatminin eksikliğiyle doğru orantılıdır. Hayattan daha çok zevk alan sosyal sınıflar, her şeyin yokluğunu çeken ve yüksek sıkıntı içinde yaşayan alt-orta sınıflardan daha az fanatik (fanatiklik grup narşizminin karakteristiğidir.) olurlar

    .

    işte bu süper saldırganlığınızın nedenini çok güzel ifade ediyor ALLAHIN İŞİNE BAK

  66. Yazan:miraç Tarih: Nis 7, 2008 | Reply

    EGİL KULAK VER CEDDİNE TÜRKE KEFEN BİÇMEK KİMİN HADDİNE AVRUPADAN ÇİN SEDDİNE REHBER KUR’AN HEDEF TURAN

  67. Yazan:TuranSoy Tarih: May 1, 2008 | Reply

    Elbette ki Türk IRKI üstündür.
    Allah bizi digerlerine üstün kilmistir.

    Biz Pasifik’ten Karadeniz’e MEDENIYET’ler kurarken magarasinda yasayan kürt bizlerle ayni tutulamaz.

    kürt’ten nefret etmek hakkimizdir, Müslüman’iz, Türk’üz ve IRKçiyiz.

    Kasgarli Mahmud, “Türk’ler Tanri yolundan ayrilmamistir; O’nun için Tanri onlari üstün kilmistir ve büyük Imparatorlar hep Türk soylu olmustur”.

    Yasasin Büyük Türk Irki, Yasasin Attila-Mete-ALParslan-Ilteris-Kürsat’larin Irki.

    Kahrolsun Islam’i istismar edip kara, Iranli, çirkin kürt’ü bizlerle bir tutanlara.

    TTK

  68. Yazan:ALPlerinARSLANı Tarih: May 5, 2008 | Reply

    Yazıda tamamen taraflılık görüyorum gerçi bende taraflı biriyim ama Ülkücülerin SON BAŞBUĞ u ALPARSLAN TÜRRKEŞ tir yani ülkücüleri eleştirecekseniz ALPARSLAN TÜRRKEŞ in yorumlarından eleştirmenizi ve okurları öyle biliçlendirmenizi tavsiye ederdim.Bu sebeten yazılarınız eksiktir hatta yanlıştır.
    Ülkücü olan herkez bilirki ülkücülükte kan önemli değildir Türk milleti yücedir ama yüce olan tarafı ÖRFÜ’ADETİ’GELENEĞİ VE ASIRLARDIR İSLAMA YAPTIĞI HATTA İSLAMDAN ÖNCE YAPTIĞI HİZMETLERDİR ki Başbuğ Atatürk’ün bağsettiği Mühtaç olduğun kudret damarlarında ki asil kanda mevcuttur dediği kanda bu yukarda sayılan özelliklere sahip çıktıktan sonra asil olur görmek isteyen de örfünü töresini kaybetmiş türklere baksın( macarlar)…
    Uzun sözün kısası size Atsız atnın kitaplarını araştırmak yanında AHMET YESEVİ Hazetlerinin kitaplarına bakın ve ikisinin sentezini yapın ama işin kolayı ikisinin sentezini yapmak yerine sadece SON BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRRKEŞ in kitaplarının okuyun ve okuyucularınızı böyle biliçlendirin…
    Babamın çok güzel bir sözü vardır “Ülküclüğü her beyin anlamaz çünkü her beyine hitap eder” galiba kafanız daha çok karıştı :)Ayrıca bende LAZım Atsız Ataya katılmadığım çok yer var ama oda soylüyor ben ırkçıyım ben ise Ülkücüyüm

  69. Yazan:kürmanc Tarih: May 23, 2008 | Reply

    sayın turansoy denen arkadaşın yazdığı, insana bir türk hitler tarafından söylenmiş hissi uyandıran yazısından dolayı sadece gülüyorum:)kendisini daha milattan önceki uygar(sız)lıkta, atillalarla, ilterişle, kültiginlerle aynı safta komşu milletleri talan etme rüyalarından kurtaramamış galiba. pasifikten karadenize kurduğu medeniyetten önce, mağara insanı diye tabir ettiği kürtlerin mezopotamya’da türklerin kılıç ve mızraklarla getirdiği adaleti, türklerden önce ilk yazılı hukuk kurallarıyla sağladığını turansoyun neden hatırlamak isemediğini çok merak ediyorum. tarihi; yusuf halaçoğluyla , türk dirilişinin yeni tanrısı turgut özakmanın romantik eserlerimsilerinden öğrenerek kendisi ancak bu kadar kolektif düşünebilir. ve son olarak da islamı şaman ve maniheist kültürle karıştırıp tasavvuf diye bir uydurmacayı ortaya atan kendi zihiniyetinden insanlar mı din istismarcısı; yoksa mağarasında sessiz sakin yaşayan kara ve çirkin kürtler mi? teşekkür ederim

  70. Yazan:emre kutlu Tarih: May 24, 2008 | Reply

    Yazınızı dikkatli bir biçimde okudum. Yazı başlığınız hiç de hoş değildi. Ülkücülere dahası Türk Milliyetçilerine hakaret içeriyor. Anladığım kadarıyla Ülkücülerden rahatsızsınız. Biz Ülkücüler oy peşinde, iktidar peşinde değiliz. Biz Ülkücüler Kızılelma’yı düşünürüz. Tüm Türkiyeyi Türklük potasında bir yapmayı gaye ediniriz. Bizim hiçbir ırkla sorunumuz yoktur. Çünkü Türkler her zaman en zor koşullarda bile başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüştür. Gerçektende Türkler kutlu ve soylu bir millettir. Emin olunuz ki dünya üzerinde bağımsız bir Türk Devleti kalmasın. İşte o zaman Allah’ın kıyameti dünyanın üstüne çöker. ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ. YA ALLAH BİSMİLLAH ALLAHUEKBER.

  71. Yazan:MY Tarih: May 24, 2008 | Reply

    Emre Bey,

    Sizi üzen nedir? Milliyetçilik ve Islam’in arasinda uyumsuzluk olmasi mi yoksa bunun yüksek sesle söylenmesi mi?

    Dostlukla

  72. Yazan:Şamil Tarih: Haz 9, 2008 | Reply

    Keşke bu mesele adam akıllı bir şekilde, ama en derinine kadar tartışılsa…
    Ülkücülüğe terör diyen var!

    “Tanrı” kelimesi eski Türklerde kullanılmış olsa da; her Ülkücü; Allah Teala’ya zatı-alilerinin buyurduğu üzre hitap etmeyi bilir. Ülkü Ocakları sitesinde “Tanrı” kelimesi bulundu diye fırsatçılık yapmanın gereği yok…Müzelerde de heykeller var gidin onlara söyleyin ozaman.
    Her şey iyi, Türk’ün agresif tarafının adı ise Ülkücülük öyle mi? Ne isterdiniz? herkes sussun, orak-çekiç olsun bayrak, halimiz de diğer orta asya ülkelerine benzesin, soyadlarımıza -ov lar -oviç ler takılsın, Camilerimizi yıksınlar..Bumuydu istediğiniz? Herkes akşam olunca perdelerini sıkı sıkı kapatıp ışıkları söndürürken Ülkücü Anneleri Allah’a yalvarmıyor muydu…Evladı için…
    Osmanlı’ya sahip çıkan, Allah’a Allah yolunda savaşacağına dair yemin eden insanları hangi cür’etle bu kadar karalarsınız? Ülküm Ocaklarında Kur’an değil de içki kumar mı tavsiye ediliyor sanki?
    Bir şey yazmadan önce bilgi sahibi olmak lazım…Zaten yeterince cehalet sergisi var bu memlekette…
    Ülkücülerin işi gücü yok saldıracak yer aramakta sanki…….Sizin atladığınız ya da görmediğiniz noktayı size sizin üslubunuzda söyleyeyim: En Büyük Cihad Zalim Padişaha Zalim Olduğunu Söyleyebilmektir!..
    Ülkücü abilerim tam da bunu yaptı, birkaç çapulcu çamur attı diye vatanın bugünkü hali ülkücülere maledilemez…Zamanında -haşa- İslam’a ve alemlerin Rabbi’ne ağır hakaretler içeren pankartların altından rahat rahat geçen kesimleri de biliyoruz…İslam cesarettir, korkaklık değil…Benim kaç ülkücü abim sadece bu pankartlar yüzünden öldürüldü bunu araştırdınız mı peki? Allah(c.c.) hepsini şehadetiyle şereflendirsin…

  73. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Haz 9, 2008 | Reply

    S.A. Samil Kardesim,

    Hadiste söylendigi gibi “fikirlerin ihtilafi bizler için rahmettir”.

    KURTLU HILAL’de anlattigim gibi milliyetçiligin her turu Islam tarafindan reddedilmis,
    Hatta Peygamberimiz müslümanlarin mahvina yol açacak 3 seyden biri olarak kan-soy davasini göstermis.

    Tabi her seyin en dogrusunu ALLAH bilir. Size ve bana düsen arastirmaya ve tartismaya
    devam ederek dogruyu bulmak. Hatali olan da hatasindan rücu etsin.

    Bir ülkücü olarak siz de arasitirin, bakin Islam nasil görüyor kan-soy-irk konularini.
    Yorumlarinizi her zaman bekliyorum.

    Saygilarimla

  74. Yazan:Tuğrul Tuga Tarih: Haz 18, 2008 | Reply

    Merhaba.Ben 18 yaşında Iğdır’da yaşayan bir Azeri kökenli Türkiye vatandaşıyım. Mehmet bey bir ideolojiyi bilmeden tartışma hakkı size verilemez!Ülkücülüğün islamdan uzak yaşadığını söylüyorsunuz…Ama Ülkücülerin Turan’dan sonraki hedefi İslam birliği’dir.Yani hedefleri sadece Turan’la sınırlı değildir!ve sadece İslam birliğine kadarda sınırlı değildir daha sonra Nızam-ı Alem gelmektedir.Bu sizin zannettiğiniz gibi her ideolojiye benzemez ve benzetilemez bu dava Diniyle, Türklüğüyle, Lideriyle, Gönül verenleriyle, Amacı ve Kuralları ile Yüce bir davadır!..Yani Mehmet bey ülkücülüğü iyi tanıyın tanıdıktan sonra bu konu hakkındaki görüşlerinizi tekrar okumak isterim..Yazacaklarınızın farkılılığı Döneklik değil realistlikdir.yani kasılmadan ve sıkılmadan yazabilirsiniz. Şimdiden Teşekkürler…

  75. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 18, 2008 | Reply

    @Mehmet Yılmaz,
    Makalenize taşıdığınız tesbitlerin elbette tartışmaya değer pek çok yanları var.Fakat bence daha da önemlisi bu tartışmanın başlatılmasıyla,içine düştüğümüz ibretlik durumu bir kez daha gözler önüne serilmesidir.İnanın hiçbir kitap,deneme ya da bilimsel makale böyle etkili bir sonuç veremezdi.Yanlış anlamayın,siz de ciltler dolusu yazsanız,sanırım yorum diye buraya aktarılan ırkçı nefreti resmedip betimleyemezdiniz.

    Düşünün ve bir daha okuyun,tavsiye ederim.Bu öfke nöbetine tutulmuş zihniyetlerin ellerine fırsat geçtiğinde toplumu nasıl bir felakete sürükleyebileceklerini bir tasavvur edin.Toplumda nasıl derin travmalar yaratacaklarını bir hayal edin.

    Sormak istiyorum acaba başka toplulukları bu denli düşman gören,aşşağılayan,öfke kusan bir zihniyetin Hitler Nazizminden,Mussolini faşizminden ne farkı var?

    Düşmanlarıyla övünen ve bunu bir erdem sayan anlayış nasıl bir anlayıştır?Bu nasıl bir millet sevgisidir,bu nasıl bir kutsal davadır?

    Onun için size tekrar tekrar teşekkür ediyorum;şövenizmin hangi boyutlara ulaştığını ve daha hangi boyutlara varabileceğini bizzat kendini buna kaptırmış ağızlardan ifşa edilmesine vesile olduğunuz için.

  76. Yazan:cihan sarıgül Tarih: Haz 19, 2008 | Reply

    sayın kardeşim bu ülkede tabikide düşünce özgürlüğü var görüşlerine saygı gösteriyorum.haklı olduğun yerlerde var hata yaptığın yerlerde.bütün herşey gibi olması gerekende bu zaten herşey doğru veya yanlış değildir.şimdi demişsinki ezan sesimi kurt ulumasımı?tabikide ezan sesi haşa biz bozkurda tapmıyoruz o sadece bizim sembolümüz.biz ırkcılıkda yapmıyoruz sadece ırkımızı seviyoruz.ama günümüzden bahsedersek nihal atsızında dediği gibi düşmanımız çok TÜRKÜN TÜRKDEN BAŞKA DOSTU YOK demişler bence çok doğru demişler.günümüzde bütün bu sayılanların biza karşı bir tutumlarını görmekteyiz.TEKRAR HATIRLATALIM EZAN DİNMEZ BAYRAK İNMEZ.MİLLİYETÇİLİK BÖLÜCÜLÜK DEĞİL BİRLEŞMEKTİR.BUNUN KANITIDA EN BÜYÜK ÜLKÜMÜZ TURANDIR….turanda bölücülük değildir…saygılarımla.dediğiniz gibi bizim yanlışlarımızda var ve bunlarıda kabul ediyoruz.ama az hata yapmaya çalışıyoruz.tekrar teşekkür ederim kolay gelsin.

  77. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Haz 21, 2008 | Reply

    @Aziz Bey çok haklisiniz,
    yaziya gelen tepkilerin faydasi yazidan daha büyük oldu 🙂

    iste, konusmanin faydalari.

    Hz Muhammed’in dedigi gibi “ümmetimin ihtilafi rahmettir”

    Saglicakla kalin

  78. Yazan:ilke Tarih: Ağu 4, 2008 | Reply

    kesınlıkle yazdıklarınıza katılmıyorum tamamen saptırlmıs bır yazı turklukle muslumanlık bırbırnden ayrılmayacak kavramlardır.ben ulkucuyum ama yazıdıgnız sacma sapan fıkırlere sahıp deglım nedemek ezan sesı mı kurt uluması mı boye sacma bır yaklasım gormedım.

    turkluk bedenımız ıslamıyet ruhumuz ruhsuz beden olmaz…

  79. Yazan:gülsüm Tarih: Ağu 5, 2008 | Reply

    Türk milleti ÜSTÜN yaratılmıştır;elin Arabına mı tapacağız diyen;bir yandan da ben MÜSLÜMANIM diyen arkadaşlara soruyorum;efendimiz Hz.Muhammed’in milliyeti nedir???

    Bir de Veda Hutbesi okumanızı tavsiye ederim;
    “”Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir. Hepiniz Adem’in cocuklarisiniz, Adem ise topraktandir. Arabin Arap

    olmayana, Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi; kirmizi tenlinin siyah üzerine, siyahin

    da kirmizi tenli üzerinde bir üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadir. Allah yaninda

    en kiymetli olaniniz O’ndan en cok korkaninizdir.

    “Azasi kesik siyahî bir köle basinza amir olarak tayin edilse, sizi Allah’in kitabi ile idare ederse, onu

    dinleyiniz ve itaat ediniz.”

    Bunlar peygamberin sözleri değildir;öyleyse ben inanmıyorum diyecek kadar MANGAL YÜREKLİ olanlar varsa da;İSLAM noktasında kesişmemiz zaten mümkün değil,konuşmanın anlamı yok.

  80. Yazan:oktay demir Tarih: Ağu 17, 2008 | Reply

    Milliyetçiliğin kuramsal zemini ve modern islam/birey kargaşası yakından incelendiğinde ele alınan problematiğin hem niteliği hemde niceliği bağlamsal anlamda berraklaşıp teorik bir analiz sunabilinir.. Orta çağın kölelik anlayışının “modern” zamana uygulanışının niteliği ile “modern” çağda , gerek teorik ve gereksede pratik anlamda savunulan milliyetçi söylemlerinin birbirinden pek de farklı olmadığı görülecektir.. Eğer ciddi anlamda “milliyetçi/islam” üzerine akademik anlamda yazılar okumak isteyen bireylere önerim : balibar , wallerstein , rodinson , duchet ve abdullah öcalanın konu üzerine yazdığı kitapları okunmaya değer.. Özellikle Abdullah Öcalanın Konu Üzerine Yazdığı ” sümer rahip devletinden demokratik uygarlıga doğru ” adlı 2 ciltlik kitabı okunmaya değer diye düşünüyorum.. Muhabbetle ..

  81. Yazan:orkun Tarih: Ağu 22, 2008 | Reply

    Cok güzel bir dinler arasi dialogcu saidi kürdü uzantisi yazi isi nasilda Dinden girip Milliyetciligin cok kötü bir sey olduguna getirmissiniz, Türk Milliyetcileri oldukca bu vatanda istediginiz gibi at kosturamayacaksiniz abd destegiyle kurdugunuz vedahi BOP es baskani olan insanlari, vatikanda papanin elini öpenleri yazmamissiniz néden acaba?

  82. Yazan:fuatogl Tarih: Ağu 23, 2008 | Reply

    Güzel bir proje, herkese tavsiye edebilirim:
    http://www.dnaancestryproject.com/ 🙂

  83. Yazan:MUSTAFA İNAN Tarih: Ağu 25, 2008 | Reply

    BU SİTE NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR BİN ANLAM VEREMEDİM

  84. Yazan:Yavuz ÇAĞLAR Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    Ben size kesinlikle katılmıyorum. Yaa burada faşizmitartışmışsınız.Bu konuyla ilgili size bir kaç sorum olacak(Bu arada ben gerçek bir Türk Milliyrtçisiyim siz ne kadar böyle bir tabire karşı çıksanız da):

    Birincisi Yüce Önder ATATÜRK’TEN önce yani cumhuriyetten önce Osmanlı’da Türkçülük akımları nadirdi. Bu Türkçülük akımları cumhuriyet döneminde ATATÜRK zamanında çığ gibi büyüyerek artmıştır. Türkçülük akımının fikir babalarından biri Ziya Gökalp’tir. Bakın dikkatinizi çekerim TÜRKÇÜLÜK diyorum. Mustafa kemal ATATÜRK’ün bir sözü vardır:”Fiziki babam Ali Rıza, fakat fikir babam Ziya Gökalp’tir.”
    Yani fikir Konusunda kendisine Türkçülük savunucusu bir şahsiyeti seçiyor Yüce Atamız.

    İkincisi: Yüce Önder ATATÜRK: “Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.” demiştir.
    Yani Türk olmayı bir fevkaladelik olarak görüyor onuralanıyor gururlanıyor. Sizin deyiminizle kibirleniyor.

    “Türk’ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. ”

    “Türk milleti güzel her şeyi, her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde takdir ettiği bir şey varsa o da kahramanlıktır.”

    ” Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir… Türk milleti millî birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir. Türk milletinin tarihî bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni âlem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır… ”

    “Türk kuvvet ve zekâsının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur. ”

    “Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir… Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. ”

    “Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir. ”

    “Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde tespit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye layık olmak için bugün çalışmak lazımdır. ” Evet medeniyetimizle övünmeyi esas alıyor.

    “Kanından olmayana güvenme. ”

    “Arkadaşlar! Gidip , Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet asla bizi yenemez. ”

    Ve daha onlarcası hepsini açıklamaya gerek duymadım. Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Anlamayacak kadar kör cahil olmadığınızı zannediyorum.

    Kurtu ilahi bir simge olarak aldığımızı düşünüyorsunuz Ohalde size şunu söylemek istiyorum Osmanlı zamanında Osmanlıcılık esas iken cumhuriyet döneminde Yüce Önder Mustafa kemal Atatürk bozkurtlu paralar, pullar bastırmıştır. Masasının üzerinde bir bozkurt heykeli bulunmaktaydı. Kendilerinin vefatından sonra İsmet Paşa(!) gibileri tarafından kaldırılan bozkurt heykeli şimdi Samsun’da müzenin tozlu raflarında bulunmaktadır ey gafiller. Yeni yetişen izciler için YAVRU KURT terimini kullanan ilk kişi Yüce Önder ATATÜRK idi. Biz asla kutsaliyetten bahsetmedik bahsetmeyeceğiz. Bir kere Türklerin bozkuerttan geldiği terimi de bir destandır. Umarım destanın da ne olduğunu bilirsiniz. Bu konuyla ilgili resimlere ulaşmak isterseniz yazımın sonunda msn adresimi bulabilirsiniz. Ve daha bir çok sormak istediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Ben daha fazla yazmak isterdim ama yorumumu yazarken saat 01:32 gelmiş bulunmakta uykum geldi. Onun için bitirmek istiyorum. Bu arada öyle bir kaç hocaya soru sormakla bi işler yürümez. Anladın mı? Hocalar madem bu kadar çok biliorlar niçin Mehmet Akif’in şu sözünü dile getirmiyorlar:

    “Hele inmemiştir kuran,
    Ne mezarlıkta okunmak,
    Ne de fal bakmak için.”

    Niçin biliyor musun para kaynakları yok oluyor da ondan. Yanlış anlaşılmasın hepsi için demiyorum bir kısmı için. Bu şahsiyetin bir hoca değil bir prof olduğunu anlamadığımı zannetmeyiniz. Sadece herkesin işine gelen şeyleri ve işine gelen kişilerin vaazlerini bildirdiğinden bahsediyorum. Neyse yaşım daha küçük. 16 yaşındayım seviyeli bir şekilde tartışacak olanlar için msn adresim :

    yavuz_caglar_55@hotmail.com

  85. Yazan:Yavuz ÇAĞLAR Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    BRE GAFİL mehmet yılmaz. Sen ne yapmaya çalışıyorsun biliyor musun araştırmadan okumadan kulak dolgunluğuyla kamuoyunu yanıltıyorsun. Türkler hiçbir zaman ırkçı olmadı, olmayacak.
    Bir TÜRK MİLLİYETÇİSİ olarak ben;

    Irkçılık yapmadan arabıyla, çerkesiyle, kürdüyle, lazıyla, bilmem nesiyle yüzyıllarca barış içinde bir yaşam şüren kendi milletinin yönetiminden Bizans yönetiminden bıkan hristiyan halka adaletiyle yapmadığı ırkçılıkla “Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim.” dedirtten bir ırkla övünüyorum, övünmeye devam deceğim.

    Farklı ırklara mensup 3 İlhi dini bir arada yaşayan Hazar Türkleri ile, bulunduğu zamana Hazar Barış Çapı dedirtten yüce ırkla övünüyorum, övünemeye devam edeceğim.

    Ben Türk olmamla grulanıyorum, sen niçin grurlanamıyorsun onu öğrenmeyi çok istiorum sayın(!) mehmet yılmaz….

  86. Yazan:Yavuz ÇAĞLAR Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    Yoldaşım Aybartunga’ya karşı çıkan selami isminde bir gafil’e cevaben demek istiyorum ki:

    Evet ezilen biziz haklısın. Biz ezildik ama ezmedik. Zaten aybartunga da ezildiğimizi inkar etmemiş ezdiğimizi de söylememiş. Bizim gibi zamanında ezilememsine karşın insanları ezmeyen bir milletin şu an ezilmemesinin nedeni ne biliyor musun selami senin gibi vatanını milletini iyi tanımayan, ecdadını iyi bilmeyen köpeklerdir. Bu arada YÜCE HADİS-İ ŞERİF’E KAYNAK İSTEMİŞSİN. Senin sözlerinden anladım ki sana kaynak fayda vermez. Bu neredeyse tüm peygamberlerde olnuştur. Ayet-i kerimele’e, Allah’ın varlığına delil istemişlerdi. Deliler gelmişti ama onlar düşüncelerinden sapkınlıklarından asla vazgeçmemişlerdi Eğer bu dediklerime de delil istersen selami aç bi kere Kuran-ı kerim’in Türkçe mealini bir oku…

  87. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    Yavuz Bey,milliyetçilik herhalde o kadar heyecan verici bir şey olmalı ki,kendini buna aşırı kaptıranlar nedense öz denetimi kaybetmekle kalmıyor,kendi düşünceleri arasındaki ilişkinin de kontrölünü kaybediveriyorlar.Bakın,her türlü görüşü anlayabilirim.Mesela kendi ırkı dışında kalan her topluluğun yokedilmesi gerektiğini düşünenler de olabiliyor.Bu tür hastalıklı zihniyetlerin olmadığını sakın söylemeyin,çünkü daha fazlasını söylemekten kaçınmayan;küfür ve hakaret dışında hiçbir bilgi kırıntısına sahip olmayanların internet üzerinden neler yazdıklarına şahit olabiliyoruz.Tabii amacım uzun uzadıya bu kişilikleri tahlil etmek değil;elbette derinlere inildiğinde kişiyi böylesi patalojik yönelimlere iten sayısız sosyolojik neden var.Lakin insani hiçbir değere hitap etmeyen,her yanı ırkçı bir nefretle bezeli bu patalajik vakaları da dediğim gibi anlayabiliyorum,zira onaylanabilir bir yanı olmasa bile kendi içinde tutarlıdır.Şöyle tutarlıdır;çünkü insan ve doğa sevgisi,adalet ve eşitlik duygusu,ötekine saygı gibi erdemler,yerini kin ve öfkeye,aşağılamaya,kendisinden olmayanı ve kendisi gibi düşünmeyeni düşman görmeye dönüşür.Dolayısıyla bana asıl şaşırtıcı geleni,yukarıda örnek verdiğim erdemlerden yoksun iken kişinin bunu cilalayarak düşüncelerinin üstünü örtme çabasına girip birbiriyle bağlantısız ve tutarsız düşünceler üretmesidir.
    Şimdi konuya dönelim.Gördüğüm kadarıyla milliyetçiliği anlaşılır ve meşru kılmak adına Atatürke referans yapmışsınız.Atatürkün ağzından fikir(türkçülük)babasının Ziya Gökalp olduğunu aktarmışsınız.Bu iddianızın doğru olmadığını söyleyecek değilim.Ayrıca Atatürkün böyle düşünmesini tartışacak değilim.Ne var ki yere göğe sığdıramadığınız fikir babası,değerli şahsiyet Ziya Gökalp türk değil kürttür.Elbette bir insanın bir görüş veya düşünceyi,bir siyasi fikri ortaya atması mensup olduğu ırka göre şekillenecek diye bir kural yoktur.İngiliz ve Sovyet bilim insanlarından akademik çalışmalarını Türkolojiye ayıran insanlar var.Sayın İsmail Beşikçi gibi özbe öz türk olan ama akedemik ünvanı da dahil herşeyden vazgeçerek hayatını bildiği doğrulara adayarak,bu uğurda yaşamının büyük bir kısmını cevaevinde geçiren insanlar da var.Burda örneklediğim insanların “doğrularını”tartışmak gibi bir amacım yok;Ziya Gökalp de,İsmail Beşikçi de kendi doğruları ve inandıkları doğrultusunda bir seçim yapmışlardır.
    Fakat siz verdiğiniz örnekte kendinizi nasıl zor bir duruma düşürdüğünüzün farkında bile değilsiniz.Bir yandan Türkün Türkten başka dosto yoktur mealinden,soyluluğu kanbağı,soysop gibi ırki kriterlere bağlamışsınız,fakat diğer yandan kutsal bildiğiniz fikrin fikir babası olarak Türk olmayan birini örnek göstermişsiniz.Peki sizce bu tutarlı mı?Hani ortaya attığınız ve övünmekle bitiremediğiniz bütün erdemlerde bir özellik aramıştınız,bunu ısrarla iddia ediyorsunuz,peki ne oldu da size göre bu özellikten yoksun bir kürt birden farklı bir şahsiyete dönüşüverdi?Yani durup dururken bu adamın(Ziya Gökalp)genleri falan mı değişti?Bu da demek oluyor ki hiçbir insani özelliği,fazilet ve erdemleri ırklar üzerinden bir genellemeye tabii tutmak doğru değil.Kaldı ki,madem ısrarla bu tezi savunuyorsunuz,o halde başka bir ırka mensupken kendi değerlerinden vazgeçen biri nasıl oluyor da baş tacı ediliyor.Öyle ya sizin için Toroslarda tüten yörük çadırı tek ve güvenilir merci iken,aidiyeti ve kültürel kimliği farklı birinin mevzii değiştirmesi(ki bu benim iddiam değil,Türk milliyetçiliğinin çıkarımlarından bu sonuç çıkıyor)güveninizi nasıl kazanabiliyor?
    Dolayısıyla size tavsiyem ortaya bir fikir atarken konu bütünlüğüne biraz dikkat edin.Sadece ezberlere itibar ederek düşüncelerinizin sizi savuracağı noktalara hazırlıklı olun.Araştırın,sorun,soruşturun.Yaşınız oldukça genç ve belli ki bir birikime sahipsiniz;bunu iyi değerlendirin,sizi bir şekilde kuşatmış dış etkilere kapılmayın…Düşüncelerinizin körükörüne ideolojik çatışmaların denetimine girmesine izin vermeyen.Türk’ü,Arab’ı,Kürd’üyle…Rum’u,Ermen’i,Laz’ı,Çerkes’iyle…Müslüman’ı,Alevi’siyle…Sonuçta hepimiz insanız.Aynı havayı soluyoruz.Birbirimizden üstün değiliz.Üstünlük de taslamamalıyız.Beşeri bir varlık olarak aynı vasıflara,donanımlara sahibiz.Doğuştan eşit haklara sahibiz.Birbirimizle didişeceğimize biraz da bu yanını görelim.Empati kuralım,ötekinin de yaşama hakkına saygı duyalım.Sıkı sıkıya sarılmamız gereken asıl erdem bu,gerisi boş.Sanırım biraz uzun oldu.Amacım sizi üzmek,size “cevap yetiştirmek”değildi,bunu bilmenizi istiyorum.
    Sevgiyle kalın…

  88. Yazan:Yavuz ÇAĞLAR Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    Sayın Aziz Bey bunu size cevaben yazaktayım:
    Bana araştımamaı öneren kişiler Ziya Gökalp’in Kürt olduklarını söylemekteler fakat Kürtlerin aslında Türkler’in bir kolu olduklarını bilmemektedirler. Buna şu bilimsel yazıyla anlatmak istiyorum fakat biraz uzun olacak:

    Asıl konumuza girmeden, tarih boyunca Asya, Avrupa ve Afrika ya hakim olarak yayılan Türklerin, umumi ve ülke-bölge tarihindeki birçok meseleler gibi, Kürt adıyla tanınan kalabalık ve güçlü bir uruk yani kavmının: Neden şimdiye kadar incelenerek, derli toplu bir kitapla tanıtılamadığını, haklı olarak düşünenler olacaktır. Bu haklı düşünce sahiplerine, kısaca şöyle cevap verebiliriz: Rahmetli Ziya Gökalp, Birinci Cihan Savaşı içinde 1916 da ders yılı başında, şimdiki İstanbul Üniversitesi demek olan, Darülfülün u ıslah ederken, burada ilk defa bir Tarih Kürsüsü nü kurmuştu. Bu tarihten önce, koca Türk-Osmanlı İmparatorluğunda, Liselerin üstünde ancak Harbiye lerde harp tarihleri ve Mülkiye Mektebinde de, çoğu tercüme olan siyasi ve idari tarih okutulurdu. Fakat, 1916-1933 arasında İstanbul Darülfülünu Edebiyat Fakültesi Tarih Kürsüsü nde Müderris (Profesör) unvanı ile ders okutan rahmetli Necib Asım, Ahmet Refik, Şemseddin Günaltay, Fuad Köprülü gibi zatların hiçbiri, Tarih Enstitüsü nde okumamış ve doktora yapmamış kimseler olup, lisan bilen ve kendi kendini yetiştirmiş Harbiye, Hukuk veya Mülkiye mezunu idiler. Bu yüzden, eski Türkleri tanıtan kaynakların yazdığı Çince, Hintçe, Eski İran ca, Asurca, Yunanca ve Latince gibi dilleri bilmiyorlardı. Mezopotamya, Mısır ve Hitit yazılarını okuyan, tek bir Türk yoktu. Tarih ilmi usulü bakımından da kendileri donanmış olmadığından, 1916-1933 yılları arasındaki İstanbul Edebiyat Fakültesi Tarih Mezuniyet Tezleride, çok zayıf olup, Tez vasfını taşıyanların sayısı, bir elin parmağını geçmezdi.

    Ancak, rahmetli Atatürkün emriyle 1933 te Darülfünun adı da kaldırılarak ıslahat yapılıp Üniversite adı verilerek, yabancı uzman ve Profesörler İstanbul a getirildikten sonra, Türk Tarih ilmide gelişmeye başladı. Yine rahmetli Atatürk ün isteği ile, başkent Ankara da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi nin 1935 te açılması ve gelişmesiyle, demin arz edilen Umumi Türk Tarihi kaynaklarının yazdığı dilleri, doğrudan doğruya okuyup değerlendirebilen Türk gençleri yetişmeye başladı; ve Ankara da Macar dili ile tarihini öğreten Hungaroloji Enstitüsü nün gayretli Macar Profesörleri , Türk Tarih araştırmalarına geniş ufuklar açtılar ve çok değerli gençlerimizi yetiştirdiler 1938 de yeniden İstanbul Üniversitesi ne dönen Sayın Hocam Prof. A.Zeki Velidi Togan da, burada Umumi Türk Tarihi Kürsü Profesörü olarak, bugüne kadar çalışmakta ve değerli, müdekkik gençler yetiştirmektedir.

    Artık İstanbul da Edebiyat fakültesi ve Ankara da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gittikçe gelişerek, milletler arası ilim kongrelerinde, Umumi Türk Tarihinin ana meselelerini kavramış olarak, yetki ile konuşan ve hatırı sayılan Türk uzmanlarını yetiştirmektedir. Bu yüzden, milli ve umumi tarihimizin birçok meseleleri de çözülüp, aydınlığa kavuşmaktadır. Fakat, hiçbir milletin eski tarihi, Türklerinki gibi çok geniş ve dünyayı saran bir ululuk göstermemektedir ; yani, doğuda Japon Denizinden, batıda Atlas Okyanusuna ve Kuzey Sibir ile Kazan bölgelerinden güney Hinde, Yemen e, Habeşistan a kadar, asırlarca hakim olup, medeniyetler geliştirerek, Üç-Kıtaya yayılan Türk ırkının, Yakınçağa kadar gerçekten dünyanın efendisi sayılan ve en büyük teşkilatçısı olan şanlı atalarımızın tarihini, bütün ayrıntıları ile 30-35 yılda aydınlığa kavuşturmak, kolay değildir.

    İşte, kısaca arz ettiğim bu gibi sebepler yüzünden, yani Türkiye de tarih araştırma ve öğretimin üniversitede çok geç başlamasından dolayı, daha Umumi Türk Tarihi içindeki birçok meselelerin bile çözülüp su yüzüne çıkmayışı gibi, Kürt diye anılan Asya ve Avrupa daki Türk urukları da, tüm olarak bir arada araştırılmaya, yeni başlanmıştır. Edebiyat Fakültesi Tarih Dalı mezunu olarak bu işe, ilk defa bendeniz başladığımdan, mutluyumdur. 1944 te ikinci askerlikten terhisim üzerine İstanbul a dönüp, Kars Tarihi adlı kitabımı hazırlarken, Dede Korkut Oğuz Nameleri ile, 1597 de Bitlis te Farsça olarak yazılan Kürtler Tarihi üzerine iki eser olan Şeref Name de, bir Kürt-Oğuz Namesinin bulunmasından ilham alarak, 1945 Ocak ayında Kürtlerin menşei meselesini çözdüm. Ertesi 1946 yılı Mayıs-Haziran ayında Tasvir adlı uzun uzun üç makale neşrettim. Ondan sonra da, konuşmamın başında arz ettiğim gibi :

    1) 100. doğu boylamında Moğalistan kuzey batısındaki Sayan Dağları ve Yenisey Irmağı Başlarında,

    2) Batı Türkistan (Horasan ile Afganistan) da,

    3) Dağıstan ile Romanya-Macaristan Çekoslovakya gibi Tuna Boylarında,

    4) Kuzey Azerbaycan da Kür-Aras Irmakları boylarında,

    5) Dicle boylarından yayılmış olarak, Türkiye, İran, Irak ve Kuzey Suriyedekiler olmak üzere.

    Asya ve Avrupa daki başlıca beş ayrı coğrafya bölgesinde yaşamış ve hatıralar bırakmış olan Kürt adlı, güçlü ve kalabalık Türk uruklarını tespit ettim. Bunların tarih boyunca varlıklarını ve dillerini öğrenip tanıtma merakı da, bendenizi sarmış oldu.

    1946 dan beri yaptığım yayınlar, gerçek kaynaklar ve sağlam delillere dayandığından, arz ettiğim ilk dört bölgedeki Kürtler gibi, bir Türk ve Oğuz uruğu olan ve umumiyetle Kürmanç denilen Dicle Kürtlerinin de gerçek mahiyeti ve kökleri, artık aydınlığa kavuşmuştur. Kurucularından olduğum Diyarbakır ı Tanıtma Derneğinin 1963te Ankara da 32 sahife halinde bastırdığı Kürtlerin Kökü I.Bölüm; ve 1964 te bendenizin Ankara da neşrettiğim iki haritalı, Her Bakımdan Türk Olan Kürtler I. Adlı 130 sahifelik kitabım ile, VI. Türk Tarih Kongresindeki tebliğim, artık Tarih bakımından Kürtlerin kökünü, ilmi olarak ortaya koymuştur. Burada sizlere, Kürtleri, tarih yönünden başka,, son derece ilgi çekici olan, dil bakımından da tanıtmaya çalışarak, Türklüklerini ispat edeceğim. Vaktimiz kalırsa ve sabrınızı tüketmezsem, biraz da, antropoloji, etnografya/etnoloji ve folklor bakımlarından da, Kürmanç ve Zaza uruklarına ayrılan Dicle Kürtlerinin, asla İranlı/Aryani olmayıp, Türklüklerini belirteceğim.

    Asıl konuya başlarken,şunu da arz edeyim ki, yurdumuzun doğusundaki aziz Atatürk ün adını taşıyan bu en büyük ilim ocağı Üniversitemizde Edebiyat Fakültesi yakında gelişip, Enstitüleri ikmal edildikçe, buradan yetişecek Türk gençleri, bölgemiz tarihi ile birlikte yabancı yayın ve ajanlarının propaganda ve yemleme telkinlerinden kendilerini sıyırarak- ilmin ışığı ve aklın ölçüleriyle, yalnız Kürtleri değil , yurdumuzdaki yerleşik veya göçebe : Türkmenler, Yörükler, Tahtacılar, Manavlar, Mavalılar, Terekemeler, Karapapaklar ve başkaca adlarla anılan halkımızı da inceleyip, mazilerini aydınlatacaklardır. Bu uğurda, milletler arası ilim değeri taşıyacak eserleri ortaya getireceklerdir. Bu gerçeği unutmayalım ki, 1945 te Kars,Ardahan,Artvin başta olmak üzere , doğu Karadeniz illerimizi, Gürcistan tarih hakları adına; ve bütün Doğu Anadolu yu da, Amerika da toplattıran Dünya Ermeniler Kongresi ve Revan Komünist Partisi Kararları adına, Ermenistan için Türkiye den, bu kutlu ve mutlu Son-Ana yurdumuzdan koparmak isteyen emperyalist ve korkunç derecede Türk düşmanı Moskoflar, Tiflis-Gürcü Üniversitesi ile Revan-Ermeni Üniversitesi gibi ocaklarda, Kars tan çıkan Kür ve Erzurum dan doğan Aras Irmakları boylarında, ilmi siyasete alet ederek, geceli-gündüzlü çalışmaktadırlar! On yıl önce Erzurum da açılan Atatürk Üniversitesi,bu kutlu irfan ocağımız, her şeyden önce, Doğuda Türklüğün bir manevi kalesi olarak kurulmuştur. Unutmayalım ki, eskiden Çinliler ile Bizanslıların güttüğü parçala, hükmet düsturunu, 1552 yılından beri genişleyip yayılmakta olan Moskoflar, maharetle tatbik etmektedirler. Bu sayede Ruslar : Kazan Hanlığını,Astakan Ülkesini, Sibiri ve İstiklal Vadi ile Kırım Yurdunu, Kabartay-İlini, Gürcistan ı, Dağıstan ile Kuzey Azerbaycan ı, Batı Türkistan ı, sıra ile istila etmiş; para ve türlü yollarla, Türk ü ve Müslüman ı biri birine düşürerek kırdırmış ve I.Petro dan beri de, Osmanlı-Türk İmparatorluğunun, amansız düşmanı olarak, çöküşünü hızlandırmıştır. Bu yüzden pis Moskof ayakları, 1829 ile 1878 de ve 1916 da üç defa, kahraman Erzurum u da çiğneyip kirletmiş; ve yüz binlerce Anadolu-Türkünün ocağını söndürmüş, yuvasını yıkmıştır. Şimdi de, Moskova daki kurmaylar ve korkunç istila plancıları, Boğazlar ile Akdenize çıkmak, Dicle petrollerine de konmak için, Türkiye yi yıkacak usullere başvurmakta: Ansiklopedileri, Üniversite yayınları, aşırı solcu akımları ve yüz milyonlarca lira sarfiye yurdumuzu, yurttaşımızı parçalamaya çalışmakta; bu arada kanı bizden,dini bizden donu (giyimi) bizden diye söylenen halk deyimimizdeki gibi, her şeyi ile bir ve bizden olan milletimizi : Türk-Kürt ayrımı, Sünni-Alevi düşmanlığı, Sağcı-Solcu çatışması ve daha türlü türlü çökertici mikrop aşıları ile bölmeye, milli birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışmaktadır.

    Tanrıdan korkan, insanlık ve ilim hassasiyeti olan, gerçekten milletini ve yurdunu seven Aydınlar, bu gibi düşman tesirlerinden kendilerini kurtarıp; gerçeği ve doğruyu seçebiliyor. Burada, engin Türk varlığının güçlü ve yaygın uruklarından birisini, yani kanımızdan ve canımızdan olan Kürtlerin: tarih, dil, antropoloji, etnoloji/etnografya ve folklor bakımlarından gerçek köklerini, mahiyetlerini, bir konferansta sizlere arz ederken, gerekli gördüğüm bu Girişi uzattığım için, bağışlamanızı dilerim.

    KÜRT ADININ MANASI

    Asıl konumuza girerken, hiçbir İran veya Aryanı toplulukta görülmeyip, yalnız Türk ve Oğuzlar kolundan gelen urukların adı olan Kürt deyiminin, anlamından işe başlayalım. Başta Macar dilcileri olmak üzere, Türkologlar, doğru olarak Kürt adının, Türkçe yatkın kar , sertleşmiş kar, yazın dağ başlarında bulunan ve geç eriyen kar anlamına geldiğini belirtmişlerdir. Türkistan, Kırım ve Kafkas İllerinde bugünde, kar anlamına kullanılan Kürt sözü, Azerbaycan ile Anadolu da , kışın insanı, hayvanı ve kızağı batırmaz derecede, tahta gibi sert kar yığını demek olan kurtuk (Ah ıska,Artvin,Çorum,Kırşehir), kürtük (Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Amasya, Malatya, Diyarbakır, Bitlis, Hakkari) ve kürtün (Kastamonu,Bolu, Edirne, Konya, Isparta) deyimlerinde yaşamaktadır, ki bu sonuncular, dağların kuzey ve kuytu yerlerinde yaz ortalarına kadar kalan kar anlamına gelmektedir. Tipi veya boranın çukur yerlere doldurduğu ve sertleşerek uzun zaman kalan kar yığını anlamına da gelen kurtuk-kürtük ile, Orta Asya (Doğu) ve Kuzey Türk dillerindeki kar demek olan Kürt sözü, yatkın ve sertleşmiş karın üzerinde yürünürken çıkan, Kürt-Kürt gibi sesten kalmadır.

    Bundan 900 yıl önceleri yazılmış olan Kaşgarlı nın Divanü Lügati Türk adlı büyük sözlüğünde, Kürt deyimi iki anlamda geçmektedir. :

    1-At arpanı (arpayı) Kürt Kürt yedi cümlesi misal veriliyor ve insanın hıya (salatalık) gibi sert nesneleri yerken çıkarılan sese de Kürt-Kürt (şimdiki İstanbul ağzımızla kütür-kütür) deniyor ;

    2-Yay, kamçı ve değnek gibi (sert, dayanıklı) nesneler yapılan kayın ağacına da , Kürt dendiği belirtiliyor.

    Azerbaycan, Dağıstan ve Doğu Anadolu da Çoban Hesabı (Takvimi) içinde gücük (şubat) ayı sonunda ki üçüncü cemre de Kürdoğlu veya Kürdoğlu Kayada Kaldığı Gece denilen sayılı bir gün vardır. İnanışa göre, bu sırada Kürdoğlu, yarı geceye kadar soğuktan titreyip, diş dişe vururken, yarı geceden sonra, çağ (mevsim) dönüp, yer nefes aldığından, kışın dondurucu soğuğu sona erer ; yazın (İlk baharın) ilk saatlerinde başlar. Bu yüzden Çıldır Gölü gibi, kışın kızaklar ve hayvan sürüleri geçen üzeri buzlanmış sulardan, artık hiç geçilmez. Bu Çoban Hesabındaki Kürdoğlu deyimi, halk inanışına göre, Kar Adamının oğlu, Kar Oğludur ve artık ondan sonra, İnsanoğlunun bulunduğu bölgelerden uzaklaşıp, gözden yitermiş!

    Biraz sonra göreceğimiz gibi, Kürklerin Kürt adlı uruğu, yazın tepesinde ve kuzeyde kar bulunan yüksek yaylaklarda yaşadıklarından, böyle anılmışlardır. Biz, bu adın eş anlamını, Karluk diye tanınan Oğuzlarda da görmekteyiz. XIII. Yüzyıldan kalma Uygurca yazılı Oğuz Kağan Destanı nda, Orta Asya daki yüce Tanrı Dağlar bölgesinde yaşayan Karluk (kar-lık) Türkleri ne bu adın, kar içinde yaşadıkları için Oğuz Kağan tarafından verildiği belirtilmektedir. Türkistan ın güney kesiminde Afganistan a değin yayılan Karluklar, 751 Talas Savaşı sırasında İslam Arapların tarafını tutarak, Çinlilerin yenilmesini sağlamışlardı. Bu Karluk Türkleri nin güneyde devlet kuran bir koluna verilen Abdal adının, kuzey-Hint dilince, karlık (karlı yerde yaşayan) anlamına geldiği tespit edilmiştir. Çin kaynaklarında bunlara Ye-ta/ Hu-ta, 568 deki Bizans kroniklerinde Heptalit (=Haptal lar) ve İslam Arap eserlerinde Ha batıla(Habtallar) denilmekte idi. Hintçe kaynaklar bunların, Huna (Hun Türkleri) soyundan geldiğini belirtir. 563-567 yılları arasındaki savaşlar ile Göktürkler ve müttefiki Sasanlı İranlılar, Tanrı Dağların doğu ve batısına yayılarak geniş bir imparatorluk halinde yaşayan bu Heptalit/haptallar/Abdallar Devletini yıkarak, aralarında paylaşmışlardı. İşte bu Karluk/Abdal Türkleri kolundan bugün Türkiye de Bingöl den Silifke ye ve Adapazarına kadar yer yer yayılmış olarak Abdallar veya Abdalan (=Abdallar) adıyla Kürtler, Zazalar, Türkmenler ve Yörükler topluluğu içinde, çoğu göçebe ve çalgıcı,oyuncu olarak tanınan oymaklar vardır. Köy adlarında da hatıraları yaşayan ve ana dilleri kür maçça, zazaca veya Türkçe olan Anadolu daki bu Abdalan/Abdalların adının, Karluk (=karlı dağ bölgesinde yaşayan) anlamından geldiği ve hepsinin Afganistan ile doğusundaki eski Haptallar dan oldukları anlaşılmıştır.

    Kısacası, hiçbir İran veya Hint-Avrupalı/Aryani topluluğunda bulunmayan Kürt veya buna benzer bir etnik topluluk, yalnız Moğolistan kuzey batısındaki Sayan Dağlarından Viyana ya ve Sibir den Basra Körfezine kadar ki yerlerde yaşayan Türkler arasında, güçlü ve kalabalık bir uruk (kavim) olarak görülmektedir. Bunların adı da , tarihçi ve Türkologların belirttiği üzere, Türkçede Kürt, Kürtlük, kürtün deyimlerindeki gibi sertleşmiş veya yaza da kalan kar yığını anlamına gelmektedir. Azerbaycan ile Türkiye de köylülerin : Kürdün bir yanı dağ olmazsa yaşayamaz biçimindeki atasözü ve Kars, Erzurum Halay türkülerinden birinde : Allah Kürdü yaratmış, Dağlar khali (boş) kalmıya mısraları da koyuncu ve çoban Kürtlerin, karlı yaylaklar bölgesini severek, böyle yerlerde yaşamalarının hatırasından kalmadır. Oğuzların bir kolu Tanrı Dağlar bölgesi ve çevresinde karluk ve kuzey Hintlilerce Abdal/Haptal diye tanındığı gibi, Asya nın kuzey ve batısında da, aynı anlamda Kürt (Karduk/Kortuk/Kortik ve Batı Sibir de Kürdak varyantları ile) diye anılan Türk/Oğuz kolu tarih boyunca tanınmıştır.

    I. BÖLÜM : Tarih Bakımından Kürtlerin Türklüğü

    Bizim araştırmalarımıza göre, M.Ö. VIII. Yüzyılda Orta Asya nın doğusuna hakim Hunlar (Hiyung-nu) kolundan gelip, Tanrı Dağlar bölgesine yerleşerek burada karluk ve Abdal/Haptal (Heptalit) adıyla tanınan Oğuzlara karşılık ; Saka (İskit) birliği içindeki Oğuzların karlı dağ/yaylak bölgelerinde yaşayanlarına, Kürt ve bunun benzeri adlar verilmiştir. Yani, Karluk/Abdal urukları, Hunlar kolundan olup ; Kürtler ise , sakalar (İskitler) topluluğundaki yüce dağlar bölgesinde yaşayan Oğuzlardandır. Biz, tarih boyunca Sakaların ülkesinde başlıca beş ülke ve bölgede Kürt adıyla tanınan göçebe toplulukları görmekteyiz. Bunları, doğudan batıya ve kuzeyden güneye yayılış yönlerine göre, sırasıyla gözden geçirelim.

    A) Yenisey Kürtleri :
    Türklerin Sibir ve Avrupalıların Sibirya/Siberya dedikleri, Asya nın bütün kuzeyini kaplayan geniş ülkelerin ortasından geçen ulu ırmağın adı, Türkçe Yenisey dir. Bu Yenisey Irmağı başlarında, Göktürklerin Kögmen dediği Sayan Dağları (En yükseği 3490 m.) arasında, küçük dağ gölleriyle donanmış çok güzel ve bol otlaklı yeşil yaylaklar vardır. Moğolistan ın kuzeybatısı ile Baykal Gölünün batısında bulunan Yenisey başlarındaki bu toprakların doğu kesiminde, bugün Sovyet Rusya ya tabi Tannu-Tuva adlı bir Muhtar Türk Cumhuriyeti vardır. Yüzölçümü 200 bin Km. tutan bu ülkede, ikinci Göktürk Kağanlığından (681 yılından) önce yaşayıp, Altı Oğuzlara komşu bulunan ve sürüler ile yılkılar besleyip geçinen Kürt adlı göçebeye bir Türk uruğu vardır. Bu Yenisey Kürtleri, 650 yıllarından öce, daha doğrusu, Doğu Göktürklerinin 630-681 yılları arasında Çin İmparatorluğuna tabi bulunduğu sırada, güçlü bir el-kanlık (il-han) kurmuştu. Sayan Atay Dağları çevresinde ve Yenisey başlarında yaşayan Türkler, Orkun Irmağı bölgesindeki Doğu Göktürklerinden kalma anıtlardaki yazıdan daha eski olup, Yenisey Yazısı denilen 39 harfli en eski Türk alfabesini kullanıyorlardı.

    Göktürk veya Orkun yazısının eski biçimi sayılan yenisey Yazısı ile yazılı 32mezar taşı bulunarak okunmuştur ; bunların hepsi Türkçedir. Yenisey Yazıtları (Kitabeleri) denilen bu anıt mezar taşlarının en uzun yazılanı, 12 satırlı olup, 650 yıllarından önce ölen Kürt Elkanlığı hükümdarı Alp Uranguya aittir ve ölünün ağzından Türkçe bir ağıt gibi yazılmıştır. Yenisey Irmağının baş kollarından Elegeş Suyu boyunda bulunduğundan, Elegeş Yazıtı da denilen bu anıt, çok büyük bir bitevi taş yontularak üzerine yazılmış olup; yere gömülü bulunan bu taşın topraktan yukarısı, 320 santim boyunda ve en geniş yeri 60 santim enindedir. Bu koca taşı, Yenisey Kürtleri uruğu, kendi padişahları için mezar anıtı olarak dikmiştir. Elegeş Yazıtının 8. satırında, bizi ilgilendiren şu sözler yazılıdır:

    (Men) Kürt El-Kan Alp-Urangu, altunlug keşigim bantım belde; Elim, tokuz-kırk yaşım. 14. yüzyıllık bu Türkçe cümleleri, bugünkü dilimize şöylece aktarabiliriz : (Ben) Kürt İl-hani (Padişahı) Alp-Urunguyum, altından yapılmış okluğumu bağladım belime ; Elim (Devletim ve Milletim) ben 39 yaşımda öldüm.

    100.Doğu boylamı bölgesinde Yenisey Kürtlerinden ve 1300 yıldan önce kalan Elkan Alp-Urangunun yazılı mezar taşında, zengin hayvan sürülerinden de bahsediliyor ve buradaki Kürt adı güçlü uruğun, Türk soyundan olup, Türkçe konuşup yazdığını gösteriyor. Asya nın bu kadar doğu ve kuzey kesimine, eskiden hiçbir İranlı ve Aryani kavim gelmemiştir. Yenisey başları, Türklerin Anayurdunun doğu kuzey kesimidir. Böyle iken, henüz mektep kitaplarımızda, bu Yenisey Kürtlerinden hiç bahsedilmediği gibi, eski bir Rus diplomatı olan ve Çarlığın son yıllarında başkent Petersburg/Petrograd (şimdi:Leningrad) daki Kürtler Masası Şefi sıfatı ile, Rusların 1914-1917 arasında, Karstan İskenderun a ve Tebriz den Basra Körfezine ilerleyen ordularına, yol üzerindeki Kürtler den nasıl istifade edilebileceğini, gizli ve numaralanmış olarak basılan bir kitabında anlatan V. Minorskynin 1927de İslam Ansiklopedisinin Avrupa dillerindeki nüshalarında yazdığı Kürtler maddesinde de, asla bu hususa dokunulmamıştır. Ne yazık ki, bu korkunç Türk düşmanı ve Rusların Kürtleri bizden ayırıcı faaliyetlerinin akıl hocası olan Prof.V. Minorskynin Kürtler makalesi, 1955 te çıkan Türkçe İslam Ansiklopedisinde, olduğu gibi tercüme edilerek, basılmıştır!…

    Umarız ki, İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Profesörleri, Türk Ansiklopedisinin zeyil Cildinde, Kürtler üzerine doğru ve ilmi bilgileri vererek, bu açık ve korkunç hatayı düzeltsinler.

    Beş Kürtlük bölgesinden en doğudaki olan bu Yenisey Kürtleri, sonradan doğudan gelen yeni göçlerin baskısı ile, batıya göçmüşler ve İrtiş Irmağı ile Tobol Suyu boylarına yerleşmişlerdir. Bu yeni yurtlarındayken, batıdan don Kazakları Hatamanı Yermakın 1581-1582 de İrtiş boylarını top ve tüfekli birlikleriyle, Ruslar hesabına istilası ve Ortodoksluğu zorla yaymak istemesi üzerine, Türk Mollaları bunları XVI.Yüzyıl sonlarında, İslam dinine kazandırmış ve Kam (Şaman) dinini bıraktırmışlardır. Son 400 yıldan beri bu eski Yenisey Kürtleri nin Batı Sibir de torunlarına, Kürdak denildiği biliniyor. Çarlık çağında Ruslar bunlara resmen, Tara-Tatarları Tobol Tatarları ve yurtlarına da, Kurdak- Heskaya Vosolt derlerdi.Dilleri Türkçe dir.

    Yenisey Kürtlerinin,M.Ö. VII.Yüzyılda doğuda Tanrı Dağlar ile Çin sınırına dayanan ve batıda Karpat Dağları ile Tuna Boylarına uzanan,güneyde Filistin ve Mısır kapılarına varan koca Saka/İskit İmparatorluğu nun,kuzeydoğu ucundaki Türkleri teşkil ettikleri, anlaşılıyor.

    B) Batı Türkistan veya Horasan-Afgan Kürtleri : Ortaçağ başlarında, İranı kuzeydoğu kesimi ile bugünkü Türkmenistan ve Afganistan bölgelerine Doğu Ülkesi anlamında Farsça Khorasan ve (Topkapı Sarayı-Oğuz Namesindeki gibi) Türkçe Gün doğusu-Genkyer denirdi. Horasan ın Doğu İran ile Bakı Afgan kesimlerine, burada yerleşen Saka Türklerine göre İlk ve Ortaçağlarda Secistan/Seistan denilmiştir. İran destanlarında eşsiz bir pehlivan,yiğit olarak anılan Zaloğlu Rüstemde, işte bu Secistanlı Sakalar soyundandır. İstanbul Üniversitesinde Umumi Türk Tarihi Kürsü Profesörü olup, bu uğurda dünyaca tanınmış bir otorite sayılan Sayın Hocam Ahmet Zeki Velidi TOGAN, yazılı kaynaklardaki Horasan Sakaları dilinden kalma yer ve kişi adlarındaki Türkçe sözleri ayıklayıp ortaya çıkarmıştır.

    IV.-V. Yüzyıllarda Sasanlılar, Horasandaki Merv ile Bavurd şehirleri çevresinde, (24 Oğuzlardan iki boyu teşkil eden) Khalaç adlı Türklerin göçebe olarak yaşadığını bildirirler. 591 yılında Batı Göktürklerinin yardımı ile İran Devletine hakim olup, Bağdat yanındaki başkent Ktezifon da tahtı ele geçiren Horasan Sakalarının Arşaklılar kolundan Behram Çopin kardeşine,mensup bulunduğu uruna göre, Kürdi ve kız kardeşine Kürdiyye denildiğini, 915 te eserini bitiren ünlü İslam tarihçisi Taberi, İran kaynaklarından alarak bildirmektedir. İranlılığın koyu olarak yaşadığı Taberistan dan yetişen bu müellifin, Arapça ya göre yazıldığı bu Kürdi ve bunun müennes (feminen) biçimdeki Kürdiyye gibi nispet bildiren sıfatlarla anılan kardeş ve kız kardeşin adları, İran tahtını zorla ele geçiren ve Sasanlı düşmanı olan Behram Çopin (Çüpin)in de, Kürtlerden olduğunu gösterir. Bu yüzdendir ki, Bitlis Sancakbeyi Şeref Handa İran Şahlarından Behram Çübinin, Kürtler Taifesinden olduğuna işaret etmiştir.

    VII.Yüzyıldaki İlk İslam/Arap Fethi sırasında, Horasanın Kah ıstan kesimindeki Khalaçlar ile Kürtler, bir arada konup, göçen deveci ve koyuncu boylar olarak tanınmışlardı. Hive Hanı Ebulgazi Baha dur Han, eski Oğuz nameler ile Türk soy kütüklerine göre, 1661 de yazdığı Şecere-i Terakime adlı kitabında, Hazar Denizi doğusundaki Ulu Balkan ve Kiçi (Küçük) Balkan adlı dağlar bölgesinde yaşayan Esrarı Türkmenlerinin Khızır Eli içindeki Kürtler adlı bir boyunu tanıtır. Batı Türkistan veya Horasan Afganistan daki Kürtler, 24 Oğuzdan iki boyun birleşiği sayılan Khalaçlar uruğu ile birlikte konup göçerdi ve güçlü komşuları da, yine Türk soyundan Gurlular (Guriler) idi.

    Batı Türkistan Kürtleri gibi, Selçuklulardan önceleri, Dicle Kürtleri içinde de, Khalaç ve Gurlular bir arada ve komşu olarak yaylakçı-kışlakçı olarak yaşamakta idiler.Van bölgesinden yetişme Ermeni rahibi Arzerunili Thomas, kendi çağındaki vakaları anlatırken, 905 yılı hadiseleri arasında, Malazgirt-Erciş arasındaki bir yere, Khalaç Deresi anlamına Halaç Ovit denildiğini anar. Öteden beri burada yaşayan Dicle boyundan gelme Kürmanç Kürtleri, Khalacan (Khalaçlar) adı ile tanınmış olup, 1891 de burada kurulan ve Erciş ile Malazgirt köylerinde konaklayan 63.Hamidiyye Hafif Süvari Alayının hepsi, Khacalan Kürtlerinden sayılıyordu.Bunlar, Bağdatlı Mesudinin 943 te yazılan Mürücüz Zeheb adlı ünlü kitabında, Dicle başlarındaki Yakubi denilen Hıristiyan mezhebindeki Kürtlerden gösterdiği Çurukan (Çuruklar) boyunun kardeşi ve komşusu sayılan boydan, kuzeydeki yaylaklarda yerleşen bir bölüktür. Öteden beri Müslüman olup, Mardin, Diyarbakır, Urfa arasında yaşayan ve 24 er oymaklı iki kola ayrılan Kiki (Kikan=Kikler) boyunun Kiki Khacalan kolu ile Malazgirt Khalacan Kürtleri, boydaş olduklarını bilirler.

    Bunun gibi, Ortaçağda Afgan ile Pakistan ülkelerine de hakim olup, Gazneliler devletini yıkarak yerine geçen Gurlu adlı güçlü Türk uruğundan bir kolun, Miladın ilk yıllarında Arşaklılar idaresinde Dicle ile Fırat başlarına geldiği anlaşılıyor. Anadolu ya yerleşen bu Gurlular ın da Kürtlerden sayıldığı, öteden beri Bingöl,Tunceli ve Siverekteki, Zaza,Desiman,Çarekli veya Dünbüli denilen ve kendilerini Türk e Tirk demeleri gibi Ü yerine İ sesini kullanarak, Kirt (Kürt) diye anarak, Kürmançlara, Kirtasi/Kırdasi (=Kürtsü/Kürtümsü) diyen yarı göçebe uruktan olanların öteden beri hep, Gurandan veya Gurani diye tanınmalarından anlaşılıyor. Zaza diye toplayıcı bir adla anılan Kürtlerin dili, bu yüzden çok daha Afgancaya çalmakta ve Kürmançlardan ayrılmaktadır.Türkiyedeki Guranlı uruğu Zazalar, Tanrı/Allah anlamına, Homay/Omay derler ve Hunlar gibi, sabahleyin Doğan Güneşe tapınırlar. Bunların çoğu Alevi olup, bütün adet ve töreleri gibi , ibadet dilleri de Türkçedir. Zazalar içinde çoklukla bulunan Ab dalan (=Abdallar) adlı oymakların da, Batı Türkistanda Gurlular ile komşu iken, Ar şaklı (Part)ların fetih ve yayılışları sırasında onlarla birlikte Anadoluya göçtükleri anlaşılıyor. Kürt adının manasında anlattığımız Karluk adlı Oğuzların Abdal/Haptal kolundan Türkiyede, hem Kürmanç ve Zaza dilleriyle konuşan, hem de anadili Türkçe olup, Türkmenler kolundan sayılan Abdal oymaklarının bulunması, bunların Batı Türkistan dan Gurlular ile birlikte Hazar Denizi güneyinden ve İran yolu ile göçüp geldiklerini gösterse, gerektir. Khalaçlar ın Kürmançlar içindeki oymakları da, bunlarla birlikte ve aynı yolla gelmişe benziyor.

    Bugün Doğu Buharada Kend-i Kürt denilen köyde Karluklar yaşar. Çarlığın devrilişini müteakip Türkistanda milli davranışlar başlarken, Sayın Zeki Velidi Togan Bey, bu Kend-i Kürtte toplanan Karlukların Milli Kongresine katılmış ve orayı yakından tanımıştı. Temür çağında, Afganistanda Her at Çayı solundaki Öleng Neşin yaylağı eteğinde bulunan Kürt Neşin (yani, Kürt Konağı) adlı kışlak, çok ünlü idi. Bugün de Afganistan ile İranın Horasan Vilayetinde ve Sovyetlerdeki Türkmenistanda bir çok köy, yaylak,kışlak ve konağın adı Kürttür ve buralardaki yerli halkın dili Türkçedir. Ancak, İranlı şahı I.Şah Abbasın, Osmanlıların 1590 da kazandığı ve çekilmekte olduğu Batı İrandan 1603 ten sonra kaldırıp,Sünni Türkmenlere karşı sınırı korusunlar diye Horasan a yerleştirdiği Şii7Kızılbaş Kürtlerin torunları, Dicle Kürtlerinin Kürmanç diliyle konuşurlar.

    C) Dağıstan-Macar veya Tuna boyu Kürtleri : Sayın dinleyiciler, bu yeni adı da, çok dikkate değer bulmuşsunuzdur. Avrupalı komşularınca On-Ogur veya Hun-Ogur gibi ikiz addan çıkma olarak, Hungar ve bunun Latince söylenişiyle Hungarus (Bu sonrakinden bozma olarak, Osmanlı kaynaklarında Orgerus/Engürüs) denilen Macarlar, Turanlıların Urallı kolundan olup, son araştırmalara göre ataları Türk ve anaları Fin-Ogurlu sayılan bir kavimdir. Asyanın kuzeyini kaplayan koca ülkelere Si bir/Sibirya adının verilmesine sebep olan Saber/Sabir Türklerinin göçleri sırasında, Ural Dağları doğusundaki yurtlarından koparak, M.S.V. Yüzyılda Kafkas Dağları kuzeyine göçen Macarlar, 603 yılında Göktürklerinin en batı kolu olarak ayrı bir kağanlık kuran Kazar/Khazar Türkleri birliğine katılmışlardı.

    İlk İslam fetihlerini anlatan Derbendnamede, 660 ve 721 yılları vakaları anılırken, Dağıstanın kuzeybatı kesimlerinde, Ulu Macar ve Kiçi Macar adlı iki müstahkem şehrin Khazarlar elinden Araplara geçişi de anlatılıyor. Bunlardan Ulu Macar yerindeki Macar Şehrini XIV. Yüzyıl başlarında gören ünlü Arap gezgini İbn-i Batuta, burasının Altın orda Devletinde işlek ticaretli ve büyük bir belde olduğunu söyler. Dağıstanda böylece yer adlarında hatıraları yaşayan Macarlar, Khazarlar içindeki karışıklıklardan bunalarak, 800 yıllarında anlaştıkları Yedi Boy ile bir Birlik kurarak, Dağıstandan göçüp, Karadeniz kuzeyindeki ovalara yayıldılar. Bizanslılarca hep Türk denilen bu Yedi Boy Macar Birliği, 830 yıllarında Ten Özü (Don Dnepr) ırmakları arasında iken, Bizans misyonerleri bunları Hıristiyan (Ortodoks) etmek için, aralarında dolaştılar ve bu uğurda Ayasofyadaki Patrikliğe, kilise raporları yolladılar.

    Bu sıralarda Bizanslılar, Yedi Macar Boyunu Türk umumi adı ile anmış ve 7 boyu da ayrı ayrı tanımışlardı. Bizans Kayseri Konstantin Porfirogenetos, 950 de yazdığı Devlet İdaresi adlı kitabında, 120 yıl önceleri Karadeniz kuzeyindeki Macar Birliğini tanıyan rahiplerin yazarak gönderdiği rapordan faydalanarak, 7 Macar Boyunun adlarını verir. Bunlardan en güçlü bir boyun adı, Kürttür. Porfirogenetosun andığı Kürt boyunun adı, Macarca değil, Türkçedir ve Macar Türkologlarının da belirttiği gibi, kar yığını anlamına gelir. IX.Yüzyılın ikinci yarısında doğudan gelen yeni bir Türk göç kolunun itmesiyle, Karadeniz kuzeyindeki Yedi Macar Boyu, önce Purut Çayı bölgesine, sonra da Karpat Dağları güneyine ve Tuna Boylarına geçerek, oralarda yerleşti; burada, şimdiki Macaristan ile çevresini içine alan topraklarda bir devlet kurarak sonunda Katolik Hıristiyan oldu. Orta Tuna bölgesindeki Macaristan Kürtleri, tarihte 1138,1156 ve 1329 yılları vakalarında : Kurtu, Kürdü ve Kürt biçiminde anılmışlardır.

    Dağıstan Macar Kürtlerini coğrafyadaki hatıraları da, mühimdir. Bunlardan bir bölük Kırımda yerleşmiş olduğundan, Kırımlı göçmenlerin İstanbul da çıkardığı Emel adlı dergide (sayı:1, Temmuz-Ağustos 1967) Kürt adlı iki köyün bulunduğu bildirilmektedir. Sonradan dilleri Macarca olup, kökleri Hunlar dan geldiği anlaşılan ve 1918 de Romanyada kalan Macar topraklarından Erdel(Transilvanya) bölgesinde yaşayan Sekel (atlarının ayakları sekil olmasından Türkçe böyle anılmışlardır) boyu içinde de, bir Kürt oymağı yaşamıştır. Bu Skeller, kendilerini, V.Yüzyılın ortalarında Avrupa nın en üstün hakimi olan Atilla nın (434-453) ordusundan kalma sayarlar. Macarlı Bara bâs Sam us, Sekellerden Medgeş boyunun Kürt adlı oymağının, 1505 yılı Vakalarını anlatan kaynaklarda geçtiğini belirtmiştir.

    Bugün Macaristan da şu dokuz vilayetteki Kürt adlı yerlerin, eski Macar Kürtleriden kaldığı tespit edilmiştir:

    1-Baç,

    2-Borsod,

    3-Heveş,

    4-Solnok,

    5-Komaron,

    6-Nograd,

    7-Nyitra,

    8-Pojoni,

    9-Osmanlı kaynaklarında Temeşvar denilen Temeş

    Erdel gibi 1918 de Macaristan dan koparılıp Çekoslovakya ya verilen ve kuzeyden Macaristan a komşu bulunan topraklarda da bugün, on tane köy, Kürt adı ile anılmaktadır. Prag Üniversitesi Profesörlerinden (Kuman oğlu) Josef Blaşkoviç, 1966 da Reşit Rahmet İçin adıyla Ankara da basılan bir anma kitabındaki Çekoslovakya Topraklarında Eski Türklerin İzleri başlıklı makalesinde, öteden beri Çekoslovakya da bulunan bu on köy adı için, şöyle diyor : Kürt, on köyün ismidir. Macaristan da yerleşmiş olan KÜRT adlı Türk asıllı boyun adındadır ; asıl anlamı ÇIĞ (Kar Yığını) dır. Ankara da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesindeki Hungaroloji Enstitüsü Müdürü Profesör Rasony, Macarca tetkiklerinde, XIII.Yüzyılda Suriye ile Mısır daki Kölemenli Kıpçak Türk Beylerinden Kürt ve Kürt Bay adlı kişilerden, 20 kadarını kaynakları tarayarak bulmuştur. Biz Yavuz un 1514 Çaldıran Seferinden sonra, Bitlis-Muş bölgesinde Safili Şah İsmail ordusuna yardımcı Kürt Beg adlı bir Emiri de, Osmanlı ve Safili kaynaklarından tanıyoruz. Türklerin eski ad verme geleneğine göre : yağmur, ay doğdu, gün doğdu, bora/boran, karyağdı, duman(sis) gibi günlük hava durumu ile ilgili adların çocuklara konulmasından, karlı yaylakta Kürt-Kürtlük üzerinde doğan çocuğa da, Kürt-Beg/Kürt-Bay denildiğini anlıyoruz.

    Dağıstan daki coğrafya hatıralarını tespit edemediğimiz Dağıstan Macar Kürtlerinin Kırım, Erdel, Macaristan ve Çekoslovakya da yer adlarında hatıralar bırakıp, tarihte de anıldıklarını ve dillerinin Türkçe olduğunu görüyoruz. Dağıstan da, Kırım da, Karadeniz kuzeyinde ve Tuna boylarında, eski ve yeni ince haritalar ile tarih kaynaklarında yapılacak geniş araştırmaların, bu uğurda Dağıstan Macar Kürtlerini daha çok tanıtacağına şüphe yoktur.

    Ç) Kuzey Azerbaycan veya Kür-Aras Kürtleri : Kars ilinden doğan Kür Irmağı ile, Erzurum bölgesinden çıkan Aras, Hazar Denizine karışmadan önce, Kuzey Azerbaycan da birleşirler. Bu iki ırmağın arasında kalan, Tiflis, Revan, Gence ve Kara bağ illeri bölgelerine Ortaçağda ve İslam eserlerinde, Aran denilirdi. Bugün de Azerbaycan ve Doğu Anadolu gibi, Dede Korkut Oğuz namelerinin Oğuz Elleri bölgesinde, kışlak, engin yer anlamına kullanılan Aran (dağ ve yaylak bunun zıddıdır), Türkçe olup, Kaşgarlıda da geçer. İşte bu Aran ülkesinde, biraz sonra arz edeceğimiz, M.Ö. VII. Yüzyılda Kafkaslar kuzeyinden gelen sakaların hükümdarlarının mensup bulunduğu en soylu uruğu, Saka sen/Saka sunlar yaşıyordu. Bunların Bala sakan (=Küçük sakalar) denilen boyu, Kürtler adıyla tanınmıştır. Kıyılarında yaşadıkları ırmaklara göre biz Kuzey Azerbaycan daki bu uruğa, Kür Aras Kürtleri denilmesini uygun görüyoruz.

    XII. Yüzyılda, İslam imanı ile Türk gücünün temsilcisi olarak, Kudüsten Haçlı kuvvetlerini temizleyen ulu kahraman Eyyublu Sultan Sala haddin Hazretleri, bu Kür Aras veya Aran Kürtlerinin Ravadlı boyundandır. İkinci kolda gördüğümüz Batı Türkistan Kürtleri gibi, bu Kür Aras Kürtleri üzerine yazılı kaynak bilgilini de önce, Sayın Prof. A.Zeki Velidi Togan toplamış olup, bunların İlbeğleri sülalesinin, Dede Korkut Oğuz namelerinde hangi kütük (künye) ile anıldığını da, ilk defa ben deniz bulup ortaya çıkardım. Bu Aran veya Kür Aras Kürtleri nin Hıristiyan kalan kolundan ve Babırakan (Babırlı Hanedanı) Khél (El) indein, Kolu uzun oğulları, önce Gregoryen/Ermeni ve 1150 den sonra Ortodoks/Gürcü mezhebinde olarak yaşamış; ve Kars ın 40 Km. doğusunda Arapça yı sağındaki ünlü Anı Şehrini merkez edinerek, Yukarı Aras ve Aran bölgelerinde 1200-1317 arasında bir uçbeyliği kurmuştur. Kür Aras Kürtleri nin güçlü ve Müslüman Ravadlı boyundan Şeddadoğulları (950-1200) ise, Gence, Divin ve Anı da üç kol halinde beylik kurarak, Selçukluların Anadolu Fethinde onlara öncülük ve kılavuzluk ederek, mensup bulundukları Türklüğe büyük hizmetlerde bulunmuşlar ; güzel sanatlarda, şaheser sayılan değerli mimarlık eserleri bırakmışlardır. Kısacası, Müslüman Şeddadlılar ile Eyyublular ve Hıristiyan Kolu Uzun Oğulları gibi üç ünlü sülale, Saka Türkleri nin torunları olan bu Kür Aras Kürtleri nden çıkmıştır.

    M.Ö. 680 ve 665 yıllarında iki büyük göç kolu halinde Kafkaslar kuzeyinden gelerek, Kür ile Aras ırmakları boylarına yerleşen ve sonra da, İran ile Anadolu başta olmak üzere, Onasyaya hakim olan Saka (İskit) Türkleri nin , buralarda yerleşip kalan uruklarından birisi sayılan Saka sen/Saka sun/Saka sinler ile Bala-Sakan denilen Kürtler boyunun, 1593 yılına kadar kaynaklardaki haberlerini, 1961 Ekim ayında Ankara da toplanan VI.Türk Tarih Kongresinde bir tebliğimizde tanıttık. Türk Tarih Kurumunun 1966 da basımını bitirdiği VI. Türk Tarih Kongresi tebliğleri kitabında, 52 sahife tutan ve Kür Aras/Aran Kürtleri adını taşıyan bu tebliğimiz, ayrı basım olarak ta çıktı ve böylece yurtiçi ve dışındaki ilim çevrelerine bile tanıtılmış oldu. Bu yüzden, vaktimizin de azlığı düşünerek, yeryüzündeki tarih boyunca tanınan Kürtlerin dördüncü bölgesi sayılan Kür Aras Boylarındaki Kürtlerden, kısaca bahsedeceğiz.

    M.Ö. VII: Yüzyıl başlarında Kimmerleri Anadoluya kaçırtarak Frigyanın yıkılmasına yol açan Sakalar, güçlü altı göçebeler olarak Kür ve Aras Boylarına yerleşmiş ve az sonra Asurlular ile çarpışarak, Anadolu, Suriye ve Filistine varınca yayılmış; hatta Mısır kapılarında Firavun Psammetikten haraç almış; bir yandan da İran a hakim olmuşlardı. V.Bölge sayılan Dicle Kürtleri ülkesindekileri anlatırken tanıtacağımız Madova/Afrasyab (654-626) adlı ulu cihangir padişahlarının, hile ile öldürülmesi üzerine Önasya hakimiyetini yitiren Sakalar, Yukarı Dicle ile Aras, Çoruk ve Kür Boylarında tutunup yerleşmiş olarak yaşadılar ve soydaşları olan Arşaklılar ın buralara hakim oluşunda, onlar ile anlaşıp birleşerek, Küçük Arşaklılar (M.S. 53-429) devletini teşkil eden ayrı Elbeğlikler kurdular ve 305 ile 310 arasında Hıristiyanlığı benimsediler.

    Sakaların M.Ö. VII. Yüzyılda kuzeyden Kafkaslar güneyine göçerek yerleşip hakim oldukları bölgelerde, başlıca şu uruk ve boyların kaldığı tespit ediliyor:

    1-Derbent ile Baku yü da içine alan Şirvan da Albanlar,

    2-Kara bağ-Gence-Revan Bölgesindeki Aran da Sakasınlar,

    3-Borçalı-Laru-Tumanıs-Şamşolde-Ahılkelek-Ah ıska-Ardahan-Göle kesimlerinde Gagalar (Bu gün Gagawan da denilen Çin-Çavatlar),

    4-Çoruk boyunda (Erzurum un Olur ilçesinin eski adı)Tavusker ile Oltu Narman-Tortum ve Yusufeli bölgesinin, Ak koyunlular ile Osmanlılar çağındaki adı Tav-Eli gibi coğrafya adlarında hatırası yaşayan Taok/Tavok(Tav-lar),

    5-İspir Bölgesinde adları yaşayan Hesperitler,

    6-Bingölden Arapçayı kavuşanına kadar yukarı Aras boyunda oturan (Kars Yaylası ile Kağızman Deresini de içine alan) ve Yukarı Pasin ile aşağı Pasin Bölgelerinde adları yaşayan Pasianlar,

    7-Van Gölü güneyinde Doğu Dicleye Bokhtan/Botan adını verdiren Pakuk (Bokhti/Bogd-uz) ve

    8-Hakkari ile Yukarı ve Aşağı Zap Suları arasındaki balkanlık yerlerde Korduk(Akşaklılar çağında Kortuk ve 1350 yıllık biçimiyle Kürtler)

    Arz edilen bu 8 bölgedeki Saka Uruk ve boylarından Arandaki Sakasınlar, Kür Aras Kürtlerinin ataları olup, Pak tuk ile Korduk uruğu da, Ortaçağda Bokhtan (Bokhtlar) ve Beçeneviyye (Peçene/Peçen ek) adlı iki ana kola bölünüp, bugün Zil an ve Mil an diye ikiye ayrılan Kürmançlardan ibaret Dicle Kürtlerinin atalarıdır. Biz, bu sonuncuları, biraz sonra tarih, dil ve öteki yönlerinden tanıyacağız.

    Kür-Aras /Aran bölgesindeki Saka (İskit) uruğuna, M.Ö. V.Yüzyılda Herodot Saka sen, M.Ö. 331 deki İskenderin Ar bela (Er bil) Savaşını anlatan Yunanca kaynaklarda, Sakasın, Strabonda Saka sen, Pliniusta Saka sun ve M.S.150 yıllarında Mısır Kralı Yunanlı Ptolemeusun coğrafyasında Sakapen denilmektedir. Sakaların hükümdarını çıkaran boy veya uruğa Herodot, Basili (Hükümdarlık)-İskitleri, Çinliler Se veya Su, milli Türk gelenek ve destanlarına göre de Kaş garlı Mahmut, Şu demektedir. Bu bilgiler bize, Kür Aras arasında yaşayan Sakaların Sakasın Uruğunun, hükümdarı çıkaran boy olduğunu göstermeye yaramaktadır. İranlılar, Aran daki Sakalara/Sakasına Si-Sakan (Si-Sakalar) ve V. Yüzyıldan XIV. Yüzyıl sonlarına kadar ki Ermenice kaynaklarda da, Si-Uni (Si-Hanedanı) denilmektedir. Dede Korkut Oğuz Namelerinde ise, Taş-Oğuz Elinin altı El beyliğinin bağlı bulunduğu Nah çıvan-Kara bağ-Gence bölgesinin Hanlar sülalesi, Afrasyaboğlu Alp-Oruz kütüğü ile anılarak, bunların Sakaların ulu cihangir padişahı soyundan geldiğine işaret edilmiştir. M.Ö. 66 Aralık ayında Roma Serdarı Pompeiusun ordusu ile Tiflis Doğu güneyinde ve Kür Irmağı boyunda kışlarken, onu baskına uğratırken bozulan ve 12 bin atlı ile 60 bin yaya çeri çıkarabildiğini anlatan Appıanos ve Dion Cassius gibi kaynaklarda geçen Albanlar Hükümdarı (sülalesinin) adı, Oroés ve Orosés (Orus/Örs) diye anılmaktadır. Bu da, milli destanlarımızdaki Afrasyaboğlu Alp/ Arız/Oruz han) sülalesinden ibarettir.

    Arandaki Sakaların Sakasın/Si sakan uruğunun Bala-Sakan denilen boyunun adı, Küçük Sakalar anlamına gelir. Balasakanların kendi adları ile anılan kışlaklarını, (Atilla çağında) 445 yıllarında Kür Irmağı güneyine inen Hunlular a vererek birlikte kışladıkları biliniyor. İlk İslam Fethinde Arandaki bu Bala Sakan boyunun Kürtler diye tanındığını görüyoruz. Biz Dicle Kürtlerinin Zil an kolundan sayılan ve Murat Suyu başları ile Arı dağı çevresinde yaşayan 24 oymaklı Celali boyunun 12 oymaklı Khalikan ve 12 oymaklı Sakan (Sakalar) diye, Arandaki Saka-sın, Si-Sakan ve Bala-Sakanın adaşı olduğunu görüyoruz. (Celali Kürtlerindeki bir halk inanışına göre, bu ad, savaş sırasında sağ kolda vuruşanlar anlamına gelen Sak-lar demek olan sak-an dan ibarettir!)

    Bütün İslam kaynakları, Hazredi Osman çağında kara bağ ile Gencenin (Aranın) fethinde, buradaki göçebe Bala sakan Kürtlerinin ayaklanarak, itaat eden yerleşik komşularına rağmen, Araplarla savaştığını anlatırlar. İlk istila ordusu, güçlü ve savaşçı Bala sakan Kürtlerini yatıştırıp usandırmadan aciz kaldığından, ancak halifenin buyruğu ile, Basra Valisi Ebu Musa yeni bir ordu ile yardıma gelince, Karadağdaki bu milli isyan bastırılabildi. 944 yazında, Dağıstanlılar ile Norman/Rurik (Rus) korsanlarının, Kür Irmağı ağzından, altı düz kayıkları ile ilerleyip, Aran merkezi Berde (Partav/Berdaa) şehrini, ansızın yağmalayıp yakmışlardı. Bu şehrin dış kale kapılarından batıdaki yaylaklara giden yolun başladığı bir kapının adı Babül Ekrad (Kürtler Kapısı) diye anılıyordu. 926da Aranı gezmiş olan İbn ül A sam ül Kufi, Aranda ve Aras boyunda konuşulan dilin Khazarca (Hazar Türkçesi) olduğunu, bir tanık olarak bildirir. 966 da eserini yazan Mukaddesi, Farsça ve Ermeniceden ayrı bir dil konuşan Kür Aras Irmakları arasındaki halkın, Aran Dili ile konuştuğunu yazar ki, bunun 40 yıl önce anılan Khazarcadan ibaret bir Türkçe olduğu anlaşılıyor.

    Kür Aras Kürtlerinden Hıristiyan ve Müslüman olan kolların ana dilinin, Türkçe olduğunu gösteren başka deliller de vardır.Hıristiyan Kürtlerden Kolu Uzun Oğullarının (Gürcüce tercümesiyle: Mkhar Gerdzeli Dize) 1150 yıllarında anılan boyları adı, Khél Babırakan Türkçe olup, baştaki deyim, Oğuz Ağzı na göre (birazdan sunacağımız bol örneklerdeki gibi) önüne Kh sesi eklenmiş Türkçe göçebeler birliği anlamına él ; ve ikinci kelime başındaki Babır da, Ba bur/Be bir dediğimiz aslan,kaplan arası yırtıcı ve güçlülük sembolü sayılan hayvan adıdır.(akan soneki ise, Farsça ve Ermenice de, köklü sülale adları sonuna gelen ve Türkçedeki gil in yerini tutan bir ektir.) Yani, Khél Babır Akan, Babır-gil Eli anlamına gelir. Anı şehrinde oturan Ortodoks Kolu Uzun Oğullarının 1200-1261 yıllarından kalma kadın ve erkek ile manastır adlarından : Khatun, Koşa Vank (Çifte Manastır), Aruz, Mama Khatun, Atabek , Akbuga-Ağbuğa ve Tursun hep Türkçe Oğuz ağzına göredir.

    Revanın 27 Km. doğu güney yanında şehir örenleri bulunan ve Dede Korkut Kitabında Kazan han sülalesinin başkenti olarak Altun Takht diye anılan Divin (Dibin) şehrine göre, Divin Ravadlıları denilen Kürt boyundan olan ordu başbuğları ailesi, kendileri gibi Aran (Gence) Ravadlı Kürtlerinden gelen Anı Şeddadlıları (1064-1200) hizmetinde ve Arapçayı boyunda yaşıyorlardı. İslam kaynaklarında Arapçaya göre Ekradü Ravvadiyye diye anılan Rıvadlı Kürtleri, eski Bala sakan Kürtlerinin bir boyu idi. Selçuklu Alp Arslana çok hizmet ettikleri için, Divin Şeddadlıları (1020-1163) kolundan Şavurun oğluna armağan edilen Bizanstan alınma Anı Şehrinde kurulan Şeddadlıların 60. yılında 1124 te Gürcü Kıpçaklı ordusu Anı ile Arpa çayı boyunu istila edince, buradan kaçan İslam Türk aileleri arasında Leşgerkeş (Başbuğ) hanedanından Şazi oğlu Necmeddin Eyyüb da Irak a göçerek, Tekrit kasabasında yerleşmişti.Divin Ravadlı Kürtlerinden Anılı Necmeddin Eyyübun 1137 de Tekrit te doğan oğlu Yusuf Sala haddin, Selçuklu Atabeklerinin bir fatih başbuğu olarak, Mısır ile Suriye de, babasının adı ile ünlü Eyyublular devletini kurmuştur. Anılı Necmeddin Eyyüb un öteki oğulları, Türkçe Turan Şah ve Tuğ Tekin adlarını taşıyordu. Eyyublular çağında yazılan eserlerde, bunların Türk soyundan gösterilmesi de, tarihe ve milli geleneklerine uygundur.

    Bitlisten İrana kaçan Kürmançlı Roşeki boyunun beyi Şemseddin in oğlu olup, İranda doğan Şeref Hanın 1576-1578 arasında Nahçıvan Beğlerbeğisi iken, yakından tanıdığı ve Osmanlı hizmetine girdikten sonra da 1588 deki Gence Kara bağ Fethinde yeniden gördüğü, koyuncu göçebelerden Gence Kara bağ ilinde yaşayan İgirmidört(lü) Kürtleri, Ravadlıların da mensup bulunduğu eski Bala sakan Kürtlerindendir. Şeref Hanın Şeref namede, İran Kürtleri kolundan gösterdiği Arandaki bu İgirmidörtlüler, eski Oğuz düzeni geleneğine göre : 12 sağ kol ve 12 sol kol boylarına ayrılan 24 boyun birliği olduğundan, bu adla bir Ulus (Boylar Birliği) sayılıyordu. Kara bağ Gencedeki göçebe geleneklerine göre Şeref Hanın Kürtlerden diye andığı bu İgirmidörtlü Ulusu, anadilleri Türkçeden başka lisan bilmediklerinden, Safili İranın başkentteki Divan Defterleri ile, buna göre yazılan Alem Aray-i Abbasi gibi resmi tarihlerde, Aran/Karadağdaki Terakümat (Türkmenler) kolundan ve Kaçarlara bağlı göçebeler olarak gösterilmektedir. 1593 yılından kalma Osmanlıların ilk Gence Kara bağ Vilayeti Tahrir Defterinde de bunlar, 12+12=24 boy olarak ve Ulusat-i Yiğirmidörtlü adı ile, Türk Göçebeleri olarak anılıyor ve kışlakları, Otuzikilü adlı 24 Türkmen ve 8 Kıpçak boyu birliğine bağlı 32 boyun kışlak ve köyleriyle, bazen ortak gösteriliyor. Çoğu Berde Sancağında kışlayan Yiğirmidörtlü Ulusundan bir boy da, Khacalan (Khalaçlar) adı ile Oğuzlarda gösteriliyor. Dede Korkut Oğuz nameleri gibi tarihi milli destanlarımızda bu Yiğirmidörtlülerin, Ravadlıların, Kolu Uzun Oğullarını çıkaran Khél Babırarakanın Bala sakan Kürtlerinin mensup bulunduğu Si-Uni/Si-Sakanda denilen sakasınların, 6 Taş oğuz El beylerinin başı, aran ülkesi hakimi At Ağızlu Oruz Koca sülalesinin afrasyaboğlu soyundan gösterilmesi, bunların Türklüğüne ve Oğuzlar kolundan geldiğine, en ufak şüphe bırakmıyor.

    D) Dicle Kürtleri : Sayın dinleyiciler, şimdiye kadar gördüğümüz Asya ile Avrupadaki dört ayrı bölgede yaşayıp, tarih ile belgelerde tanınan Kürt adlı güçlü ve kalabalık urukların, anadillerinin Türkçe olduğu ve Saka (İskit) Türkleri nden kalma Oğuzlardan geldikleri, artık aydınlanmış ve her türlü şüpheden uzak bir gerçek halinde belirmiştir. Güney Sibirde Yenisey başları ile İrtiş Tobol boylarında ve batıda Dağıstandan göçme olarak Erdel, Macaristan ve Çekoslovakya ülkeleri gibi Tuna boylarında, Hazar Denizi doğusundaki Batı Türkistan (Horasan-Afganistan) ile Hazar Denizi batısındaki Kür Aras/Aran bölgesi gibi başlıca dört ayrı bölgede ve iki kıtaya yayılarak, coğrafyada da adlarını hatıra olarak bırakan Kürt adlı göçebe uruklar ile soydaş ve boydaş olan Dicle Kürtlerinin, Basra Körfezine suları akan Dicle Irmağı boylarından İran, Türkiye, Irak ve Suriyede bu ırmağa komşu bölgelere de yayılıp 2500 yıldan beri Karduk/Kortuk ve Kürtler adı ile tanınmalarını ve Dede Korkut Oğuz nameleri ile 1597 de yazılan ilk Kürtler tarihi Şeref namede bunların Oğuzlar kolundan gösterilmesini, belgeleriyle göreceğiz. Kendilerine Kür-maç / Kür-manç diye öz Türkçe bir ad veren Dicle Kürtlerinin dil,antropoloji, etnografya ve folklor bakımlarından da, Türklük ve Oğuzluk yönlerini tanıyacağız.

    Şunu da yine arz edelim ve unutmamalı ki, doğuda Baykal Gölünden batıda Viyanaya, kuzeyde Sibirden güneyde Afgeneli ile Basra Körfezine kadarki çok geniş ülkelerde görülen ve Kürt diye tanınan urukların Türklüğünü, ilk bakışta gösteren adları, yalnız Türk Oğuz / Türkmen dili ile izah ediliyor ; bunların adaşları ve boydaşları da, ancak Türk-Oğuz toplulukları ve yurtları içinde görülüyor. Ne İran dillerinde nede onun mensup bulunduğu geniş Aryani veya Hint-Avrupa dillerinde Kürt veya buna benzer bir adla anılan hiçbir boy veya etnik topluluk bütün yazılı kaynaklarda olduğu gibi, bugün de yoktur. Yalnız bu husus bile, satılmışlık yüzünden veya cehaletten yabancı propagandalarına kapılan, aydın geçinen bir takım Kürtlerin dikkatinden kaçmış olup; bu gibileri, türlü yayın ve telkinlerinde : Kürtlerin ulu atalarının, İranlı Medyalılar olduğunu söyleyerek ; Ateşe tapıcılıktan kalma Nevruzu, Milli Kürt Bayramı diye tanıtmaya girişerek, hatta M.Ö. 612 de Asurluların Medyalı ve Babilli müttefikler eliyle yıkılış tarihini, Milli Kürt takvimi ve istiklalinin başlangıcı sayarak, buna benzer sapıklıklar ve güçlüklerle, gerçekten Kürtlere hakaret etmişler ve bu uğurda Aryanı emperyalistler ile Farsların, İran Nijad Kavımlar mektebi propagandalarına alet olmuşlardır! Tarih ile dil başta olmak üzere, Dicle Kürlerinin, gerçek ilim yolu ve usulleriyle incelenmesi ise, son 160-150 yılın içinde yabancıların ortaya koyduğu ve ilmin belge ve delillere dayanan usulünden habersiz olup, mesuliyet duygusu ile yetkiden yoksun kişilerin iddialarının çürüklüğünü göstermektedir.

    Kısacası, Kürmanç Kürtlerde denilen Dicle Kürtlerini, İranlı soyundan gelme göstermek, Acemlerden saymak ; seciye, ahlak, namus anlayışı, mertlik, atlı göçebe yaşayışı ve 6+6=12 li , 12+12=24 lü oymak ve boy düzenine sürekli bağlılık ile, dilin aslı ve özerlikleri gibi sosyolojik hususlarda, İranlılardan apayrı olan manevi ve maddi görünüşü, yuvarlak başlılık gibi antropolojik yapıyı ve yalnız Oğuzluk/Türkmenlik vasıflarından ibaret koca canlı folkloru inkara kalkışmak demektir. Halbuki şimdi göreceğimiz tarih kaynakları ile biraz sonra arz edeceğimiz dil, antropoloji, etnografya, milli ananeler ve folklor gibi, bilim kollarını ilgilendiren ve ulu ataları, kökleri belirten deliller, her yönden ve her bakımdan Dicle Kürtlerinin de, Oğuz Türklüğüne mensup bulunduğunu, apaçık göstermektedir. Bunları inkara girişmek, güneşi balçıkla sıvamaya benzer!… Bu uğurda gerçekleri ortaya koyma yolunda çalışmayan ve geciken Üniversitelerimiz ile Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu gibi resmi ve hususi ilim müesseselerimizin de suçu ve günahı vardır!… Konuşmamızın başında arz ettiğimiz gibi, Türk Üniversitelerinde Tarih Kürsüleri henüz emekleme çağını geçirmiş ve yeni yeni yürümeye başlamış bir çocuk halindedir…

    Bu gibi en yüksek ilim müesseselerimizin, araştırma ve yayınlar yaparak ilim alemini aydınlatmada gecikmesi, şerefli ve eski ataların tarihinden, dilinden habersiz birtakım anadili Kürtçe yarımaydın veya okumuşların, yabancı yayın ve propagandalarına inanmalarına sebep olmakta; böylelerine; Üç Kıtaya hükmetmiş şanslı Türklük içinde, kendi öz varlık ve birliklerinde, adeta bir azınlık (ekalliyet) ruhu taşımayı telkin etmektedir. Her aklı başında aydın kişi, başkalarının ağzına ve kalemine, kendi şahsiyeti ile görüşünü uydurup kaptırmamalı; büyük sosyolog rahmetli Ziya Gökalp in 1922 de Diyarbakır da çıkardığı Küçük Mecmuada belirttiği gibi, Kürtlerin kökü ile dilinin eski ve bozulmadan önceki halini, kendi akıl ve mantığını kullanarak, İlim ölçüleri ve mukayeseli tarih ve dil metotlarını kılavuz edinerek, doğru ve şaşmaz yolda yürümelidir. İlmin bu gerçek yolu da, öteki dört ayrı ülkedeki Kürtler gibi, Dicle Kürtleri veya Kürmançlarında, Türklüğün öz varlığından bir güçlü uruk olduğuna ve Oğuzlar kolundan geldiği gerçeğine bizi götürmektedir.

    Prof Dr. Fahrettin Kırzıoğlu

    1995 İstanbul

    Evet işte beni araştırmaya yönelten kişiler böyle bilimsel bir araştırmadan haberdar değildir.
    Dediğim gibi bizim ırklarla sorunumuz bulunmamaktadır bizim sorunumuz Türk ırkı’nın istikbalini, geleceğini tehlikeye sokmak isteyen iç yahut dış kaynaklı kesimler iledir. Kürt vatandaşlar devletimiz için bir sorun teşkil etmemiştir. Sorun teşkil edenler dış kaynakların kışkırtmalarıyla gafilce işlere girişen kör cahillerdir. Bu cahillerin yaptıkları da yine bazı dış kanaklı basın yayın organlarıyla tüm kürtlere mal edilmektedir. (Dediğim gibi zannetmeyin ki Kürt diye burada betimleyerek kendimle çeliştiğimi ben siz KÜRT halk diye dediğiniz için sizde bir karışıllık oluşturmasın diye böyle söylüyorum.) Bu da cahil vatandaşlarımız tarafından Kürtler şöyledir böyledir denilip onları kötülemektedir vb. olaylar olmaktadır.
    Bizim hiçbir zaman faşizm ideolojisini desteklemediğimizi ülkücü hareketin en güçlü seslerinden Sn. OZAN ARİF’İN kimlik isimli parçasını başından sona kadar dinlemenizi öneririm. Bu konuda gerçekten ciddiyim. Lütfen bu parçayı dinleyin…

  89. Yazan:Yavuz ÇAĞLAR Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    Değerli AZİZ Bey ben kendimi asla çoıkmaza atmam. Ben burada bölücülüğü yapan Ziya Gökalp bir KÜRTTÜR demekle siz yapmış oluyorsunuz. Bunu sizin deyiminize göre söyledim. Ama benim doğrularıma göre siz ayrımcılık bölücülük ırkçılık yapmadınız. Evet şöyle ki bana araştırmamı önermişsiniz fakat sizin daha Kürlerin bir Türk uruğu olduğunu bilemeyecek kadar cahil olduğunuzu görmekteyim. Evet Kürtler Türktür diyorum. Bunun ile ilgili bilimsel yazıyı http://www.nabikilic.com/nabi.asp?x=1 linkine girerek bulabilirsiniz.

    Bu arada bizim bizden olmayanı asla hor görmemiz mümkün değildir. Siz sanırım bütün yazıyı okumadınız. Ben yazımda Osamnlı, Hazarlar’ı örnek verdim, onları örnek almamız gerektiğinden bahsediyorum. Siz ne derseniz deyin ben böyle bir milletin evladı olmakla gurur duyuyorum evet siz ne kadar karşı çıksanız da gururlanıyorum, siz utanıyor musunuz bilemeyeceğim. Size birşey sormak istiyorum: Allah uzun ömürler versin de anneniz mi ölse çok üzülürsünüz arkadaşınız çlse mi: cevabınızın annem olması tüm dünyada en mantıklı olandır. Diyorum ki Türklüğü mü daha çok seversin yoksa rumluğu mu? Tabi bunu bir Türkseniz soruyorum size.

    Bu arada biz Türk milliyetçilerinin faşizm ideolojilerine uygun tavırlar takınmadığımızı Ülkücü Hareketin en güçlü seslerinden Ozan Arif’in KİMLİK isimli parçasını dinlemeniz sonucu anlayabileceğinizi zannediyorum. Alparslan Türkeş’in Türkiye’de etnik ayrımcılık suçlamalarına verdiği cevapları araştırmanızı dilerim. Ben dersime iyi çalıştım her gün de daha çok çalışmaya devam ediyorum.

    Uzak bir konu olarak da asıl faşizmi kendini faşizmin en büyük düşmanı ilan eden komünislerin uyguladığını Adnan Oktar’ın yazılarından bulabilirsiniz.

    Saygılar ve sevgiler. Allah’ın rahmeti ve merhameti üzerinize olsun…

  90. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply

    Yavuz Bey,cehaletimden kastınız benim Kürtlerin köken olarak Türk olduğunu hâlâ öğrenmemiş olmamsa merakta kalmayın bana cevaben yazdığınız çalışmaya benzer sayısız tez ve yazı okudum.Dolayısıyla bunlardan habersiz olduğumu düşünmeyin.Ancak mesele salt bir tez ve antitez sorunu değil.Ben bu pencereden bakmıyorum.Benim yaşama ve insana dair felsefemde soy,sop,ırk takıntısı yoktur;bana sorarsanız değil Türk-Kürt akrabalığı bütün insanlık alemi sonuçta akrabadır ve aynı köklerden gelmedir.Yaşadığım ülkeyi ve insanlarını seviyorum,ancak bunun için hissettiğim aidiyeti illaki diğerlerinden üstün tutmam gerektiğini düşünmüyorum.Böyle düşünmüyorum diye de sanırım ne gururlanmam ne de utanmam için bir neden bulunmuyor(ya da en azından benim için özel bir neden değildir).
    Anladığım kadarıyla Ziya Gökalp’in Kürt olduğunu iddia etmemle sizi bu yargıya vardırmış.Hayır ben o manada söylemedim.Diğer yorumumda da belirttiğim gibi bir insanın kendi seçimiyle kendisini bir yere ait hissetmesi ya da bir dünya görüşüne adaması gayet anlaşılır bir durumdur ve mensubu olduğu aidiyet(ırk,din,dil veya cinsiyet)kendisini herhangi bir şekilde gerçekleştirmesine engel değildir.Nitekim örneklerini de verdim.Başka bir ulustan sosyolog ve tarihçilerin ömürlerini Türkolojiye veya Kürdolojiye adadıklarını belirttim.
    Dolayısıyla diyalogumuz arasında bir bağ kurarsanız,bir yorumunuzda”kanından olmayana güvenme”şeklindeki belirleminize atfen Ziya Gökalp’e Kürt olmasına karşın nasıl güvebiliyorsunuz diye serzenişte bulundum.Yani düşündüğünüz anlamda bölücülük,ayrılık gayrılık yok.İnsani erdemlerin kriterinin salt kan bağıyla ilişkilendirmenin doğru olmadığına vurgu yapmaktı amacım.İzninizle size bir iki soruyu da ben yönelterek konuya açıklık getireyim(bana yönelttiğiniz soruları da unutmadım bu arada,oraya geleceğim)Mesala son yorumunuzun sonunda inançlı bir müslüman olduğunuzu anladım.Peki sizce Hz.Muhammed gibi islamın yayılmasına öncülük eden İslam Peygamberi de Türk müydü?Peki Türk olmaması sizin nezninizde bir sorun teşkil ediyor mu?Ki etmediğini düşünüyorum.O halde hiçbir insanı ırksal aidiyetinden ötürü iyi ya da kötü bir değerlendirmeye tabii tutmak doğru değil.
    Gelelim sorunuza.Annem sizlere ömür,hakkın rahmetine kavuşalı yıllar oldu.Kuşkusuz dünyada en çok sevdiğim ve değer verdiğim insandı.Ama bu sevgi dünyanın benim dışımdaki diğer anne sevgisi ve evlat sevgisini görmeme engel değil ve sanırım konumuzla pek alakalı değil.Bu kutsal sevgi ve aile bağları her insan topluluğu için geçerlidir.
    Sanırım her şeye rağmen pek çok konuda hemfikiriz,ki bu da sadece insan olmamızla alakalı bir durum.
    Tekrar sevgi ve selamlar,sağlıcakla kalın.

  91. Yazan:furkan Tarih: Eyl 16, 2008 | Reply

    “”Türk yiğitlerin Bizans kanı dökmesi aslında “Hakk’ın insanlığa müjdesi” olmuş.( Bilmiyoruz Bizanslı okuyucularımız da buna katılırlar mı? “”

    beni kaynuka evs ve beni nadr kabilelerinin
    kanlarının dökülmesinin adı “gazaa” oluyor da
    ve bu dökülen kanlar insanlığın kurtuluşu adına
    dökülüyor da,bizans ın ki neden olmasın diye
    sorası geliyor insanın.

    nadr ve kaynuk a kabilelerine mensup okuyucularınız bilmiyorum buna katılırlar mı ?
    tabi içlerinde yaşayanlar varsa hala.

  92. Yazan:mahmuttufan Tarih: Eyl 19, 2008 | Reply

    yorum yapanların içinde acaba Seyit Ahmet Arvasinin Türk İslam Ülküsü adlı3 cildlik kitabını okuyan varmı. Yazdıklarınızla alakası yok gibi geliyor.

  93. Yazan:mahmuttufan Tarih: Eyl 19, 2008 | Reply

    Hepimiz Adem A.S. ile Havva Anamızın çocukları değilmiyiz. En son gen çalışmaları zenci ile türkün aynı gene sahip olduğunu göstermiyormu? Türk lüğün sadece kültür olduğunu biliyormuyuz.Hepimiz bir bütünüz. Ayrılık fikirleri bizden değil.Bize uygun değil. Korkan milletlerde vardır ayrılıklar. Savaşları korkaklar çıkartıp bize gülüyorlar.

  94. Yazan:özgür Tarih: Eki 10, 2008 | Reply

    1. ben müslüman diyen bir insan kesinlikle ırk ayrımı yapamaz. türk olduğu için övünen bir müslüman ya müslümanlıktan ya da türklükten vazgeçmelidir. çünkü ikisi bir arada olmaz islam ırkçılığı milliyetçiliği yasaklar.
    2. tüm dünya türklerin düşmanı ise kardeşim siz paranoyak mısınız manyak mısınız derler.
    3. kürtlerle nedir bu alıp veremediğiniz. kürtler size ne yapmış kardeşim.
    4. ülkücü islamcı gibi karakterler yaratılıyor bu ülke de tabi ki bunu devlet empoze ediyor. yani devlet birilerini hem türk hem müslüman yaparak hem müslümanlığı bir harç olarak kullanıyor yozlaştırıyor da hemde türk milliyetçiliğini fanatizmini faşizan duygulara dönüştürerek toplumda bölücülük yaratıyor.
    biri seyyid ahmed arvasi demiş. kardeşim bu adam arap soyundan yani peygamber torunu olması gereken biri nasıl kalkıp da türklükten söz eder.
    zaten bu ülke de gerçekte türk ırkından kan bağı olmayanlar türk oluyorlar.
    kafatasınızı ölçtürün bakalım ne kadar türksünüz.
    çok sevdiğiniz sayın türkeş biz türküz diye dünyada böbürlendiği zaman ortaasya türkleri karşı çıkmışlar siz ne kısa boylu, ne esmer ne de çekik gözlü değilsiniz türk olamazsınız demişler doğrudur.
    bu ülkenin rumları yahudileri bulgarları yunanları bu ülke de kalıp imtiyaz sahibi olmak için türk milliyetçiliği yapıyor.
    neyse aslında yazacak çok şey var da faşizan duygularınız anlayışınızı yok ettiği için zaten anlamazsınız hemen kavgaya başlarsınız.
    en üstteki yorumların birinde bir arkadaşın dediği gibi türk milliyetçisi geçinen arkadaşlarla bilgi paylaşımında bulunulmuyor hemen kavgaya başlıyorlar.

  95. Yazan:E. M. Esin Tarih: Eki 13, 2008 | Reply

    Bu tür tartışmalarda ortaya çıkan bir gariplik var. O da kendisini Türk ve Türk milliyetçisi olarak nitelenirenlerden çok onlara karşı olanların “ırk” takıntılarının olması. Hani birey kendisini ne olarak nitelendiriyorsa “o” olarak tasnif edilmeliydi. başkalarının sahip olduğu bu hak neden Türklerden esirgeniyor? Anadoluda “rum” kimliği acaba kaç kökenden geliyor ve bunların kaçı zaten Ortaasya kökenli? Sonradan gelen “Türklerin” önceden gelenlerle DNA bağlantısı olması neden garip?
    Irkçılığa karşıydınız da neden Hırant Dink’in ardından “Ermeniyiz” demek yerine “İnsanız” diyemediniz. Neden bazıları bu topraklarda ne idiği belirsiz ırk temelli “sorunlar” üretirken “ne ayrılığı ne sorunu? Hayır hepimiz müslümanız” diye kestirip atamıyor?

  96. Yazan:alatay alpoguz Tarih: Eki 13, 2008 | Reply

    bekın soy sop ile böbürlenmek ne kadar yanlışsa aslını inkarda bir okadar yanlış dinini inkar eden hiçtir aslını inkar eden piçtir ayrıca bu ulke Turkiye vicdanı butun butun bozulmamışsa elbette bu ulkede yaşayan her insan kendisini Turk milletinin bir ferdi sayar bu birlik ve beraberliğe zarar gelmesine razı olmaz olamaz amerikada yada dunyanın başka bir yerinde yokdan milletler milli kimlikler ortaya çıkarılıyorsa 1000 yıldan fazla bir zaman ozellikle anadoluya muhrunu vuran Turk kimliğine sarılmakda fayda vardır sakın kimse din ile milleti birbirine karıştırmasın ne soysuzluk yaparak muslumanlık taslayın nede ırkçılık adına islamı dışlayın denilmiyor islamda olçü aslını neslini yurtunu vatanını milletini bilerek dinini yaşamakdır ifrat tefrit den uzak vasat’ı bulmalı vasat hamiyetperverlikdir islamın 1000 kusur yıldır bayrakdarı olan Turk milleti aid olunmaya değer bir kimlikdir katılmayan varsa oda kendi soysuzluğu ezikliği vs. vs. dendir

  97. Yazan:Mustafa Tarih: Eki 15, 2008 | Reply

    milliyetcilik her yerde vardir sadece büyük sehirlerdeki yalnizlasmis ve o sehirlerde cok karismis toplumlarda pek birsey ifade etmez. En milliyetciler inglizlerdir ama asla söylemezler cünkü ayiptir ve zayiflik alametidir. Milliyetcilik kültür ile alakalidir. Kurallar, gelenekler, dile saygi korumak ve yaymak, hayat tarzi, semboller, krala itaat….hepsi en gelismis sekilde inglizlerde mevcut ama “ben ingliz milliyetcigim” demezler asla. Yasantilari ile milliyetciler lafla degil. Bizde eziklik ve kompleksler ve geri kalmislik cok oldugu icin bas bas bagirmaktan baska birseyimiz kalmamis: bayrak sallamak, bagirmak, andlar, falan filan…bunlara sariliriz. Ne kadar aci. Kaba milliyetcilik daima geri teper

  98. Yazan:Murat Tarih: Eki 19, 2008 | Reply

    Hoca Ahmed Arvasinin milliyetçilik inancını düşünüyorumda, bu durumdan gerçek milliyetçiğin islamiyetten soyutlanamıyacağını anlıyorum.[Kitapları;Hasbihhal,İnsanın yanlızlığı…]Başbuğun hedeflerinden biri de budur;”İslam”…Ve bunu milliyetçilikten soyutlayıp kuşa çevirmek, bir hedef olmaktan uzaklaştırmak aynı zaman da milleyçilikten uzaklaşmak olacağına inanıyorum.Saygılarımla

  99. Yazan:okan demir Tarih: Eki 20, 2008 | Reply

    s.a…
    hz.mevlana-şayet bir türk seslenirse tanrı korusun diye,değil köpekler erkek aslan bile kan kusar..peygamber efendimiz(s.a.v)in övgüsüne nail olmuş,dünyaya 644 sene huzur ve adalet getirmiş,islamın sancaktarlığını yapmış ve dimizi dünyaya yaymış bir milletiz.
    neticede ben orta okul mezunuyum ama ayet yokmudur,biz sizleri kabile kabile yarattık bir birinizin işlerinizi yaptırasınız diye (tam bilmiyorum özr..ama böyle bir ayeti iyi hatırlıyorum)..türk milleti başta cesareti,adaleti ve hoşgörüsüyle islamın sancaktarlığını tarihte yapmış,yapıyor ve yapacaktır..kabenin etrafını islam düşmanı şirketlerin markalarıyla ceviren onlarla makam uğruna işbirliği yapıp ,komşusu açken tok yatan bizden değildir,hadisini hatırlamayan,ellerindeki serveti islam düşmanlarıyla paylaşan arap kral-şeyhlerimi bu dünyaya huzuru tekrar getirecek..lider olmadan hiçbir oluşum olamaz..türk milleti liderliğin gerektirdiği meziyetlere sahiptir.buda cenab-ı hakkın bir lütfudur..fatih sultan mehmet peygamberimizin övgüsüne nail olmuştur,bizde onun torunlarıyız..TANRI TÜRKÜ MİLLETİNE SAHİP ÇIKSIN DİYE YARATTI.B.kağan hz.isa dan binlerce yıl önce taşlara yazmıştır..ama malesef tarihte olduğu gibi içimize sızan siyonis şeytanlar bilinçli bir şekilde milletimizi bu gerceklerden soyutlayıp,ayırmak uğruna psikolojik harp uygulamaktadır…islam dini dünyaya hakim olup tekrar adaleti,huzuru (Allah’ın izniyle)barışı getirecektir.buda türk milletinin liderliğinde olacaktır..kuran da lanetlenmiş beni israil-iblis işbirliğini sinsi düşmanlığı yok olmaya mecburdur.bu rab bimizin vaadidir..siyon uşakları bunu iyi bilsinler..bu dünyaya tekrar adalet hükmedecektir..a.e.olun

  100. Yazan:Mustafa Kemal Tarih: Eki 22, 2008 | Reply

    en başta milli birliğiniz olacak ki, yeşil bayraklı ezanlı dininizi koruyabilesiniz, yayabilesiniz. milli birliğiniz olmadan islam bayrağı altında toplanmanız mümkün değildir. “cihat” veya dini birlikden kastinizi, fiili birliği 1. Cihan Harbi sırasında tarih yazmıştır. “Halifelik” bayrağı altında toplanan “müslüman arap kardeşleriniz” bizleri hiç göz yummadan, çıkarları uğruna arkadan vurmuş. Kutsal sayılan “halifelik” makamının aslında hiçbirşey olmadığını gözler önüne sermiştir.

  101. Yazan:AlperTUnga Tarih: Kas 4, 2008 | Reply

    Biz Türkler,Tabiki soycu,ırkcı,Türkçü olacağızki..Ecdadımızı,Atalarımızı,Kültürümüzü unutmayacağız..

    Son başbuğ Atatürk derki;

    ”Eğer Benim yaratılışılımda bir üstünlük görüyorsanız Türk olarak doğmamdır..”

    Bu sözden bir Çok şey Çıkaracaksınızdır..

    Sizler Başbuğ Atatürk İlkelerine karşı geliyorsunuz bu fikirlerle..Aranızda Türk soyundan varsa Titresin ve kendine gelsin..

    Bir Gün Kızıl Elma,Turan yad olacaktır..

    Alper Tunga
    GÖKKURTLAR
    http://www.gokkurtlar.org

    TANRI TÜRK’Ü KORUSUN

  102. Yazan:Yavuz Çağlar Tarih: Kas 8, 2008 | Reply

    Ya bu ya türklükten vazgeçin ya da islamiyetten diyen gafillerin maksatlartını SON BAŞBUĞ ALPARSLN TÜRKEŞ şuşekilde değerlendirmiştir:

    “Bu sözleri söyleyenler bilinçsizce söylüyorlarsa cahildirler, Bilinçli söylüyorlarsa haindirler.Türklük ve islamiyet birbirinden koparılamaz değerlerdir. Çünkü biz Türker 1200 yıldan beridir İslamiyet etkisiyle 3 kıtada hüküm sürmüşüzdür. Adaleti yaymışızdır.

    Ümmetçilik diyebirşey vardır. Tüm İsam devlwetlerinin tek çatı altında toplanmasıdır bu. Almanya Kralı Şarlken neredeyse tüm Avrupa’yı elegeçirecekti. Tunus’u almak istiyordu. Kanuni padişahtı. Tunus’taki Arap şeyhleri Şarlken’le anlaştılar. Allah yolunda ölümü göze almış mücahidleri savaş alanında arkadan vurarak Alman saflarına geçtiler.

    1. Dünya Savaşında durum değişmemiştir. Halife’nın cihadçağrısına cevap veren sadece orta asyadaki TÜRKLER olmuştur. Araplarsaingilizlerle anlaşarak bizi Hicaz-Yemen cephesinde arkamızdan vurmuşlardır. sAVAŞTAN SONRA ingiliz komutanı Kral abdullah ile birlikte kudüs’e gitmiş Kubbetüs Sahra’da kutsal taşın üzerine çıkmış askerlerine seslenmiştir. Daha sonra yine bir TÜRK olan yıllarca kutsal şehir KUDÜS’ü haçlı şerefsizlerin eline vermeme mücadelesi etmiş SELAHADDİN EYYÜBİ2nin mezarını tekmelemiş ve aşağılayıcı laflar etmiştir.

    GELİN KARARI SİZ VERİN.

    yine ALPARSLAN TÜRKEŞ der ki:

    İSLAMİYET RUHUMUZ, TÜRKLÜK BEDENİMİZDİR. RUHSUZ BİR BEDEN ANCAK CESETTİR.”

    Bu da ya türklük ya islamiyet diyen beyinsziz, gafil, cahl veyahut hayinlere cevap olsun…

  103. Yazan:MY Tarih: Kas 8, 2008 | Reply

    Yavuz Bey,

    Müslümanlar ALLAH’in sözlerine bakar, Alpaslan Türkes’in degil.

    Islam her türlü milliyetçiligi, kavimciligi, kan-soy-sop davasini, irkçiligi, kültür milliyetçiligini yasaklar.

    Bu konuda ihlas ve takva anahtar kelimelerdir.

    100 yil önce dedenizin isledigi günahlarin size bir zarari olmayacagi gibi yapmis oldugu iyi islerin de size bir katkisi yok. Siz kendiniz bos beyaz bir sayfa açar ve yasarsiniz.

    Benzeri sekilde 100 yil önce yasamis bir Ingilizin veya bir Arabin gene 100 yil önce yasamis bir Türke yaptigi kötülüge bakarak “BÜTÜN INGILIZLER/ARAPLAR SONSUZA KADAR BÜTÜN TÜRKLERIN DÜSMANIDIR” derseniz bu düpedüz IRKçILIK olur.

    Irkçilik Islam’a aykiri oldugu kadar akla ve mantiga da aykiridir. Bir çok osmanli padisahinin annesi hristiyan ailelerin kizlariydi. Ayrica mesela Kanunî Fransa ile özel anlasmalar yapmaktan çekinmedi.

    Fatih Istanbulu aldiginda nüfusun %40’i ortodox rum idi. Eger sizin Basbug’unuz o zaman padisah olsaydi herhalde valide sultanlar da dahil herkesi katlederdi. Osmanli imparatorlugu da kurulmadan çökerdi.

    Yine de son karar sizin. Iste ALLAH’in sözleri, iste Basbug’un sözleri. Ahirette “hamili kart yakinimdir imza Basbug” yazili kart vizit getiren ülkücülere özel muamele yapiliyorsa bilemem 🙂

    Saygiyla

  104. Yazan:mustafa saim Tarih: Ara 12, 2008 | Reply

    Yanına yaklaşarak Kürtçe yardım talebinde bulunan eli öpülesi bir ihtiyar teyzeye mesuliyet duygusu taşıması ve hüsn-ü misal olması beklenen üst düzey bir askeri görevli’nin tepkisi: “Türkçe bilmiyor. Eğer bu devletten yardım istiyorsa, devletin resmi dilini öğrenmesi lazım.” Ve aynı günlerde bir emniyet amirinin bir çocuğa benzer tavrı: “Önce dilimizi öğretin, sonra yardım edin.”
    Fıtraten akraba tutkunluğu, ırsi-cibilli taraftarlığı yüksek bu halk kesimine bu şekilde davranış; onlarda bir ezilmişlik, horlanmışlık ve bundan doğan ‘ayrı milliyet bilinci’nden başka ne fayda sağlar. Hususiyetle vatandaşın ‘devlet’in ta kendisi olarak gördüğü önemli makamların sahiplerinden gelirse…
    Makul düşünen, bilinçli sıradan vatandaş tepkisinden dahi mahrum kalmak, toplumda yükselen hissi tavra iştirak etmek ne derece mantıklıdır.
    Bir yaşlı ninenin ve bir ufaklığın Türkçe öğrenemeyişinin mazur görülebileceği aşikar. Ancak diğer yaş gruplarının Türkçe bilmemesinde onlardan çok eğitim sistemimiz, hükümet edenlerimiz kabahatli değiller midir ?
    * * *
    Başka dili konuşan, içerisinde farklı kültür-fikir dinamikleri, değerleri barındıran bir bölge söz konusu ve yıllar boyunca bu bölgenin ülkenin bütünüyle entegrasyonu mümkün kılınamamış. Ferasetsiz, günübirlik politika üretme-uygulama alışkanlığımız, uzun vadeli plan yapamama zafiyetimiz burada da göstermiş kendini.
    Diğer bölgelerle insan sirkülasyonunun en düşük seviyede oluşu, adeta memurlar ve askerlerle kısıtlı kalışı ve devletin su yüzünde olmayan hiçbir hadiseye olmadığı gibi buna da yabancı kalması ve uygun vasıtalar oluşturmak amaçlı kafa yormaktan çok uzak oluşu gözler önünde.
    Türkçe dilini elde bu derece uygun vasıtalar varken bunca yıl öğretememek ve sağduyulu, bilinçli vatandaşlar yetiştirmek amaçlı eğitim sistemi uygulayamamak. Kendi başına düşünme, tesir altında kalmadan doğruyu eğriden tefrik edebilme kabiliyetini verebilecek bir eğitim yerine “Şu kadar bilgiyi bu nispette anla, ezberle” anlayışındaki ‘kurşun asker’ yetiştirmeye programlanıp onu dahi yüzüne gözüne bulaştıran ‘Çok milli Öğütüm Sistemi’
    Kültür yatırımlarına ağırlık vermek; bölge vatandaşlarını ülkeyle bütünleştirmek, bütünleyici parçayı bütüne raptetmek üzere politika üretmek yerine tek çareyi bölgeye kum- çakıl dökmekte görmek.
    Vatanın bütünüyle aynı dertleri paylaşan, ‘ayrılık’ akıllarının ucundan geçmeyen sessiz çoğunluğun sesini yükseltip, bu sesin bölgenin gerçek sesi olduğunu hissettirmek gerekirken; kendi halkının değerlerine yabancı –hatta düşman- ve o halkın yüzde beşini dahi temsil etmediğine herkesin emin olduğu üç beş çığırtkan anarşist bozmasına cevap vermek telaşına düşen basiretsizlik şahikası hükümetler.
    Bölgenin kültür-anlayış-dil farklılığını tanıyacağız derken; meseleyi bölge halkının kendini ülkeden farklı hissetmesi ve bir ‘millet bilinci’ ne düşmesi kertesine getirme beceriksizliği.

    * * *
    Ve nihayet teselli:
    Bölge halkının iman intibahı yüksek, İslami hassasiyeti mevcut; örf ve adetleriyle hala ileri mertebede irtibatlı. Ve siyasi ayrılıkçılar: dini reddeden, Marksist, terör örgütü tabanlı politika üretmeye çalışan ve bu nedenle Yaradan’ın izniyle niyetleri akim kalmaya mahkum.
    Ve nihayet, elde bulunmaz bir çare, bir fırsat, ümit:
    Dini bir kıblesi bir, ezanı, peygamberi bir yüze bine kadar bir birleri olan halklar ve onların ebedi kardeşliği.
    Alemlerin Rabbine nihayetsiz şükrolsun

  105. Yazan:Eren Tarih: Oca 2, 2009 | Reply

    bence yazınız yanlıs olmus mehmet yılmaz bey ben de milliyetci bir gencim yazdıgınız makale milliyetciligi asagılayıcı nitelikler tasımaktadır . milliyetcilik tam anlamıyla ırkcı bir yaklasım değildir. bizim yani milliyetciligin inanısına göre ben türküm diyen ve kendini türk olarak gören herkes türktür . milliyetciligin ırkcı bir yaklasım oldugu iddiası ise yanlıstır . milliyetciligin yürütüldügü organlardan biri olan ülkü ocaklarinda sayısız kürt kardasimiz vardır. örnegin buyük sanatcılarımızdan mustafa yıldızdogan (kendisi türkiyem sarkısını seslendirmistir) kürt asıllı bir abimizdir fakat ben kürtüm diye türklerden ayrılmamıs aksine türklügü gururla yasamıstır . Ayrıca milliyetcıler samanist bir inanca sahip degillerdir.milliyetciler islama inanmıs kımselerdir. islamda hukmul vatan minel iman denmistir yani vatan askını imanla bir anmıstır . herkez vatanını seve bilir fakat iş sözde degil hareketlerce sevmeye gelince kimisi komünist kimisi fasist oluyor biz bu iki kavramı da tastif etmiyoruz . biz millet olarak muhasır medeniyetler üzerrine cıkmak ve ülkemizi emperyalist güclerin eline bırakmamak icin mücadele etmekteyiz .son günlerde görüldügü gibi ülkemiz bircok tehdidin altındadır . bizim hareketimiz bu tehditleri bertaraf etmek icin calısmaktır bu da ancak MHP nin iktidaragelmesiyle olur buda bizim fikirimiz efendim fikir ve düsünme özgürlügü hakkında sözler söylemektesiniz fakat özgürce fikrini savunanları böyle aşagılamaktasınız kendi tezinizi kendiniz cürüttünüz . bu konuda gelin cözümü türk halkına bırakalım …

  106. Yazan:bortecine Tarih: Oca 3, 2009 | Reply

    cok guzel bır konu cokda derın yazılmıs ancak vurgulamk ıstedıgım tek hakım cumleyle sudur kı:ülkücülüğün prensibi,davası TÜRKLÜK GURUR VE SUURUNU İSLAM AHLAK VE FAZİLETİNİ YAŞATMAKDIR 9 IŞIK DOKTORINI YASMAK VE YASTMAKDIR. SAYGILAR.

  107. Yazan:aLaaDDiN YüCE Tarih: Oca 10, 2009 | Reply

    @Alper Tunga

    Biz türkler illaki ırkçı olacağız…demişsiniz!

    o zaman türkiyede türlü türlü millet var yani siz bu milletlerin hepsinin soyunu kurutmak için mi çalışıyorsunuz?

    baksanıza herkes sizin düşmanınız olmuş…!
    onun için mi bir zaman lar devlet bahçeli özel bir tv kanalında “sevgili ülkücü! vatandaşlarım türkiyede iç savaş zilleri çalıyor siz bu iç savaştan uzak durun” burada türk vatandaşları dememesi çok ilginç!
    ama bildiğimiz gerçeklere göre artık ilginç değil… nede olsa herkes düşmanınız!!!
    biraz daha güç kazanırsanız herhalde bütün milletlere karşı harp ilan edersiniz…

    birde ülkücüler müslümanlıktan bahseder…
    her naralarında YA ALLAH BİSİMİLLAH ALLAH’U EKBER derler… Müslümanlık kavramını sadece ülkücülere has kılmışlar sanırım… baksana bütün milletler onların düşmanı… o zaman ya o milletlerden müslüman yok yada ülkücüler müslümanlık derken ülkücülüğü bilirler…eee CENNETEDE SADECE ÜLKÜCÜLER GİRECEK!!!

    nede olsa onların 9! ışık diye dayandıkları esasları var… islamda amentünün! esasları onlar için önemli değil!!!

    eminim ergenekon da faiili meçhul cinayetler zincirinin başınıda ülkücüler çekiyor!
    beni yanlış anlamayın…

    madem bütün herkes size düşman o zaman birsürü faili meçhul şekilde imha olan kişilerinde okları size yöneltilir!!!

    yahudileri kınarsınız… aslında sizin anlayışınız yahudilerin anlayışıdır…

    ne ekerseniz onu biçersiniz…
    nasıl bakarsanız öyle görürsünüz…

    güzel şeyler ekmeye insan gibi bakmayı öğrenin!!!

    ALLAH sizi vede sizin gibileri ya ıslah yada imha etsin!!!

  108. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Oca 10, 2009 | Reply

    Alaaddin Bey,

    Ben de bu makaleyi okuduktan sonra bazı yorumları cevapladım.Amacım,sizin de çok yerinde belirttiğiniz gibi,düşmanlık psikoljisine hapsolmuş gençlerimizle bir diyalog kurmaktı.Çok da olumlu bir sonuç alamadığımdan da bundan vazgeçtim.

    Ayrıca kendilerini ülkücü diye tanımlayanlarla olumlu bir sonuca varmak,bir noktada uzlaşabilmek de hemen hemen imkansız.Çünkü kendilerini yaşamış oldukları toplumdan adeta soyutlamışlar.Kendileri gibi düşünmeyen herkesle problemliler ve dolayısıyla kendileri dışındaki herkesi düşman olarak görüyorlar.

    Şimdi sizin de benim de bu tesbitlerime itiraz edecekler olacaktır muhtemelen.Ve eminim yukarıdaki yorum dalgasından farklı şeyler söylemeyeceklerdir.Bakınız,ülkücü veya milliyetçi olduğunu iddia eden yorumcuların en ılımlı ve düzeyli yorum yazanının da kullandığı dil ve jargon aynı…Başta Mehmet Bey’in yazısını bir hakaret ve aşağılama olarak algılıyorlar.Bununla da yetinmiyerek her eleştitiyi vatan hainliği,işbirlikçilik,uşaklık vs.le bir tutuyorlar.

    Bu hissiyatla ilgili dikkate değer bazı noktalar daha var.Mesela milliyetçilikle ilgili herhangi bir konuyla pek ilgilenmez bu “vatansever”arkadaşlarımız.Dikkat edin,bu sitede yayımlanan yüzlerce yazı ve makaleye tek satır yazdıkları yok.E,peki sormazlar mı bu nasıl vatanseverliktir diye.Kısacası eleştiriye açık olmadıkları gibi,milliyetçi söylem dışındaki herhangi bir konu pek ilgi alanlarına girmez.

    Oysa bu taraf psikolojisinden kurtulabilselerdi,tartışma ve eleştirinin sadece kendilerine yönelik olmadığını anlamaları o kadar da zor olmayacaktı.Zira kimselerin onları hedef aldığı falan yok.Liberaller,solcular,kürtçüler de eleştirilebiliyor,kurum ve kuruluşlar,sistem ve ideolojiler,din ve inançlar,bakanlar ve başbakanlar da.Fakat ne hikmetse konu milliyetçiliğin eleştirisi/özeleştirisi olunca kıyametler kopuyor.Kutsallarına saldırılmış gibi aşırı bir tepkiye yöneliyorlar.

    Fakat şunu bilmelerinde fayda var.Ne yazının yazarı,ne de kendilerine muhalif olarak gördükleri kesimlerin onları küçük gördüğü falan yok.Asıl kendilerini bu duruma düşüren yine kendi ikrarlarıdır.Kanıtı da yukarıdaki pekçok talihsiz yorumlardır.Kin,öfke,düşmanlık,hakaret ve aşağılama dolu,ırkçı ve düşmanlık kokan,saldırgan ve düzeysiz bir sürü yorum var.Bu tavır acaba ülkücülerin nasıl bir ruh hali içinde olduklarını yeterince göstermiyor mu?Hadi diyelim ki bu tavrı hepsine mal etmek doğru değil.Fakat “ben de milliyetçiyim,yazıda haksız isnat ve suçlamalar var”diyen kısmen ılımlı olanlara ne demeli?Hiçbirinden bu tür çirkin yorumlara en ufak bir itiraz gelmiş midir?Gelmez de.Zira kendilerini “masum”milliyetçi diye takdim eden arkadaşlarca milliyetçilerin ve ülkücülerin her türlü hakarette bulunmaları bir hak olarak görülüyor…Her türlü düşmanca tavır,kin ve öfke belirtisi normal eddediliyor.

    Bu pespaye dili kullanmakta bir beis görmeyen ve ırkçılık ilettine boğazına kadar batmış garabet fikirlilere diyeceğim yok.Zaten ne dense fayda yok.Ancak,”siz milliyetçileri,ülkücüleri yanlış tanımlıyorsunuz”diye söze başlayan arkadaşlara tavsiyem işe kendi içindeki çürük elmalarla başlamaları.Yoksa kendilerinin ülkücüler hakkında yakındıkları imaj kolay kolay değişmeyecek.

    Bu nedenle tez elden eleştiriye açık olmalarını,kendi gerçekleriyle yüzleşmekten çekinmemelerini salık veririm.Yoksa bu tartışma hiçbir olumlu sonuca ulaşmadan daha da kısırlaşır ve içinden çıkılmaz bir hâl alır.

  109. Yazan:aLaaDDiN YüCE Tarih: Oca 11, 2009 | Reply

    @Aziz Yılmaz

    sizin ülkücüler hakkında yaptığınız araştırma çok güzel…

    ülkücü gençlerle ve ülkücü çocuklarla konuştuğum zaman siz neden ülkü ocaklarına gidiyorsunuz orada ne tür bir eğitim ne tür bir ideoloji size enjekte ediyorlar dediğim zaman; bazıları orada Kur’an okuyorlar diyorlar… peki okudukları ile oradakiler amel ediyorlar mı dediğim zaman tabiki bir hayır cevabı alıyoruz… bazıları ise plav veriyorlar veya çay içiriyorlar diye gidiyor…bazıları babam ülkücü diye… bazıları diğer arkadaşlarının gölgesinde kaldıkları için gidiyor…

    yani anlayacağınız yeni yeni giden kişiler ya açlıktan yada birilerinin arkalarında olmalarından hoşlanıyorlar… ülkücüyüz diyip göğüslerini kabartmaları hoşlarına gidiyor… çevreye korku salmak hoşlarına gidiyor… heryerde bizim borumuz ötsün çabası içindeler… haklı veya haksız olmak önemli değil… ülkücüler herzaman haklı imajını veriyorlar… ülkücüler vatanseverdir… onlardan başka vatanını seven yok… ya milliyetçilik ya teslimiyetçilik zihniyeti…

    ama nereye kadar…
    herkese bölücü derler…
    ama ülkücülerden başkasınıda kabul etmezler!

    nasıl bir cahalet nasıl bir çelişki…
    bir beyin bu kadar mı çelişkilerle dolar…
    bu saf insanlar bu kadar çabukmu kandırılır…

    müslümanız derler…
    ama islamın bütün kurallarını küçümser ihmal ederler…
    kendi reislerinin koyduğu kuralları yüceltir kayıtsız itaat ederler…
    atam babam böyleydi derler…

    Kur’an da bu tür zihniyetteki insanlar için bir çok ayet nazil olmuştur…

    “Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin” denildiğinde, “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter” derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?” (Maide Suresi, 104)

    Önde gelenler arasında da atalar dinine bağlı kalma eğilimi yaygındır. Kuran’da bunun değişmez bir kural olduğu şöyle haber verilmiştir:

    “İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun ‘refah içinde şımarıp azan önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir: “Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz.”

    (O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir: “Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?” Onlar da demişlerdi ki: “Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız.” (Zuhruf Suresi, 23-24)

    madem Kur’an okuyorlar o zaman kendilerininde ne tür bir zihniyette ve nereye doğru gittiklerini de iyi biliyorlar…
    kandırıkları insanlarında veballerini artık çekerler diyelim…
    kendi amaçları doğrultusunda bu tür siyatçilerin bu tür ideolojilerin insanları paramparça yapıp onların kalplerine kin, nefret tohumlarını yerleştirip birbirlerini yoketmeye uzlaşmamaya ayrışmaya yöneltiyorlar… ve bunların üzerinden hedeflerine gidiyorlar… bütün islam kavramlarını kendilerine göre kılıf uydurup istismar ediyorlar…

    yazacak çok şey var ama anlayan az kişi var…
    bir kere hipnoz olmuş bu toplum… yanlışa doğruya kendi ideolojilerinin getirimine göre bakıyorlar… herkes kendi ideolojisi çerçevesinde doğru ve kendini savunuyor… demokraside onları desteklemiş… herkes kendi ideolojisini demokrasi yapmış… ve itaat mercisi ALLAH’ın dedikleri değil onların ata babalarının dedikleri olmuş… yazık yazık olmuş… biraz varsayımları hesaba katarak kendilerini Kur’an a göre muhasebe etmeleri lazım… aklı olan ve ölümün hak olduğunu ahiretin var olduğunu bilen bunu yapar… sağlıcakla

  110. Yazan:ersin Tarih: Oca 17, 2009 | Reply

    bu yazılanlar çok saşçma tamamen idda ve yalandır ülkücü harekti kirletme proveklerididr biz bunula 1944 de mahrum kaldık ve daha sonra tıpkı komünistler gb bizlerde aynı hücrelere konup işkence gördük 12 eylüüde asıldık ve üstüne üstlük masum alewi vatandşalrırmız katleden ve bnm hiç bi zaman ülkücü kabul etemdiğim ve enbüyük Türk destanını mahvedenler bugün hesap verecekler onlar ergenekon udr bunu sölemke bile utanç veriyor 2 tarflı oyuna gelmedikmi bnm için bir solcu düşman değil benim için bir kürt düşman değil ben kafatasçı değilim ve böyle olan arkadslarımıda uyarıyorum gerçek ülkücü şunu kabul eder bu topraklarda yaşayn ve kendine her Türk diyen bizdendir ayrıca Türklük damrda gezendeğil yürekte olnadır ülkücülük çete kurup ünlü olup bn ülkücüyüm diyip karı kız kavgasına ocakları kullanan veyea isalamdan uzak durup haram içkiyi tüketen hiç değildir ülkcü ırkçı olmamalı ülkücü esnek olmalı unutmayın ki ab ve abd empeyazliminde kalan vatanımızı nasıl bölüyor araştırın kürtler ayrı bi ırk değil onlarda turani kavmideki faarklı bir Tü rk boyudur fakat dış güçler bunu bugün akp yoluyla bize dayttılar kürt farklı etniik kimli,k oldu bu yanlıştır saygılarımla

  111. Yazan:Yavuz ÇAĞLAR Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

    Yazık, yazık, yazık.

    Asıl gaflet ve cehalet içinde bulunanlar sizlersiniz.
    Şimdi soararım size: ülkücü gençlik 1944’ten başlayıp bu günlere kadar komunistlerle dağda, ovada, şurada burada savaşmasaydı siz şu an İslamiyet’i hakkıyla yaşayabileceğinize inanıyor musunuz?

    O alnı pak gençlik bizlerin geleceği için tertemiz alnından vurulup yere serildi ama sizin bu cahilce konuşmalarınız onların kemiklerini sızlatmaktadır.

    İsmet İnönü Kuranları toplatırken neredeydiniz? Ama İsmet Paşa’nın karşısına dikilen bir gençlik vardı: Ülkücü Gençlik…

    Allah sizin gözünüzün önündeki perdeyi kaldırır inşallah.

    Yine bir soru daha: Biz ümmet dedik halifeliği elimize aldık, tüm müslümanları rahata kavuşturduk, yardım ettik, daha önce abbasi halifelerinin koruyuculuğunu biz üstlendik ama ümmetimiz ne yaptı: bizi cezayir’de sattı, bizi 1. dünya savaşı’nda sattı.Hani nerede kaldı kardeşlik.

    Size şunu söyleyeyim: Sen yanında seninle aynı görüşleri savunan insanı mı görmek istersin yoksa seninle aynı kanı taşıyan öz be öz kardeşini mi? Seninle aynı fikirleri taşıyan kişi seni sıkıştığı zaman terk eder ama kardeşin etmez. Her ne olursa olsun senin arkandadır.

    Bizim ülkümüz TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ’DÜR. Ama şunu gördüm kü sizin gibi insanlarla bu ülküye biraz zor varacağız. olsun yolunu bildikten sonra önün çöl olmuş ne çıkar. Biz sizin gibi ne çölleri aştık…

  112. Yazan:Çağrı Tarih: Şub 17, 2009 | Reply

    Yazınız analiz kisvesi altında biraz çarpıtmaya girmiş. Kavramları ve görüşleri başından ele alıp yarısında bırakmalar, bir diğerine ortadan dalıp sonuna doğru başka yerlere eklemlemeler… Misal: N.Atsız, Ülkücülük davasında önemli bir kilometre taşıdır. Ancak burada bahsi geçen konularda Ülkücü Hareket’le yolları ayrılmıştır. Uzatmama gerek yok, bu yazıyı yazarken harcadığınız zamandan az bir sürede, internette bu konuya vakıf olabilirsiniz. İşin kötüsü, bence zaten vakıfsınız da çarpıtma güdüsüyle işinize gelmiyor. Ülkücü Hareket’in nihai amacı İlahi Kelimatullah’tır. Milliyetçi – güçlü Türkiye bu davanın bayraktarıdır. Araplar’a sempati besleyen Avrupa’nın Türk’ten hazzetmemesinin sebebi de şu gerçektir ki eğer Türk olmasaydı “onlara göre” İslam’ı kontrol altına almış olacaklardı. Son olarak: “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur; Ruhsuz beden ceset olur!” Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ

  113. Yazan:ercan Tarih: Şub 21, 2009 | Reply

    iyi olmuş

  114. Yazan:melekut Tarih: Şub 21, 2009 | Reply

    “TNT patlayıcıları hazırladık. Bizi de muhtemelen öldürecek, daha doğrusu hapishanede canlı koymayacak güçte bir malzemeydi. Son çaremiz hapishaneyi havaya uçurmaktı. Açık havada bile yakın mesafede canlı koymayacak güçte olan bu patlayıcı, dar hapishane ortamında meseleyi kökten halledecekti şüphesiz. …

    Ertesi günü geniş çaplı bir arama yapıldı. Bizim koğuşta bir tabanca ve TNT kalıplarını buldular. Bütün gazeteler birinci sayfalarında bizim patlayıcılardan söz ediyor, şok haber diye kamuoyuna sunuyorlardı. Kirli ruhlara korku salmıştık. Hapishane artık bizimdi.” (“ülkü şehidi” Mehmet Aluş’un anılarından)

    Alıntı yapılan yerde ki bu hatanın buraya da aktarılmasına gönlümüz razı olmadı. Yukardaki anıların yazarı Mehmet Aluş değil, Yusuf Ziya Arpacıktır.

    Saygılarımla

  115. Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 21, 2009 | Reply

    Bir elin Şamanizm’de, bir elin İslamiyet’te. Bir elinde bozkurt, diğerinde hilal, sen mutlu ben bahtiyar. Pragmatik olmak böyle bir şey, tam bir OY AVCILIĞI. Zira şamanizm ağırlıklı tam bir Türk milliyetçisi Nihal Atsız çizgisindeki CKMP’nin son kongresinde Nihal Atsız kanadının tasfiye edilerek, şamanizm vurgusu budanmış bir milliyetçiliğin yanına islamiyet açılımının da eklenerek, CKMP’nin MHP’ye dönüştürülmesi tamamen oy avcılığı düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Yoksa Peygamber’in hadislerine rağmen milliyetçilik ile islamiyetin bütünleştirilmesinin başka nasıl bir açıklaması olabilir ki?
    Milliyetçiliğin tavan yaptığı dönemlerde Enver Paşa, Hitler ve Musolini ortaya çıkmış, bu her 3 kişiliğin de en başta kendi ülkesine verdiği onarılması mümkün olmayan zararları yaşayarak öğrendi dünya milliyetçiliğin ne demek olduğunu. Osmanlıyı yıkan Enver Paşa’nın ta kendisidir. Osmanlı gereksiz yere katıldığı 1 nci dünya savaşı yüzünden yıkılmıştır, buna ise Enver Paşa’nın milliyetçilik hırsı neden olmuştur.
    Marx’ın ömrü, milliyetçiliğin tavan yaptığı bu dönemleri görmeye yetmemiştir. Görebilmiş olsaydı “din afyondur” yerine “milliyetçilik afyondur” veya “din de, milliyetçilik de afyondur” mu derdi acaba?

  116. Yazan:Cybermuslim Tarih: Mar 6, 2009 | Reply

    Oku oku bitmeyen sayfanın sonuna geldiğimde aşağı yukarı hepsinde eleştirecek bir şeyler gördüm. Müslüman olduğunu söyleyip aristo mantığı ile bişeyler açıklamaya çalışanlar (hayat acıdır, biberde acıdır. O zaman hayat biberdir.), ülkücüyüm deyip ne dediğini bilmeyenler (kendilerine birilerini başbuğ edinmek zorunda kalmış olanlar …bu arada ben ülkücüyüm, sizler gibi türkücü değil). Ama eleştirel yaklaşımım ülkücüyüm düyenlere olacak. Kargayı klavuz edenlere mustafa filmi ithaf olunur. Selam ve dua..

  117. Yazan:Cesur Türk Haber Yönetimi Tarih: Mar 13, 2009 | Reply

    Burak Akman şöyle diyor:
    Değerli Okur

    Türkçülük fikir ve eylem olmaktan ziyade yaşam biçimidir.”Her şey
    Türk için, Türk’ e göre,Türk tarafından” ifadesinden yola çıkarak
    bugün hatırlamamız gereken en önemli unsur kendi öz
    değerlerimizdir.Türkçülük =Irkçılık olmadığı gibi vatan
    topraklarımızda yaşayan tüm etnik kültürlere olabildiğince yaşamsal
    özgürlüklerini sağlayabilmektir.Buradaki tek temel prensip ve tavizi
    verilmez konumuz Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü ve kültürümüzü
    korumaktır.

    Bu anlayışla dünya ve ülke gündemine ilişkin en doğru ve tarafsız
    haberleri , Akademik makaleleri, Araştırma konuları, farklı bakış
    açıları ve yorumlarıyla birbirinden değerli yazarları ile
    http://www.cesurturkhaber.com internet haber sitesi yayınına
    başlamıştır.
    Bilgilerinize sunulur

    CESUR TÜRK HABER YÖNETİMİ
    http://www.cesurturkhaber.com

    yayına geçen haber sitemizin tanıtım yazısıdır. Sitenizde yer verirseniz
    sevinirim.

    En derin saygılarımla

  118. Yazan:Faruk Saim Akhan Tarih: Nis 4, 2009 | Reply

    Açıkçası yazıyı yorumlama isteğiyle okudum. Zira başlık ilgimi çekmişti.
    Ancak üzerinde bu kadar çok yazılmış bi konuda yazmak, seçimden sonraki gün seçimi kim kazandı konulu yazmak gibi bir şey. Dolayısıyla istiğna ediyorum yazmaktan.
    Fakat söylemeden edemeyeceğim mevzular da var.
    Yazının uzunluğu…
    Daha kısa olmalıydı. Gereğinde genişe ele alınması ihata edilmesini zorlaştırmış. belki 2 3 parçaya bölünebilirdi.
    Tespitler,
    Çoğuna katılıyorum. Bazı noktalarda lafın uzaması netlik sorunu oluşturmuş.
    Genel olarak, milliyetçiliğe doğru bir bakış getirilmiş, ancak bence hiç bir şekline taviz verilmemeli. Son iki yüzyılda en çok kullanılan ve faşizmi en fazla besleyen kavram milliyetçilik…

  119. Yazan:Muhammed Tarih: Nis 12, 2009 | Reply

    ASIL ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN ORTAK PROBLEME DEĞİNMEK GEREKMEZ Mİ?

    PAKISTANLI BIR BILIM INSANININ YAZISI …
    Dünyada yalnizca 14 milyon Yahudi var, Kuzey ve Güney Amerika’da yedi
    milyon, Asya’da bes milyon, Avrupa’da iki milyon ve Afrika’da 100,000
    kisi. Tek bir Yahudi’ye 100 tane Müslüman düsmektedir. Buna ragmen
    Yahudiler tüm Müslümanlarin toplamindan yüz kez daha güçlüdürler.
    Nedenini hiç merak ettiniz mi?
    Tüm zamanlarin en etkin bilim adami ve Time dergisi tarafindan
    ‘Yüzyil’in Adami’ seçilen Albert Einstein bir Yahudi’ydi. Psikanalizin
    babasi Sigmund Freud bir Yahudi’ydi. Karl Marx, Paul Samuelson ve
    Milton Friedman da öyle. Iste size ürettikleriyle tüm insanliga
    zenginlik katmis olan Yahudilerden bazilari:
    Ø Benjamin Rubin insanliga asi ignesini verdi.
    Ø Jonas Salk ilk çocuk felci asisini gelistirdi.
    Ø Albert Sabin çocuk felci asisini daha da gelistirdi.
    Ø Gertrude Elion lösemiye karsi ilaci verdi.
    Ø Baruch Blumberg Hepatit B asisini gelistirdi.
    Ø Paul Ehrlich frengiye karsi bir tedavi buldu.
    Ø Elie Metchnikoff bulasici hastaliklarla ilgili çalismalariyla
    Nobel ödülü kazandi.
    Ø Bernard Katz nöromüsküler iletisim (kas-sinir sistemi arasi
    iletisim) alaninda Nobel ödülü kazandi.
    Ø Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsizliklari ,
    diabet, hipertiroid) Aaaron Beck Cognitive Terapi (akli bozukluklari
    depresyon ve fobi tedavilerinde kullanilan psikoterapi yöntemi)
    gelistirdi.
    Ø Gregory Pincus ilk dogum kontrol hapini gelistirdi.
    Ø Gerald Wald insan gözü hakkindaki bilgilerimizi gelistirerek Nobel
    ödülü kazandi.
    Ø Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelisimi çalismalari) dalinda
    Nobel aldi.
    Ø Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaratti.
    Müslümanlar da dahil tüm hastalar Yahudilerin; bu buluslarindan
    yararlaniyor, sagligina kavusuyor.
    Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik isiklarini,
    Benno Strauss paslanmaz çeligi, Isador Kisse sesli filmleri,Emile
    Berliner telefon mikrofonunu ve Charles Ginsburg videotape kayit
    makinesini gelistirdi. Stanley Mezor ilk mikro-islem çipini icat etti.
    Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü gelistirdi. Son 105
    yilda 14 milyon Yahudi bilim dalinda 100 ün üzerinde Nobel ödülü
    kazanirken, 1.4 milyar Müslüman yalnizca üç Nobel kazandi. Neden
    Yahudiler bu kadar güçlü ?
    Yahudi inancina bagli ünlü yatirimcilar; Ralph Lauren (Polo), Levi
    Strauss (Levi’s Jeans), Howard Schultz (Starbuck’s) , SergeiBrin
    (Google), Michael Dell (Dell Bilgisayar), Larry Ellison (Oracle),
    Donna Karan (DKNY), Irv Robbins ( Baskins & Robbins ) ve Bill
    Rosenberg (Dunkin Dougnuts ).
    Yale Üniversitesi’ nin Baskani Richard Levin bir Yahudidir.
    Harrison Ford, George Burns, Tony Curtis, Charles Bronson, Sandra
    Bullock, Billy Crystal, Woody Allen, Paul Newman, Peter Sellers,
    Dustin Hoffman, Michael Douglas, Goldie Hawn, Cary Grant, William
    Shatner, Jerry Lewis ve Peter Falk’in da Yahudi olduklarini biliyor
    muydunuz ?
    Yönetmenler ve yapimcilar arasindaki Yahudiler: Steven Spielberg,
    Mel Brooks, Oliver Stone, Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210), Neil
    Simon (The Odd Couple), Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3), Michael Mann
    (Starzky and Hutch), Milos Forman (One FlewOver The Cuckoo’s Nest,
    Amadeus), Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat), Ivan Reitman
    (Ghostbusters) , Kohen Kardesler,William Wyler. William James Sidis,
    250-300 lük I.Q. derecesiyle dünyanin gördügü en parlak insandir.
    Bilin bakalim hangi dine mensuptur?
    Soru: Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür? Cevap: Egitim (Sorgulayici,
    Arastirici, Yaratici)
    Soru: Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür? Cevap: Yanlis Egitim veya
    Sifir Egitim (Din Eksenli, Sorgusuz, Arastirmasiz, Ezberci)
    Gezegenimizde yaklasik 1.476.233.470 Müslüman yasamaktadir. Asya’da
    1 milyar, 400 milyon Afrika’da, 44 milyon Avrupa’da, ve 6milyon
    Amerika kitasinda. Toplam dünya nüfusu içinde her bes kisiden biri
    Müslümandir. Her bir Hindu’ya iki Müslüman düsmektedir, her bir
    Budist’e karsilik iki Müslüman vardir ve her bir Yahudi’ye karsilik
    100 adet Müslüman bulunmaktadir.
    Müslümanlarin bu kadar kalabaliga ragmen neden güçsüz olduklarini hiç
    merak ettiniz mi? Nedeni sudur; Islam Konferansi Örgütü’nün (OIC) 57
    üyesi vardir ve ülkelerin tümünde 500 adet üniversite bulunmaktadir.
    Üniversite basina 3 milyon Müslüman düsmektedir. Sadece ABD’de 5.758
    üniversite vardir. 2004 yilinda Shanghai Jiao Tong Üniversitesi’ Dünya
    Üniversitelerinin Akademik Deger Listesi’ hazirlamis ve ilginçtir ki
    Müslüman çogunluga sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500 e giren
    üniversite yoktur. UNDP tarafindan toplanan verilere göre Hiristiyan
    dünyasinda okuma-yazma bilenlerin orani neredeyse % 90 ve bunlardan 15
    Hiristiyan çogunluga sahip ülkede okuma-yazma orani % 100 dür.
    Müslüman dünyasinda buna çok zit bir durum olarak bir ülkenin
    okuma-yazma orani yaklasik % 40 olup, % 100 okur-yazar oranina sahip
    bir Müslüman ülke yoktur.
    Hiristiyan dünyasindaki ‘okur-yazar’ in% 98’i ilkokulu bitirmisken,
    Müslüman dünyasinda bu oran % 50dir. Hiristiyan dünyadaki
    okur-yazarlari n % 40’i üniversite mezunudur ve bu oran Müslüman
    dünyasinda %2’yi geçememektedir.
    Müslüman çogunluga sahip ülkelerdeki toplam bilim adami sayisi 230
    olup her bilim adamina düsen Müslüman sayisi 1 milyon kisidir. ABD her
    1 milyon Amerikaliya karsilik yaklasik 4000 bilim adamina, Japonya
    5000 bilim adamina sahiptir. Tüm Arap dünyasindaki tam-zamanli çalisan
    arastirmaci sayisi 35.000 kisidir ve her bir milyon Arap nüfusa 50
    teknisyen düsmektedir. (Bu sayi Hiristiyan dünyasinda bir milyon
    kisiye 1000 teknisyendir. ) Ek olarak Islam dünyasi gayri safi milli
    hasilasinin yalnizca % 0.2 sini arastirma-gelistirm e bütçesi olarak
    ayirmaktayken Hiristiyan dünyasi % 5 oraninda arastirma-gelistirm e
    fonu ayirmaktadir.
    Sonuç:Islam dünyasi bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur.
    1000 kisiye düsen günlük gazete sayisi ve bir milyon kisiye düsen
    kitap çesidi bilginin toplum içine yayilip yayilmadiginin iki önemli
    göstergesidir. Pakistan’da 1000 kisiye 23 günlük gazete düserken bu
    sayi Singapur’da 360 dir. Ingiltere’de her 1000 stand için 2000 çesit
    kitap bulunurken, Misir’da kitap esidi 20 dir.
    Sonuç: Islam dünyasi bilgi yayilmasini gerçeklestirmekte basarisizdir.
    Bilgi uygulamasinin önemli göstergelerinden biri ileri teknoloji
    ihracatinin toplam ihracat içindeki oranidir. Pakistan’in ileri
    teknoloji ihracatinin toplam ihracatin içindeki oran % 1, Suudi
    Arabistanin % 0.3, Kuveyt, Fas, ve Cezayirin ayni sekilde % 0.3tür.
    Singapur’da bu oran % 58 ‘dir.
    Sonuç: Islam Dünyasi bilgi uygulamasini gerçeklestirememekte dir.
    Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgi üretmiyoruz.
    Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgiyi yayamiyoruz.
    Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgiyi uygulamiyoruz.
    Ve gelecek bilgi-temelli toplumlara aittir.
    Ilginçtir, OIC üyesi 57 ülkenin gayri safi milli hasilalarinin toplami
    2 trilyon dolarin altindadir. ABD, tek basina 12 trilyon dolar
    degerinde mal ve hizmet üretmekte, Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3.8
    trilyon dolar ve Almanya 2.4 trilyon dolarlik üretim yapmaktadir.
    (Satin alma gücü esitlenerek hesaplama yapilmistir. ) Petrol zengini
    Suudi Arabistan, Birlesik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar hep
    birlikte 500 milyar dolarlik mal ve hizmet üretmektedirler ve bunlarin
    çogu petroldür. Mal ve hizmet üretimi Ispanya’da 1 trilyon dolarin
    üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlik mal ve hizmet üretim
    gerçeklesmektedir. Budist Tayland 545 trilyon dolar degerinde mal ve
    hizmet üretimi yapmaktadir. Islam Dünyasinin gayri safi milli
    hasilasinin tüm dünya gayri safi milli hasilasi içindeki orani hizla
    azalmaktadir.
    O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür? Cevap: Egitim
    Yoksunlugu. Tam anlamiyla söylersek kaliteli egitim yoksunlugu. Çok
    kesin biçimde söylersek akilci olmayan, din eksenli ve çagdisi egitim.
    Dr.Faruk Saleem
    Yazar, Islamabad

  120. Yazan:Edip Yuksel Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Tebrik ederim bu güzel makale için…

    Ben Amerika’da yaşıyorum ve Amerikan milliyetçileri ile Türk veya Kürt milliyetçileri arasında ideolojik olarak pek fark göremiyorum… Aynı kafa, aynı hormonlar, aynı kavgacılık, aynı yüzeysellik, aynı adaletsizlik, aynı bölücülük… Amerikan milliyetçilerinden nefret ediyorum.

    Ancak, Türkiye gibi bir ülkede yaşayanların sağlıksız bir sandöviç için ta Amerika’daki MacDonald’s şirketine para transfer etmelerini veya sağlıksız bir içececk için yine Amerika’daki CocaCola şirketine para yollamalarını da yadırgıyorum…

    Tüm insanları kardeş bilerek, kendimin, ailemin, akrabalarımın, mahallemin, kentimin, ülkemin, kıtamın ve dünyamın çıkarlarını adaletten taviz vermeden düşünmeli, barış, özgürlük ve ilerleme için çalışmalıyız.

    Yukarıdaki gruplar arasında bir çıkar çelişkisi olduğunda ise rasyonel bir biçimde adaletli bir karara varmalıyız. Dikkat edilirse bu gruplar birbirini içeren ve birbirine bağlı daireler olup, ülke (veya vatan) sadece bu halkalardan biridir. Keyfi sınırlar ve tanımlarla diğerlerinden ayrılan ülke/vatan dairesine diğerlerinden daha fazla vurgu yapmak haksızlığa, bölücülüğe ve savaşlara yol açıyor.

    Selam,

    Edip Yuksel
    Amerika’da yaşayan bir insan

  121. Yazan:Mehmet Park Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Bugün İslam dünyasına musallat olan güve nifak güvesidir; kurt gövdenin içine girmiştir ve toplumun kanını emmektedir. Nifak şebekesi, Müslümanların yaşadığı coğrafyada hükmetmeye başladığı günden bu yana milliyetçilik mefhumu adına farklı teoriler ortaya atmak ve ırk mülahazalarını hortlatmak suretiyle toplumu bölüp parçalamaya çalışmaktadır.

    Zamanında İttihatçıların dümen suyunda giden birisi, Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesinden kısa bir müddet sonra, Devlet-i Aliye’ye tâbi toplumların, imamesi kopmuş tesbih taneleri gibi darmadağınık olduğunu görüp bin pişmanlık içinde, “Abdülhamit’in Rûhâniyetinden İstimdat” dilenmiş ve pişmanlığını ifade ederken şöyle demişti:

    “Milliyet davası fıska büründü
    Ridâ-yı diyânet yerde süründü
    Türk’ün ruhu zorla âsi göründü
    Hem Peygamberine hem Allah’ına”

  122. Yazan:Mustafa Kemal Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    Ulusalcılık islama aykırı değildir, islam dil, ırk belirtmeksizin benimsenmiştir. Ulusalcılıktan kasıt bir ülke içinde yaşayan ulusların birliğidir, Türkü,Lazı,Çerkezi,Kürdü hepsini kapsar ki Mevlânâ’nın “ne olursan ol yine gel” sözünü hatırlatmamda fayda olur sanırım. Milliyetçiliğe gelince, insan dinini değiştirebilir, sonradan seçebilir fakat, kanını, ırkını, milliyetini sonradan değiştiremez. ne olarak doğduysa o dur. her kim ki bana “önce milliyet mi yoksa din mi?” derse. “Kurt uluması” derim.

  123. Yazan:Ali Demirel Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    TÜRKLERİN DİNİ İNANÇ KÖKLERİ
    Ali DEMİREL

    Günümüzde bütün inançların, sanat dallarının, hatta bilimin dahi kendisine taban olarak aldığı bir kök inanç sistemi vardır. Mevcut temel inanç sistemleri iki ayrı kutup olarak şekillenmiştir. Bunlar şöyle özetlenebilir:
    1) Yeri-göğü ve arasındaki her şeyi; biz insanların beş duyumuz ile algıladıklarımız ve algılayamadıklarımız her şeyi yaratan bir Tanrı vardır. Ölüm mutlak son değildir. İnsanlara yeni bedenler verilerek diriltileceklerdir. Cennet ve cehennem vardır….
    2) Yer-gök ve ikisi arasında bulunanların yaratılmış olması söz konusu değildir. Bazı organizmaların oluşması tabiatta tesadüfen, kendiliğinden meydana gelmiştir. Söz konusu organizmalar evrimleşmişler, son halka olarak da insan meydana gelmiştir. Ölüm mutlak bir sondur. Yeniden dirilme, öbür dünya, cennet ve cehennem denilen şeyler yoktur.
    İşte bu iki kök inanç sistemi; bütün insanların yaşam şekillerini, kültürlerini, ahlaklarını ve sanatlarını etkilemiştir. Bunlar ayrı ayrı ve uzun uzun irdelenebilir ama bizim buradaki amacımız, Türklerin dinî inanç sistemini irdelemek.
    Türklerdeki dinî inanç, ta ezelden beri, sadece birinci madde de belirtilen kök inanç sistemine dayanmıştır. Oysa, bilindiği gibi bazı yazar-araştırmacı ve gezginler; bunun aksini iddia etmişlerdir. Türklerin, göğe, dağa hatta ağaca taptıklarını söylemişler yazmışlardır. Bizim kendi (sözde) bilim adamlarımız, din adamlarımız hatta akademisyenlerimiz de yabancılardan bazılarının bu yalan ve iftira dolu tezlerini hemen kabullenmişlerdir. Bu konuyu araştırmak, başkaca çeşitli kaynakların neleri işaret ettiklerini incelemek zahmetine bile katlanmamışlardır. Bu konuda fikir beyan edenler; genelde son birkaç yüzyıl içinde yaşamış gezgin ve araştırmacılardır. Bunların hemen hepsi de batılıdır (Avrupa kökenli) ve hemen hepsi de Hıristiyan’dır. Söz konusu gezgin ve araştırmacılar, en az iki sebepten dolayı yanlış yazmışlardır: 1) Bunlar Hıristiyan kültürüne sahip olduklarından ve de Hıristiyanlıktan önce de çok tanrılı (pagan) olduklarından dolayı, tek tanrı inancını zaten tam olarak kavrayamamışlardır. 2) Onlara göre; Avrupalılar ve Avrupa kökenli olanlar üstün ırktır. Binlerce sene öncesinden beri tek tanrılı ve yüksek bir dini inanç temeli olan bir millet olamaz, olsaydı kendileri olurdu!
    Bu arada şunu hiçbir zaman unutmamak lazım: Bazı Müslüman milletler de Türkleri kötülemek için Türklerin kadim dinî inançlarına her türlü çirkin iftirayı atmışlardır. Bizdeki bazı sözde Müslüman din adamları da bu konuda (bilerek-bilmeyerek) Türk’ün dinî inanç köküne ihanet etmişlerdir.
    Pekiyi, bu yerli ve yabancı güruh ne diyor? Şöyle diyorlar: Türkler Şamanizm denilen dindendi, dağa, ağaca, taparlardı… Pekiyi, bunları nereden biliyorlarmış? Efendim; Altay Türklerindeki şaman törenini incelemişler. Başka? Ağaca bez-çapıt bağlayan Türk kadınları öteden beri varmış. Mış, mış… Çünkü pek çok yabancı güruh hele yerli güruh bunları kendileri de görmemişler bazı yabancı araştırmacı-gezginler görmüşler ve böyle yazmışlarmış…
    İsterseniz biz gerçeklere bakalım. Bir kere, Şamanizm diye bir din yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır. Bunun ne demek olduğunu aşağıda açıklayacağım. Altay Türklerinde, zamanımızda da uygulanmakta olan bazı ışıman töreleri de din değildir. Söz konusu töre ve törenler dinin gereği de değildir, Türklerin din inancının temeli hiç değildir. Bazı kamların, ruhsal cezbe ile vecd (trans) haline gelmeleridir. Bu konu da ayrıca gerçek yönleriyle incelenebilir. Sonradan bu kültür (aslında ruhbilimi) yetkin kişiler yetişmeyince yozlaştırılmış, ve bu günkü basit hale düşmüştür. Günümüzde de bazı tarikat şeyhlerinin, benzer şeyleri yaptıklarını görüyoruz. Tek önemli fark, birinde davul, öbüründe tef var. Günümüzdeki tarikat şeyhleri de dağa, taşa mı tapıyorlar!? Ağaca çapıt-bez bağlama konusuna gelince: Günümüzde özellikle Türkmen oymaklarında insanlarımız (çoğunlukla kadınlar) ağaçlara bel-tamga olarak, ruhsal bir yönelime bağlantı amacıyla çapıt-bez bağlarlar. Bu kadınlar-bacılar, Peygamberimize ve Ehlibeyt’e çok ama çok saygılı Müslümanlardır. Şimdi bu bacılarımız ağaca mı tapıyorlar!?
    Bütün bunları yabancıların anlayamaması veya yanlış anlaması, belki de bazılarının isteyerek çarpıtması anlaşılabilir. Ama kendi insanlarımızın, sözde bilim adamı ve din adamlarımızın da (ne yazık ki sadece onların yazdıklarına bakarak) öylesi saçma düşüncelerle ortaya çıkmalarına ne demeli? Ne gariptir ki; bazı yabancı bilim adamları gerçeği gördükten sonra, kısmen de olsa doğru olanı yazabilmişlerdir. (örnekler aşağıdadır) Ama bizim sözde bilim adamlarımız, o doğruyu görenleri değil, bize hakaret edenleri kendilerine rehber edinmişlerdir. O kadar ki onları sahipleri gibi görmekteler ve her biri sahibinin sesi gibi davranmaktadır.
    Biliyorum, böylesi konularda hemen karşımıza çıkıp, “kaynak göster, kaynak!” diye feryadı basarlar. Sanki kendilerinin, gerçek kaynak ve kanıtları varmış gibi! Ama ben bunu böyle bırakmam tabii ki. Kaynak ve kanıt mı isteniyor? Buyurun:
    1) Bizanslı ünlü tarihçi Theophlacte SİMOCATTA, Histoire de I’empereur Maurice (esere Fransızca bu isim verilmiş) adlı eserinde, aynen şöyle yazar: “ Türkler ateşe, havaya ve suya çılgınca hürmet gösterirler ve toprağın şerefine de ilahiler terennüm ederler. Bununla beraber, gökle yeri yaratan tek bir Tanrı’dan başka bir şeye tapmazlar.” (*)
    2) Ya’kubî Patriki-Süryani Mîkâîl, Süryânî Vekaayi-name’sinde; Türk ırkının İslamiyetten evvelki Tevhîd akîdesini şöyle anlatır: “Gök-yüzü’nün bir tek Tanrı’sına hiç tanımadan iman ederler.” (*)
    3) Ünlü Rus alimi, tarihçi Prof. Barthold; ‘Histoire des Turcs d’Asie centrale’ adlı eserin yazarı. Türklerin Müslüman olmaları ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Oğuz-Türk Ulusu, ihtidâ etmekle (Müslüman olmakla) din değiştirmiş, fakat iman ve i’tikad değiştirmemiştir.” (*)
    4) Günümüzde Moğolistan sınırları içinde olan; Bilge Han, Gül Tigin ve Tonyukuk adına dikilmiş olan yazıtlarda, defalarca TANRI’dan söz edilmektedir. Söz konusu kitabeler o taşlara Yuluğ Tigin tarafından yazılmıştır. (görmek isteyenler, Moğolistan’a gidip yerinde inceleyebilirler.)
    5) Biraz daha gerilere gidelim. Yıl: M.Ö. 215-209 yani günümüzden 2220 yıl (ikibinikiyüzyirmi) kadar önce. Küçük bir Türk devletini, dünyanın en büyük imparatorluklarından biri haline getirecek olan METE HAN Başbuğ olur. Çeşitli sebeplerle Çin devlet adamlarına mektuplar yazar. Çoğunlukla tehditler de içeren söz konusu mektuplarında sık sık TANRI’dan söz eder. Dikkatinizi çekerim, bırakın Müslümanlığı, İsa peygamberin doğmasına bile 215 yıl vardır! Söz konusu mektupları incelemek isteyenler, Çin kaynaklarına baş vurabilir… (*)
    6) İsterseniz biraz daha geriye gidelim, hem de çok gerilere! Mustafa Kemal Atatürk; Türklerin 7000 (yedibin) yıldan beri Anadolu’ya, Balkanlar’a ve Avrupa’nın hemen her yerine defalarca geldiklerini ve çeşitli medeniyetler kurduklarını söylüyordu. Aynı şeyleri Saygıdeğer Hanımefendi (ilk Türk kadın büyükelçi) Adile AYDA Hanım da söylüyor, hem de kesin deliller-kanıtlar göstererek. (**) Avrupa’nın göbeğindeki Alp dağlarına adını veren atalarımızın, Etrüsk Devletini ve sonra da Roma İmparatorluğunu kurduğunu artık biliyoruz. Adile AYDA bunları yazdığında, yabancılar (Avrupalılar) ilgilendiler, özel konuşmalarda kabul ettiler ama iş resmiyete gelince yan çizdiler. Kendi sözde bilim adamı ve tarihçilerimiz ise gülüp geçtiler! Adile AYDA Hanımefendi ne diyordu: ‘Türkler Anadolu’ya 7000 yıl önceden beri geldiler. Günümüzden 5000 yıl (beşbin) önce İZMİR kentini kurdular. Bu arada özellikle Ege yöresinde pek çok devletler kurdular. Ayrıca, Ege adalarına yerleşmeler oldu. Türk nüfus pek çoğalınca, TURHAN BEY adında bir bey, binlerce aileyi, gemilerle İtalya’nın batısına kadar götürüp oradan kıyıya çıkardı. İtalya’nın batısındaki o denize TURHAN DENİZİ (şimdi İtalyanlar TİRHEN Denizi diyorlar) denildi. Kıyıdan içe doğru 12 (oniki) kent kuruldu. Özellikle TOSKANA VADİSİ ve Floransa yörelerine yerleşildi… Bütün bu yazılanlardan Avrupalılar ürktü (aksini kanıtlayamadılar) bizim sözde bilim adaklarımız ve tarihçilerimiz, dut yemiş bülbül gibi, sanki dillerini yuttular! Sonuç ne oldu? Avrupalı genetik bilimciler, geçen yıl yaptıkları araştırmada şu sonuca vardılar: İtalya’nın bütün orta kesiminde, özellikle de TOSKANA vadisi ve FLORANSA yöresindeki insanların DNA ları, Türkiye’nin Ege yöresindeki insanların DNA sı ile uyum halinde!.. Diğer İtalyanlar ve Avrupa’nın diğer milletleri ile uyumlu değil.
    Bu bilgileri neden yazdım? Şundan: Binlerce yıl önce Avrupa’ya gelen atalarımızdan bazılarının da Fransa’nın VİCHY bölgesine yerleştikleri iddiaları vardı. 1924 yılında o bölgede, üzeri yazılarla dolu bir taş bulunmuş. Hangi dilde olduğu anlaşılamamıştır, dolayısıyla neler yazdığı da bilinmemektedir, diyerek GLOZEL Müzesine kaldırılmış. Adına Glozel taşı denilen bu kitabe orada öyle durmakta iken, müzeyi gezmekte olan Haluk TARCAN, o taşı ve yazıları görür. Kitabenin, GÖKTÜRK ABECE’si ile yazılmış olduğunu anlar. Ve Dünyaca ünlü dilbilimci Prof. Kazım MİRŞAN’a haber verir. Yazı çözülür, tercüme edilir… Sorbon Üniversitesi’nde bu konuyla ilgili özel konferans düzenlenir. Ve yazıtların Göktürk Abece’si ile yazılmış Türkçe metin olduğu, bilim adamlarının huzurunda bütün dünyanın gözleri önüne serilir… Benim burada asıl anlatmak istediğim, dini inanç konusu. Halka tebligatta bulunan resmi belge niteliğindeki bu yazıtın bir yerinde, atalarımızın oralarda halkı nasıl uygarlaştırdıkları açıkça yer almakta. Şöyle yazıyor: “… Ateşe inanırken tek Tanrı’yı buldular…” İşte buuuu!!! Bu yazı ne zaman mı yazılmış? Bilim adamlarının tespitlerine göre M.Ö. 2500 (ikibinbeşyüz) Yani günümüzden 4500 (dörtbinbeşyüz) yıl önce!
    Gelin şimdi de atalarımızın inanç köklerini kendi içinde irdeleyelim. Türk milletine peygamber gönderilmiş midir? Bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz, atalarımız Tanrı tarafından kullarına yol gösterici elçi yollandığını biliyorlardı. Adına da YALAVAÇ, bazı Türk boylarında YALABAÇ (peygamber) denirdi. Bilgelik anlamındaki din adamlarına IŞIMAN (ışık saçan adam-ışık, bilgi ve bilgelik anlamında-zamanımızdaki aydın kişi gibi) denirdi. Zamanla bu ad da yozlaşmış, batılılar tarafından ŞAMAN denilmiş ve öylece kalmış. Işımanlar, sadece din bilgini değil aynı zamanda bilim adamı, ocak, (sağlık konularında) halka danışman, hatta han ve başbuğlara da danışman olurlardı. Bir başka din görevlisi ise, halkın dini inançlarını korumak ve muhafaza etmekle görevli olanlardır. Onlara SAVCI, bazı Türk boylarında ise SAVACI denirdi. Günümüzde ‘savcı’ adı kaldı ama işlevi değişti.
    Gelin şimdi de Türk din inancının temel kurallarına, olmazsa olmazlarına bir göz atalım: Dini inanç beş ana kaideye dayanıyordu. Bu ana kaideler, terk edilemez ve değiştirilemez unsurlardı.
    1) TENGRİ TEK-TANRI TEK. Buradaki Tanrı sözcüğü çok önemli. Yeryüzündeki bütün dinlerde yaratıcıya bir ad verilmiştir; fakat o adı, yaratıcıdan başka taptıkları şeyler için de kullanmışlardır. Putlara bile aynı sözcükle hitap etmişlerdir. Oysa atalarımız, Tanrı sözcüğünü yüce yaratıcıdan başka hiçbir şey için kullanmamışlardır. Tanrı sözcüğü asla kirlenmemiştir; dolayısıyla, gerçek anlamda kutsaldır… TEK sözcüğü de çok önemli. Tanrı bir denilmemiştir, Tanrı tek denilmiştir. BİR sayılabilenlerin ilkidir, TEK ise eşi ve benzeri bulunmayan anlamındadır.
    2) ÖTE ACUN VARDUR (öte dünya vardır)
    3) ÖTE ACUNDA UÇMAĞ VARDUR (Öte dünyada cennet vardır)
    4) ÖTE ACUNDA TAMU VARDUR (öte dünyada cehennem vardır.)
    5) YERLÜK VARDUR (şeytan vardır)
    Bu sözcükler, çok eski kaynaklarda ve yazıtlarda olduğu gibi günümüzde bile bazı halk ozanlarımız-halk veya hak aşıklarımız tarafından kullanılmaktadır. Hele eski çağlarda yaşamış şair, ozan ve düşünürlerimizin, yukarıdaki sözcükleri sık sık kullandıkları görülmektedir. Bu beş inanç temelinin dışında pek çok uyulması gereken kurallar vardı. Bir de yapılmaması gerekenler vardı ki bunlara YAZUKLAR (günahlar denirdi.) Şu söz çok ünlüdür: “Öte acunda Tamu’ya gitmek istemiyorsan yazukları işlemeyesin.” Atalarımızın ve de bizim Tanrı anlayışımız, dolayısıyla tanrıya bakış açımız (dini ne olursa olsun) diğer milletlerden farklı olmuştur. Burada diğerlerini anlatacak değilim. Bizim Tanrı’yı anlayış ve niteleyişimiz şöyle olmuştur: “O, yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.” Türk Milleti’nin yaratıcıya bakış şekli ta ezelden beri evrensel bir değer taşır. Buna en güzel örneklerden biri şudur: Türkler zaman zaman, Yaratıcıya verdikleri ad olan Tengri sözcüğüne bir ön ek koyarlardı. Bu ön ek “OGAN” sözcüğüdür. “Ogan Tengri” denir. Bu sözcüğün anlamı; ‘Kaadir-i Mutlak’, (her şeye sonsuz kadir olan!) demektir. ( Bakınız:Kaşkarlı Mahmut’un yazdığı Kitâbu Dîvâni Lugaat-it-Türk, adlı büyük Türk kamûsu.) Anlaşılacağı gibi, sadce ‘Ogan’ sözcüğü bile atalarımızın, yüce yaratıcıyı nasıl tanımladıklarına, açık ve net bir delildir.
    Bütün bu yazdıklarıma bakıp da benim ırkçılık falan yaptığımı sanmayın. Onu ancak, kendilerini üstün ırk gören batılılar yapar. Benim yapmak istediğim şey şu: İnsanlarımıza ve özellikle de yeni yetişen nesillerimize, kültürümüzü, tarihimizi ve inançlarımızı anlatarak, öğreterek benliğimize sahip olalım. Kendimizi, her şeyimizle koruyalım. Başkaları bizden ışık alsın, ışıman olalım… Eğer bizdeki tarihi, kültürel, dini ve benzeri değerler bir başka millette olsa, inanın en azından, kendilerini bütün dünyanın efendisi ilân ederlerdi.
    Son olarak şunu söylemeyi görevim sayıyorum: Tarihçi Cemal KUTAY, “Atatürk bir ışıman” demişti… Atatürk de yıllar önce: “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” demişti.
    Bunları bir düşünün…

    KAYNAKCA:
    *Türk Irkı Niçin Müslüman Oldu-İsmail Hami Danişmend, OKAT yayınları, İzmir Matbaası (Cağaloğlu Yokuşu No:40/11 İstanbul) 1959
    ** Etrüskler Türk mü İdi. Türklerin İlk Ataları. -Adile AYDA, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü yayınları 1974

  124. Yazan:bora Tarih: Nis 13, 2009 | Reply

    türk siyasi hayatına egemen olmuş 3 ana eğilim islamcılık, milliyetçilik ve batılılaşmadır. türk siyasi hayatı bu üç ayak üzerinde yükselir.

    devlet kurumu da bu üç eğilimi doğru biçimde dengelemek ve çıkarları doğrultusunda kullanmak üzerine inşaa edilmiştir. bu üç eğilim gökten düşmüş değildir. türkiye’nin ihtiyaçları, özlemleri doğrultusunda şekillenmiştir. müslümanlaşma eğilimi din ve hakikat ile ilişkilerimizi kurar, vazgeçilmezdir. bu yönlerden güneydir ve bizim için ümmete açılan kapıdır. milliyetçilik-turan özleminin ifadesidir ve bilhassa bu özlem yönünde dinamik bir çabadır. bu düş rusyayı güneyden kuşatma düşüdür. soydaşlarla, dildaşlarla kucaklaşma ve genişleme düşüdür. rusların ermenistanı ve kısmen gürcistanı yapay devlet olarak hazar’ın önüne dikmesiyle türki cumhuriyetlerle bağımız kesilmiştir. türki cumhuriyetler bu yüzden denizsiz ve dermansız kalmış, rusyaya bağımlı hale gelmiştir. batılılaşma eğilimi ise türkiyenin sanayi kalkınma, bilimsel gelişim ve özgür düşünce taleplerinin sonucudur.

    türkiye komşularıyla bu ana eğilimler vasıtası ile bağlanmıştır. bu ana eğilimlerden hiçbiri türkiye diye bir ülke olduğu sürece anlamını ve önemini kaybetmeyecektir. zamana ve zemine göre bu eğilimler diğer eğilimlerle etkileşerek uyum aramaktadır. örneğin milliyetçilik islamcılıkla uyum ve ortak söylem aramıştır. batıcılıgın islamcılık ve milliyetçilikten etkilendiği gibi. islamcılık da batılılaşmadan ve miliyetçilikten etkilenmiştir. devlet ise türkiyenin çekirdeği olarak zamana ve eğilimlere göre bu kuvvetli eğilimleri kullanmak ve onlardan yararlanmak istemiştir. elbette bu eğilimler olumlu ve olumsuz yönleriyle topluma renklerini vermiştir. milliyetçilik ırkçılık hastalığını, islamcılık taassub bataklığını batıcılık ise düpedüz ahlaksızlık hastalığını beraberinde getirmiştir. ama bu eğilimler bu hastalıklardan ibaret değildir. aslında üç eğilimde içlerinde etkileşimde oldukları diğerlerinden ögeler taşıdıklarından ve bunları kendi hiyerarşileri düzleminde yansıttıklarından ortaya garip söylemler de çıkmıştır. ve üç eğilimin çekirdekleri birbirlerini yargılarken asıllarını değil hastalıklarını hedef almışlardır. siyasi partiler doğru terkibi yakalayabildiği ölçüde halktan teveccüh görmüştür. son noktada zemin islamdır. batılılaşmaya açık ve miliyetçiliği büsbütün dışlamayan bir yapı bu ülkenin kurucu ruhu ile en uyumlu yapıdır. batılılaşma eğilimi ve turan hayali nasıl dışlanabilir ki. bunlar açıkça yüzyılların özlemleridir. ve şüphesiz faydalıdır. eğer türkiye hazar hattını açabilirse bundan faydalı çıkacaktır. batılılaşma eğilimininden azami faydayı sağlayabilirse bu da onun çıkarına olacaktır. islam ve islam coğrafyası ile bağlarını kuvvetlendirebilirse bu da onu güçlendirecektir. yani eğilimler yerliyerindedir ve hepsi kendi içinde anlamlıdır. ortada sadece bu eğilimlerin hastalıklarının tedavisi kalmıştır. bu tedavi de bu eğilimlerin özünde anlamlı ve değerli olduğunu kabulle başlar.

    bu üç eğilimin günümüzdeki temsilcilerinin yani siyasi partilerin durumu ayrı bir tartışma konusudur. batılılaşmayı temsil etmesi gereken chp’nin demokrasi-insan hakları gibi en temel konularda çuvallaması ve ulusalcı despotik bir tavırla kurucu eğiliminden uzaklaşması manidardır. miliyetçilerin ise turan ile bağı neredeyse tamamen kopmuş gibidir. sanırım bir milliyetçi liderin o coğrafyayı daha çok ziyaret etmesi ve bunu söylemine yansıtması gerekirdi. ben akp’nin bu üç eğilimi en başarılı meczeden parti olduğunu ve o yüzden merkezde olduğuna inanıyorum. aslında doğru hiyerarşide kanımca şudur. islam, milliyetçilik, batılılaşma. bu üç eğilimin zehirlerine diğer eğilimlerin panzehir olduğuna dikkat etmek kaydıyla uygun terkip zamanla oluşacaktır. yani biz bugün ırkçılığa karşı ümmeti, taassup ve gericiliğe karşı batıcılığı, asimilasyon ve farklı kavimlere karşı tabiyet eğilimine karşıda milliyetçi hassasiyetleri kullanabiliriz. türkiye batıya yada doğuya giden bir tren değildir. türkiye köklerini ve dallarını her yöne uzatmış dev ve köklü bir ağaçtır. hastalıklı dalları ve kökleri budarken ana dalları kesmemeye dikkat edelim. selametle.

  125. Yazan:Adem Yılmaz Tarih: Nis 14, 2009 | Reply

    Milliyetçiliğin müspet olması gerektiğine inanıyorum. Ben Allah’a şükür müspet bir milliyetçiyim.

    Ulusalcılığın dini reddeden tarafının da unutulmaması gerekir.
    Saygılarımla,

  126. Yazan:M.Doğan Makaraç Tarih: Nis 14, 2009 | Reply

    SN.NAZAN SOYDAN HANIM

    Milliyetçilik kesinlikle ve asla İslama aykırı değildir,bir insanın vatanını milletini sevmesi,onların haklarını savunması,onun uğruna ölmesi,nasıl yanlış olabilir,vatan sevgisi imandan gelir,şehitlik,gazilik,vatan sevgisi,bunlar hep islam dininden gelen terimler,biz yaşadığımız coğrafya gereği daha fazla milliyetçi olmamız gerekiyor,ama dozajını iyi ayarlamak lazım milliyetçiliği eğer ırkçılığa götürürsek olmaz,ben türküm ve milletimin geçmişte İslam dinine yapmış olduğu katkılardan ve dünya milletlerine getirmiş olduğu adaletten dolayı türk olmaktan gurur duyuyorum bu sözleri böyle telaffuz edersek ırkçılığa gitmez ama bir türk dünyaya bedeldir türkler en üstün millettir der,kendi milletimiz dışında ülkemizde yaşayan diğer etnik kökenli insanlara adaletli davranmaz isek ozaman bu ırkçılık olur ve islam dinine aykırı olur yani dozajı iyi ayarlamak lazım

  127. Yazan:Metin Yılmaz Tarih: Nis 14, 2009 | Reply

    Hubbul Vatan Minel İman = Vatan Sevgisi imandandır. Hazreti MUhammed (SAV)
    Ezan sesi mi dinlesem yoksa kurt ulumasi mi? ifadeniz tek kelimeyle iğrenç! Hiç bir vatansever Ezanı Muhammedin yerine bir hayvan sesini tercih etmez. Kaleminizi bölücü hainler için kullanın, biz Milliyetçiler çok şükür bir başkasının Müslümanlığını sorgulayamayacak kadar haddimizi biliriz.

  128. Yazan:Metin Gürman Tarih: Nis 14, 2009 | Reply

    MİLLET VE ULUS SÖZCÜKLERİNE FARKLI ANLAMLAR YÜKLENEREK FARKLI KAVRAMLAR ÜRETİLMESİNE ŞAŞIYORUM. İLKİ, ARAPÇA’DAN GELMİŞ KONUK BİR SÖZCÜK, ÖTEKİ DE EV SAHİBİ, ANLAMLARI İSE AYNI..İLKİNDEN MİLLÎ, ÖTEKİNDEN ULUSAL ÜRETİLİR VE BU ÜRETME GEREKTİĞİ ŞEKİLDE, AMA KÖKTEKİ ANA KAVRAM KAYBEDİLMEDEN SÜRER. BUNDAN SONRA ARTIK ONLARA YENİ ANLAMLAR YÜKLEMEYE ÇALIŞMAK, İNSANLARDA “KAVRAM KARGAŞASI” DENEN KARASIZLIKLAR OLUŞTURMAKTAN ÖTEYE GİDEMEZ.. DIŞ GÜÇLER, DÜŞÜNCE ÜRETMEMİZİ İSTEMEDİKLERİ İÇİN, BU TÜR KURNAZLIKLARA DA SIK SIK BAŞVURURLAR..ÜNİVERSİTELERİMİZDE ARTIK CARL MARKS OKUTULMUYOR; NEDEN ? ÇÜNKÜ O, KENDİ İDEOLOJİSİ DIŞINDA, İNSANA DÜŞÜNME SİSTEMİNİ ÖĞRETİR, KİŞİYİ DÜŞÜNCEYE YÖNLENDİRİR.. DÜŞÜNEN İNSAN İSE SORGULAMAYA BAŞLAR, Kİ, ASIL İSTENMEYEN DE BUDUR: BU ULUS HİÇ BİR ŞEYİ VE KİMSEYİ SORGULAMASIN !

    LÜTFEN DÜŞÜNELİM, SÖZCÜKLERİN GERÇEK ANLAMLARI VE İÇERDİKLERİ GERÇEK KAVRAMLAR İLE DÜŞÜNELİM.. DÜŞÜNMESİNİ BİLMEZSEK SAĞLIKLI YARGILAMA DA YAPAMAYIZ; YARGILARIMIZ SAĞLIKSIZ OLUNCA KARARLARIMIZ DA SAĞLIKSIZ OLUR. SONUÇTA, DÖNÜLMESİ ÇOK ZOR ÇIKMAZLAR ARASINDA YİTİP GİDERİZ..MG.

  129. Yazan:sedat hacıoğlu Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    milliyetçilik ve ulusalcılık yapı bakımından iki farklı kelime ama tanımda birleşiyorlar.heryerde ezan okunsun.kurtlar ormanda ulusun.

  130. Yazan:bülent Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    milliyetçilik evrensel olarak her insanıniçinde bulınan sahiplenme duygusudur koruma ve sakınma ama milliyetçi insanın bir açıdan bakarsanız dünyadaki tüm düşünen insanlar milliyetçidir ama din farklıdır yani tüm insanların dini aynı değildir(ama bizi bir birimize düşürmeye çalışan zihniyetler atatürk ve islam hakkında aşırı düşünem insanları örnek teşkil edip daha hangi yöne gidecekğini bilmeyen genç arkadaşlarımıza onların yatkın oldukları düşüncenin fanatiği yapmaya ve ülkeyi bir kağusa sürüklemeye çalışıyorlar buna bizim basınımızda çanak tutuyor ve çok değil az kaldığını düşündüğüm 80 yılına dönüşün başladığını hisseder gibiyim ve çok endişe verici bunlar bizler hem allahı hem peyganberini hemde atatürkü zaten seviyoruz

  131. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    Metin bey,

    “Vatan sevgisi imandandır” hadisi uydurmadır. Kur’an’a ve Hz.Peygamber’in yaşantısına da aykırıdır. Zira, bir müslüman için dünya, geçicidir; asıl yaşam öldükten sonra başlar. Toprak parçası da Allah’ın mülküdür. “Allah, yeryüzünü size mescid kıldı” buyrulur Kitapta.
    Böyle bir hadis olsa bile, ki alimlerin ittifakıyla uydurulmuş bir sözdür. Mevlana, bu sözü “Asıl vatan ahirettir. Dünya ise gurbettir” şeklinde doğru bir şekilde açıklamıştır.
    İslam dininde unsuriyet, milliyetçilik yasaklanmıştır. Acemin Araba, Arabın Aceme üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır buyrulmuştur.
    Adem’e secde etmekten imtina eden Şeytan, aslında ilk ırkçıdır. “Onu çamurdan yarattın, ben ise ateştenim” diye Allah’a karşı gelen şeytanla; “damarlarımda asil kan mevcuttur” diye kendini, mesela bir Ermeni’den veya Kürtten üstün gören bir adam arasında bir fark göremiyorum.

  132. Yazan:Mustafa Ekmekciler Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    Allah c.c. insanı yartırken kendi güç kuvvet ve azametin yine kendine göstermek için kendi nurundan yaratmış, bu nurun özü ‘ya habibim seni yaratmasaydım alemleri yaratmazdım’ dediği Hz. Muhammed islamın nebiliğiyle müjdelendiğinde önce ilahi kelimetullahı önce ailesine anlatmış ve onlardan destek istemiştir. Bu fıtratın özüdür. Ülkücülük bu fıtratın dışa vurumudur. ülkü idealse, idealim Allahın dinini dünyaya bildirmekse bunun başlangıcı kendi özünün önce buna inanmasıdır.bu ise türkün birliğinden geçer. Türk birliği özünü Kur’an dan alır.Bu birliği bozmanın temeli ise mikro milliyetçiliğin başlangıcı ulusalcılık olmuştur. Siyonist sömürünün temeli ise küçük gurubların çatışmasıdır. Bu gurubları canlı tutmak sömürüyü güçlendirmek içindir. Unutmayalımki bu gün Türkiyede yapılan böl parçala sömür…
    Bunu islama adfedip din bezirganlığı yapanlar dünde Türk milliyetçiliğine karşı marksist uşakları desteklemişlerdir. O marksisler bu gün ulusalcı olmuş ise uyanık olmak zorundayız. Unutmayın İslam mikro miliyetçiliği red ederken İslamla şereflenmiş milli devleti desteklemiştir. bu sebeble en kısa sürede cihana hakim olmuştur. Ey uyuyan uyan uyku bu sefer ölümdür uyanılmaz. Dağdaki kurdun feryadını dinle bu paslı kulaklara bir nida. sana diyorki özgürlüğün elden gidiyor sahip çık. Artık öz yurdunda garip, öz vatanında parya olma .

  133. Yazan:Mustafa Ekmekciler Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    Dün kardeş kavgasıdır diye marksislerden kardeş edinenler bu gün hepimiz ermeniyiz diyenler aynı zihniyetlerini ortaya döküp dün denize düşen arapla türkü örnek vererek soruyordu hangisini kurtarırsın diye. Unutmayın Kuaran bir kavime gelmemiştir. Aklı olan ve kuranı okuyan hiçkimsede bunu idda edemez. Öyleyse hiç bir soy da kendinidiğerinden üstün sayamaz. Zatan hiçbir Türk miliyetçiside kendi ırkını üstün diğerlerinide uşak olarak görmüyor. bunu böyle zannaedenler aşağılık kompleksi ile ezilmiş nefislerdir.
    Bizler İslamla şereflenmiş Müslüman Türk evladıyız. Allah bile soyu ve nesebi belli olan seçilmişlerden resul seçmişken nasıl olurda soyu inkar edersiniz. Oğul bile babasıyla anılırken, Allah resulü sahabesini kavminin ismiyle anarken Türk soyu oladan bu kadar utanmanın altın yatan nedir. Bundan sonra gelen birliği bozup vatan denen toprak alınır satılır diyeceksin. daha sonra ne gelecek tabiki bayrak alt tarafı bir bez parçası bunlara kutsiyetlik bağlanamaz kuranda bunlar yok mu diyeceksiniz. ya sonra toplumun bütünlüğü için parayamı kutsiyet vereceksiniz. Sizden olanları müslüman diğerlerini ne olarak göreceksiniz…

  134. Yazan:Haldun Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    “Kurt uluması yada ezan sesi”

    Bu söz 12 Eylül öncesinde “Türk müsün Müslüman’mısın?” diye sorulurdu. Türk gençliği ya Müslüman oalcaktı ya kefere. Haliyle Müslümanlığının yanında başka bir kimliği (Türklüğü) sahiplenenler de kefereler sınıfına dahil ediliyordu.
    İstanbul’da Fatih Camisine “Faşistler bu camiye giremez” pankartı astıran Metin Yüksel’in kardeşi daha sonra Moon Tarikatının Türkiye provakatörlüğünü üstlendi.

    Bu milletin ve dünyadaki her milletin 3 tane düşmanı vardır.

    1) Komünist ve Sosyalistler.
    2) Liberaller.
    3) Dinciler.

    Bu 3 grubun ortak özelliği ise ideolojilerinde Vatan kavramı olmamasıdır. Bu sebeple de birbirlerinin aynısdır.

    Allah Kuran’da ben sizi kavim kavim yarattım diyor ama bu Din Bezsirgani Siyonist kuklaları tam tersini Din adına tam tersini sdöyleyerek Allah’a iftira atmaktan bile çekinmiyorlar.

    Dersim’de bunlar vardı. Şeyh Sait, Prens Sebahattin oalyında bunlar vardı. MOSSAD’ın Hizbullahında bunlar vardı. Siyonistler bunlara emir verir bunlar da uygularlar. Çağımızın Abdullah İbn-i Sebesi bu Siyonist Kuklaları İslam dünyasının içindeki virüstür.
    Bir komünist veya paraya tapan Liberallerden de farkları yoktur. Pentagon’ün üflediği düdüğün sesidir bunlar.

    Elhamdülillah Müslümanım ve Türküm. Ancak İşbirlikçi ve Siyonist Kuklası değilim…

  135. Yazan:MY Tarih: Nis 15, 2009 | Reply

    Haldun Bey,

    çikis noktaniz hatali, varis noktaniz tam bir felaket, neden?

    “Kurt uluması yada ezan sesi”

    Bu söz 12 Eylül öncesinde “Türk müsün Müslüman’mısın?” diye sorulurdu. (HALDUN)…diyorsunuz.

    Oysa insanlarin Türk olmasiyla yetinmeyen, “illa ki milliyetçi olacan, elini kurt basi biçiminde sallayacan” diyen biz degiliz.

    Türklügü bölerek NORMAL TÜRKLER ve MiLLiYETçi TÜRKLER diye iki sinifa ayiran biz degiliz. Emperyalizme bilmeden usaklik edenlerin kim oldugunu anlamak için Balkan savaslarinin neden kaybedildigini biraz arastirin. Filistinde ARAP asilli diye fislenen Osmanli subaylarini arastirin. Ayni senaryo Güney Dogu’da oynaniyor. Türk milliyetçiligi olmasaydi Kürt milliyetçiligi olur muydu? DTP uzaydan gelmedi ki. Ayni kumas. MHP, BBP, ve diger partilerin milliyetçilerinin DTP’den ne farki var?

    DTP PKK’ya terörist diyemiyor da öteki partiler Devlet TeRöründen bahsedebiliyorlar mi?

  136. Yazan:hakan Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    bence aykırı degildir tabiki her insan kendi milletini üstün görür ama islamda ümmetcilik vardır öncelikli olanda budur bakınız hiristiyan alemine hepsinin milleti farklı ama islam ülkelerine karşı hepsi birikteler yada dini konularda hep birlik içersindeler biz müslümanlarında öyla olması gerekir ki osmanlıda böyle idi ama lozanda hilafeti kaybettirdiler bitti. ama türk milliyetçiliğide unutulmamalı unutturulmamalı globalleşmenin karşısında yok olmamalı.

  137. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    Haldun bey,

    Bu milletin ve dünyadaki her milletin 3 tane düşmanı vardır.

    1) Komünist ve Sosyalistler.
    2) Liberaller.
    3) Dinciler.

    Buyurmuşsunuz. Ama asıl ve tek düşman ırkçılardır. Çünkü ırkçıların ana metodları, kendilerini düşmanlarına göre konumlandırmalarıdır. Komünist ve sosyalistler dünyada sosyal eşitliği hedefler; liberallerin de hedefi insanların özgürce, birarada yaşamasını sağlamaktır; dinciler, nihayetinde mutluluğun ilahi düzende olduğunu düşünür ve bunun için çabalarlar. Her birinin çıkış noktası doğrudur; yöntemleri ve vardıkları sonuç yanlıştır.
    Ama milliyetçilik, zaten ötekileştirmek üzerine kuruludur. Ve iki dünya savaşında on milyonlarca insanı katleden ideoloji de ırk davasıdır.
    Allah evet Kur’an’da sizleri kavim kavim yarattım diyor ama Bektaşi gibi gerisini okumuyorsunuz. Tam da sizleri tarif ediyor ayet. Kavim kavim yarattım, ta ki birbirinizi tanıyasınız, birbirinize üstünlük sağlayasınız diye değil.
    Türk-İslam birliği oksimorondur. Akif ne güzel söylemiş:
    Hani, milliyetin İslâm idi… Kavmiyet ne!
    Sarılıp sımsıkı dursaydın ya milliyetine.
    “Arnavut” ne demek? Var mı şeraitte yeri?
    Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri,
    Arap’ın Türk’e; Laz’ın, Çerkez’e yahut Kürd’e;
    Acem’in Çinli’ye rüçhânı mı varmış? Nerde!
    Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer!
    Fikri kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber.
    En büyük düşmanıdır Ruh-u Nebi tefrikanın;
    Adı batsın onu İslâm’a sokan kaltabanın!

  138. Yazan:farklibiri Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    Bu tartışmada gözden kaçmış bir şey olmuş.

    Din denen olgu, milliyetçiliğin antik versiyonudur.

    Bu bağlamda islam dinide, aslında arap milliyetçiliğinden ibarettir.

    Bu belki çok abartılı, çok ezbere aykırı bir söylev gibi görünmektedir, ama gerçek budur. Millet denen olgunun ortaya çıkışı ve içerdiği unsurlara bakarsanız, bu gerçeği çok kolay görebilirsiniz. İslam dini demek, araplaşmak demekle eş anlamlıdır. Ve hatta, 7. YY bedevi töresi, adeti, ritüeli ile birlikte, tam olarak 7. YY arap milliyetçiliğine tabi olmak demektir.

    Ve bunu, pratik uygulamada da görebilirsiniz. Örneğin, cennete arapça konuşulacağı, bu yüzden arapça öğrenmeyi tavsiye edenler, arapları baş tacı etmeye çalışanlar gibi.

    En acı olgu ise, devri zamanında cinsel ihtiyaçlar için türk kızlarını, amele ihtiyaçları için türk erkeklerini canların bağışlanması için cariye ve köle olarak vermiş türk insanlarının milliyetçilik adına bu arap kültürel sömürüsüne sahip çıkmalarıdır.

    BU bize, niyetin aslında türklüğü şad etmek değil, başka bir şeyler olduğunu göstermektedir.

    Arap gibi konuşacak, arap gibi giyinecek, arap gibi yaşayacak, ondan sonra biz türküz diyeceksiniz. Bu ancak bir komedi olabilir.

    Bu bağlamda, bilhassa islam ösz konusu olunca, din ile milliyetçiliğin bir arada olması zaten mümkün değildir. Ya dinden olacak, araplaşacak, yada başka bir şey olacaksınız.

    Asıl soru şudur aslında.. Acaba cennette göğüsleri yeni tomurcuklanmış bir kaç huri pahasına, özbenliğimizden vazgeçecek misiniz?

    İslam, insanın varlık sebebini belli bir şekilde tarif eder: Mitolojik arap tanrısı allaha kul olmak. Bu bağlamda, ırk vs., milliyet şu bu olamaz. Sizden beklenen bu arap kültürüne tabi olmanızdır. Bunu yapmadan hurilere değil zebanilere kavuşursunuz. Eğer hurileri tercih ediyorsanız, allahın sizden istediği arap kültüne kayıtsız teslim olmayı kabul etmiş olmalısınız.

    Bu islama eleştiriden ziyade, milliyetçilik denen akımın sadece bir garabet olduğunu vurgulamayı amaçlayan bir kısa özet. Ya türküz, milliyetçiyiz dersiniz, türk kültürü, geleneği, göreneği, dili ve diğerlerini savunursunuz. Yada islamız der, arap kültürüne tabi olursunuz. İkisinin sentezinin vs. düşünmek, abesle iştigaldir..

  139. Yazan:Erdal Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    insan olun, her insana karsi saygi gösterin, hic bir insana zarar vermeyin, hic bir insanin hakkini yemeyin!

    Dinmis imamis … hic önemli degil. Önemli olan aklinizi kullanmak. o kadar basit!

    Erdal

  140. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    farklıbiri,

    “Türk kültürü” diye ululadığın şey İslam’la birlikte ortaya çıktı. Bana bir tane İslam öncesi Türklerin medeniyete katkısına dair bir şey gösterebilir misin? Hiç sanmıyorum. Gösterememeniz normal, çünkü Türkler yerleşik bir toplum olmadığı için haliyle bir medeniyet oluşturamamıştır. Orhun anıtları, mesela döneminin edebiyatının çok gerisindedir. Medeniyete katkı anlamında İslam öncesi hiçbir eseri yoktur Türklerin.
    Ama din düşmanlığı ile milliyetçiliğin nasıl yakın durduğunu görmek açısından iyi bir örneksiniz doğrusu.
    Şu belgeseli izleyin, belki ufkunuzun genişlemesine katkısı olur. Sonra gelin tekrar konuşalım:
    http://www.derindusunce.org/2009/03/24/islam-inanc-imparatorlugu-belgesel/

  141. Yazan:fatih y. abbas Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    Spor sozkonusu olunca oyunun kuralarini bozup, kayirma ve kollamaciliga sapan “hakemlere”, insanlar veryansin ediyor, hatta galiz kufurler edebiliyor. Ama bunu surekli devlet yapsa, devlet politikalariyla “kutsansa”,
    kimse ses cikarmiyor aksine “tam ve kosulsuz” destek veriyor.

    Gerekce nedir?Biz yapmasak “onlar(baska uluslar) yapiyor? Bolgedeki halklara hakim “siyasi ve ekonomik ahlak” esasi budur!

    Bu sebeple,bizden yorum yada izahat istiyor sonra da siliyorsunuz,”sadece” etnik ve dini yada mezhepsel bir satasma veya polemik cizgisini surdurmek ister gibi konular aciliyor…

    Sitenizde, ekonomi, ticaret basligi ve tartisma alani yok..

    Butun bunlari ben mi yanlis anliyorum?

    “Pisbogazlik” hakkinda, sagligina azami dikkat edenler, hic bir seyi umursamayanlarin bakim ve onarimina vergi odemek zorunda mi? Otomobilimiz konusunda bu mantigi ve uygulamayi kabul eder miyiz? Neden bu toplumda her gun medyada, okullarda, camilerde saglik ogutleri verilir ki?

    Hic bir iktisadi hak ve hurriyet alanina girmiyorsunuz.Daha simdiye kadar telekom adsl tarifesinin neden Turkiye’de ayda 30 tl oldugunu,(AB fiyati) ayni teknolojinin ABD’de bedava oldugunu bunun hangi “davayla, etnik ve dini sorunla” ilgili oldugunu hic
    konusamadik.

  142. Yazan:fatih y. abbas Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    Spor sozkonusu olunca oyunun kuralarini bozup, kayirma ve kollamaciliga sapan “hakemlere”, insanlar veryansin ediyor, hatta galiz kufurler edebiliyor. Ama bunu surekli devlet yapsa, devlet politikalariyla “kutsansa”,
    kimse ses cikarmiyor aksine “tam ve kosulsuz” destek veriyor.

    Gerekce nedir?Biz yapmasak “onlar(baska uluslar) yapiyor? Bolgedeki halklara hakim “siyasi ve ekonomik ahlak” esasi budur!

  143. Yazan:Fatih Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    İnsan olmak önemli, kim olduğun, kimlerden olduğun değil. İnsan olarak bir başka insana saygı duyup, haklarına tecavüz etmiyorsan, herhangi bir başka değer adına ona mutsuzluk vermiyorsan doğrusundur. Her ne adına olursa olsun, din, milliyet veya herhangi bir alt grup adına; kendini üstün görüyorsan, sen bir hiçsin. Ancak gelişmemiş beyinler, üstünlük taslarlar. Zaten herkes, kendinde olmayan olduğunu iddia etmez mi!

  144. Yazan:Şevked ALİYEV Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    Ben Bulgaristanlı bir TÜRKÜM,bu ülkenin 10%-u oluşturuyoruz.
    Malesef son zamanlarda TÜRK KAVRAMI SULANDIRILMAYA ÇALIŞILIYOR.
    Şunu söyleyeceğim,
    Mehmet BEY “milliyetçilik” ve “ırkçılık” kavramlarını karıştırıyor gibi geliyor bana.
    Bir halkı ifade eden tarihi,örf adetleri,dili ve yarattığı özgün kültürdür, teninin rengi değil.
    Bulgaristan,Yeni Pazar bölgesinden Anadolulu kardeşlerimize selamlarımı sunuyorum.

  145. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 16, 2009 | Reply

    e-mail adresime gelen bir çağrı üzerine sanırım yeniden fikrimi belirtmem gerekecek.Oysa farklı zamanlarda konuya ilişkin bir kaç yorumum olmuştu.Böyle bir tartışmaya ilk kez katılıyormuşum gibi davet edilmem doğrusu şaşırttı beni.Neyse sorun değil,bir yorum ile daha katılmanın bir zararı yoktur sanırım.
    Birincisi,milliyetçiliğin her türlüsüne karşıyım,bunu peşinen belirtmeliyim.Menfisi,ılımlısı,aşırısı diye bir şey sözkonusu değil.Bana göre bunların herhangi birinin bir toplum arasına yayıldığı anda,o toplumda kaos ve kargaşa başlar…Kader birliği etmiş,aynı çatı altında yaşayan insanları kamplara ve kutuplara ayırır…Düşmanlık tohumları eker…Birbirine güvensiz ve birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan bir topluma dönüşür ülke.

    İşte karşılaştığımız sonuçları da ortadadır.30 yıldır ülkemizde bir savaş sürüyor.Onbinlerce insanımızın hayatına mal oldu bu savaş.Ülkemizin ilerlemesi ve kalkınması önünde bir engele dönüştü ve bu engel devam ediyor.Bırakınız,ülke olarak yaşadığımız kayıplar,çektiğimiz acıları;milliyetçiliğin bize sağladığı yararları(!)şu makalenin altına bırakılan yorumlardan bile gayet iyi anlaşılabiliyor.Karşılıklı hakaret ve küfürleşmelerden;kin,öfke ve düşmanlıktan başka ne var?

    Peki bütün bunlar,adına milliyetçilik denen hastalıklı ideolojinin eseri değildir de nedir.Ha bu Türk Milliyetçiliği olmuştur,Kürt Milliyetçiliği olmuştur ne fark eder?Biri diğerini beslemiyor mu?Biri diğerinin sonucu değil mi?
    Geldiğimiz nokta belli;kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir talihsiz dönemi yaşıyoruz.İçine saplandığımız bu ölümcül kimlik kavgalarıyla birbirimizi tüketip helak ettik.Daha ne diyeyim bilmiyorum ki?
    Güzel ve olumlu bir yanı varsa birileri de beni ikna etsin diyorum.

    Bu kör dövüşü içinde inanın bazen tartışmaya katılmak bile istemiyorum.Çünkü biliyorum ki “önce insanız”demek bile bazen antipatiyle karşılanabiliyor.
    İşte hadise budur,Milliyetçiliğin yarattığı derin yaralar ve türlü tahribatlar,toplumca sürüklendiğimiz ruh hali yeterince ortada değil mi?Bu tablo hala bir fikir vermiyorsa işimiz bir hayli zor gibi görünüyor.

  146. Yazan:Haldun Tarih: Nis 17, 2009 | Reply

    Sanırım biraz açıklama yapmam gerekecek ki “Ben Türküm” dediğimde hemen Irkçı yaftasını yapıştıran Komünist, Liberal ve Dinciler’in ne dediği de anlaşılsın.
    Mektubat’da Milliyetçiliğin tasnifini yapan Saidi Nursinin neler dediğini bu taifeye anlatmama gerek yok. Ancak hangi ırktan olursa olsun “Milletinin milliyetçisi olan” herkes bu 3 siyasi akım tarafından aynı şekilde ırkçılıkla suçlanmaktadır. Bu duruma örnek Vietnam’dan Türkiye’ye, Irak’tan Filistin’e onlarca örnek verebiliriz. Kimi tehlikeyi kapitalizm kimi komünizm göstererek kendi topraklarının vatanseverlerini yok etmişlerdir. Ne Komünistlerin ve de Kapitalistlerin hakim olduğu ülkelerde Milliyetçi kadrolar bırakılmamıştır. Dünya halkalrı iki kutubun biri tarafından sömürülmüştür. İslam ülkeleri de bundan maada değildir. Bu politikalar Siyonistlerin politikalarıdır. Geçelim…

    Evet! Ben Türk’üm! Ancak bu genetik bir aidiyet iddiası değildir ve öyle olması da mükün değildir. Çünkü dünyanın hiç bir yerinde saf ırk diye bir şey yoktur. Hele hele bizim gibi Dünyanın bir ucundan kalkıp diğer ucuna gelen, var olduğu süre içerisinde onlarca ırk ile karışan bir millet için bu sözkonusu bile olamaz. Böyle bir iddia ile yola çıkarsanız ve başarılı olsanız bile kuracağınız devlet Cihan Devleti değil olsa olsa Aşiret Cevleti olur.

    Türk kelimesini genetik aidiyet olarak algılamak illetine yakalananlar da bu şekilde anlayanlar da yanlıştadır.

    Evet! Ben Türk’üm! Bu bana Allah’ın takdir ettiği bir aidiyettir. Allah’ın yarattıkları arasında ayrım yapması sözkonusu olamayacağına göre benim üstünlüğüm mensup olduğum ırk ile değil insanlık alemin verdiğim ile sınırlıdır.

    Evet! Ben Türk’üm! Bu toprakların mensubu olarak gelmiş geçmiş tüm medeniyetlerin mirasçısıyım. Ne kadar Türk isem o kadar Sümer, Frig, Lidya, Urartu, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlıyım.

    Benim ceddimi devletlikten İmparatorluğa yükselten idolojinin adıdır Türk.
    Önce Haçlı Seferlerini durduran, sonra Haçlı’nın göbeğine İslam Bayrağını diken ideolojinin adıdır Türk.
    Ehli Salip Düveli Muazzama ordularına karşı Çanakkale’de direniş ideolojisinin adıdır Türk.
    Dünyada emperyalizme karşı verilen ve kazanılan tek savaş olan Kurtuluş Savaşını veren yetmişikibuçuk milleti birarada yaşatan ideolojidir Türk.
    Bugün dünya halklarına çıkış noktası olarak kabul ettirilmeye çalışılan YDD ve BOP projelerinin karşısına, geçmiş tecrübesi, güçlü gelenekleri ve onlarca faklı ırk, din ve kültür farklılığını birarada ve barış içinde yaşatabilme pratiğinin başarabilmiş olması sebebi ile yegane antitezi çıkarabilecek bir ideolojinin adıdır Türk.
    “Türkiye Cumhuriyetini kuran halklara Türk Milleti denir” tanımında anlamını bulmuş ve “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağları ile bağlı olan herkes Türktür” uygulamasını esas almış ideolojinin adıdır Türk.
    Bunu böyle algılayamayan ya aptaldır ya hain.
    Bundan gayrısı da lafı güzaftır.

  147. Yazan:yener yurteri Tarih: Nis 17, 2009 | Reply

    millyetçilik ile ulusalcılığı aıranlara bunun bir bölünme yolu olduğunu açıklamak isterim.ancak türk milliyeçiliği dendiğnde de

  148. Yazan:yener yurteri Tarih: Nis 17, 2009 | Reply

    MİLLYEÇİLİK EŞİTTİR ULUSÇULUK ODA EŞİTTİR ATATÜRK MİLLYETÇİLİĞİ GERİSİ VATANSEVERLERİ AYIRIMA GÖTÜRÜR

  149. Yazan:emir şenol Tarih: Nis 17, 2009 | Reply

    dinler allahtan geliyorsa-ki öyle- iyilik,güzellik sağlık,sevgi emrediliyor.türk milliyetçiliğide vatan, millet,bayrak sevgisini emrediyor.
    sevgi kırıntısı olan insanda ihanet ve hainlik olmayacağına göre türk milliletçiliği doğru bir sosyal anlayış olmalıdır diye düşürüyorum. bunula ilgili islamın anlayışı da ortada dır. ama hainlik düşünenler dinleri inandıkları gibi yorumluyorlar ve konu saptırılıyor.
    selam ve sevgilerim bütün türk insanlarına olsun

  150. Yazan:eriso Tarih: Nis 17, 2009 | Reply

    türklük nedir ki
    atatürkçülük nedir ki
    demokrasi nedir ki
    laiklik?
    vs,,,,,,,,,,,
    tek bişi var
    tek bi gerçeklik var o da Allah
    aslında ne konusacak cok sey var nede yazacak
    vatan, imandan daha değerli bişi değil
    ugruna ölmek için
    onca yazılar yazılmıs
    ben bu vatan için ölmem öldürmem
    vatan denen şey toprak parcası
    ve onun üzerinde yasayacagım 60 yılım var sadece
    oda özgürsem 60 yıl değilsem 30 veya 15 yıl
    bi şekilde gecer
    seni hapse atabilirler ellerini kollarını baglayıp
    ama fikrini………..
    yakın tarihte yapılmıs embesilce uygulamalar
    elbette bu tuzaga düşenler var
    o kişinin zayıf iradeli oldugunu gösterir sadece
    anlayana sivri sinek saz …………

  151. Yazan:ender güçlü Tarih: Nis 17, 2009 | Reply

    —–“Türkiye Cumhuriyetini kuran halklara Türk Milleti denir” tanımında anlamını bulmuş ve “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağları ile bağlı olan herkes Türktür” uygulamasını esas almış ideolojinin adıdır Türk.
    Bunu böyle algılayamayan ya aptaldır ya hain.
    Bundan gayrısı da lafı güzaftır.—–

    Ağzınıza sağlık tartışma bitmiştir.

  152. Yazan:Haldun Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    Siteye Bediüzzaman’dan başlık açan kişi Mektubat’tan Milliyetçilik bahsini de buraya asabilir mi acaba? Bakalım ki Bediüzzaman’ı ne kadar algılamış…

  153. Yazan:Orhan Ertugruloglu Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    Milliyetcilik Avrupa ve Amerika da Nazi donemini cagristirdigindan bu ulkelerde Milliyetcilik yerine allerji yaratmasin diye Patriotism yani Yurtseverlik kelimesi kullanilir. Yurtseverlik Islama aykiri degildir. Ama Islam ummetciligi icerdiginden Batililar tarafindan milli kimligi silmek icin arac olarak kullanilmaya calisilmistir. Nitekim Ingilizler mustemlekelerinde, ornegin 1960 yilina kadar idare ettikleri Kibris’ ta Turk kelimesi yerine Islam veya Musluman kelimesini kullanmaya ozen gostermislerdir. Turk Lisesi yerine Islam Lisesi ve Turk Meclisi yerine Cemaat Meclisi ismini isletirledi. Sonradan Avrupa ulkelerine Turk isci gocu basladi. Hollanda gibi Endonezya’ da, Surinam’ da uzun yillar somurgecilik gecmisi olan Imparatorluklar da Turk gocmenler arasinda dini yani cami eksenli orgutlenmeyi tesvik ettiler. Dini motifi on plana cikartarak ummetciligi destekleyip ulusal kimligi silme politikasi guttuler. Turk ve Fas li gocmenlerin azinlik haklarini verirken sizler muslumansiniz birlikte hareket edin ve haklarinizin mucadelesini birlikte yapin seklinde telkinlerde bulundular ve Turk FasliIranli gocmenleri milli kimliklerini gozardi edip bir ummet gibi gorerek ayni kefeye koyup asimile etme politikasi guttuler.. Sonucta geldigimiz noktada Almanaya ve Hollanda’ daki Turk gocmenlerin orgutlenmesine bakildiginda, futbol klupleri haric agirlikli olarak Cami eksenli orgutlenmeler ortaya cikti.Bu Turkiye’ de iktidar olan veya iktidarda etkin olan cevrelerin de isine geldi. Bu nedenle slogani ters yuz etmek gerekir. Millyetcilik Islam’ a aykiri degildir. Ama Islamcilik Ummetciligi icerdiginden Batili ulkeler tarafindan milli kimligi silme araci olarak kullanilmaya calisilmaktadir . Turkler MS 755 yilindan itibaren Musluman oldular. Musluman olmadan once de buyuk medeniyetler kurdular. Moldova’daki Gagavuz Turkleri de Hristiyan Ortodoks olmalarina karsin Milli kimliklerini ve dillerini asla kaybetmediler ve Gokbayragi kaldirdilar.

  154. Yazan:Ahmet Gelmez Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    Ender Güçlü bey, aykırı fikirlere kapalı olma ve duymamak için de tartışmayı sonlandırmak gibi bir rahatsızlığınız var anlaşılan. Bir cümle yazıp tartışmayı bitirdiğinizi zannediyorsunuz. Asıl hastalık da fikirlerini kabul etmeyen birilerini hemen yaftalamakta yatıyor. Senin fikrini kabul edeceğiz yoksa ya aptal oluruz yada hain. Ne kadar kolay değilmi? Sığlık, basitlik bu olsa gerek. Size tavsiyem bu sığlık ve basitliklerinizle slogan atabileceğiniz yerlere sadece slogan yazın. Bu sitenin adına bir kere daha bakın. Derin düşünce olduğunu göreceksiniz.

  155. Yazan:HAKAN Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    Neden, şu veya bu ad altında toplanmayı değil de “Türk-İslam Ülküsü” ne bağlanmayı savunuyoruz? Biz iddia ediyoruz ki, “Emperyalizm”, Türk ve İslam dünyasını yutmak için en az iki asırdan beri korkunç bir tertibin içindedir. Bir taraftan kültür emperyalizmi ile “vatan çocuklarını” din ve milliyetine yabancılaştırarak kendi emellerine hizmet edecek kadrolar
    hazırlamakta, diğer taraftan din ve milliyet duygularını, herşeye rağmen terk etmeyen çocuklarımızı da birbirine düşürmeyi planlamaktadır.

    Bugün yeryüzünde iki somürgeci “blok” vardır. Bunlardan biri kara renkli “kapitalist emperyalizm” diğeri ise bütün fraksiyonu ile “kızıl emperyalizm”. Birincisi “çok uluslu şirketlerin” paravanasında, “az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek” maskesi altında, ikincisi de “ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek” maskesi altında, “sınıfsal savaş”
    sloganı ile “iç savaşlar” çıkartmakta ve “dünya proleterlerinin dayanışması” adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.

    Gerçekten de yer yüzünde ezilen ve sömürülen bir de “üçüncü dünya” vardır. Bu dünya, daha çok Asyalı, Afrikalı irili ufaklı devletlere ve devletçiklere, beyliklere, emirliklere,
    federasyonlara bolünmüş milletlerden ibarettir. Esef edelim ki, bu insanların sayısı birbuçuk milyardan daha fazladır. İşin ızdırap veren diğer bir yanı da, bu nüfusun çoğunluğunu
    müslümanlar teşkil etmektedir. Bunun yanında çok acı bir gerçeği daha belirtelim ki, bu ezilen ve sömürülen müslümanlar arasında Türk Milleti’nin çok önemli bir bölümü
    bulunmaktadır.

    1970 Yılında yapılan bir araştırmaya göre, yabancı boyunduruğunda tam bir sömürge hayatı yaşayan Türk nüfusunun sayısı, Türkiye’mizde bulunan genel nüfusumuzun tam
    iki katıdır.

    Emperyalist güçler, fırsat buldukları zaman zorla, bulamadıkları zamanlar ise hile ile İslam ve Türk dünyasını ele geçirmiş, zenginliklerini yağmalamış, din ve milliyet duygu ve değerlerini tahrip etmiş, direnenleri lekeleme ve imha yoluna gitmiş, kendine uygun kadrolar yetiştirmiş, bu milletlerin uyanış, diriliş hamlelerini, milli eğitim ve kalkınma planlarını baltalamış ve bu ülkeleri, “ebedi sömürge” statüsüne mahkum etmek için elinden
    geleni esirgememiştir.

    Emperyalist güçler, korkunç bir kültür emperyalizmi programı ile millet çocuklarını milli tarihlerine, milli ve mukaddes kültür değerlerine, milli ülkülerine, milli menfaatlerine, hatta motif ve sembollerine düşman etmekle kalmazlar, kendi değerlerini “bir uygarlık ve ilericilik” unsuru biçiminde onların kafalarına ve vicdanlarına oturturlar. Böylece milli ve mukaddes değerlere bağlı milliyetçilerin karşısına, bu değerlere ters düşen “yabancılaşmış kadrolar” çıkarırlar. Bir ülkede, değerler “ikizleşince”, kadroların da ikizleşmesi ve çatışması mukadder olur. İşte düşman, bu noktada aktivitesini arttırır. Ülkenin ve
    milletin “parsellenmesi” için beynelminel güçleri harekete geçirir.

    Ülke artık birbirinin gırtlağına sarılmaya hazır kadrolara bölünmüşse, düşman rahatlıkla at oynatabilecek vasatı bulmuş demektir.

    Düşman, karşısındaki güçleri parçalayarak, onları birbirine düşürerek, kolay yutulur lokmalar durumuna sokmak ister. Mesela, sanki bir insan, hem ‘dindar’, hem ‘milliyetçi’, hem ‘medeniyetçi’ olamazmış gibi, bu değerleri birbirine zıt proğramlar durumuna sokarak, hiç yoktan ‘çatışan güçler’ meydana getirir. Bu oyunlarını, o kadar ustaca planlar ki,
    tertiplerini anlamak için bazan olayların üzerinden elli veya yüz sene geçmesi gerekir. Mesela, Osmanlı Türk Devleti’nin parçalanması ve Orta-Doğu’nun sömürgeleştirilmesi için,
    dinimizin ve milliyetimizin düşmanları, ‘din’ ile ‘milliyetçilik’ arasında zıddiyet ve düşmanlık duyguları doğurmayı planlamış olduklarını şimdi itiraf ediyorlar.

    Serge Hutin adlı bir Fransız masonunun yazdığı ‘Les Francs-Maçons’ kitabının 127.nci sayfasında okuduğumuza göre İslam dünyasında masonlar Cemaleddin-i Afgani ve
    Muhammed Abduh gibi ‘din politikacılarını’ localarına kaydederek onların eliyle ‘Dini, milli yapılara göre reforme ederek’ alemşumul İslam dinini bozmak, öte yandan Müslüman
    Kardeşler (Freres Musulmans) hareketi ile de ‘İslam’da milliyetçilik yoktur’ propagandası ile milletleri çökertmek ve bu suretle -çok kahpece bir planlar- birbirine zıt ‘İslamcı’ ve
    ‘Milliyetçi’ sun’i düşman kamplar doğurmak istemişlerdir.

    Emperyalizm, bizim dünyamızda bu ‘paradoks’tan çok istifade ettiğini ayrıca yazmaktadır. Dinimizin ve milliyetimizin düşmanları, din ve milliyet gibi iki mukaddes varlığımızı,
    birbirine düşman göstermek oyunundan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor.

    O halde, Türk Milliyetçisine düşen iş, bütün varlığı ile bu oyunu, herşeyden önce kendi yurdunda bozmak olmalıdır. Bu ülkede, sun’i olarak birbirine düşman ‘güya Türkçü’ ve ‘güya İslamcı’ cepheler meydana getirmek isteyen hain ve kahpe oyunların
    karşısına, bir Müslüman-Türk olarak ve tarihine yaraşır bir biçimde çıkmalıdır.

    Bunun için, Türk-İslam kültürüne, Türk-İslam medeniyetine, Türk-İslam ülküsüne bağlı, Türklük şuur ve vakarına, İslam iman, aşk, ahlak ve aksiyonuna sahip, Türklüğü bedeni,
    İslamiyeti ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, Dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin
    ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur.

    Din ve milliyet, zıt değerler değildir. Bu sebepten, ‘sentez’, tez ile anti-tez arasında söz konusu olacağına göre, yıllardan beri kullandığımız ‘Türk-İslam sentezi’ yerine, ‘Türk-İslam Ülküsü’ sözü daha uygun olur düşüncesi ile kitabımızın adını, ‘TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ’ olarak seçtik. Bunu ısrarla kullanacağız

  156. Yazan:HAKAN Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    Türk-İslam Ülküsünü Yoğuranlar

    Türk milletinin tefekkürüne, en az bin yıldan beri, İslam dini biçim vermektedir. Kurduğumuz muhteşem kitaplıklar incelendiğinde görülecektir ki, ilim ve fikir adamlarımızca, insanoğlunun meydana getirdiği her türlü kültür ve medeniyet
    ürünleri atalarımızca incelenmiş, araştırılmış, aşağı yukarı bütün din ve inançlar süzgeçten geçirilmiş ve islamiyet, tam bir şuur ve yüksek bir irade ile tercih edilmiştir. Böylece, <> ulaşan Türk’ün akıl ve idraki, İmam-ı Buhari’leri,
    İmam-ı Gazali’leri, Mevlana Celaleddin’leri, Yunus Emre’leri, büyük mantıkçı ve şeyhülislam Mollafenari’leri, Yunan felsefesini İmam-ı Gazali çapında tenkid edebilen ve yüce hünkar Fatih Sultan Mehmed Han’ın takdirlerine mazhar olan Hocazade Efendileri, İmam-ı Brigivi’leri, İbn-ı Kemal’leri… yetiştirdi ve onların fikir, kitap ve dersleri ile olgunlaşarak büyük imparatorluklar, dünyayı hayran bırakan kültür eserleri ve ölmez medeniyetler meydana getirdi.

    Biz, bu yazımızda ve bunu takibedecek yazılarımızda, Türk-İslam kültür çizgisinde yürüyerek ‘genel felsefe problemleri’ karşısındaki yerimizi ve <>,
    yüce dinimiz İslamiyet’in aydınlığında, kısa da olsa ortaya koymaya çalışacağız. Bütün ‘sahte tanrıları ve ve mabutları’, gönüllerden, kafalardan, zaman ve mekan köşelerinden çıkarıp atmak isteyen, ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ prensibini temel ölçü kabul eden, şanlı Türk Milleti’ni ‘Allah’ın ordusu’ bilen, ‘Türk Milleti birlik, Türk Devleti güçlü olursa insanlık kurtulur, zulüm biter’ ölçüsü içinde hareket eden Türk-İslam ülkücülerinin ‘fikir sistemi’, yüce peygamberler silsilesinin mukaddes alınteri ile ıslanmış, peygamberlik mührünü kıyamete dek elinde tutan şanlı kurtarıcımızın ve peygamberlerimizin ‘O’na ve onlara selam olsun’ nurdan ellerinde biçimlenmiş, onu takibeden muhteşem ‘Sahabi kadrosu’ tarafından ‘cihad ruhu’ ile beslenmiş, büyük veliler eliyle yoğrulmuştur. Türk-İslam Ülkücüsü ‘Cahid-ü fillah’ (Allah için savaşan) dır. Türk-İslam Ülküsü’nün büyük iman, aşk ve aksiyon adamı Fatih, bu ülküsünü şöyle dile getirir:

    ‘İmtisal-i cahid-ü fillah oluptur niyyetim
    Din-i İslamın mücerred gayretidir gayretim

    Fazl-ı Hakk ü himmet-i cünd-i ricalullah ile
    Ehl-i küfrü ser-teser kahreylemektir niyyetim

    Enbiya vü evliyaya istinadım var benim
    Lütf-i haktandır heman ümid-i feth-i nusretim

    Nefs ü mal ile nola kılsam cihanda ictihad
    Hamd-ü lillah var gazaya sad-hezaran rağbetim

    Ey Muhammed mucizat-ı Ahmed-i Muhtar ile
    Umarım galib ola a’da-yı dine devletim.’

    İşte, Türk-İslam Ülküsü’nü yoğuran bu kadro ve ruhtur. Bu ruh, büyük Türk-İslam kültür ve medeniyetinden kaynaklanmaktadır. Bu dava ve ülkünün ‘eskimediğini’, ‘modası
    geçmediğini’ bütün Türk-İslam düşmanları Allah’ın izni ile idrak edeceklerdir. Türk’e ve İslam’a ‘kefen biçenlerin’ sonu

  157. Yazan:Yaşar Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    merhaba arkadaşlar efendimiz s.a.v buyuruyorki ırkını inkar eden soysuzdur,ama diyorki üstünlük takvadadır elbette soyumuzla gurur duyacağız.Allah ve Resulü içinde en iyisini yaşayacağız.Kurandaki milliyetçilik ilahi dinlerin milliyetçiliğidir.Allah ve resulü buyuruyorlarki inananlar kardeştir.İnanmayan bir türk ne şehittir ne gazi onunla cehennenemi niye paylaşayım.Cennete inananlar girer burada hiç bir ırkın üstünlüğü yatmıyor.Ecdadımız islama hizmet etti yüceldi.Şu an milliyetçi geçinenlerin islama ve değerlerine neden sahip çıkmadığını sorarım.Neyse allah hepimizi imandan ayırmasın.Amin

  158. Yazan:okan Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    milliyetçilik ya çok gereksiz ya da İslama aykırı.
    Evet başka seçenek yok. neden mi?
    Şimdi ben yarın öbürgün kafama göre bir akım icad ettim. İsmi de “Doğruculuk” olsun.
    bu akımda yalana yer yok, herşey doğru, sahtekarlık yok , kumarbazlık yok o yok bu yok .
    ne kadar güzel değil mi?
    şimdi kim diyebilir ki ben “doğrucu” değilim.
    veya şöyle diyelim. böyle bir akıma ne gerek var.
    zaten bu islamın özünde olan bir anlayış değil mi. o zaman bu “doğruculuk” akımının hiç bir luzumu yok. İslamiyet hepimize yetiyor. değil mi? çok şükür eksik bişe yok.

    ha eğer islamiyette yok ise. o zaman bu neyin nesi. nerde çıktı bu. bize inandığımız dinde , kitapta indirlmeyen neymiş ki, kitapta olmayan neymiş ki bi de “doğruculuk” diye bir akım icat edilmiş.

    siz seçin hangisi?

  159. Yazan:Erkan 31 Tarih: Nis 18, 2009 | Reply

    yorumlar çok fazla olduğu için bazılarını okuyabildim. sanıyorum islam ve milliyetçilik tartışılıyor. kimse aslını inkar edemez.Evet Türk milleti toplu olarak islam dinini seçmişdir. Ve dine çok büyük hizmetlerde bulunmuşlardır ve hala bulunmaktalar ve inşallah bulunacaklarda. İslamiyette, kardeşlik kan bağıyla değildir. İslamiyeti kabul eden hangi ırktan veya dilden olursa olsun birbirleri ile kardeştir. Evet Türk Milletinin islamiyetten önce bile kendine has
    bir karakteri vardı. Atalarımız farklı milletlerden olan insanlar ile yaşamayı başarmıştır ve onlara saygı göstermiştir ve bu şekilde tarih yazmışlardı. her milletin kendine özgü kültürü vardır ve bunları zenginlik bilip saygı göstermek gerekir. Kültürlerimiz KORUNMALI. Aksi halde dış düşmanların en çok istedikleri şey farklılıkları çok aşırılaştırarak parçalamak.Ortadoğunun durumu belli.Lütfen bu oyunlara da gelmeyelim.

  160. Yazan:özgür Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Türklerin toplu olarak İslam ı seçtiği ve Türkler için İslamın en doğru ve yol gösterici din olduğu yanılsamasının ,şu anda bu görüşü paylaşan bir toplum olmamızdan ileri geldiğini düşünüyorum.Ayrıca Hazar Türklerinin Museviliği seçtiği ve günümüzde yahudi olarak bildiğimiz birçok avrupalı ve amerikalı yahudinin Türk kökenli olduğu bilinmektedir.

    Yukarıda ki araştırma yazısı ile benzer düşünceleri paylaşma sebebim ise toplumların kendilerini tanımlarken diğer özelliklerine göre ağır basan bir kimlik ortaya koymaları gerektiği ancak toplumumuzda çoğu kimsenin kendisini bu iki kavramdan uzak tutarak tanımlayamadığı gözükmektedir.Bu anlam ve tanım karmaşası ise kendini toplum yaşantımızda fazlasıyla göstermektedir.

    Benim kişisel görüşüm ise; Türk topluluklarında Orta Asya inanışları ve toplum kuralları dışına çıkıldığında Türk kimliğinin bu dinler tarafından bastırılmaya çalışıldığına olan inanışımdır.Bunun sebebi olarakta , bu inanışların gerçekte tanrının değil , bu dinleri kontrol eden Vatikan devleti, İsrail devleti ve Arap Milliyetçilerinin tekelinde olduğu ve tarih boyunca yine bu güç odakları tarafından yorumlandığı , yönlendirildiği ve değiştirildiğidir.Bu sebeple Türk yaşayış tarzı ve bunların bize katmış olduğu değerleri bizi asimile etmeye çalışan inanışların içine katmaya çalışmak yerine değerlerimizi, en az o dinler kadar kutsal bir mertebeye çıkarıp bizim gibi özgürlükçü düşünen uluslarla paylaşmak atalarımıza karşı olan borcumuzdur.

    ‘Ne Mutlu Türküm diyene’

  161. Yazan:Haldun Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Avrupalılar neden yüzlerce sene Müslüman olanlara Türk oldu dediler?

    Sadece bu örnek bile Batı’nın İslam dünyasından neyi silmek istediğinin açık göstergesidir.

    Türk kelimesini duyduklarında tüyleri diken diken olanlar aynı tepkiyi Kürt, Çerkez, Laz vb. kelimeyi duyduklarında vermiyorlar.

    Eeeeeeee! Din diye bu kadar Mevdudi okurlarsa olacağı bu…

  162. Yazan:Davut Su Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Milliyetçilik üzerine çok gereksiz ve boşuna gitmişsiniz. Türkiye’deki Muhafazakar partiler de Arap milliyetçisi. Onu niye yazmıyorsunuz? Arapların ellerini ayaklarını öpüyorlar. Görmüyor muyuz? Başbakanımız suudi kralının ta ayağına kadar gidiyor. Böyle onur kırıcı bir durumda olmaktansa faşist olurum, kafir olurum daha iyi. Kaldı ki ben Ulusalcıyım. Milliyetçilerle hiç bir ilgim alakam yok. Ama Milliyetçilik de bu ülkenin siyasi bir kültürüdür. Ama artık siz de görüyorsunuz ki ideolojiler üzerine siyaset yapmak kalktı.Geçmişten örnekler vermişsiniz ama bugünkü durum böyle değil. CHP çarşaflıları bile kendisine katıyor. MHP ideolojik olarak çok farklı insanlardan oy alabiliyor. AKP’de yılların solcusu Bakan olabiliyor. Artık siyasetin içinde ideoloji çok az. Çünkü siyasiler herkesten oy almak zorunda. Bu yazıyı çok kasıtlı buluyorum. Son olarak size şunu soracağım: Sırf Müslüman diye Hizbullah benim kardeşim mi olacak? Hadi Hamas’ı bir parça anlayabiliyorum ama ya El-kaide? Suudi Kralları benim kardeşim mi olacak? En önemlisini soruyorum: İslam coğrafyasını cahil bırakan bu insanlar mı benim kardeşim olacak? Yoksa eli kanlı diktatör El-beşir mi? Bana bu dünyada ümmetçilikten bahsetmeyin lütfen.

  163. Yazan:Aydin Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Ülkesini her seven kişi Milliyetçidir..Ülkemi sevmek islama göre günahsa ozaman Ülke için savaşmakta günah..Ancak kafamı karıştıran şey hani Şehit düşen her Asker Cennete gidiyordu,,Askere insanlar Namaz kılmaya değil savaş teknikleri öğrenmek için gidiyor..

  164. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Sanırım önce milliyetçilikten ne anladığımızı,bunun tam olarak neye karşılık geldiğini biraz tartışmak gerekiyor.
    Bir kere dünyadaki tek milliyet biz değiliz.Her ülkede,aynı çatı altında yaşayan,kaderbirliği yapmış;ekonomik birliktelik,ruhsal şekillenme,ortak değerler vs.de birleşmiş insan toplulukları bir millet oluşturuyor.Ha,devlet yönetimlerinde farklı(kısmi)yapılanmalar gözlense de,genelde bütün ulus devletler için durum budur.

    Buradan hareketle,şayet yukarıda özetlenen birlikteliklerce gelişme,kalkınma,refah ve toplumu birarada tutacak adil bir hukuk devleti ve ayrıca ortak değerleri koruma ve geliştirme adına bir çaba ve gayret gösteriliyorsa,burada bir sorun,yadırganacak bir durum yok demektir.İnsanın ülkesini sevmesinden daha doğal ne olabilir?Dolayısıyla adı milliyetçilik,vatanseverlik ya da vatan sevgisi olur,hiç farketmez.Kavramların bir önemi yok çünkü,önemli olan gerçekten neye karşılık geldikleridir.

    Peki,bizim üzerinde tartıştığımız milliyetçilik kavramı gerçekten bunun karşılığı olarak mı algılanıyor?Daha baştan, farklı görüşleri aykırı bularak “hainlik”le,”işbirlikçilik”le suçlayan bir anlayışın milliyetçiliği ne kadar doğru ve yerindedir.Neden birileri bu sevgiyi kendi tekellerine alarak diğerlerini hoyratça itham etme hakkı bulabiliyor?Yani ben bir vatandaş olarak ülkemi seveceğim,insanlarını seveceğim,adalet ve eşitlikten yana olacağım,insani bütün erdemleri kendime şiar edineceğim…Vergi kaçırmayacağım,yolsuzluk yapmayacağım,herkesin hakına saygı duyacağım,yaşadığım insanlarla barışık olacağım ama birilerince görüşlerim aykırı bulundu diye hain damgası yiyeceğim.Bu nasıl anlayıştır,nasıl bir mantıktır.
    Ha,insanın aidiyet değerleri kısıtlanır,önünde engeller falan olursa elbet savunulabilir.Fakat bizde böyle bir durum da yok.Kimselerin Türklüğümüzü yaşamayalım diye bize bir baskı falan uyguladığı, dinimizi,dilimizi,kültürümüzü yasaklayan harici bir güç yok ortada.Ülke olarak düşmanlarla kuşatılmış bir savaş hali yaşamıyoruz.Keza bu yönde bir tehdit ve tehlike olması durumunda bunu berteraf edecek ordumuz,güvenlik kurumlarımız,devlet kuruluşlarımız,mahkemelerimiz var.E,peki nedir bu teyakkuz hali?Sanki düşman işgali altındayız da milliyetçilik diye diye ortalığı ayağa kaldırıyoruz.
    Yani bu hakaretvari ithamlar,boş ve sığ sloganlarla milliyetçilik taslamanın bir manası yok.İlle de milliyetçilik diye tutturulacağına bir Avrupa’ya,Japonya’ya bakılsın.Geldikleri seviyelere,refah düzeylerine,hukuk işleyişine bir göz atılsın belki bazı şeyler daha iyi anlaşılacaktır.Bu ülkelerin hiç biri öyle milli değerlerinden vazgeçmiş değildir…Dinlerini değiştirmiş değiller;dillerini,kültürleri unuttuklarını da sanmıyorum.Yani hiç biri bizim gibi milliyetçilikle kafayı bozmuş değil,fakat teknoljide,bilimde,kalkınma ve refahta dünyanın başını çekiyorlar ve dimdik ayaktalar.

    Bütün bu gerçekleri gördükçe hayıflanmamak elde değil;dünya milletlerinin(evet millet diyorum ve bana göre gerçek milliyetçiler onlardır)geldikleri seviye bakın bir de bizim hâlâ nelerle uğraştığımıza…

  165. Yazan:sinan Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Milliyetçilik Atatürk Miliyetçiliği olursa. Hiç bir dinle ters düşmez düşmediği gibide dinini özgürce yaşarsın. Bunun dışında Türkiye için bir çözüm yoktur. Arayanlar vardır ama muaffak olan yoktur. Türk insanı ancak bu dizaynla tarihi köklü düşmanları karşısında Müslüman ve Türk olarak yaşamını geleceğini sağlayabilir. Bunun dışında konuya o bu şu açıdan bak bakabildiğin kadar. Ama Ata nın kurduğu düzen dini bir kitap değildir herkesi tam tatmin etmeyebilir tabiki yinede ideale en yakın olandır…

  166. Yazan:Necdet Cemal Ocak Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    DİN VE MİLLİYETÇİLİK

    Din ve milliyetçilik. Diğer kullanılan terimlerin hiç birini kullanmayacağım.
    Öncelikle anlaşılması gereken konu,insanı insan yapan özelliklerin ne olduğudur..Bunu anlamakta her insanın kendi görevi.Bütün insanlar ilahiyatçı değildir ama her insan yaşayacak kadar dinini bilmek zorundadır.

    Yüce kitabımız akıl sahipleri diye hitabında düşünebilen insana, aklını kullanabilen insana sesleniyor. Farklı yorumların olması, işte bu kullanma ölçümüzle alakalı.

    Müslüman davranışları belki bu yüzden farklılık gösterir. Ancak İslam değişmez. İslam bir şeyi söyler, onun ılımlısı, onun gevşeği, onun yumuşağı olmaz.

    Aslını söylemek gerekirse Rabbimiz benim beğendiğim bir kul olmak istiyorsanız, önce iyi bir insan olun diyor. İyi bir insandan kasıt, sosyal hayatımızda dürüst olmak, sözün doğrusunu söylemek, merhamet v.s. daha birçok uyarıyı sayabiliriz. Bunları yaptık, müslüman olduk mu peki?

    Hayır olmadık. Şimdi de diyor ki; kul olarak yapman gereken ibadetler var. Onlarıda yapınca ancak müslüman sayılacaksın. Neden önce iyi insan olmak? Çünkü Rabbimizin emrettiği doğrultuda bir insan değilseniz, ibadetlerin bir önemi yok.”O namazlarında gafil olanlar yok mu” ayetini başka nasıl anlamak gerekiyor.

    Eğer Kitabımız iyi okuyup anlasaydık, aslında bu konuları belki hiç tartışmayacaktık.”Bütün müminlerin kardeş olduğunu bilecek ve kafatasımızın yukarıdan aşağıya ya da sağdan sola açısı 15 derecemi yoksa 16 derecemi diye sorgulama gereği duymayacaktık.

    Öğrencilik yıllarımızda sabah erken kalkıp M.Ali Clay’in boks maçlarını izlerken acaba kaç insan bu açıları merak etmişti dersiniz. Etmemişti, çünkü Clay Amerikalı idi ve siyahtı. Peki, bizi bu saatte kaldıran duygu ne idi. Boks aşkı mı?

    Bakınız bütün bunları yazarken hiç yabancı terim kullanmadım. Gerek duymadım. Çünkü hepsi yüce kitabımızı anlamamaktan kaynaklanan, ya da İslami olmayan pencereden bakan terminolojik terimler. Bazıları özellikle kafa karıştırmak için kullanılmaktadır.

    Rabbimin insanlar ve kavimler arasında farklı bir bakış açısı yok, Bizim içinde yok demektir. Buda üstün ırk yok demektir. Rabbim hiç birimizin rengine, ırkına, boyuna, cinsiyetine bakmaz. Üstünlük yok mu dur? Vardır. Ancak ve ancak üstünlük takvadadır.

    “Bir insanı haksız yere katleden bütün insanları katletmiş gibidir”derken bir müslümanı katleden demiyor dikkat ederseniz. İnsan insandır. Hepsi kuldur. Rabbim istese Alman’ı, İngiliz’i ve başka bütün ırkları tek ırk olarak yaratmayı bilmiyor muydu? Neden böyle yarattığını da söylüyor Kuran da zaten. Rabbimin eşitsiniz diye yarattığı insanları aşağı görmek benim ne haddime, başkalarının ne haddine.

    Peki, ben Türk ırkına mensup bir insansam, benim ırkımı yok mu sayacağız? Saymayacağız, ben Türküm, İslam’ın yayılmasında büyük rolü olan bu ırka mensup olmaktan son derece memnunum. Ve Rabbim beni bu ırka mensup ettiği için, müslüman bir ana-babadan bu topraklarda yarattığı için şükrediyorum. Kanada veya başka bir ülkede İslam’dan haberi olmayan bir aileye mensup olsaydım, nasıl haberim olacaktı Peygamberimden.? Kim anlatacaktı da ben O nu okuma ve tanıma fırsatı bulacaktım?
    Mensubiyet duygusu kötü bir olgu değil. Hep bir yerlere mensup oluruz. Aileye okula, mahalleye, şehre ve ülkeye.
    Hiç birimiz sık sık ailemizi sevdiğimizi tekrarlamayız. Ama ailemize bir haksız saldırı olursa, saldırganın müslüman, Türk, Arap veya ne ise olup olmadığına bakmadan savunmaya geçeriz.

    Peki, ülkemize böyle bir haksız saldırı olursa, savunma refleksi göstermeye neden hakkımız olmasın?
    ”Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz”hadisi gereğince ülkemi ve ülkem insanını sevmek neden suç olsun ki?

    Yakın tarihimizde Ermenilerle yaşanan üzücü olayları göz önüne aldığınızda, haksız oldukları gün gibi aşikârken, hala saldırılıyorsa ve bunu menfaatleri için bazı kesimler kullanıyorsa, ben buna karşı çıkıyorsam kim beni şovenist olmakla suçlayabilir.

    Vesikalarla belgelenmişken milletime ve orduma ihanet eden insanlar şimdi saldırılarına devam ediyorsa, bu aileme yapılan haksız saldırının genişletilmiş şekli değil de nedir?

    Ülkem benim daha geniş manada bir ailem değil midir?

    Ama bunun şimdi bitişiğimde oturan, aslı ermeni olan ve benimle iyi komşuluk ilişkisi yaşayan insanlarla alakası da yoktur. Zira komşuluk haklarından sorgulanırken ondan da sorgulanacağımı biliyorum. Ama ne zamana kadar?

    Tabiî ki bana ihanet edene kadar.

    Eğer ederse o da savunma refleksi geliştireceğim insanlardan olur. Türk, Hıristiyan veya ne olduğuna bakmam. Öldürür müyüm? Hayır, öldürmek için saldırıyorsa savunurum kendimi, yazarak çizerek saldırıyorsa, aynı yolla mücadele ederim. Rabbimin savunma konusunda bana meşru kıldığı yolların dışına çıkmadan.

    Hrant Dink’in öldürülme konusunda davaya müdahil olan bazı insanlara sormuştum, yazdığı yazıyı görüp ondan sonra imza attınız mı diye.

    Hiç biri görmemiş, basında çıkanla değerlendirilmiş konu. Peki ya kandırıldıysanız diye sormuştum. Zira ben öldürülünceye kadar ülkemizde böyle bir insanın yaşadığından haberdar bile değildim.

    Olay ne peki?

    İşte bu baştan beri anlatmaya çalıştığım Yaratıcının insan olma prensiplerinden haberdar olmayan, sadece mensubiyet duygusu ile hareket edenler, istenildiği zaman yönlendirilebiliyorlar. Savunma refleksleri mantıklı olmuyor o zaman.

    Peki, bu cinayet onların işimiydi? Sanıyorum değildi, ülkede kaos yaratmak isteyen bazı güçlerin kullandığı bir argümandı.
    Peki, Hrant Dink sütten çıkmış ak kaşık mıydı?

    Daha bir iki hafta önce gazetesinden yazdığı yazının aslını istedim. Bir kaç bölümden oluşan seri bir yazıydı. Orada bana anlatıldığı gibi Türkün damarından değil, Ermeninin damarından bahsettiğini anladım.

    Bir şeyi daha anladım.

    Yazar muazzam bir Türk düşmanı ve Ermeni milliyetçisi idi. Ekmeğini yediği ülke halkına bu kadar düşmanlığı neyle izah etmek gerekir bilmiyorum. Bu tür tavırların bilinçsiz ve dini bilgiden yoksun milliyetçi zihniyeti kışkırtacağı ve onu bazı güçlerin kullanacağı bilinmeliydi diyorum.

    Ben hangi ırka mensup olursa olsun, hangi dine mensup olursa olsun, bütün insanları seviyorum.

    Yaratandan dolayı seviyorum.

    Peki, onlar beni sevmiyorsa ne yapmam gerekiyor?

    Şimdi biri çıkıp bu insanları sevdiğin için onlarda seni gerçekten çok seviyorlar diye bir garanti versin, değil Ermeni’yi, Amerika’daki Kızılderili katliamını, Cezayir deki katliamı, hatta Darfurdaki katliamı bile üstleneyim.

    Yeter ki biri garanti versin bana. Yok, eğer her gün bana saldırı varsa, her yıl soykırım diye dünya ayağa kaldırılıyorsa, sınırlarım tanınmıyorsa ve bunu yapanın kendisi soykırımcı ve Karabağ’ı hala işgal altında tutuyorsa, kim ve hangi hakla bu insanları sevmemi isteyebilir.

    Bu neviden insanlara ve ülkelere karşı, bende oluşan savunma refleksine hangi uyduruk terimle karşı çıkarsa insanlar, hepsini reddetmeye hakkım vardır.

    Benim onları sevdiğim kadar onlarda beni sevsinler, isterseniz bu konuları tekrar konuşalım.

    Bana tokat atan birine diğer yüzümü de dönmemi kimse beklemesin.

    Gördüğünüz gibi şıklardan birini mutlaka seçmek zorunda olduğum ve diğerini reddettiğim test olmaktan başka, konunun klasik imtihan türünde başka izahları var.
    19.04.2009

  167. Yazan:hakankan Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    TÜRK MILLETI BIR BÜTÜNDÜR BÖL PARÇALA YOK ET SİSTEMI ILE ÜLKEYI SEN ŞU SUN BUSUN DIYE BÖLÜP EMELLERINE ULAŞMAK İSTIYORLAR

    HAÇLI ZIHNIYETI İŞ BAŞINDA UYANIN ARTIK UYANIN.
    MILETIN KAFASINIDA KARIŞTIRMAYIN.

  168. Yazan:hakankan Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    ELINIZDEN GELENI YAPIN AMA BAŞARAMICAKSINIZ

    BU MILLETI YOK EDEMICEKSINIZ

    BU MILET BUNA IZIN VERMICEK

    ŞİMDİDE ÇANAKKALEDE YAPAMADIKLARINI

    DİNLER ARASI DİYALOG ILE YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR

    NE YAPARSANIZ YAPIN KÖTÜ SON SIZI BEKLIYOR

  169. Yazan:Ahmet ŞANAL Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    ________________________________________
    Milliyetçi kim, ulusalcı kim?
    ________________________________________

    Türk milliyetçileriyle ulusalcılar arasındaki kesin çizgiyi özetleyecek olursak:
    1-“Milliyetçi dindardır; en azından dine saygılıdır. Ulusalcı, dini irtica olarak görür.”
    2-Ulusalcının dünü belirsizken, Milliyetçinin dünü, bugünü ve hatta yarını nettir, kesindir, tektir: Türk töresidir. Milliyetçi; Türk kültürüne, örfüne âdetine, ahlakına, maneviyatına ve tüm değerlerine sadakatle bağlıdır.
    3-Ulusalcı, etkiye karşı doğmuş tepkidir. Milliyetçi, reaksiyoner değil aksiyoner bir hareketin öncüsüdür.
    4-Milliyetçi için milli tarih, milattan binlerce yıl öncesine dayanır; fakat ulusalcı için bu tarih 20. yüzyılda başlar. Ulusalcı, Atatürk’ten hatta İsmet Paşa’dan öncesini hatırlayamaz(!) Milliyetçi doğuda; Kürşatlardan, batıda Attilalardan bile çok öncesini iyi bilir.
    5-Ulusalcı, sözde Atatürk iken özde kimi zaman Mao’dur, kimi zaman Stalin’dir, Milliyetçi ise Metehan’dır, Bilgehan’dır, Alparslan’dır, Ömer’dir, Ali’dir.
    Evet, Milliyetçi; Yıldırım’dır, Fatih’tir, Süleyman’dır, Genç Osman’dır, Yusuf Akçura’dır. Milliyetçi hem Atsız hem de Arvasi’dir. Doğu’da; İsa Yusuf, Güney’de Çöregani, Kuzey’de Gaspıralı İsmail’dir. En önemlisi milliyetçi; her yerde, her zaman Atatürk’tür.
    6-Milliyetçi, Hira’dan doğan güneştir, güneşi taşıyan Alperendir, bir nevruz günü Ötüken’de açan gonca güldür. Demire örs vuran, dağları yarıp cihana nizam verendir.
    7- Her şey bir yana İtalyan Komünist Şarkılarına eşlik ederek barlarda kadeh tokuşturanların inadına Milliyetçi, soğan ekmeğe bin İtalyan sofrasını değişmeyen, bir parça Ankara simidiyle gününü geçirip “Elhamdülillah!” diyebilendir.
    Hasan Celal Güzel’in de bu konudaki tespitleri dikkate değerdir: “Milliyetçi, laik devlete inanır, ancak Müslüman’dır. Ulusalcı lâikçidir; lâikçilik adına manevî değerleri inkâr eder. Milliyetçi demokrattır. Ulusalcı, darbeci ve dikta yanlısıdır. Milliyetçi halk adamıdır; milletin değerlerine önem verir ve halkla iç içedir. Ulusalcı, milleti, halkı, millî ve manevî değerleri hor görür. Milliyetçi sosyal adalete inanır fakat aslâ solcu ve sosyalist değildir. Ulusalcı, solcu, jakoben ve devletçidir. Milliyetçi ‘Atatürkçü’dür; Atatürk’ün muasır medeniyet görüşü çerçevesinde gelişmeye ve modernleşmeye açıktır. Ulusalcı ‘Kemalist’tir; Atatürk istismarı yaparak statükocu, tutucu ve dogmatiktir.”
    Yavuz Bülent Bakiler’in kavramlarla ilgili bir yazısının başlığı da bir Türkçe Öğretmeni olarak oldukça dikkatimi çekmişti:
    “Ulus Moğolca, Ulusal Uydurukçadır”
    Ulasalcı bir parti liderinin Abdullah Öcalan ile el sıkıştığı, samimi pozlar verdiği kamp fotoğrafları, ara ara dolanıyor internette. Amaç; insanlarımıza bazı gerçekleri hatırlatmak ancak meselenin muhtevasına da eğilmek gerekir; geçmişte baş gösteren ihanetler yalnızca samimi pozların verildiği fotoğraflarda sunulduğu kadar basit değildir. Bu meseleleri dikkatlice değerlendirmek gerekir.

  170. Yazan:ahmet aga Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    Nerden çıktı 2 sene sonra bu tartışma bilmiyorum!! Ama, kendini “ırkçı” olmayıp, milliyetçi olarak ifade edenlerin “biz ne kadar haklıymışız” demelerinden başka işe yaramaz, bu tartışmalar.Kimse, doğrudan benim ırkım-milletim en acar, öteki için “basit” demez. Giderek o noktaya varır. Kendisini ötekinden yola çıkarak ifade etmek, dayanılmaz bir tad vermeye başlar.Kaldı ki, bu toprakların sosyo-kültürel, coğrafi ve siyasi adı “Türkdür”. Ayrıca altbirim (daraltılmış milliyetçi söylem) olarak, “Türklük” veya Kürtlük söylemi ise, son yüzyılın aşılamayan paradoksudur. Kapsayıcı bir kimlik ve söylem de olmayınca..Netice bu.Oysa günümüzde ‘Dominant’ olan bilgi teknolojisi ve yakıcı finans terörü iken bizim henüz bunları konuşuyor olmamız da, bu cendereden epey daha çıkamayacağımızı gösteriyor. Unuttuğumuz husus ise, reel olarak “milliyetçilik” merkezin olmassa olmazlarındandır.Şimdilik başka bir söylem de uzaktır. Evrensel bir söylem; yanında emperyal olanı da içerdiğinden(Eski deyimle mündemiç..)v.s, birkaç aydın dışında yerel-merkezi söyleme inat geniş ufuklu düşünenimiz de maalesef yok ya da azdır.
    En garibi de,caddelerinden sanayisine, şirketlerinden sanatına kadar(Ki, olumlu yanı ağır basar..)”TÜRK” kavramıyla anılan ülkemizde, ayrıca bunun dar alanda(Mikro milliyetçilik) siyasetle ayakta tutulmaya çalışıyor olmasını açıklamak zordur.. Bu yorumlardan herkes alınabilir, ama ne olur milliyetçiler alınmasın!!!
    Ekrem Senai üstadımızı da, yormayalım derim. Bu kadar açık olan hükümleri tekrarlamak sanırım Ekrem Senai’nin de hoşuna gitmemiştir.
    Bazıları, milliyetçiliği bütünlüğün teminatı olarak varsaymışlar. Biz daha neyi tartışabiliriz ki..!! Bizatihi, ötekileştirmeye yol açan unsur, bütünlüğün teminatı olma iddiasında ise, vay halimize.. Komünistlerin işgal edip bölemediği ülkemizi, şimdi kim bölebilir sizce??
    Savaş bittiği halde ormanda bekleyen Japon askeri düşünsenize.Sıcak savaştan sonra, soğuk savaş da bitmişti, oysa.
    Bu da böyle bir şey, aslında. Ya soğuk savaş bitmeseydi…..

  171. Yazan:Yusuf Gümüşsoy Tarih: Nis 19, 2009 | Reply

    BENCE VATANSEVER OLUN VATAN SEVEROLAN İNSAN HEM MÜSLÜMAN HEM MİLLİYETCİ OLUR VATAN SEVER OLMAZSAN MİLLİYETCİ OLAMAZSIN OLSANOLSAN CIKARCI OLURSUN.

  172. Yazan:Necdet Cemal Ocak Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Bizde bü ülkeyi ve milleti sonuna kadar savunacağımızı,dinin buna karşı olmadığını yazdık ama gördüm ki dinler arası dialoğ falan diyerek maksadını aşan cümlelerle,okuduklarını anlamayan insanlarda varmış.Belki çoğu daha küçükken biz milliyetçi idik.

  173. Yazan:Ulaş Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Milliyetcilik kavramını insanoğlu üretmiştir. Ulusalcılık, ırkcılık bu kavramları bizler ürettik. Milliyetci olursanız; sadece milletiniz ile başbaşa kalırsınız. Objektif düşünce ortadan kalkar. Fakat islamiyette, herşey Allah’a döneceğinden, milllet millet dönmeyeceğinden! Milliyetcilik ve bu gibi kavramlar ”islama” ters düşer demiyorum. Fakat islamı (hakkel yakin) yaşamayı zedeler. Hz. Muhammed: Ey insanlar iman etmedikce cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikce iman etmiş olamazsınız! Bir de Hz. Ömer’in güzel sözlerine yer vermek istiyorum. İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanırsınız!.. Teşekkür ederim. Allaha emanet olalım…

  174. Yazan:sevim Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    @ahmet aga,

    Kaleminize sağlık.Kısa ama öz ve toparlayıcı bir yazı olmuş.İnsan merkezli ve objektif yorumunuza ekleyecek bir iki satır sizi tekrarlamak olur.Sizin gibi dürüst aydınların yazılarını okudukça ülkemize dair umutlarım daha da çoğalıyor.Bu ufuk açıcı ve barışçıl yaklaşımınız için size teşekkür ediyor saygılarımı iletiyorum.

  175. Yazan:Ahmet ERYILMAZ Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Eğer birileri sizin milli duygularınızla ilgili birşeyler demeye başlıyorsa, işte o zaman o millet ile ilgili gizli birşeyler harekete geçmiş demektir. Hele tarihiniz veya geçmişiniz ile ilgili bilmediğiniz gerçek dışı şeyler empose ediliyorsa, hemen bütün duyularınızı açın. Çünkü hem dış güçler hemde iş birlikçiler faaliyete geçmiş demektir. Her insanın bir milliyeti vardır. Bu bir ulusun birlik ve baraberliğinin garantisidir. Böyle olmadığını söyleyenler yalan söyler. Asıl işbirlikçiler onlardır. Bu konuları buralara açıp tartışanlarda işbirlikçi. Milletini küçük görenlerde acz içinde. Türk milleti böyle parçalanamaz.
    Milliyetçi olmak faşist olmayı gerektirmez. Vatanını, ulusunu, bayrağını seven, hür yaşamayı isteyen insanlar milliyetçidir. Yukarda saydıklarımız istemeyenler zaten bölücüdür.
    Bu site bir sürü gereksiz konuyu tartışmaya açıp, derin düşünce adı altında sığ söylemlerde bulunuyor. Bu milletin birlik ve baraberliğine kastı var. İşbirlikçi. Bölücü.
    Vatanını, milletini sevenlerden bu ülkede yaşayanlara zarar gelmez. Böyle konuları açıp, vatandaşların zihinlerini bulandırıp, nifak sokanlardan kokulur asıl…

  176. Yazan:Yakup GÜÇLÜ Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Peki söle söliyelim Milliyetcilik islam dinine göre yasaksa neden Allahu teala insanları bir değilde millet millet ırk ırk Esmer, sarışın Zenci, kumaral yaratmış tır.bu yeni bir oyun değildir zaten 80 yıllardada vardı MSP lilerce Türkmüsüm Müslüman mı diye sölelerdi Elhamdülüllah hem Türküm Hemde Müslümanım
    Milliyetcilik sadece kendisini diğer ırklardan üstün gördümmü günaytır tüm ırklar allah katında eşittir.yinede söliyorum Elhamdülillah Hem Türk Hemde MÜslümanin Allahımada Şüşrediyorum Beni Türk ve Müslüman olarak dünyaya getirdiğpi için bundanda gurur duyyorum herzaman bu AKP lilerin yeni oyunu arkadaşlar Allaha Emanet Olun Allah Müslüman Türk Ukusunu Korusun ve Yüceltsin

  177. Yazan:Türk olmak baska, milliyetçi olmak baska ! Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Ne yazik ki milliyetçi arkadaslar bunun farkinda degiller. insan su veya bu görüsten olur, sonra fikir degistirir. Dini terk eden ya da tersine dinsizligi terk eden bir sürü insan var dünyada. Siyasi görüsler daha da kolay degisir.

    Ama siz milliyetçiler sabit bir kimlik ögesi olan Türklük kavramini milliyetçilik denen bir siyasi durusa bagliyorsunuz.

    Türk=iyi, öteki kötü, Türk=çaliskan, öteki=tembel, ….

    Siyasetin amaci farkli kimlikleri ve çatismasi muhtemel çikarlari baris içinde yasatabilmektir.

    Ama siz milliyetçiler bölücü bir fikrin pesinde kosuyorsunuz. Bunun için de çabucak
    sinirleniyor ve siddete bas vuruyorsunuz.

    Dünyanin hemen her yerinde bu böyledir. Almanya’daki neo-naziler, ingiltere’deki Skin Head gruplar, Amerika’daki KKK örgütü hep kin ve nefret üzerine çalisir.

    Siyasi projeniz yok, kitap okumayi, fikir üretmeyi sevmiyorsunuz, küresellesme ve degisen
    dünya sizi korkutuyor.

    Bu sebeple DEGiSMEZ SABiT birseylere tutunmaya çalisiyorsunuz. Millî kimlik ve HATTA ISLAM’A BAKISINIZ bu yolda sekilleniyor.

    Yahudilerden, Hristiyanlardan nefret ediyorsunuz çünkü ISLAM sizin gözünüzde ALTINA SIGINABiLECEGiNiZ BiR TÜR SEMSiYE.

    Hz Muhammed’in ve sahabenin hiç olmadigi kadar saldirgansiniz “sizden” olmayanlara.

    Unutmayin, Peygamberimize göre kan, soy, irk davasi CAHiLLiYYE davasidir, bu yolda ölüm sehitlik degil CAHiLLiYYE ÖLÜMÜDÜR!

  178. Yazan:ender güçlü Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Yazan:Ahmet Gelmez Tarih: Nis 18, 2009 | Reply
    Ahmet bey;

    Konuyla ilgili Yeni bir tezinizmi var? Paylaşında yeni fikirlerinizi öğrenelim.

  179. Yazan:Hüsamettin Kazancı Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    MİLLİYETÇİLİK VE ULUSALCILIK ANLAYIŞLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

    1.Bütün insanlar bir baba ve ananın evlatlarıdır.

    2.Diller Yaradanın insanlara verdiği iletişim araçlarıdır.

    3.Soylar (Irklar) farklı coğrafyalarda yaşayan ve aynı dili konuşan insanlar topluluklarıdır.

    4.Soylar arası ilişkilerin artması ile hem soylar birbirine karışmış hem de diller arası alışveriş başlamıştır. Bugün yeryüzünde karışmamış bir soy ve saf bir dil bulmak mümkün değildir. Zaten kutsal kitapta dillerin Yaradan tarafından insanların daha iyi anlaşmaları için yaratıldığı buyrulmaktadır.

    5.Türkler bilinen tüm tarihleri boyunca sürekli hareket halinde olmuşlardır. Çin ile komşuluktan başlayarak tüm Asya kavimleri ile komşuluk ve hasım ilişkileri hep sürmüştür. Yine tüm Türk tarihi boyunca Avrupa, Ortadoğu ve Afrikalı kavimlerle de ilişkileri olmuş ve bu süreç halen de devam etmektedir. Tüm bu kavim ilişkileri ile Türkler hem soy olarak hem de dil alışverişinde belki de en zengin dil olan çağdaş Türkçeye sahip olmuşlardır.

    6.Türkler kendi soyağacı altında birçok boylara ayrılmıştır. Aynı dili konuşmakla beraber farklı etkileşim ve ilişkileri dolayısı ile değişik ağız ve şivelerde gelişim göstermiştir. Bu farklılaşma bazı dönemlerde artsa da farklı mecralarda seyretmeleri dolayısı ile Türk dilinin kazanımları daha da artmıştır. Bugün farklı Türk boylarının dil hazinesi bir araya getirildiğinde inanılmaz denilebilecek (750.000 adet söz ve deyim) bir dil ortaya çıkmaktadır.

    7. Milattan çok yüzyıllar öncesinden başlayan Anadolu ve batı Avrupa’ya yönelen Türk toplulukları tüm Avrupa’da ve Anadolu’da devletler kurarak eserlerini sergilemişlerdir.

    8.Türkler doğudan batıya süren tüm seyirleri boyunca hep devletli olmuş, yaşadıkları tüm coğrafyalarda onlarca devlet kurmuşlardır. Bugün olduğu gibi Türk devletlerinin sayısı hiç tek olmamıştır. Zaman zaman karşı karşıya geldikleri de bilinmektedir.

    9.Türklerin çok büyük bir çoğunluğu İslam inancına sahiptir. Bu inanca bağlanmaları bin yıl önceye dayanmaktadır. İslam dışında kalanlar ise eski Türk inançları ile diğer semavi dinlere mensupturlar. İslam inancına sahip olan Türk boyları inançları gereği olarak millet anlayışlarını inanç temeli üzerine inşa etmişler, dolayısı ile medeniyet taşıyıcı niteliklerini inanç temeli üzerinden daha geniş bir coğrafyaya taşıma ülküsüne dönüştürmüşlerdir.
    Bu dönüşüm ile artık son bin yıllık süreçte Türklük ile İslam birlikte anılmaya başlanmıştır.

    10.Bugün milliyetçilikten bahis açılınca Türk ve İslam unsurlarının ayrı olarak değerlendirilmesi imkânsızdır. Zira Türkiye’de yaşayan tüm etnik unsurlar bu medeniyetin bir ferdi olarak bu yapının temelini oluşturmaktadır. İslam inancına sahip olan, son bin yıldır bu topraklarda devletin kurucu unsuru olan, İslam’ın ve törenin bayraktarlığını sürdüren Türk Milleti bu ülkede yaşayan tüm soyların ortak kültür şemsiyesini ortaya koymaktadır. Bu durum yüzyıllardır hem bu ülkede hem de diğer ülkelerde böyle bilinmekte ve algılanmaktadır. Ancak son yüzyılda suni olarak ortaya atılan ülkeyi bölme çabaları neticesinde değişik oluşumlar vasıtasıyla etnik ve inanç ayrılıkları bahanesi ile Türk Milleti bölünmeye çalışılmıştır. Son 20–30 yıl içerisinde bu milletin tüm ayrıştırma seçenekleri ortaya konarak karıştırılmış fakat binlerce yılda oluşan yapıyı yıkmaya gücü yetmemiştir. Zira ülkede yaşayan tüm fertler aynı kültürün bir organı gibi birbirine kaynaşmıştır. İşte Türk milliyetçiliğinin ana kaynağı bu kültür bütününden beslenmektedir.

    11.Son yıllarda ortaya konan ulusalcılık akımı; Sovyetler sonrası boşlukta kalan unsurların enternasyonalizm idealinden sonraki yeni arayış ve oluşum çabalarının genel adıdır. Fakat geçmişe dayalı temellendirilemeyen bu akım kendilerini Atatürk ile bütünleştirmeye çalışmışlardır. Öyle ki Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı değişik yorumlar ve yönlendirmelerle şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bir diğer ifade ile Atatürk Milliyetçiliğinin esasları bugün yeniden kendileri tarafından oluşturulmaktadır.
    Her yeni oluşumda olduğu gibi bu görüş mensupları da tek bir görüş çizgisinde birleşememenin sancıları ile birlikte geleceğe yönelik iktidar taleplerini de birlikte canlı tutmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu oluşumun İslam ve Türk referansı ile diğer gruplara yaklaşımında da türlü sorunlar bulunmaktadır. Kapsayıcı tek bir görüş oluşturulamayışı dolayısı ile fikri taban sıkıntıları devam etmektedir. Ön plana çıkan en belirgin bütünleyici unsur olarak Kemalizm’den ve laiklik vurgusundan söz edilmektedir. Ancak onun da tek bir yorumu olmayışı meselenin ana problemlerinden biridir.

    12. Sonuç olarak Millet kavramının temel referanslarından biri İslam’dır. Milliyetçilikte diğer soy ve kavimlerle de ülkü birliği mevcuttur. Geleceğe yönelik bir büyük gücü hedeflemektedir. Ulusalcılığın en temel vurgusu laiklik olunca hem ülke insanının inançları ile sorunları bulunmakta onlarla bütünleşememektedir hem de dış kaynaklı ayrıştırma ve bölme faaliyetleri için olumsuz bir duruş sergilemektedir. Tüm coğrafyaya yönelik bir gelecek bakışına da sahip bulunmamaktadır.

  180. Yazan:Kürşat Alev Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Bu makale ve tartışma son derece gereksiz, içi boş ve kışkırtma maksatlı. Bozkurt işareti yapan insanların fotoğrafında gözlerini bantla kapatmak, bir suçlunun kimliğini gizler gibi göstermek en hafif tabiriyle yakışıksız.
    Türk milliyetçiliğini, turancılığı, ülkücülüğü; İslamiyetle kıyaslamak, biri diğerinin alternatifiymiş gibi göstermek nereden çıktı.
    Aklınızı başınıza alıp, fikirleri ve kavramları birbirine karıştırmamanızı, fikirlerle, dini inançları birbiriyle kıyaslamamanızı öneririm.
    Sizin bu baktığınız zaviyeden bakınca, tüm mezhepler, hanefilik, şafilik gibi mezheplerinde islamiyete aykırılığı sonucu çıkarki, böyle bir iddia ne kadar gülünçse, tüm bu makalede yazılanlar da o kadar gülünçtür.
    Allah akıl fikir versin hepinize..

  181. Yazan:Ullaş Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Yakup arkadaşım senin yorumuna saygı duyuyorum. Fakat bir şeyler söylemek istiyorum. Birincisi Allah c.c ademoğlunu (insan) millet millet yaratmamıştır. İnsanlar kendilerine millet ünvanı getirmiştir. Asıl bölücülük budur. İkincisi demişsiniz ki : ”Milliyetcilik sadece kendisini diğer ırklardan üstün gördüğünde günahtır” Bu söylediğiniz sadece sizin düşüncenizdir. Günah: İnsanların bireysel karar verebileceği bir kavram değildir. Örnek olarak çok zor bir matematik sorusuna bile cevap veremeyen bir beyin ile bu tanımı kimse yapamaz. Üçüncü olarak ben AKP partisine oy atmadım. AKP’ye atmadığım gibi hiç bir partiye de oy atmadım. Diyelim ki ben ak partiliyim. Sende milliyetci bir partiye yatkınsın. Beni karalamaya ne hakkın var? Kendi düşünceni temel doğru kabul etmeye ne hakkın var? Son olarak Mevlana’nın Mesnevisindeki bir beyiti hatırlatmak istiyorum. Ayran içinde yağ nasıl gizliyse, doğruluk cevherinde yalan da gizlidir. O yalan şu fani vücuttur, doğru hakka mensup olan ruhtur! Bedenlerimizin bulunduğu bir millet olarak yaşamaktansa, gelin ruhlarımızın bir olduğunu bilerek, kardeş olarak yaşayalım… Teşekkür ederim. Allaha emanet olalım.

  182. Yazan:ahmet medeni Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Hakankan…………
    Kim neyi yok edecek-edemeyecek, birrrr
    Milleti tarif et, sana gofret alacağım, ikiiii
    (Ama tarifin dini, hukuki, sosyolojik ve tarihsel açıları da kapsayan tek cümlelik olsun, mümkünse..iki kelimelik, misal..)
    Haaa, o bildik metinlerle(Uydurma) kavmi duruşuna delil getireceksen hemen söyleyeyim, ve
    Burada açıkca Osmanlı ulularını sevmediğini ve hazzetmediğini açıkca ifade etmelisin..
    Ki, ikili sohbetler de bunu söyleyebiliyorsunuz. Öyle mi?
    Neden; Osmanlı(Batıya göre-Türk) milleti kavme dayanmaz da ondan , nolcek şimdi?
    İnşallah , Türk kültürü ve de özellikle türkülerimiz daha özgün havalarda , özgürce solunur hale gelir.

  183. Yazan:murat Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    İkiside yasak değildir ama çıkarlar ön plana çıkınca ikiside ve bir çoğuda yasak haline getirilir.
    Bu ülkede eğitim eksikliği var.nasılki köy enstütileri kapatılmış ve milli eğitim kalkınması engellenmişse son dönemde de yetişmiş en iyi bilim adamlarımız susturularak bu darbenin son ayağı gerçekleşmiştir.Zira 1995 yılından sonra ve geldiğimiz noktada eğitim sistemimiz diplomalı boş beyinler üretmekten daha öteye gitmemiştir.Oysa köy enstitülerinin temel amacı şehirde okuyan kesimin yanında köylününde aydınlanmasını ve bilime ortak olmasını sağlamaktı.Düşünsenize avrupa ve amerika adnan menderes sayesinde bu güzel yapıyı bozmasaydı ülke olarak nerelere varmıştık hayal bile edemiyorum.Zira dış güçlerin en büyük korkusu zeki ve yüreği sağlam ülkenin üstüne birde eğitimli olmasıydıki ne yazıkki enstitüler kapatılınca bu sorunda ortadan kalkmış ve şimdilerde istedikleri gibi kullandıkları bir iktidarı başa getirme başarısını göstermiş olamayacaklardı.
    Şunu iyi anlamak lazım.Bizim düşmanımız ne dışarda nede uzayda.Düşman içimizde.oda eğitimsiz ve sorgulamayan halk.Gücünü kullanmayan küçük çıkarlar uğruna susan halk.O yüzden kaliteli eğitim şart.Eğer biz bugün bu bilim adamlarımızı bu kadar kolay karanlığa teslim edebiliyorsak yarın ben TÜRK’üm deme şansımızıda teslim etmiş oluyoruz.O yüzden ben TÜRK’üm demek için sesimizi yükseltmeliyiz.Yasa susup ben arap yada ne olduğumu bilmiyorumda deme şansımız var.Bugünler için ruhu şad olsun Büyük Önder ATATÜRK’ün ve ayrım yapmadan savaşan ŞEHİTLERİMİZİN.

  184. Yazan:selimhan Tarih: Nis 20, 2009 | Reply

    Mehmet yılmaz Bey, toplumu bir yerinden kemirip duran yaralarımızdan birini deşmişsiniz. Milliyetçilik ve din üzerinden verilen mesajları ve oluşturulmak istenen insan tipini anlamak için ilkokul birinci sınıftan itibaren okutulan ders kitaplarına bakmak gerekir.
    Güzellik, sevgi ve doğayı tanıması gereken pırlantalarımızı “Düşman” kelimesi ile hayata hazırlıyoruz.
    Yeni okumaya çalışan taze beyinlere öğretilen; şiir, hikaye ve okuma parçalarının tamamına yakını “ötekileyici” yaklaşımları içeriyor. Sekiz yıl boyunca Milli kahramanlara minnet ve kahrolası düşmanlara karşı nefretle yetişen Türk gencinin sizi anlaması için bu yaranın daha çok deşilmesi, yılların kan ve irininin konuşulması, tartışılması gereklir. kaleminize sağlaık.

  185. Yazan:Cemile Bayraktar Tarih: Nis 21, 2009 | Reply

    Merhabalar,
    yazı mailime link olarak düşünce keyifli bir okuma ile karşılaşacağımı umuyordum ki büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaştım.Başlık ile içerik arasında tuhaf bir uyuşmazlık var.Ele alınan konu ile içerik farklı zira tek bir başlık ile yola çıkılıp çok dallandırılıp budaklandırılmış.İşlenen konulardan çok rahat beş ayrı makale yazılır,çok uzun,bezdiriyor.Tek bir başlığa üstelik başlığın hakkını vermeden bir çok konu sığdırılmaya çalışılmış.Yorucu ve özensiz.Ayrıca yazıyı bir makale olarak ele alırsak;kişinin kendine ait düşüncelerini paylaştığı bir makaleden çok kaynakçalar ile gereksiz bir şatafat sağladığını söyleyebiliriz?Peki ‘Mehmet Yılmaz nerede?’ demek geliyor içimden,ve diyorum.İşte bu kaynakçalar silsilesi yazarı imha ettiği gibi okuyucuyu da ilgisizleştiriyor.Sanırım google dökümü gibi makale,tad vermiyor.
    Yazıyla ilgili eleştirimi yapıcı olarak kabul ederseniz altının dolmadığını düşündüğüm başlığa dindar,her türlü faşizme ağız dolusu tüküren ve red eden biri olarak bir kaç cümle eklemek istiyorum.
    ”Dindar müslümanlar milliyetçi olmaktan pek rahatsız değiller gibi. Kendisini milliyetçi olarak tarif edenler de İslâm ile aralarına çok mesafe koymamaya gayret ediyorlar.” şeklinde başlayan paragrafı külliyen red ediyorum.Dindar müslümanlardan biri olarak, bir hayli dindar müslüman ile hemhal olmuş biri olarak,dindar müslümanların rahatsızlığı olan bir noktada ‘rahatsız değiller’ gibi bir yaklaşım oldukça saçma.Ayrıca o dindar müslümanlar kendisini milliyetçi olarak tarif edenlerden oldukça uzak durmaya çalışıyorlar.Genellemelerde bulunurken hassasiyet göstermek kalemini eline almış her kişinin olmaz ise olmazlarından olmalıdır diye düşünüyorum.Şiddet,zulüm,baskı,zorbalık,inanç sömürüsü,ötekileştirme,imha etme gibi olumsuz tüm örnekler ile örneklenmiş Türk Milliyetçiğinin dindar müslümanlar tarafından benimsendiğini,rahatsız edici olmadığını hafiften ima etmek terazisi bozuk bir yazarın kalemidir.Lütfen ama lütfen her fırsatta ırkçılık karşıtı olan,ümmetçi(burada ki ümmetçilik ‘cilalanmış bir faşizim’ değildir’)bir dini sorgularken;onun tebliği ve devamlılığı noktasında kendini sorumlu hisseden insanlara zihin okuyuculuğu ve yaftalama yapmayalım.Dinin kanını emip,ondan faydalananlar ile dini somut bir belirleyici olarak kabul edip,sorumlu tuttukları ile sorumlu hissedenleri ayıralım.
    Bir başka sıkıntı ise ‘Ezan sesi,Kurt uluması’ böyle bir başlıkta birbirine tezat iki cümle ile dikkat çekilmeye çalışılırken öyle bir çuvallanmış ki,cümlenin vahimliği noktasında ne söylersem söyleyeyim,sanırım rahatsızlığımı ifade edecek tam bir doyuma ulaşamayacağım.Nasıl bir bağlantıdır ki ‘ezan sesinden,kurt ululmasına’atlar?
    Milliyetçilik,faşizm,İslam üçlüsüne daha sağlıklı bir şekilde yaklaşabilen ayrıca ulusalcılık,etnik köken,biyolojik yapı,milliyetçi yazarların görüşleri vs. vs. gibi konuları başka başka yazılarda ele alabilen üst bir yazı okyabilmek dileğiyle…
    selamlar

  186. Yazan:sinan Tarih: Nis 21, 2009 | Reply

    Evat bir merhaba da be nden
    Miliyetçilik özünde islama asla aykırı deyildir nedenine gelince isalamı bilmek lazim herkesin bildiyi şartlardan biri de zekattir malumunuz onu incelerseniz miliyetçilik asla aykırı olmadıgını görürsünüz.
    Zekat evereceyin kişi geçindirmekle mükellef olmadigın ihtiacai olan en yakının dan başlar ve halka şeklinde gelişir.
    2. ise KURANDA SABİTTİR Biz Sizi KABİLELERE AYİR DİK MAKSADIMIZ BİR BİRİNİZİ TANİYA BİRBİRİNİZELE uflet edesiniz der YÜCE MAVLA(ALLAHcc)şimdi UFLET NEDİR e bakalim YARDİMLAŞMA DAYANİŞMA BİRLİK ve BERABERLİK (yani Dayanişma) miliyetçilik de bu deyilmidir YARDİMLAŞMA DAYANIŞMA BİRLİK vE BERABERLİK ŞAŞACAK NE VARKİ ? selam vecgi ve saygilar Sinan

  187. Yazan:nz Tarih: Nis 21, 2009 | Reply

    ARKADAŞLAR HEPİNİZE SAYGI SEVGİ LEDRİMİ SUNARIM.SANIRIM KONU YANLIS ALGILANMIS
    ***İSLAMA, MİLLİYETÇİLİK TERS DÜŞER DİYE BİR ŞEY YOKTUR.

    ***İSLAM DİNİNDA BÜTÜN İNSANLAR KARDEŞTİR. İNSANLAR ARASINDA HİÇ BİR AYIRIM YOKTUR. BÜTÜN İNSANLAR KARDEŞTİR.VARDIR!!

  188. Yazan:Zafer Tarih: Nis 21, 2009 | Reply

    Pekala hep bu Türk meselesinde müslümanlık ön plana çıkıyor, benim bildiğim kadarıyla Türkler Orta Asyadan Anadoluya hareket edene kadar şamanist olarak yaşıyorlardı, peki bu güçlü odağın yani kuruluşun içinde olan düşüncenin 21. yy da müslümanlık sentezi içerisinde hangi payda da değerlendirebileceğiz.

    Yurtdışında doğmuş, yurtdışında yaşayan Türk ailelerinin çocukları ailelerini kaybetselerde o ülke içerisinde bir Türk olarak muamele görerek yaşayıp ürüyorlar, ama gel gör ki vahşi batının etkisi ile hristiyan ateist veya daha değişik dini grupların görüşleri ile yaşamlarını devam ettiriyorlar. Ne var ki artık onlar için memleket anlayışı Türkiyedense Orta Asya olarak gelişiyor.

    Gelelim 21. yy Türk sentezine ne olmuş müslüman isek veya değil isek ama Türk isek, bu ülkede bölücü olarak görülen misyonerler hiç bir amaç içinde olmayarak yalnızca inanılan düşünceyi diğerlerine aktarmak için çalışıyorlar,

    Düşünsenize güneydoğuda halkın tamamı hristiyan olmuş ve kesinlikle barışın mevcudiyeti için silahlı mücadele yapabilecekleri herhangi bir doktirin olmayan bölgede yaşıyorlar!!!

    Sanki biraz daha güçlü bir sentezi biz daha önceden, yani batıdan daha önce irdeleyerek her bakımdan ulusun iç yönetimine aktarmak durumunda olmak zorunda değilmiyiz???

    Yani işçinin haklarını işverenlerin kurduğu partiler tarafından savunulamamsı gerektiği gibi, hristiyan da işçi yahudi de işçi mülüman da işçi ateist de işçi ama gene öyle ilginç bir handikap ki ulus içerisinde gene dış mihrakların etkisi o kadar kuvvetli ki hiç bir zaman halk kendi düşüncelerini savunacapğı değil kendisine yansıtılan düşüncelere oy atmak zorunda bırakıldığı gibi. Örnek son seçimler MHP’ye bölge sel olarak destek veren CHP, CHP’ye ise köstek olan DSP. BU ne yaman çelişkidir. Ben barış savunucusuyum ama barışı yerine getirebilmel içinse güvenlik güçlerinin yapacağı hareketler ben ce ulusu cumhuriyet sınırları için geçerli olacak bir durumdur.
    Yoksa durum olamaz diyecek birisi var mı???

    Ben savaşan bir Türkiye Cumhuriyetinde yaşamak istemiyorum, lütfen artık bu cumhuriyete daha güçlü ulus emelleri ile sahip çıkalım, Ergenekon bizim geldiğimiz bir mekansa hepimiz ergenokona dönmek için değil ergenekonu buraya getirebilmek için çaba sarfedelim. Asenalar her zaman gereğinden daha güçlü çıksınlar sokağa.
    Modernizm batılılaşmak değildir. standartlar içerisinde yettiği kadar güç gösterebeilmektir.

    İhtiyacın olduğu kadar ekmek satın alıyorsak evimize ihtiyacımız olduğu kadar sarf etmeyi de bilmeliyiz kelimelerimizle.

  189. Yazan:Tamaça Tarih: Nis 22, 2009 | Reply

    Nihal Atsız’ın sözlerine katılıyorum. Müslüman dost! ülkelerin üzerimizde oynadığı araplaştırma oyunudur aşırı dinci olabilmek tutkusunu bize bağışlayan. o halde düşmanlığı göstermenin bir yoludur arapçayı kutlu dil ilan edip boşboğaz TV kalemlerinin ihsan etmesi bize iyiliği

  190. Yazan:şevki Tarih: Nis 22, 2009 | Reply

    Her türden insanı içinde barındıran akla gelmedik katliamlara işkencelere Irakta oldugu gibi girdigi her yerde imza atan Amerikan askerini Time dergisi yılın adamı seçiyor.Kapak yapıyor Amerikan Kongresi Amerikan ordusunun uluslararası savaş hukukuna uyma zorunlulugu bulunmadığna dair karar alıyor
    Biz oglumuzu askere yolluyoruz oradaki yani asker olan çocugumuz canından olurken yöneticilerimiz nasıl bir tavır sergiliyor medyamız nasıl bir yayın politikası izliyor yorumunu herkes aklına danışarak yapsın siyasi dününceleri kendilerinin olsun ama unutmasınlar ki vatanı olmayanın ne dini ne milliyeti ne de haysiyeti olmaz Aklına danışan herkese Saygı ve sevgilerimle

  191. Yazan:taner Tarih: Nis 23, 2009 | Reply

    Hükmül vatan Minel İman =

    yani

    diyorki

    Vatan Sevgisi İmandardır.(H.Şerif)

    Benim Görüşüme Görede bunu diyen İmansızdır.

    Çünkü vatanı olmayanın İmanı olmaz.

  192. Yazan:Orhan Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    İnsanlık değerleriyle arasındaki sorunları halledemeyenler, insan haklarını esgeçenler ne din ile nede milliyetçilikle kendilerini kandırmaınlar. Herşeyin temeli insan olmakta ve başkalarının özgürlüklerine saygı duymakta yatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ne dinci kesimde nede milliyetçi kesimde bu temelin olmadığını görüyoruz. Kendileri gibi olmayanları düşman ilan etmek ve cezalandırmak yola çıkış noktaları olduğu sürece ,sevimsiz ,uzak ve marjinal kalmaktan kurtulamayacaklar. Onların liderliğinde olacaksa ne ezan sesi ne kurt uluması isteyen medeni insanlar bulmak mümkün olmayacak.

  193. Yazan:yalçın Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Miliiyetçilik hususunda acizane şunları söyleyebilirim.Şu anda ülkemizde büyük bir manipilasyon yapılmaktadır. Milliyetçiler düşman ilan ediliyor ve milli menfezler yok edilmeye çalışıyor. Bunun da sebebinin globalleşme karşısında direnebilecak tek güç olması gösteriliyor. Bu tamammen bu manipilasyonları yapanların tezgahı diye düşünüyorum. asıl amaç ekonomik işgaldir. Milliyetçi demek sadece fiziki veya biyolojik benzerlikler veya ortaklıklar üzerinden bir birliktelik oluşturmak değildir. MİLLİYETÇİLİK HEM FİZİKİ HEM RUHSAL HEM DE KÜLTÜREL BİR AKRABALIĞIN OLDUĞU TOPLULUKLARIN HAKLARINI SAVUNMAK VE GELİŞTİRMEKTİR.Bunun içinde din dil ve ırk da doğal olarak bulunur. ULUSALCILARI VE MİİLİYETÇİLERİ aynı gibi göstermeye çalışanlarda yok değildir. ulusalcılar milli değerleri değil batı değerlerini savunup geliştirmek ister temelde buradan milliyetçilikten ayrılır. Ulusalcılık temelde osmanlı padişahına muhalefet düşüncesiyle ortaya çıkmış ve ittahat terakkiyle palazlanmış ve şimdide Ulusalcılık adı altında en iyi çağını yaşamaktadır. Milliyetçilik ise Avrupa toplumunun sanayi devreminden sonra türkleri aşağılaması ve diğer özerk devletlerin osmanlıya isyanı için kışkırtılmasına tepki olarak vucut bulmuş va bügüne kadar gelmiştir. Sonuç olarak Müslüman halkı ÖCÜ gösterenlerle Milliyetçiliği ÖCÜ gösterenlerin kaynağının aynı olduğunu ve ulusalcılarıda bu kaynığın desteklediğini düşünüyorum. Aynı zamanda milliyetçilikte FAŞİZİM DEĞİLDİR. Faşizimde kendi ırkını üstün görme vardır. oysaki dinimiz İSLAM sayesinde bu menfi özellik bize sirayet etmemiştir. Saygılarımla.

  194. Yazan:Ayhan USTA Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Bu konu hakkında böylesine uzun yazılar ve böylesine uzun yorumlar yapılması çok tuhaf.

    “Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.” (Hucurat Suresi, 13)(Ali Bulaç Beyefendi’nin meali ile)

    Bu ayetin üstüne yorum yapılabilir mi? Vatanını milletini sevmek için herhangi bi ideoloji ya da akıma gerek mi var? Güzel olan ne varsa zaten İslam’da var. İslam, bu dünyada da öbür dünyada da saadet için yeter. İnsanı İslam yoluna daha iyi kanalize eden, çizgi içinde tutan yardımcı kaynaklara elbette lafımız yok. Ama İslam’ın zaten koymuş olduğu temeller üzerine farklı isimler altında alternatif oluşturmaya çalışmak abesle iştigaldir ve bunun hesabı muhtemel ki acı olacaktır.

    Son olarak yukarıda bir arkadaşımızın da vermiş olduğu Mehmet Akif şiiri, bu konuyla ilgili Kur’an’ın koymuş olduğu hükmü daha da perçinlemesi açısından manidardır.

    Saygılar

  195. Yazan:Dr. A. O. ENGİN Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Mehmet Yılmaz’a ait

    Aşağıdaki yazıyı kaleme alan ve çok iddialı konuşuyorum, değil Ülkücü hareketin; geçmiş – bugün – yarın kavramları arasında kurduğu bağlantılarla tasarladığı hayat programının her bir temel değişkeninin ve belirleyici unsusrlarının kaynağını sadece gönül ve ruh dünyasının kapılarını sonuna kadar açtığı İslâm inanç sisteminden aldığını, bu programın hedeflerinin Müslüman Türk Milletinin de içerisinde olduğu İslâm alemi yanında bütün insanlığı kucakladığını, bu kucaklayışın Yüce Allah’ın hak nizamını hakim kılmak için bu camiaya emsali olmayan bir dinamizm getirdiğini, günümüz küresel dünyasının şimdilik küresel aktörlerinin çoğunlukla İslâm dünyasına kan kusturma proje ve faaliyetlerinin önünde olası tek engel olma yetenek ve kabiliyetini, bu şer güçlerinin ve her ne görüntü ve şekilde olursa olsun onların paralı, satılmış uzantılarını kudurtacak ezber bozan potansiyelini içerisinde sanıyorum boğulmak üzere olduğu önyargı bataklığından sıyrılarak anlamak şöyle dursun, asla samimi olmadığı çok derin detaylarda anlaşılan Hak Nizam İslâm inanç ve anlayışını dahi anlamaktan yoksun ve küçük beyinli bir şuur fukarası olduğunu, kendi yazmış olduğu metnin satır satır analizini yaparak suratına çalacağım.
    Bu zavallı idrak yoksunu Yüce Peygamberimizin övgüsüne mahzar olan bu yüce Milletin şüphesiz Yüce Allah’ın izni ve lütfu ile kendi iradesini kullanarak Müslüman olduktan sonra, bugün açıkça anlaşılacağı üzere ipleri başkalarının elinde olan ve adeta önceden belirledikleri hedeflere oynatılan kukla misali vurdurulan yerli veya dışarıdan bazı grupların yaptığı gibi İslâm inancının orijinal yapısını Yine Yüce Yaradanın himayesinde koruyarak değiştirip kendilerine uydurmamışlar ve sadece kendileriyle beraber töre ve kültürel hayatlarını ona uydurmuşlardır. Kısacası İslâmı değil kendilerini değitirmişlerdir. Bu değişim ve dönüşüm kendilerini daha insanı kâmil olma yarışında farklı kılmış ve bu farklılık adeta bir merkezi değer halini almıştır. Bu olguyu tarihsel bakış ve tarih bilinciyle insanlık tarihi incelendiğinde anlamamak, inanç ve felsefe topalı ve bilim körü olmak demektir. Bu kişinin arzu ettiği ve bunu da kendince bazı önermelerle destekleyerek kendisi gibi küçük beyinli insanlara yutturmaya çalıştığı gibi, bu milletin istese bile ırkçılık veya bu temelde bir ayrıcalık ve üstünlük peşinde olmadığı, tartışılması bile abes olan bir gerçektir. Eğer böyle olsaydı şu an bu şahıs bu şekilde konuşabilecek nefesi kendisinde bulamayacaktı. Bu millet bunu tarihe mal ettiği altın sayfalarla ve bütün insanlığa ürettiği medeniyet değerleriyle ortaya koymuş ve başka inanç mensuplarını da asla dışlamayarak onları yaşama, inanma ve inandıkları gibi davranma haklarını korumuştur. Bu şahıs her nereye aidiyet duygusu geliştirmiş ise oraların da yine bu milletin evlatları olan o ülkücü hareket mensuplarının toleransı ile gelmiş oldukları unutulmamalıdır. Çünkü onun çamur atarak karalamaya çalıştığı ülkücü ebeveynlerin çoğu, dünyalık olarak en değerli varlıkları olan çocuklarını inandığımız değerler adına hizmet yürüttüklerini ifade eden cemaat ve cemiyetlere göndermekte bir rahatsızlık duymamaktadırlar. Bu camia o insanlara asla şüpheyle bakmak istememektedir. Bu kişi sanıyorum ülkemizde tezgâhlanmakta olan geleceğin yeni çatışma alanlarına oynamaktadır. Bu çok tehlikeli bir oyun olacak ve hiç arzu etmediğim bir cemaat ve ülkücü çatışmasına dönüşecektir. Bu çatışma sonunda kimin nerede kalacağı çok iyi tahlil edilmeli ve değerli önderlerin bu tür provokasyonlara izin vermemeleri büyük bir dikkatle beklenmektedir. Hepsinin kesinlikle böyle olmadığına inandığım bu camiayı da töhmet altında bırakan bu şahsın iplerinin elinde olduğunu düşündüğüm ağababalarının nihai hedefleri de bu sayede ortaya çıkmış ve göstermelik olarak, ait olduğunu hissettirerek açılmak istediği çatışma alanlarında o masum ve değerli insanları pazarlamaya başlamışlardır. Eğer bu şahıs bu manada ihanet içerisinde değilse cinnet geçirmektedir ve yardıma ihtiyacı vardır. Geçmişte aynı şekilde bu yüce millete ihanet ederek kursaklarındaki kanı kusanlar sonunda ve bugün de örnekleri görüldüğü gibi kendi kursaklarındaki pis kan içerisinde boğulmuşlardır. Bence bu şahıs ve benzerlerinin Yüce Yaratanın bu yüce millete vereceği yeni görevlerin ifa edilmesinden kaynaklanan korkuları onlara sanki can çekiştirmektedir. Bu yüzden bütün faaliyetleri can havliyle yapılan davranış örnekleridir. Bu yaptıklarını da kurgulamak istedikleri çatışmaya taraf olmadan yapmak için büyük bir ustalıkla yapmaya çalışıyorlar. Ancak bunu başaramayacaklar ve o meydanda kesinlikle taraf olarak bertaraf olacaklardır. Geçmişte yine bu ve benzerlerinin arka plândan körükledikleri sağ – sol çatışmalarında bu yüce milletin azı, çoğu ve noksanı – fazlasıyla çocuklarını birbirine kırdıranlar, farkına varılan bu oyun bozulduktan sonra işte bu yeni senaryoları ortama sürmektedirler. Geçmişte Allah’a, Kuran’a ve değerlere yapılan saldırılara canı ve bu hainleri çileden çıkartarak saldırtan asil varlığı ve temiz kanıyla siper olan bu Alperen ve Mücahitler Yüce Yaratana ham hayallerin alamayacağı şekilde fiili olarak canlı kulluk yaparken, bu şahıs ve onun gibiler fazla bir anlam ifade etmediğini birazdan açıklayacağım şekilde ana, bacı ve eşinin eteği altına saklanıyorlardı. Eğer çamur atmaya çalıştığı bu yiğitler o amansız saldırılara engel olmasalardı bu zavallıları saklandıkları yerlerin aralarından çıkaracaklar ve o sadece kendilerini koruyabileceğini sandıkları ölçüde değerli saydıkları yerleri de tarumar edeceklerdi. Belki de bu ve benzerleri bir fırsatı bulunup tarumar edilmiş olan o yerlerde yetişen ayrık otları olabilirler. Bütün bunları onları tedirgin ettiği açık olan duyarlılığımızla fark ederken ve hatta onların aklının alamayacağı boyutlarda daha derinlikleriyle bilmekle beraber, yinede onlarında ustasının Yüce Allah olması nedeniyle, kendilerine insan nazarıyla yaklaşmak istiyoruz.
    Bizler atamız, dedemiz ve geçmişimizle övünürken temel hareket noktamız İslâm’a yapılan bayraktarlıktır. Bu bayraktarlık ezberlenilen kavramlar üzerinde eşinerek yapılmıyor. Fiili olarak gerçekleştirilen yaşantı ve deneyimlerle oluyor. Türkler İslâm inanç sistemini ruh ve beden dünyalarına gergef gergef işlemişler ve bu yüzden Türk denilince İslâm inancı beraber algılanmaktadır. Bu manada Müslümanlıktan uzaklaşan Türkler adeta Türk dahi sayılmamıştır. Bu sözler Said Nursi tarafından da daha geniş bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu idrak zavallısı çapulcuya o yazıları bir daha ve insan olarak okumasını öneriyorum. İnsanlık tarih sahnesine çıktığı andan günümüze kadar değişip tekâmül ederek gelişmektedir. Bu durumun İslâmi olarak denk düştüğü ifade “insanı kâmil” olma sürecidir. Ülkücüler ve Türk Milliyetçileri asla insanlığa hizmet yolunda çalışan başkalarının bu süreçte öne geçemeyecekleri gibi bir algıları olmamıştır. Bu günkü Arap alemini değerlendirirken gidip sadece cahiliye dönemleri ve adetlerini gündeme getirmek ne kadar ahlâki ve bilimsel olabilir? Bu olsa olsa art niyetli bir yaklaşım olabilir. Eğer Türk Milleti İslâmın çizdiği çizgiler dahilinde ve ölçüsünde ırkçı ve milliyetçi olsaydı, bugün yer yüzünde sadece parmak sayısı kadar farklı milletler olacaktı.
    İnsanlığa ve mazlum milletlere hizmet üreten atası ve dedesiyle gurur duymayanlar ve övünmeyi abes karşılayanların bir sonraki aşamada savunacakları olgu; nasıl olsa bütün insanlar aynı kaynaktan geldiğine göre birini diğerinden kültürel ve tarihsel olarak farklı görmeye gerek yoktur. Hatta hayvanların bazılarında görüldüğü gibi ana baba veya eşe, çocuğa belli bir yakınlık ve diğerlerinden daha fazla sevgi beslemeye gerek yoktur. İki cihan serveri Yüce Peygamberimize de diğer tahrif edilmiş ilâhi veya ilâhi olmayan din önder ve peygamberlerinden fazla ve farklı bir sevgi ve muhabbet duymaya da gerek yoktur. Bu bir yerde İslâm ırkçılığı olur. Aile ve çocuk kavramları da neymiş, bu kavramlar arasına namus mefhumu fazla geliyor. Çünkü Allah’ın yarattığı her ferdin üreme adına ürettiği nesneler nasıl olsa aynı olduğuna göre ailedeki çocuklar kaynağını sadece benden almasınlar benim gibi düşünen başkalarından da alabilirler. Aksi halde bu da aile ve çocuk ırkçılığı ve milliyetçilik olarak ailiyetçilik olur şeklindeki düşünceler olacaktır.
    Eğer bu insan gelişim ve öğrenmeyle ilgili olarak bilgi sahibi olsaydı bu yazdıklarımın o gerçekliklerle de uyuştuğunu anlayacaktı. Çocuğun ilk reflekse dayalı tutum ve davranışı emme duygusu ve davranışıdır. Çocuk o duygu ve davranışla çevreye uyum sürecini çalıştırır ve duyduğu haz kapsamında da süreci yönetip yönlendirmeyi öğrenir.
    Gelin şimdi bu yazıyı analiz edelim;
    KURTLU HİLAL
    Hayatta bazen zor anlar vardır, seçenekler birbirlerini iptal ederler. (Hayatta zor anların olduğu kaçınılmaz bir gerçekliktir ancak seçeneklerin birbirini iptal ettiği asla doğru olamaz. Çatışmanın yönetilmesi olgusu araştırılırsa, etrafımızı kuşatan sosyal sistemlerin hiçbirisinin diğerinden bağımsız olamayacağı gerçeği anlaşılacak ve bir alt sistemin kullanacağı hammaddeler bir üst sistemin ürettiği mamul maddeler olduğu bilinmelidir. Dolayısıyla seçeneklerin birinin diğerini iptal etmesi söz konusu değildir. Beklide iptal olduğunu düşündüğünüz seçenek onu iptal ettiğini sandığınız seçeneği doğurmuştur.) Bir şıkkı seçen diğerini otomatik olarak reddetmiş olur: (Bir şıkkı seçenin otomatik olarak diğer şıkkı reddettiği düşüncesi bilimsel veya insani ölçütlere uymamaktadır. Bu adeta insanı meydana getiren temel boyutlardan birisinin farkında olanın diğerlerini reddetmesi gibi bir yobazlıktır. İnsan kendisini meydana getiren ; sosyal, biyolojik – fizyolojik, duygusal ve ruhsal – psikolojik boyutlardan meydana gelmektedir. İnsan mükemmel bütünü işte kendisini meydana getiren bu temel boyutların toplamının çok üzerinde bir değer arz etmektedir. Biz öğrencilerimizi geliştirirken işte bu temel boyutlarının hepsini dikkate alarak bütüncül bir bakış açısıyla dengeyi koruyarak geliştirmek durumundayız. Bunlardan birisini varsaydığımızda diğerini reddetmek gibi bir akıl zafiyetini gösteremeyiz.) Doktor mu olsam yoksa mühendis mi? ( Bu zekâ özürlü doktorluğun uygulama sahasının canlı bir insan mühendislik sahası olduğunu veya mühendis olanın aynı zamanda doktor da olabileceğini idrak edemeyecek kadar özürlü veya başkalarını aptal sanmaktadır.) Ezan sesi mi dinlesem yoksa kurt uluması mı? (Allah aşkına şu cümleye bakarmısınız. Şu eşleştirme ahlâkimidir? Hiçbir İslâm ahlâk ve fazileti sahibinin ağzına alamayacağı böyle garip bir eşleştirmeyi samimi söylüyorum ben ağzıma dahi alamıyorum. Bu kişinin eğer İslâm ve Müslümanlara zerre kadar saygı ve sevgisi olsa böyle ağza alınamayacak kahpe bir eşleştirme yapamaz. Ülkücü Türk Milliyetçilerinin asla böyle bir tercih sorunları olmamıştır. Bu kişi bu yüce Milletin kurt ulumasıyla denk tutma ihanetini gösterdiği o ezan için çeşit çeşit insan ruhunu derinlerden etkileyen makamlar yaptığını söyleyemez. Belki o kurdu Yüce Allah’ın yardımıyla o ezanı koruyan sadece bir varlık olarak ifade etseydi daha anlamlı olabilirdi. Bu kişi kâinattaki canlı cansız bütün obje ve canlıların Allah’ı zikir ettiklerinden haberdar olamaz. İşte bu şahsın farkında olamadıklarından hareketle hangi düşüncelere daha yakın olduğu anlaşılacaktır.)
    Acaba bu kişi benzer değerlendirmeleri açıkça etnik ayrımcılık yapanlara, oluk oluk Müslüman kanı içen Amerika veya İsrail için, mason locaları için yapabilir mi? Hayır hayır bunu yapamaz, çünkü beklide ona bu rolü verenler onlardır. O güçler kendilerini yaptıkları zulümler kapsamında yegâne durduracak küresel bir güç olma potansiyeli olan Türk Milletini hedef almaktadırlar.
    Bu yazdıklarım sanıyorum yeterli karşılık olacağından diğer manasız cümlelerine değinmeye gerek görmüyorum. Bu şahsın kendisiyle de tanışmak isterdim.
    Dr. Ali Osman ENGİN

  196. Yazan:Şeref Ülker Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Burada işlenen Milliyetçilik kavramı ile sapık kafatascı Milliyetçilik anlatılmağa çalışılmış.İfade edilmeğe çalışılan Milliyetçilik anlayışı Osmanlı gibi bir cihan devletinin sonunu hazırladı; çünkü Türk olmayan, hatta Türkiyeli bile olmayan kişilerin fikir babalığını yaptığı bu akımın gerçek gayesi oydu. Daha derin analize gerek kalmadan şu an da Türkiye’de seyreden havayı örnek alırsak; CHP ve benzeri partilerle kol kola gezmekte; hatta seçim ittifakı yapmakta terddüt etmeyen ve hatta gelecekde birleşme ihtimali dahi var olan MHP zihniyetinin de galiba gayesi son Türk devletini yok etmektir. Gün geçtikçe hırçınlaşıp Türkiye’yi karanlık bir dehlize çekmeye çalışan PKK yı da bu zihniyet doğurdu. Eğer Türkiyenin fetret dönemi olan 1920- 1950 yılları arası kafatası milliyetçiliğin değilde Hakiki İslam kardeşliğinin hakim olduğu bir dönem olsaydı zannediyorum Türkiye şu an yaşadığı problemlerinin bir çoğunu yaşamıyor olacaktı. Bem Türküm; Milliyetçiliği tamamen inkar etmiyorum ama bana göre Milliyetçilik ve Kurt ulumaları İslamın gölgesinde kalmalı.

  197. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Merhaba Dr. A. O. ENGİN,

    Sitemize hos geldiniz, uzun yorumunuz ve detayli yanitiniz için tesekkürler, bir daha ki sefere üsluba biraz dikkat ederseniz memnun oluruz.

    Elestirilerinizi benim sözlerime yöneltmissiniz ama ayetler ve hadisler hakkinda bir sey dememissiniz.

    insanlari YAPTIKLARI ile degil OLDUKLARI ile yargilama yoluna gitmissiniz. Oysa birincisi TAKVA ve KUL HAKKINA referans yaparken ikincisi IRKçILIGA ve ÖTEKiLESTiRMEYE götürür.

    insan yanlis YAPTIGI seyden vaz geçer, tövbe eder. ALLAH isterse affeder. Ama insan OLDUGU seyden vazgeçemez. YARATILIS suç olamaz. Övülemez de.

    Sizin TÜRK olmanizdaki katkiniz nedir? Brezeilya’da dogsaydiniz utanç mi duyacaktiniz bundan? Ve ALLAH katinda suçlu mu olacaktiniz?

    Yorumunuzda ifade ettiginiz fikirlere son bir elestiri: Türklük baska seydir, Türk milliyetçiligi baska. Bütün Türkleri milliyetçi sanarak yaniliyorsunuz.

    Geldiginiz noktada içinizi dolduran ve buraya döktügünüz öfke de bir denge noktasini bulamadiginizi isaret ediyor korkarim.

    Saygilarimla

  198. Yazan:Bekir Türkmenoğlu Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Milliyetçilik İslam’a niçin aykırı olsun. Hepemiz biliyoruz, İslam Arap dünyasından doğmuş. Öyle olsa, Arap dünyasında bir sürü devlet olmazdı. Hepsi de Arap, ama hepsinin ayrı ayrı devleti var. Neredeyse her kabile ve aşiret devlet olmuş.
    Bizde milliyetçilik İslam’a aykırı diyenler, kendileri Türklüğe aykırı oldukları için böyle bir sav öne sürüyorlar. Bu savları ayrıca yeni de değil. Yüzyıllardır bu saçmalığı sürdürüyorlar.

  199. Yazan:Ayhan USTA Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Dr. Ali Osman Engin Bey’e şöyle bir soru yöneltmek isterim:

    Kamil bir imana sahip, iyi ahlaklı bir Ermeni mi yoksa adı müslüman ama ne İslamdan ne de güzel ahlaktan nasibini almamış -ki maalesef ülkemizde böylesi milyonlar var- bir Türk mü sizce daha değerlidir? Allah katındaki değerini sormuyorum.

    Bu soruya vereceğiniz cevapla milliyetçilik, ülkücülük vs. akımlara gerek ve yer olup olmadığı daha rahat anlaşılacaktır sanırım.

    Ayrıca Mehmet Bey’in şu sorusunu da yanıtlarsanız memnun oluruz:

    Sizin TÜRK olmanızdaki katkıniz nedir? Brezilya’da doğsaydınız utanç mı duyacaktınız bundan? Ve ALLAH katında suçlu mu olacaktınız?

    Saygılar

  200. Yazan:Rehber Kur'an! Tarih: Nis 24, 2009 | Reply

    Kamil bir imana sahip, iyi ahlaklı bir ermeni mi yoksa adı müslüman ama ne İslamdan ne de güzel ahlaktan nasibini almamış -ki maalesef ülkemizde böylesi milyonlar var- bir Türk mü sizce daha değerlidir? Allah katındaki değerini sormuyorum.

    Kamil bir imana sahip ermeni?!

    Hiçbir hristiyan ermeni Hz. Muhammed’in Allah’ın son peygamberi, Kuran-ı Kerim’in de O’nun son kitabi olduğuna inanmaz. Aileleri zamanında İslam olmuş yani kufrden yuz cevirmis ermeni kokenlileri kastediyorsanız ben siz Ülkücü Hareket hakkında hiçbirşey bilmiyorsunuzdur derim.

    Türk İslam Ülkücüleri daha hareketin kurulduğu yıldan beri hiçbir zaman Türklükte 3 gobek soy arayan kafatascilardan olmamistir.

    Çünki, zamaninda aileleri islama gecmis kisiler de kendilerini turk olarak gorurler, türk ismi alırlar ve türk toplumu içerisine çoktan karışmışlardır. Asla ermenicilik yapmazlar.

    Bir tane ben müslümanım ama ermeniyim diyen adam gösteremezsiniz. Neden??

    Çünki…: İslamla Türklük etle tirnak gibidir.

  201. Yazan:celal Tarih: Nis 25, 2009 | Reply

    vatan toprağı,aidiyeti olan insan topluluğu ve belli bir güvenlik olmadan değil din birçok şey olamaz.Dini olarak ırklar arasında üstünlük iddiası veya çabası doğru değil insani de değil.Zira insanın hangi ırktan ve nerede doğacağı kendi elinde değil.

  202. Yazan:fatih aksüt Tarih: Nis 25, 2009 | Reply

    elhamdülillah müslümanız…
    gerisi boş ve gereksiz…
    ahirette hesaba çekilirken bize neler sorulacak, nelerden hesap vereceğiz allahu teala bunları düşünelim ve kendimizi ahiretteki çetin hesaba hazırlayalım,
    hadisi şerifte:
    Rabbiniz bir olduğu gibi babalarınız dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme [Arap olmayana] Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi kırmızının karaya karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.buyuruyor.
    kendimize bakalım, kendimizi sorgulayalım, islamın şartlarını ne kadar yerine getirebiliyoruz, imtihan sahası olan dünyada ne kadar başarılı bir imtihan veriyoruz, asıl sorgulamamız gereken bunlardır, yoksa allahu teala ahirette ameli dışında kimseye ırkından, akrabalığından dolayı torpil yapmayacak, eğer yapacak olsaydı peygamber efendimizin amcası ebu talip e yapardı…

    onun için sevgili dostlar; amelinize bakınız, türklük eğer islam şuuru ile taçlanmamış olmasaydı yok olup gitmeye mahkumdu, tıpkı bulgarlar, hazarlar gibi…

    hepiniz allaha emanet olun…

  203. Yazan:MUSTAFA TOHUM Tarih: Nis 25, 2009 | Reply

    Söze sevgili peygamberimiz sav. bir hadisi ile
    başlamak istiyorum.
    (Hiç kimse milletini sevmekle suçlanamaz)
    diyerek milletini sevmenin suç olamıyacığını bize bildirmiş ancak bu sevgiyi ifrat ve tefrit noktasında nasıl bir dengede tutmalıyız? Bu anlamda yine peygamberimizin devam eden hadisinde dikkat çektiği gibi (Beyaz olanın siyah olana hiçbir üstünlüğü yoktur üstünlük Allaha yakınlıktadır) hadisindede belirttiği ırkçılık noktasındaki milliyetçilik anlayışını men etmektedir.
    İfrat ve tefrit dengesini nasıl sağlamalıyız?
    Ülkemiz açısından bakıldığında bu kavram aşırı uçlara gidildiğinde bölücü bir unsur haline dönüşe bilmektedir.
    Cünkü Osmanlının bir bilançosu olan Türkiye Cumhuriyeti tam bir milletler mozaiğiyi haline gelmiş adeta en sevilen tatlılardan biri olan aşure tatlısına dönüşmüştür.
    Aşure tatlısını güzel ve sevilir kılan içinde bulunan birçok tadın bir arada olmasıdır.
    Tıpkı bu tatlı örneğindeki gibi Ülkemizde bir çok milletin ve halkın karışımı ile olağandışı
    bir millet doğmuş ve adeta doyumsuz bir tatlıya dönüşmüştür.
    Yine peygamberimizin bir hadisinde söylediği gibi (Sağlıklı , güzel ve akıllı çocuk sahibi olmak istiyorsanız yakın akrabalarınızla evlenmeyin.)diye tavsiye etmektedir.
    Kaldıki bu düstur Türk milletindede çok eskiye dayanan bir gelenektir.
    Kader planındaki bu değişimi özümseyip milliyetçilik kavramını birleştirici ve bütünleştirici bir unsur olarak kabul ettğimizde milliyetçilik kavramını ifrat ve tefrit dengesinde tutmuş oluruz.
    Diğer taraftan Milliyetçilik kavramını ırka dayalı menfi bir argümana dönüştürdüğümüzde mozaik arasındaki bağlar gevşeyecek ve toplumun arasında çatlaklar meydana gelecek bu çatlaklar mozayiğin parçalanmasına neden olacaktır.
    Mozaik bir tabloda hangi parçanın büyük olduğunun hiç bir anlamı yoktur bu parçalar uyumlu bir şekilde bir arada durdukları zaman o tablo daha değerli ve daha kıymetli bir millet haline dönüşecektir.

  204. Yazan:alperen Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    ”Hayatta bazen zor anlar vardır, seçenekler birbirlerini iptal ederler. Bir şıkkı seçen diğerini otomatik olarak reddetmiş olur: Doktor mu olsam yoksa mühendis mi? Ezan sesi mi dinlesem yoksa kurt uluması mı?”

    diye başlayan yazı ne kadar anlamsız?Ne kadar mantıksız.Örnekler veririrken , benzetmeler yapılırken ne kadar özensiz,dikkatsiz..Hayat bazen tek şık şeçtiğiniz zaman siz hiç bir şey değilsiniz demektir.Bazen hayatta birden çok şıklar seçerek dünyadaki varlığınız anlamlı hale gelir.
    Mesal:
    s1: siz kimsiniz?
    a)Erkekminiz?
    b)babamısınız?
    c)Ağabeymisiniz?
    d)Kocamısınız?
    e)……
    f)……
    CEVAP: Erkekim
    Babayım (çünkü çocuğum var)
    Ağabeyim(Çünkü kardeşlerim var)
    Kocayım (Çünkü evliyim)
    Sadece bunlardan birini seçmek mi zorundayım?
    Allah aşkına sizin başka işiniz yok mu ?kardeşim .Yok ezan sesi mi kurt sesimi? falan filan.
    Sizler bazen ezan sesiyle dolar sesini aynı anda dinleye bilirken.Kuran sesiyle …..bilmem ne seslerini aynı anda dinlerken …..böyle saçma sapık benzetmeler yapmak nerden aklınıza geliyor.Siz de galiba ezan sesiyle çan sesini mi dinleyelim diyorsunuz?….Yazıkkkkk yazıkkkk.

  205. Yazan:selim Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    miliyetçilikte şöyle bir söz vardır HEDEF TURAN REHBER KURAN bu cümle her şeyi açıklıyor ve bu tartışmaya girenler bizleri yani milliyetçileri bölmek isteyen içimizdeki düşmanlardır bu bir refleks denemesidir nice turanlı günlere

  206. Yazan:RIDVAN DEBRE Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    Milliyetçilik İslam’a aykırı değildir. Bu konuyla ilgili peygamberimizin bir hadisinde “Vatan sevgisi imandardır” der. Ayrıca insanların birbirlerine üstünlüğün sadece takva olduğunu da söyler.

  207. Yazan:hidayet Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    güç ve şiddet ,baştaki en fazla olmak üzere:

    1-atatürk milliyetçiliği ( aklıevvelin birisi tarif edince kaanunla yazıya geçirilmiş )
    2-kemalizim ( “herşeyi ben bilirim ulan” tavrında )
    3-ulusalcılık (daha çok devletten geçinen meemur-zabit-yeniyetme zengin takımı-her nedense diğer türklere göre daha sarışın ve beyaz tenli ,rakısever,evlad-ı muhaciran kimselerin meşrebi )
    4-milliyeçilik ( “türkün türkten başka dostu yoktur-olamaz da ” inancında )
    5-gariban (bugün karnımı nasıl doyuracağım? diye düşünen )

    bunun haricinde herşey boş laf..

  208. Yazan:Doğan Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    “Milliyetçilik alçakların en son sığınağıdır”(S.Johnson)
    Mehmet Bey’e çalışmasından dolayı teşekkürler.
    Türkiye’deki etnik dağılım ve farklı etnik gruplara mensup insanların varoluşu ülkücüleri derinden sarsıyor ve sanıyorum gece yataklarında bile rahat uyumalarını engelliyor.Yazıda da geçtiği üzere iç ve dış düşmanlar seçmeleri bunun en açık göstergesidir.Milliyetçilerin içinde bulunduğu bu traji-komik durumu bir daha uzun uzadıya anlatmaya gerek yok(yazı,iyi bir açıklama getirmiş)ama bir tavsiyede bulunmak istiyorum.Milliyetçiler,rahat olun biraz,sizin düşman olarak gördüklerinizin sizden haberi bile yok!Şizofren olup çıkıyosunuz en sonunda birer birer..Yazık..!!

  209. Yazan:HAKANKAN Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    TÜRK MILLETI BIR AĞAÇ OLARAK DÜŞÜNELIM VE BU AĞACIN DALLARI TÜRKİYE TOPRAKLARINDA YAŞAYAN AYNI HAVAYI SOLUYON KÜRDÜ ÇERKEZİ LAZI VS.. OLSUN

    BU AĞACIN ADI TÜRK MILLETIDIR

    BU MILLET İSLAM TARIHININ YARISINDAN ÇOĞUNA KLIÇLIK ETMİŞ BİR MILLET
    MÜSLÜMAN TÜRK MILLETI

    ŞİMDİ PEKİ BU MILLETIN DOLAYISIYLA DÜŞMANI KIMDI
    MÜSLÜMAN OLMAYAN HAÇLI VE BIZANS ZIHNIYETLİ DEVLETLER

    VEE HALA AYNI ZIHNIYET KIYAMETE KADAR DEVAM EDECEK BIZE DÜŞMAN OLMAYA KIME TÜRKE KIME ISLAMA MÜSLÜMANA

    ŞİMDİ MILETIN KAFASINI BULANDIRMAYIN (BULANDIRAN ZATLAR.)

    BEN CAHİL AKLIMLA BUNLARI YAZIP SÖYLÜYORSAM KISACA NEDEN HERKES UZUN UZUN YAZIYOR NEDEN TÜRKE DÜŞMAN OLUYORLAR.?

    MÜSLÜMAN TÜRK DÜŞMANLARI

    AKLINIZI BAŞINIZA ALIN BU TOPRAKLAR KARIŞ KARIŞ ŞEHİT KANIDIR GEREKIRSE O KAN TAZELENIR

    TÜRK KÜRT KARDEŞ PKK (DTP) KALLEŞTİR

    TÜRKE DÜŞMANLIĞIN ARKASINDA BATI VARDIR
    BATININDA KIM OLDUĞUNU HEPIMIZ BILIYORUZ

    HER YÖNDEN HER DALDAN BÖLÜCÜLÜK SÜRÜYOR İÇTEN VE DIŞTAN IRKIYLA DİNİILE HER YÖNDEN
    DINLER ARASI DIYALOGLA ( CEMAETE GÜLEN İLE VE O ZIHNIYET ILE. SIYASETTE AKP CHP DTP VE O ZIHNIYET)
    MEDYADA KARTEL MEDYA VE İSLAMI MEDYA DIYE GECINEN (STV KNL7 MEHTAP ZAMAN YENİŞAFAK GIBI ONLARIN KANALLARI GAZETELERİ VS..

    BU MÜSLÜMAN TÜRK MILLETİ SAVAŞTA BARIŞTA HEP BIR ARADAAYDI BU TOPRAKLAR ÖLE KAZANILDI
    ÇANAKKALEDE İNGİLİZ KOMUTAN DIYOKİ
    ÇANAKALE BU MILLETIN IMANI ELINBDEN ALINMADIKÇA GEÇİLEMEZ

    ÇOKTAN GEÇTILER
    ARTIK KLIÇ KALKAN SAVAŞLARI YOK
    KONULARI KISA VE ATLAMALI YAZIĞIM İÇİN ÖZÜR DILERIM VE UZATMIUCAKTIM SÖZDE AMA NE YAPAYIM AZBILE YAZDIKKLARIM
    BOP(BUYUK ORTA DOĞU BUYUK İSRAİL PROJESİ) BAŞKENTİ DİYARBAKIR OLAN KÜRDİSTANINDA İÇİNDE BULUNDUĞU (EŞ BAŞKANI) OLAN BAŞBAKANIMIZ(MAALESEF).

    ALLAH KATINDA TEKDİN İSLAM OLDUĞU HALDE (DINLER YOKTURKİ DİYALOĞU OLSUN)
    BUNUSAVUNAN SÖZDE DIN ADAMI FETHULLAH GÜLEN VE CEMAATİ
    ABD AB DIYE MEEE LIYEN SIZLERI ALLAH ISLAH ETSIN DEMEK BILE BANA GÖRE AZ.
    ERGENEKONDIYE TÜKRSILAHLI KUVVETLERINI YIPRATAN SAPLA SAMANI KARIŞTIRTAN VE ÇIKARAN (GÜLEN IN AJANLARI BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANI DAHİL.)
    BUNLARI KURAN MÜNAFIK OLARAK TANIMLAR ÖZÜ İLE SÖZÜ UYUŞMAYANLARI.
    KAFIRLER MASONLAR GIZLI
    (GÜYA) MÜSLÜMAN OLANLAR
    BENDAHA NE YAZAYIM BU ÜLKEDE SORUN DERT BITMEZKI
    BEN DERIMKI ÖLÜMVAR AHIRET VAR HESAP VAR O ZAMAN HESAPLAŞIRIZ BUNLARLA AMA BU ÜLKE BU TOPRAKLAR SAHIPSIZ DEİL ECDADIN EFENDIMIZIN (SAV) DUASI VAR ÜSTÜMÜZDE NE YAPARSANIZ YAPIN KÖTÜ SON SIZI BEKLIYOR BIZ ZATEN MÜSLÜMANLAR OLARAK CEFA ÇEKICEZ AMA KAZANAN BIZ OLUCAZ
    HATAMIZ VARSA AFFOLA BEN CAHIL AKLIMA BUNLARI YAZDIM OKUYUN DÜŞÜNÜN KIM DOST KIM DÜŞMAN ARAŞTIRIN HER TÜRKÇE KONUŞAN TÜRK DEIL HER ALLAH DIYEN MÜSLÜMAN DEIL.

  210. Yazan:vedat demir Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    Milliyetcilik ve Ulusalciligi en iyi teshir eden Turklerdir .Milliyetcilik ve Ulusalcik seytana karsi verilen en kutsal savastir.Turklerden baska hic kimse Allaha yakin olarak yapamamistir

    Detayli egitimsel ornekler icin tikla

    All the anwers see the LUCIFIER VIRUS click these links

    http://www.talkturkey.us/2008/06/genocide-revisi.html

    http://www.turkla.com/index.php?c=1&yid=4

  211. Yazan:ALPEREN Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    çok yazık. Yazınızı ne de güzel Ayetlerle süslemişsiniz. Ne de güzel Allah adına ülkücülüğü karalamışsınız. Sizler kimsiniz Allah aşkına? Sizin gibi beyinler bu ülkede yeni yeni türedi.
    Bu ülkede Milliyetçiler olmasa kim bilir kimlerin kucaklarında oturuyordunuz şimdi?
    Kimlerden ekmek dileniyordunuz?
    Bu ülkede Allah uğruna, bir karış toprak uğruna, toprağa düşecek yine ülkücülerdir.
    Siz de kasım kasım kasınırsınız iki satır yazı yazdıkta milleti faydalandırdık diye.
    Bu ülkede ayrılıktan kimseye fayda gelmez. Milliyetçiliği ayrılık sebebi görenler, bi tarafı sıkıştıkarında nerde bu ülkenin ülkücüleri diyorlar.
    Kimlerden besleniyorsunuz da temiz sade halkın gözlerini boyuyorsunuz?
    Siz beynini ingilizlere kalbini amerikanlara ruhunuda rus kominizmine kaptırmış, kaptırdığınında farkında olmayan zihniyetlerin çanakçılarısınız.
    Ağızlarından dökülen lafları tuttuğunuz çanaklarda topluyorsunuz ve onların artıklarıyla konuşuyorsunuz.
    Bu ülkede Ülkücülerin tek davası vardır. Ya da tek davası olmalıdır. Onun adı da İlahi Kelimetullah davasıdır.
    İslam adına milletini kötüleme de yeni adet oldu bu memlekette. Farkında değilsiniz Müslümanlara verdiğiniz zarardan…

  212. Yazan:hasan Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    mrb yazarı kutlarım belliki hizmetini layıkıyla yapıyor hem dinimi hemde milletimin hassasiyetlerini kullanarak milliyetcilik de de dinimizdede hedefiniz yoksa ne medeniyete erişir nede birlik saglayabilirsiniz dinmi milliyetcilikmi sorusu kadar boş art niyetli tuzak bir soru dünyada yokdur inanın imalara bakın sanki osmanlı imparatolugunu türk milliyetciliği cökertmiş tam tersi diger milletlerin milliyetciliği cökertmiş bizde yok olmamamak ugruna türk milliyetciliğine sarılmışız ayrıca bu milliyetcilik neden en ırkcı ingilizleri cökertmez acaba birde milletini herkez sever tabiki sever ama burdaki sevgi fedakarlık olduğunu neden düşünmeyiz soyguncu hırsız ülkesine ihanetten para kazanada sever ama bu sevgi menfaatle ilgilidir önemli olan sevgi zor gündede kolay gündede olmalı yani dünyada örf ananelerilini kültürünü yok etmiş milletlerin mezarlığıyla dolu olduğunu lütfen unutmayalım dünyada türk demenin eş anlamın islam olduğunu bilmeyen bunak varmıki daha acaba türkler müslüman olduğu günden bu yana yazen ırkcığı bir tarafa bırakdıkları tarihin sayfalarında hep var olmayan şeyi tartışmak niye osmanlı haritasına bakıncaa görülmüyormu ingilizlerin 50 yık himayesinde yaşayanların ingilizce ögrenmeyeni varmı ama osmanlıda 500 yıl yaşayan tükce ögrenmemiş neden türkler böylemi ırkcı insan da biraz ar olmassa insafdamı olmaz yanii bu sitenin ismi derin düşünce olacagına gercek ismini kullansa daha iyi olmazmıydı

  213. Yazan:S. ALİ Tarih: Nis 26, 2009 | Reply

    İMAMLARIN SÖYLEDİKLERİNİ CİDDİYE ALIRIM AMA HER İMAMIN SÖYLEDİKLERİNİ DEĞİL TABİİ.

    Ben bu imamın söylediklerin fazla ciddiye almamak lazım. Fakat gerçek imamlara saygım sonsuzdur. Her camiada olduğu gibi imamların içinde de kültürlü bilgilisi var, bilgisizi de var? İmam demek her şeyi biliyor anlamına gelmiyor. Hele günümüz çağında toplum olarak biraz okur ve araştırırsak, dünya gerçeklerini ve dinimizi daha iyi öğrenmiş oluruz. Bizler toplum olarak, hep birileri anlatsın biz dinleyelim. Yani hazırcı bir millet olduk çıktık. Hâlbuki artık önümüzde duran ve her gün bir şeyler yazdığımız bilgisayarın klavyesinin bir tuşuna bastığımız zaman, öyle bilgi ve belgeler fışkırıyor ki? Ama biraz başımızı, her sokakta adım başı açılmış olan kahvelerdeki okey ve batak oyunlarından kaldırır bakarsak, bütün dünya gerçekleri görürüz?

    Yoksa imam böyle demiş filan feşmekân olmuş gibi lafların bir önemi yoktur. İmam ülkücülerle ne davası var bilemem ama bu zihniyettekilerin 1980 öncesi sağ sol çatışmalarında da hep ülkücülerin karşısında olmuşlardı?

    Dediği lafa bakar mısınız? Ülkücüler ezana saygı duymuyorlarmış? O iman efendi gaf yapmış veya dili sürçmüş olabilir. Çünkü ezana saygı duymayan zaten ülkücüyüm diyemez ve olamazda. Onun için yıllardır yurt dışında kalan birisinin, oradaki yaşanan olayların etkisinde kalarak boyunu aşan bir laf ettiği kanısındayım. Üzerinde fazla durmamak gerekir diye düşünüyorum. Birisi böyle dedi diye bütün camiayı aynı kefeye koymak veya o kategoride değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmaz.

    Bu vesileyle imamların siyasi düşüncelerin dışında kalarak, güzel dinimizin, güzelliklerini, her kesimin anlayacağı dilden anlatmaları daha faydalı olur.

    Cenabı Mevla’m, ülkemizi ve bütün Müslümanları kâfirlerin gazabından korusun. Bayrağımızı indirmesin. Ezanlarımız hiç susmasın. Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Âmin

    *****
    “ IRKÇILIK “ “BU BÖLÜM ALINTI”

    Okuyucularımızdan Sayın S.Oğuz mektubunda bir cümleme şöyle itiraz ediyor: “Nisan Pazar günkü Yeni şafak gazetesindeki yazınızı(Kıbrıs meselesi) okudum. Yazının 4. paragrafında yazdığınız “ayrıca bizi biz yapan iki önemli özelliğimiz var; Müslümanlık ve Türklük.” Burada Müslümanlıktan ve Türklükten bahsediyorsunuz. Size bir sorum olacak Müslümanlıkta ırkçılık var mı ki Türklükten bahsediyordunuz. Ayrıca unutmayınız ki Türkiye de başka ırklardan da insanlar var. Açıkçası böyle bir şeyi sizin gibi bir yazara yakıştıramadım. Eğer sizi yanlış anladıysam lütfen bilgilendirin.”
    Sayın Oğuz muhtemelen kendini Türk olarak tanımlamayan insanlarımızdan biri. Toplumumuz bir tuhaf oldu; milletten söz ediyorsunuz “ümmetçiler” itiraz ediyorlar, ümmetten söz ediyorsunuz “milletçiler” tepki gösteriyorlar, Kürt diyorsunuz bazı Türkler, Türk diyorsunuz bazı Kürtler ve Müslümanlar protesto ediyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, ortada yalnızca bir ideolojik farklılaşma değil, aynı zamanda bir kavram karışıklığı da var.
    Gerçeğe (vakıaya), bilime ve dine göre insanların tamamı tek bir ırka, etnik ve kültürel kökene dayanmıyorlar; inancımıza göre bir ana ve babadan türemiş olmalarına rağmen, çeşitli sebeplerle sosyal, kültürel ve etnik guruplar oluşmuş, ortaya -halk deyişiyle- yetmiş iki buçuk “millet” çıkmıştır. Kur’an dilinde bu guruplara “kavm, şu’ûb ve kabâil” deniyor. Allah, yarattığı insanları kavim, şuûb ve kabâil olarak farklı kılmasını “te’âruf” hikmetine bağlıyor. Tearuf kelimesi “irfan ve marifet” kelimeleriyle aynı kökte birleşiyor. Buna göre bir kabile, kavim, ümmet… Değil, birden fazlası vardır ve bu farklılığın hikmeti, sebebi fert ve topluluk olarak insanların tanınmasını, gerektiğinde birbirinden ayrılmasını, bütün insanlığa ait kültür ve medeniyetlerin farklı renklerinin ve şekillerinin oluşmasını, Allah’ın en büyük eseri olan insanlığın bütün marifetini ortaya koymak üzere yarışmasını… Sağlamaktır. Kuran’da “millet”, bir dine bağlı insan topluluğu, bir insan topluluğunu çerçevesine alması bakımından din manasında kullanılıyor. Etnik ve kültürel farklılıklar ise daha ziyade kavm kelimesiyle ifade ediliyor. Ümmet kelimesi de “bir din üzerinde birleşen, aralarında ortak inanç ve değerlerin bulunduğu, birlik ve beraberlik içinde yaşayan bireylerden oluşan topluluk” manasında kullanılıyor (Kuran’da bu kelimenin başka manalarda da kullanıldığı olmuştur).
    İnsanların farklı etnik ve kültürel aidiyetlerinin bulunduğu tabiî (yaratılış gereği) bir gerçek olduğuna göre dinin bunu reddetmesi düşünülemez. Dinin reddettiği ırkçılık (kavmiyet), kendi kavmini, bu manada milletini, dine ve evrensel değerlere göre değil de sübjektif ve hissî, değerlendirmeye göre üstün bilmek, başkalarını hor görmek ve egoizme saparak “ötekilere” zulmetmek, hak ve hukuku çiğnemektir. Eğer buna birileri milliyetçilik diyorsa, bu manada bir milliyetçilik de İslam’a aykırı düşer.
    Bir fert veya topluluk kendini mesela “kürdüm, Müslümanım, filan yerliyim, filan ülkenin vatandaşıyım…” diye tanımlayabilir. Kendini böyle tanımlayan bir fert ve gurup, “bizi biz yapan Kürtlüğümüz ve Müslümanlığımızdır” da diyebilir; evet o gurubu diğerlerinden ayıran iki önemli özellik bunlardır. Buraya kadar dine aykırı hiçbir nokta yoktur. Ama ben “Kürt, Türk, Arap, Farsî, İngiliz…” olduğum için başkalarından üstünüm, ben imtiyazlıyım…” derse İslam’a aykırı bir değerlendirme yapmış olur.
    Müslüman kavimlerden biri de Türklerdir. Bu kavim (bu manada millet) bin yıldan fazla bir zamandan beri Müslümandır. Kendini tanımlarken de yalnızca “Muhammed ümmetindenim, Müslüman’ım” dememiş, bunlara ek olarak “Karahanlı, Selçuklu, Osmanlı.” da demiştir; evet mesela Osmanlıyı başkalarından ayıran iki önemli özellik “Müslümanlığı ve Osmanlı Türkü” oluşudur. Türklük gövde, Müslümanlık inanç, ruh ve düşünce gibidir; böyle bir tanımlama gerçeğe de dine de uygundur. Türk’ü, Kürt’ü, Arab’ı ve diğerlerini birleştiren unsur dindir, Müslümanlıktır; farklı olan özellik dine aykırı bir değerlendirmeye ve uygulamaya tabi tutulmadıkça ortada bir problem de yoktur, olmamalıdır.
    İnsanın iyi bir Müslüman olabilmesi için etnik aidiyetinden uzaklaşması, sıyrılması gerekmez, bu aidiyet içinde iyi bir Müslüman olabilmek için başkalarıyla yarışması gerekir; bu şuur ve yarış, adı ne olursa olsun İslam’a aykırı değildir.

    “BU YAZI ARŞİVİMDEN”

  214. Yazan:Veysel FIRAT Tarih: Nis 27, 2009 | Reply

    İSLAM VE MİLLİYETÇİLİK
    İslam dinin de elbettte milliyetçilik vardır ve dinmizce de oldukça
    tatlı ve özendirici bir kıvamdadı. bir ayette” Biz sizi birbirinizi
    tanıyasınız diye kavimler halinde yarattık…” demesi ve bir ayatende ve
    her cuma hutbe sonunda dinlediğimiz ”Akrabaya ziyareti emreder ” ayeti ile
    sadakanını önce yakın akrabalara verilmesini emretmesi bir milliyetcilik
    göstergesi değilmidir.
    Milliyetcilik elbette insanın doğasında ve yaratılışında vardır
    olması gereken bu milliyetciliği üstünlük meselesiu yapmamak ve yahudilerde
    olduğu gibi üstün ırk biziz dememek ten geçer. Nasıl ola da ben bir
    TKürk ü inglizle ya da bir arapla bir tutayım

  215. Yazan:YUSUF EKEN Tarih: Nis 27, 2009 | Reply

    GUNUMUZDE MUSLUMAN GECINEN CAHIL KESIM BIZLERE NEYIN DOGRU NEYIN YANLIS OLDUGUNU KARISTIRMAMIZ ICIN ELLERINDEN GELENI YAPIYORLAR.

  216. Yazan:zeki Tarih: Nis 27, 2009 | Reply

    Yer yüzünde kavimler,milletler islamiyetten öncede,sonrada var idi.
    Eğer milletler ve kavimler hala mevcudiyetini koruyorsa dini,dili ne olursa olsun milliyetçiliğin olmamasi mümkün değildir ve yasaklanamaz.
    Ancak buradan anlaşılması gereken milliyetçilik bir ırkın, milletin yada kavimin digerlerine göre üstün olduğu değildir.
    Milletçe refahın, huzurun, barışın sağlanabilmesi,arttırılabilmesi ve kesintisiz sürdürülebilmesi için, sevinçte ve tasada ayni ülkü peşinde yılmadan koşturmaktır.
    Islamiyet her zaman iyiliği emreder, bir kavmin veya milletin diğerine göre üstünlüğünü red eder, bu anlamda islamiyet milletçiliği kabul etmez.
    Çünkü temel prensip; allah katında her kesin eşit olduğu yanlızca ayrımın kişilerin işledikleri amelleri ile olacağı esasıdır.

    Yani temelde iyi ve faydalı insan(çalışkan,ahlaklı,…) olmak esastır.

  217. Yazan:Süleyman Şahin Tarih: Nis 27, 2009 | Reply

    Ufak bir düzeltme. “İlahi Kelimetullah” diye bir tabir yoktur. “İla-i Kelimetullah” tır aslı. Allah’ın(C.C.) kelimesini yükseltmek manasına gelir.
    Herhangi bir ırkın üstünlüğünü savunan arkadaşlar kendilerine şu soruyu sorsunlar “Ben bu ırktan olmak için nasıl bir çaba harcadım. Bu ırktan bir annenin rahmine düşmekte bir dahlim var mıdır? Nasıl bir çalışma sonucu bu ırktan olmayı başardım”. Bu sorunun cevabı dünya üzerinde kimsenin belli bir ırktan olabilme gibi bir seçeneğinin olmadığıdır. Allah’ın adeti gereği ve tamamen onun kudretinin bir eseri olarak belli insanlar belli ırklarda yaratılmışlardır. İnsanoğlunun kendi seçimi ve eseri olmayan bir şeyden dolayı bir üstünlük taslaması çook ama çok acayiptir.

  218. Yazan:beyazdüş Tarih: Nis 27, 2009 | Reply

    milliyetçiliği kabul etmeyen görüş insan olmayan bir düzende olabilecek bir oluşumdur. insanoğlunun yaradılışından itibaren gruplar klonlar oluşmuştur. çünkü insan topluluk halinde hareket eden yaradılmışlardır. bazı fikirlerin millet kavramını yok ederek sınıflar yaratması bu sınıfları yok ederek tek bir sınıflama yapması da bir nevi millet oluşturmak değil midir? o zaman biz herşeyin üstünde milletimizin bütünlüğünü koruyarak birlik içinde yükselmenin yolunu bulmalıyız.

  219. Yazan:zafercesur Tarih: Nis 28, 2009 | Reply

    Herkesin milliyetçilik anlayışı farklı herhalde.HANGİ MİLLETTEN olduğunu düşünüyor ve o milleti benimseyip özümseyebiliyorsan milliyetçilik budur.Bunun dinle falan alakası yok.Dini konularda herhangibir dinden olabilirsin ama milletini inkar etmemen gerekir.

  220. Yazan:durhat Tarih: Nis 29, 2009 | Reply

    Dikkat ediyorum bazı fanatik milliyetçiler ellerinden geldiğince anlamazdan gelerek konuyu saptırma amacındalar.

    Bir kere makalede vurgusu yapılan milliyetçilikle vatan/millet sevgis falan kasdedilmiyor.

    Eminim (ne kadar fikir yoksunu olsalar bile)kendilerini milliyetçi olarak tanımlayanlar da bunun farkında.Yani pekala biliyorlar ki,yazıda “aman herkes milliyetini inkar etsin”gibi bir ima yok.

    Bu bağlamda yazıyı okuyan herkes,ırkçı nefretin sorgulandığının farkında ve bilincindedir.

    Ancak işi ırkçılık boyutuna taşıyan fanatikler,gerçeklerin konuşulmasına hazır olmadıklarından ve tartışma kültüründen yoksun olduklarından,konuyu ısrarla çarpıtma gayreti içerisindeler.

    En büyük kozları da kavimler/milliyetler konusundaki ayettir.Hoş,bir ayetin farkına varmaları da büyük bir başarı aslında.

    Ancak,sözkonusu ayetin arkasına saklanırken ne kadar tutarsız olduklarını unutacak kadar da milliyetçilik(aslında ırkçılık)batağına saplandıkların farkında değiller.

    Ayetteki,farklı kavim ve milliyet vurgusu gayet açık:insanların birbirlerini tanımalarını, kaynaşmalarını,birarada barış içerisinde yaşamalarını salık veriyor.Ayet,”birbirinize düşman olun,birbirinizi yok edin,mensup olduğuz milliyeti diğerlerinden üstün görüp sizden olmadığını düşündüklerinizi inkar edin”demiyor ki…

    Yani öyle ayet “şöyle demiş böyle demiş”gibilerden kimseler ırkçı nefretlerine gerekçe aramasın.Bunu kimsenin yediği de yok zaten.

    Onun için ayetlerden alıntı yapılarak ırkçılık,yabancı düşmanlığı,bu uğurda yapılan katliam ve saldırılar aklanamaz.

    Çünkü bütün gerçekler ortadadır.Hiçbir ayet insanların diri diri yakılmasını emretmemiştir.Ve hiçbir ayet,soy/sop/ırk/din/mezhep vs.uğruna işlenen katliamları onay vermemişir ve bunu telkin etmemiştir.

    Peki,Maraşta kapıları işaretlenerek çoluk çocuk demeden katledilen insanlardan kim sorumludur?Çorumdan,Sivastan kim sorumludur?Ayet böyle emretti diye mi yapıldı bunlar?

    Irkçı nefretlerini her fırsatta kusmak dışında hiçbir insanî değeri savunmayan,burada bile düşmanlık,kin ve öfke kokan sözlerlerle tehditler savuran sözde milliyetçilere seslenmek istiyorum.Acaba böyle bir milliyetçilikte hâlâ ısrar ederek hiç mi vicdan diye bir şey hatırlamazsınız?

    Biriniz çıkın kendisini milliyetçi/ülkücü diye tanımlayanların insanlık adına yaptığı yararlı bir şey anlatsın ikna olayım.Nerede bir linç yaşansa hep baş aktörler buradan çıkıyor…Mahkeme önlerinde aydınlara yapılan saldırılarda hep bu kesimlerin parmağı olur…Çete ve mafyalar keza öyle;bütün mafya reislerinin ülkücü olması bir tesadüf mü?

    Hitler ve Mussoliniye rahmet okutan ne kadar şey varsa hepsi bu camianın eseri.Kürtlere düşmanlar,Araplara düşmanlar,Yahudilere düşmanlar,Alevilere düşmanlar…

    Dünyanın bütün halkları,bütün ülkeleri,bütün devletleri düşman!

    Rusya düşman!İşte gavur,Muskof bilmem ne..
    Yunanistan düşman!Rum tohumu,k..pe gibi yakışıksız sıfatlar…
    Araplar düşman!Bizi arkadan vurdular,kalleşler vs.
    Çin düşman!Zaten ta Orta Asyadan kalan bir düşmanlık var bir de üzerine koministlik falan eklendi…
    Suriye,İran,Irak…külliyen düşman,çünkü hepsi işbirlikçi,uşak,satılmış vs.
    AB düşman!Bizi bölüp parçalamanın planlarıyla meşgul…
    İngilizlere hiç değinmeyeceğim malum her yerde “parmak”ları var…
    İçerde zaten düşmandan geçilmiyor…
    Say say bitmez.Yahu nedir bu düşmanlık paranoyası?Bütün dünyanın işi gücü yok,72 millet habire bizi yoketmek için pusuda bekliyor sanki.Yani bir kendilerine sormaları lazım kendilerini bu şizofreniye kaptıranlara:nedir bu tayakkuz hali?
    Evet soruyorum,bu düşman listesinde yer alan iç/dış vs.güçler:
    Dilinizi mi yasakladı?
    Dininiz,inancınız mı tehdit altında?
    Kültürünüzün gelişmesi önünde engeller mi var?
    Birileri kendinizi inkar etmenizi mi dayatıyor?
    Bir gerekçe söyleyin ki inanalım.
    Peki ortada böyle bir durum yokken nedir derdiniz?Nereye kadar başkasını düşman görerek varolmaya çalışacağız?
    Bakın,artık insanlar küresel ısınmayı konuşup tartışıyor…
    Ekolojik tarımdan,çevreden,kültür ve medeniyetler arası diyalogdan falan konuşuyor dünya…
    İnsanlar uzayda yaşam bulguları arıyor artık.
    Almanya bile birleşti…
    Kanlı bıçaklı Alman ve Fransızlar neredeyse tek ulus oldular.
    Japonlar dünyanın başını çekiyor…
    Ama ne Almanlar,ne Fransızlar,ne Japonlar ne de diğerleri…kültürlerinden,milli değerlerinden de bir şey kaybetmediler.
    Yani kimseler tarihten silinip gitmiş değil.
    Ama her milleti düşman görerek başarmadılar bunu.Bilimle,azimla,çalışmayla eğitimle bu noktaya geldiler.
    Bizler de yok olup gitmeyeceğiz.Böyle bir tehditle karşı karşıya değiliz bir kere.
    Yani artık kafanızı gömdüğünüz kumdan çıkarıp dünyaya bir bakalım.
    Artık birinci dünya harbinde falan da değiliz.Ha,olası bir dehdit olursa da bakın,köklü bir devlet geleneğimiz var,ordumuz var,kurumlarımız var.Zira tehditler ancak güçlü bir devlet ve sahip olduğu güçlü kurumlarıyla önlenebilir.Bu da daha sağlıklı bir eğitim sistemi,adil bir hukuk düzeni,yani demokrasiyle,kalkınmayla olur.Yoksa öyle sürekli düşman edebiyatı ve hamasetle olmaz bu işler.
    Hadi sıkıysa birileri Almanların,Fransızların,Japonların varlığını bir tehdit etsin,mümkün mü bu?Elbette değil.Çünkü gerekli her türlü önlemlerini almışlar,kendilerine güveniyorlar.
    Biz ise kendi içimizdeki azınlıklardan korkuyoruz.Geçtim azınlıkları genç kadınlarımızın başörtüsünden endişe duyuyoruz.

    Ondan sonra da bütün bu garabet anlayışı “ayet şöyle diyor”diye bize yutturun.Geçin artık bunları!Kendinizi komik duruma düşürmekten başka bir işe yaramıyor inanın.

  221. Yazan:osman Tarih: Nis 29, 2009 | Reply

    elmayla armutları toplamış portakalı bulmuş. hangi akla,değerlendirmeye dayanarak böyle bir yazı yazılmış hayret ettim.

  222. Yazan:yusuf Tarih: Nis 29, 2009 | Reply

    sizin eleştirdiğiniz Zaman gazetesi ve ona gönül veren insanlar bu ülkeye sizin yapamayacağınız hizmetler yapmıştır.siz ancak asarız keseriz bilmem ne muhabbeti yapıtorsunuz.söylemleri bırakın ülkeyi ileri götürecek hiçbirşey yapmadınız.ancak laf üretin.

  223. Yazan:teşekkürler Tarih: May 1, 2009 | Reply

    bilginize teşekkür ederim.ç..

  224. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: May 2, 2009 | Reply

    Milliyetçiliği esas edinmiş bir millî devletin millî eğitiminden geçmiş insanlar olduğumuz bir gerçektir. Hele hele millî devletler çağında milliyetçiliği anayasanın değişmez ilkesi olarak benimsemiş bir millî devletin millî eğitim çarkından geçmiş isek, bu hususta daha bir dikkatli olmamız gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır.

    Bu yüzden bu meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle aldığımız eğitimin etkilerinden ve dünyamıza aşılanan paradigmalardan kurtulmamız gerekiyor.

    Milliyetçilik meselesine bakışı anlamamız için gerekli atıf noktası, ne aldığımız eğitimdir, ne âit olduğumuz ırk.

    Temeldeki hastalıklardan dolayı milliyet fikrine saplanmış bir insana milliyetçiliği bırak demek, vücudunu saran kanser illetinden dolayı başı ağrıyan bir hastayı, başağrısı ilâcıyla tedaviye kalkışmak gibidir. Veya temeli sarsılmış bir binayı pencere çerçevelerini değiştirerek tamire kalkışmak gibidir. Milliyetçilik, derinlerdeki bir yaralanmanın sonucu ve belirtisidir; tedavisi, derinlerde bir çabayı, imanî bir şuurlanmayı, gerektirir.

    Açıkçası, milliyet fikri imandaki zaafın sonucudur; tedavisi ise, imanın talimi ve takviyesi ile olur. Yani, insan, milliyetçilikten kurtulabileceği âlet ve ilâçları ancak iman dersleriyle bulabilir

    Meselâ, kendisiyle aynı soydan olan birinin başarısıyla övünmek bir yanda milliyetçiliğin bir ifadesi olmakla birlikte, öte yanda Kur’ân’ın ders verdiği “Size her ne güzellik isabet ederse Allah’tandır” imanî sırrından gafletin de ifadesidir. Kul kendi üzerinde görünen güzelliği, hayrı Allah’tan bilir ve böylece Ona teveccüh eder, Onun bu ihsanına karşı ubudiyet ve şükürle mukabele eder. Kendi üzerinde görünen, kendisine verilmiş olanı sahiplenmemekle yükümlü olan insanın, kendisiyle yetinmeyip başkasının üzerinde görüneni dahi sahiplenmesi iman noktasında çok ciddî bir hastalıktır. Tedavisi, ancak “biyedihi’l-hayr/Her hayr Onun elindedir” kudsî ilâcıyla mümkün olabilir

    Bir başka örnek

    Kendi kavminden olan biri ile başka kavimden biri arasındaki bir kavgada kavminin tarafını tutmak; dahası birinin hatasıyla onun kavmini de mahkûm etmek milliyetçiliğin bir ifadesidir. Oysa Kur’ân adaleti emretmektedir. Adaletin iç dünyamıza gerçekten yer etmesi ise, gerek kâinatın, gerek Kur’ân’ın ders verdiği üzere, her fiili ve her emri adalet üzere olan bir Adili Hakîm’e bağlanmakla mümkündür

    Üçüncü örnek

    Maharetçe geri bir Müslüman saatçi yerine, mahir bir Rum veya Ermeni saatçiyi tercih etmek, “Emaneti ehline tevdi edin” İlâhî emrine dayanan hakkaniyetli bir tavırdır. (Dikkat ederseniz müslümancılık bile tavsiye edilmemiş)

    “İslâmiyet cahiliyet asabiyetini keser atar” hadisi, aslında meseleye bütün yönüyle açıklık getirmektedir. Resul-i Ekrem (a.s.m.) şu hadisiyle, iman hakikatlerinin kalblerde tam bir ma’kes bulmasının asabiyetin aşılmasıyla mümkün olacağını ders vermektedir:

  225. Yazan:Jan Tarih: May 2, 2009 | Reply

    siteniz bana göndermiş olduğu bir mail ile bu yazıyı gördüm ve okudum mehmet yılmaz tarafından 2007 de yazılan bu yazı için söylenecek çok söz var ne kadar grift ve karmaşık bir sosyal olguyu ve yaşam şekilerini bu kadar basitçce bloklaştırmak bence imkansız biz şu anda ,esasında bu konu hakkında yorum bile yapmamamız lazımdı fakat burdayız ve yapacağız yazıyı yazan ve hangi insanlara yazdıysa eğer bunları anadoluda herhangi bir köyde 1 yıl kadar komşu olmalarını sağladığımızda acaba o zaman birbirleri için böylemi düşünecekler biz insanlar herşeyi inceleme ve araştırma yetisine sahibiz allah bize öle bir akıl vermiş ki yeri geldiğinde vereni bile inkar etmeye izin vermiştir. söyleyebileceğim tek şey var artık kim doğrucu kim yalancı belli değil örneğin bir konu hakkında bir çok yazar yazı yazıyor ama hepsi kendi görüşleri üzerinden yazıyor sonuç normal halk sadece okuyor ve bişi anlamıyor çünkü tarih dahi bu ülkede herkesin kafasına göre şekilenmiştir. bir solcu yada sağcının düşünceleri kendi bakış açılarından oluyor ama gerçek halk bakışı hiç yok enteresan insanlarla tanıştım koyu bir solcuyu dinledim koyu bir sağcıyı dinledim yukarda ulusalcı tabiri veridkleri insanları dinledim gördüm ki kimse beni yoğurtum ekşi demiyor demiyecekte o zaman anladım ki normal insanlar yani benim gibi normaller ( bazıları tarafından a politik denen biz.)aslında taraf olmak değil taraf yaratmak değil onların gerçeklerini göremediğimizden normaliz kurtlar ulur ezanlar okunur clublerden müzik sesleri gelir ama hala aç karnımızın sesini duyan yok
    saygılarımla
    Jan….

  226. Yazan:kurtbakisi Tarih: May 3, 2009 | Reply

    Ezan sesisiyle kurt ulumasini ayirt edemiyorsaniz ben ne diyeyim kavraM KARGASASI TURKCULUK GUNUNUZ KUTLU OLSUN TURKLER ADEM BABAMIZ HANGI IRKTANDI ACEBA:)

  227. Yazan:hasib Tarih: May 4, 2009 | Reply

    tabiki milliyetçilik veya ulusalcılık islamla bağdaştırılamaz.çünkü yüce yaratıcı kitabı keriminde insanların değişik soy sop ve kabilere ait yaratıldığını,ve allahın yanında en üstünü olanın takvası(yani allahın emir ve nehiylerine göre hayatını düzenleyen)çok olandır, diye buyruluyor.hucurat süresi ayet 13’te bundan dolayı hiç bir insan zorlama tevil ve rivayetlerle ne milliyetçiliği nede ulusalcılığı islamda gösteremez,ki zaten ulusalcılıkçok ta eski bir geçmişe sahip değildir…..

  228. Yazan:Serhan Kandar Tarih: May 14, 2009 | Reply

    Mail`ime mesaj gelmis.`Kurt sesi mi?Ezan sesi mi?`Bu kadar aptalca bir soruyu sormak icin,bolucu olmak gerek!Ayrica bugun Rus milliyetcileri(nasyonalistler),sirf saci siyah diye,resmi bayramlarinin gecelerinde,Moskova metrosunda insanlari kesiyorlar.Her yil 100`un uzerinde insan olduruluyor ve hesap soran yok.Turk Disisleri dahil.Turk Disisleri,`bana dokunmayan yilan bin yasasin`zihniyetinde.Bir Amerikaliya ayni sey olsa,dunyada yer yerinden oynar.Devletinin bile vatandasini terk ettigi ulkemizde hangi Milliyetcilikten bahsediyorsunuz siz?Yukaridaki soruyu soran akil mahrumlari,Misak-i Milli sinirlarinin disina cikmis mi acaba?Dunyanin baska hangi toplumlariyla ayni hayati yasamis?Birakin bunlari!Dunya vatandasi olun,dil ogrenin,yabanci kitaplar okuyun.Imkanininz varsa diger ulkelere gidin ve mumkunse oralarda bir sure yasayin.Baska hayatlara,acilara,mutluluklara,gozyaslarina,kahkahkahalara,sevismelere,ihanetlere,vs tanik olun.Ondan sonra dunya insanlarindan ne kadar farkli oldugunuzu bir daha dusunun!Bazilari icin kabul etmek zor ama Misak-i Milli sinirlarinin disinda da yasanan gercek hayatlar var.Once `insan` olun.Ondan sonra kurtcu mu olursunuz,dinci mi olursunuz,kendinize mi gelirsiniz goruruz.Benim ogrendigim sey,normal bir toplumda normal bir hayat yasadigini dusunenlerin,dunya insani olduktan sonra,yasadiklari toplumu ve hayati daha gercekci degerlendirdikleridir…Baskalarina alet olmayin.Kendi fikriniz olsunve akilli olun.Cunku insanin baska sermayesi yok!

  229. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 14, 2009 | Reply

    Serhan bey,

    Rus milliyetçilerinin siyah saçlı avına çıkmasına karşı olan birinin; bunun karşılığında Türklerin de aynısını yapmasını istemesi bana biraz çelişkili geldi. Siz milliyetçilik derken, Amerika’yı örnek verdiğinize göre, vatandaşlığa dayanan, ırka dayanmayan bir şeyden bahsediyorsunuz. Ama ne yazıldığını zahmet edip okumadan yorum yazdığınız için biraz “küstah” kaçmış yorumunuz.
    Rusya’da inşaat yapıp, nataşalara takılıp dünya vatandaşı olan arkadaşlarımızı tabi ki tebrik ediyoruz. Eleştirdiğiniz yazının yazarı da uzun yıllardır Avrupa’nın göbeğinde yaşıyor. Hayata ve insanlara dair tecrübesi, en azından, tanımayıp bilmeden insanlara tavsiyelerde bulunmamak gerektiğini bilecek kadar fazladır. Ve bir yazıyı “bu adam milliyetçiler ile ilgili kötü şeyler söylemiş, o zaman çok kakadır bu adam” entelektüel derinliğinde değerlendirmeyecek görgü, bilgi ve kültüre de sahiptir emin olunuz.
    Moskova’da havalar nasıl? Kiril alfabesini çözdünüz mü? Saçlarınızı sarıya boyatmayı düşünüyor musunuz?

  230. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 17, 2009 | Reply

    S.A.

    Ben Türkiye’yi ve Türk halkini sevmek için milliyetçi olmak zorunda degilim.
    Her NORMAL insan ülkesini ve milletini sever zaten.

    ALLAH herkesin kalbine Hakikat pusulasini yerlestirmistir.
    Vicdaniniz size ne emrediyor? Peygamberimiz söye diyor:

    “Arabin Arap olmayana, arap olmayanin da araba
    üstünlügü yoktur, üstünlük ancak takvadadir”

    Simdi Türklerin Türk olmayanlara üstünlügü oldugunu iddia edebilir miyiz?

    Yok eger “Milliyetçilik=millet sevgisi” diyorsaniz buna ne gerek var?
    Mesela ben size “anneciyim” desem bir anlami olur mu? Herkes annesini sever.
    Bunun için ayri bir kelimeye gerek duyuyorsaniz ortada bir sorun var demektir.
    Kendinizi diger evlatlardan üstün mü görüyorsunuz?

    Kendi annenize duydugunuz sevginin benim anneme duydugum sevgiden daha
    mi büyük oldugunu iddia ediyorsunuz?

    O’na emanet olun

  231. Yazan:karahan babek Tarih: May 23, 2009 | Reply

    Bu uzun yazıyı neşreden yazar, meseleyi müslüman penceresinden seyrettiği kanaatinde.
    Ciddi ciddi ilim otoritesi pozisyonu almış.
    Millet-Milliyet kavramlarını en derin ilmi verilerle değerlendirmiş.
    Cemil Meriç,Erol Güngör,Nevzat Kösoğlu,S.A.Arvasi,H.Inalcık,Ortaylı gibi Millet,Kültür ve Tarih üzerine ürün vermiş kim varsa söz bırakmamaış.
    Netice itibarı ile Milliyetciliğin müslümanlara ve İslama zarar veren bir düşünce şekli olduğu gerçeğini gözler önüne sermiş.
    Tebrik ederiz.
    Bekir Berkin yeri boş kalmamış.
    Hep birlikte Nurlu Ufuklara.
    Mübarek olsun!

  232. Yazan:Ali yazar Tarih: May 29, 2009 | Reply

    Herhangi bir konuda Fikir beyan etmede sayfalar doldurmak sanirim eksikliktir..

    soru ve sorunlara dogrudan sade cevap veremeyen icin yazi yazmak degil okumak ve üzerine DÜSÜNMEK dogrusudur..

    Böyle Karmasik sorular karsisinda da cevap, Tümevarim yöntemiyle degil Tümdengelim yöntemiyle cabuk ve sade cevaplar üretir..

    Iste nacizane Milliyetcilik analizim;

    Milliyetciyim diyen ,serbest piyasaci,kapitalist dünya düzenini savunursa Celiskidir..

    Komunistim ,sosyalistim diyen Milliyetci degilim derse Samimiyetsizdir…

    Müslimanim diyen Sosyal düzen kurmada elini geri cekerse sahtekardir..

    Milliyetcilik Cekirdekten baslayip tüm Dünyada INSAN ca yasamayi hedefleyen Ayni dili paylasan insanlarin Örgütlenmesi olursa mantik bulur….
    Aksi her zaman kargasa üretir..

  233. Yazan:Ali Yürekli Tarih: Haz 2, 2009 | Reply

    MİLLİYETÇİLİK ve IRKÇILIK milliyetçilikle ırkçılık birbirine karıştırılıyor bu ülkede. Aslında ırkçılar kendilerinin miliyetçi değilde ırkçı olduklarını biliyorlar lakin ırkçılığın kötü bir şey olduğunu ve halk nezdinde de negatif algı yarattığı için halkın hoşuna giden hatta meşru olan milliyetçilik değerini süistimal ediyorlar. Savundukları vahşete ırkçılığa faşistliğe kılıf olarak kullanıyorlar. Milliyetçilik nedir? milliyetçilik dünyaya adaleti, huzuru ve refahı getirmeyi ve dünyaya islamı tebliği etmeyi amaçlıyan bir düşünce sistemidir. Bunda Türklük ikinci hatta üçüncü sırada öneme sahiptir. Milletini sevmek kutsaldır. Sorun başka milletlerin üstünde kendini görmektir. Irkçılık Türklüğü birinci sıraya getiren ve bunun dışındakilerin yaşamasını kendi merhametinde gören aslında öldürülebilir bir ırk gören zihniyettir. Türkün dışındakilerinin tek bir hakkı olabilir o da hizmetçilik ve kölelik. Bunlar zulmü zalimliği haksızlığı yağmacılığı vahşeti türk yapıyorsa maruz görürler. Bunlar hayvanların da altında bir yerdedir. İslam bunları şiddetle lanetler ve kendinden uzaklaştırır. Milliyetçilerle ırkçılar akla kara gibidirler. Milliyetçilik yüksek değerleri insanlığı onların haklarını ve hukuklarını gözeten yük sek bir değer bütünüdür. Irkçılık ise dünyanın en büyük hastalıklarından biri aciz, zavallı,cani, kokuşmuş, aşağılık kompleksli düşüncelerin ve kişilerin karşılığıdır. İslam milletini sevmeni onunla onur duymanı meşru ve hak görür lakin ırkçılığı kesinlikle hak görmediği bunu bir lanetler ve kendinden uzaklaştırır. Milliyetçilik osmanlıcılıktır, ırkçılık ise ittihatçılıktır. Biri dünyaya hükmeder birisi de kendi halkına ve bütün azınlıklara zulmeder malını gasp eder. Aradaki fark budur. Ben milliyetçiyim. MHP’liler BBP’liler ırkçıdır. Saten bizi onlardan ayıran temel özellik hatta tek özellik budur. Bu bu özellik onları cehennemin kapısına götürüyor cennetin kapısına değil.

  234. Yazan:Ali Kıran Tarih: Haz 5, 2009 | Reply

    islamın reddettiği milliyetçilik özetle:Kişinin kendi kavmindeki kötüleri,diğer kavmin iyilerinden üstün görmesidir.İnsanın kendi kavmimi sevmesi (ifrat ve tefrit olmamak kaydıyla) imandandır

  235. Yazan:MY Tarih: Haz 6, 2009 | Reply

    Ali Kiran Bey, öncelikle hosgeldiniz sitemize,

    insanin milletini sevmesi zaten dogal bir sey degil mi? bunun için imana bile gerek yok, insan olan herkes ailesini, komsularini, milletini sever. Brezeilyalilar nasil seviniyorlar maç kazaninca?

    Türk milliyetçisi olmaya ne gerek var? ya da söyle sorayim, normal bir Türk ile Türk milliyetçisi arasinda ne fark var? her ikisi de milletini sevmiyor mu?

  236. Yazan:Mehmet Tepe Tarih: Haz 7, 2009 | Reply

    Bence milliyetçilik ve vatanseverlik arasındaki ayrımın iyi yapılması gerekir.

  237. Yazan:Mehmet Tepe Tarih: Haz 7, 2009 | Reply

    Klasik Yayınlarından çıkan Arap Gözüyle Osmanlı serisi ni tavsiye ederim…

  238. Yazan:metin okan Tarih: Haz 23, 2009 | Reply

    Ben Türkiye’yi ve Türk halkini sevmek için milliyetçi olmak zorunda degilim.
    Her NORMAL insan ülkesini ve milletini sever zaten.

    normal çok açık bir kavram. neye göre normal? kime göre anormal?

    milliyetçilik bir ihtiyaç gibi geliyor bana! bir çok sebep milliyetçi olmaya itiyor insanları. şu anda türkiyedeki karmaşa da buradan kaynaklanıyor zaten. normalde milletini sevme konusunda aşırı olmayan büyük bir kesim bugün eskiye oranla daha bi milletini sever oldu!!!

    sebep ise gayet açık, siz normalden neyi kastettiniz bilmiyorum ama, bir çok kişiye anormal gelen insanlar ve olaylar yüzünden var o milliyetçilik.

    milliyetçilerin içinde de sizin gibi mürekkep yalamış, bilgili, okuyan insan bulmak çok zordur. bu yüzden internet sayfalarından bolca kurt resmi indirip duvarınıza asabilirsiniz.

    o “vasat” ama milletini biraz daha fazla sevmek zorunda bırakılmış insanlara da siz okumuş bilgili kişiler asla ve asla burada yazdıklarınızla bir şey anlatamazsınız.

    o insanlar kendi ortalama normallerinin ötesinde davranıldığında (ki bolca davranılıyor) ortalığa dökülürler.

  239. Yazan:Osman ÇELEBİ Tarih: Eki 7, 2009 | Reply

    Ha Emevi ırkçısı ha Osmanlı ırkçısı diyorum.. Tehdit bile ediliyorum. Hz.Peygamber’den sünnetten koptukça,dini kendimize uydurmaya çalıştıkça battık. Gerçek müslüman ümmetiçidir.
    Bu kadar basittir bu olay..

    http://solcumusluman.blogspot.com/

  240. Yazan:ali Tarih: Kas 29, 2009 | Reply

    TURK KURT KARDEŞTİR

  241. Yazan:kemalist Tarih: Oca 11, 2010 | Reply

    Ümmetçilik o kadar iyi bir tutkaldır ki; İngilizn kucağında Araplara Türk kanı içirmiştir! Burada açıkça bölücü ve şeriatçı-sionist işbirliğini görüyorum ve sizin bu ülkede yeriniz olmadığını düşünüyorum bu da fikri hürriyetim! Siz alışmışsınız İngiliz postalına secde etmeye biz ne yapalım? Siz müslüman filan değilsiniz, öbür dünya’da Allah’a (c.c) nasıl hesap vereceksiniz? Ama unutmayın biz o istiklal mahkemelerini en zor zamanlarda bile kurduk..En zor zamanlarda bile Türk Milliyetçisiyiz diyebildik sizin gibi tırsıp saklanmadık! Ancak buralarda yazarsınız başka da bişey yapamazsınız..

  242. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Oca 11, 2010 | Reply

    kemalist,

    Sloganlarla yaşamak tutkusu da ilginç bir tutkal. Siz gittiğiniz her yerde işbirlikler, hainler filan görürsünüz. Başka bir şey görmeniz zaten mümkün değil. Takım taraftarlığı gibi, kendinizi düşmanlarınıza göre konumlandırmışsınız. Allah korusun, bir düşmanınız kalmasa bunalıma düşüp intihar edersiniz. Çünkü hayatınızın anlamını düşmanlarınız sağlıyor size.
    Siz, kendinizle var olamazsınız; hiçbir zaman “BEN” diyemezsiniz. Varlığınız, anlamınız ancak taraftarı olduğunuz takımın, ideolojinin gölgesindedir. “BİZ” diye konuşmak zorundasınız, çünkü bu dünyada dikili bir ağacınız bile yok. Bolca laf üretip, mensup olduğunuz ideoloji üzerinden kendinize bir “şeref” sağlıyorsunuz. İlkel kabileci anlayış. İngilizlerle işbirliği içine girenler de aynı anlayışa sahipti. İstiklal mahkemeleri kurup bir kadını bile şapka giymedi diye asacak kadar alçalan cellatlar da bu tiynetteydi.
    Siz ancak hırlarsınız, küfredersiniz, tehditler yağdırırsınız. İnsanca konuşmak, anlaşmak size pek uygun bir şey değil. Çünkü bir fikriniz yok. Slogan dışında beyin fakülteleriniz bir şey üretemiyor. Size git şu Ermeni’yi öldür deseler sorgusuz sualsiz öldürürsünüz, veya en azından o ruh haline sahipsiniz. Sorgulama, düşünme melekeleriniz körelmiş çünkü.
    “Şeriat isterük” diyen adamdan pek bir farkınız yok. O da ne istediğinin farkında değil, siz de. Sizleri bir kafese kapatıp 1 hafta bekletmek lazım. Eminim 1 hafta sonra kanka olup çıkarsınız. Sloganların farklı olması önemli değil. Düşünme/me kodları aynı.

  243. Yazan:Cengiz Tarih: Oca 11, 2010 | Reply

    ‘Milliyetçiler’ için milliyetçilik bugün ancak “öteki” ile anlamlı bir şey.

    Yani ülkede bir yanda ülkesini sevenler var, bir de sevmeyenler.

    Sevmeyen’in diğer adı “hain”.

    Ama burada bir tuhaflık var.

    İnsan, kendisine ait olan bir şeyi nasıl olur da sevmez?

    Benim diyorsam seviyorumdur.

    Benim demiyorsam o zaman benim olanı seviyorumdur.

    Yani, gerçekten sevgi problemi yaşayan varsa, temelinde bir yabancılaşma problemi var demektir.

    Ne yapsın şimdi bu adam yabancılaşmış ise?

    Yabancılaştırılmış ise, dışlanmış ise, afaroz edilmiş ise?

    Önemli bunlar.

    Aklı başında olan, bu gibi insanları kazanmaya çalışır.

    Hain diyerek hepten düşman etmeye çalışmaz.

    —-

    Ama bence daha önemlisi şu:

    Kaş yapalım derken göz çıkarabiliriz.

    Milliyetçilik kazandıracağız derken slogancı ve bomboş nesiller yetiştirebiliriz.

    Bugün ortalık milliyetçiden geçilmiyor.

    Sosyal ahlak düzeylerine baksak içler acısı.

    Doğru, bir savaş olsa koşarak giden çok olur.

    Bu mudur peki?

    Barışta kepazelik, savaşta çılgın!!

    Asıl üstünlük ahlakta değil miydi?

    Asıl hüner dürüstlük mücadelesi değil midir?

    Üç kuruş menfaat için seksen takla atan bir kimsenin olası bir savaştaki ‘yiğitliği’ herşeyden önce mi gelir?

    Sorun milliyetçilik sorunu değil bence.

    Komşumuzdan başlayarak birbirimize karşı açık ve dürüst müyüz?

    Farklılıklara saygılı mıyız?

    Ya da ne kadar böyleyiz?

    Bence millet sevgisinin ölçüsü budur, ona buna meydan okumak değildir.

  244. Yazan:deniz Tarih: Oca 29, 2010 | Reply

    sayın m.y

    yazınızı gerçekten zevk ile okudum , ağzınıza yüreğinize sağlık olsun . yorumumun buradan sonrasını kesebilir , veya toptan yayınlamayabilirsiniz , sorun değil . Başımdan geçen gerçeklerden dem vurmak durumunda kaldım , yazacak fazla birşey kalmamış.

    çocukluğumda kendine ülkücü , milliyetçi diyen arkadaşlarım , ocağa takılan tanıdıklarım oldu . O zamanlar bu işe yaramaz , en basit şeyleri konuşmaktan uzak sadece kesmeyi , tehdit etmeyi , ocakta ceza vermeyi bilen , oto teybinden herhangi istediğiniz mala kadar tedarik edebilen bunu açıkca teklif eden , kavga çıkarsa yanındayızı birde alacak tahsilat etmeyi bilen bu güruhun nasıl olup da bir partinin alt kadrolarını oluşturabildiklerini merak ederdim ( her milliyetçi , ülkücü arkadaşım gereksiz yere üzerinize alınmayın lütfen ! ) – kaba tabirle – bu kadar itin kopuğun nasıl olup da bir araya getirilip böyle yasal bir çatı edinebildiklerini anlayamazdım . Zaman geçti yaş biraz kemale erdi . Ve anladım ki bu zatlar hayatta kalmak , toplum içinde işe yarar – en azından öyle görünen – mevkiiler kapabilmek için din , vatan , millet vesaire önlerine ne gelirse kullanabiliyorlardı .. yukarıda geçen ve buraya alıntıladığım ;

    Yazan:MY Tarih: Ağu 26, 2007 | Reply

    Erich Fromm diyorki :

    Grup narşizmi, grubun üyelerini, özellikle de kendisini gururlu ve değerli hissetmek için çok az sebebi olanları tatmin etmek için aşırı derecede önemlidir. Bir insan gruptaki en perişan, en kalitesiz, en az saygı gören üye bile olsa, “Ben dünyanın en mükemmel grubuna aitim. Aslında solucanın teki olan ben, bu gruba üye olarak devleşiyorum” hissiyle kendi sefil durumunu telafi edebilir. Sonuç olarak, grup narşizminin derecesi hayattan alınamayan tatminin eksikliğiyle doğru orantılıdır. Hayattan daha çok zevk alan sosyal sınıflar, her şeyin yokluğunu çeken ve yüksek sıkıntı içinde yaşayan alt-orta sınıflardan daha az fanatik (fanatiklik grup narşizminin karakteristiğidir.) olurlar ….

    cümlesi ne yazıkki doğruymuş . ne yazıkki diyorum çünkü yorumlarda da hiç şaşırmadan algıladığım şiddet , sıçrayan tükürükler ve sanırım tüm -izmlerde görülen ezberlenmiş bellenmiş , hiç değişmeyen söylemler cümleler .. Burada bu sayfadaki durum , tek tek sayamayacağım birbirini dinleyebilen ve düşünebilen kişiler haricinde yıkanmış , isteyerek yıkattırılmış , rollerine çok kapılmış arkadaşlara bir şey anlatamazsınız . Tüm okuyanlardan özür dilerim böyle garip yazıyorum ama 2 saati aşkındır okuyorum ve kafam şişti , toparlamakta zorlanıyorum . Evet nediyordum , anlatamazsınız .Bu gerçek bir eğitim sorunu ; bu biraz ilkokula giden bir çocuğa trigonometri vb. anlatmaya çalışmaya benziyor sizinki. doğal olarak çocuk anlamayacaktır çünkü daha matematiğin başındadır . oysa konu 2 eşitmidir 3 ‘ e gibi basit ve anlaşılır bir tabiata sahip bir soru.. .

    Belki de -hemen hemen tüm yorumları okumuşlar için gelsin- metin kaplan’ın şu 3lü bina örneğini verelim ; hangi kat yıkılırsa bina yıkılır veya 3 vagonlu tren yoldan çıkar mı ? gibi en basit, kısa cümleler kullanarak ( gerçi daha fazla basit hale getirilip yazılabilir mi pek emin değilim) yazarsanız konuya verilen yorumlar dahilinde sosyolojik bir tahlilin yanında , öz eleştiriye de yol açabilirsiniz .. Okumuş yazmışlarının dışında bir ilişki kurabilirsiniz . ancak bir nokta , insan olma noktası çok önemli . bu konuda konuşmak zor biliyorum ancak asıl mevzuu insan olmanın tam oturtturulamamış bilinci , sorunu ile ilgili . Yani en derinde yatan yatan budur. nacizane gözlemim ..
    saygılar , sevgiler

  245. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Oca 29, 2010 | Reply

    Selamlar Sevgili Deniz,

    katkiniz için tesekkür ediyorum. Bakis açiniz ve samimi sözleriniz beni üzen seyin ne oldugunu çok iyi sezdiginizi gösteriyor. Anlasilmak güzel sey 🙂

    Dostlukla

  246. Yazan:salih seklem Tarih: Mar 7, 2010 | Reply

    eski bir mhp li olarak bütün yorumlariniza katiliyorum.

    benim bir tespitim var insan ergenlik yasinda milliyetci oluyor,bence bu normal bir durum .
    genc delikanli adi üstünde.
    insan biraz olgunlastigi zaman biraz kafa yordugu zaman bazi gercekleri daha rahat görebiliyor.
    o sebepten dir ki milliyetci oylarin ayni kalmasindaki neden

  247. Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Nis 17, 2010 | Reply

    Milliyetçilik denen kavramın üzerine yazmıs oldugunuz bu güzel yazı için öncelikle teşşekür Mehmet bey.Bu yazınız bugun için çok doğru ancak ülkenın geçmişine baktıgınızda bu ülkenın milliyetçilik tezi üzerine kuruldugunu kabul etmemız gerekir.Her dönemin kendıne has insan unsuru ve fikir akımları vardır.Osmanlının son dönemlerini göz önüne alıgımızda ümmetçilik,milliyetçilik,batılıcılık,turancılık gibi akımlarla osmanlıyı kurtarma çalısmaları yapılmıstır.Bu aımlara emek veren herkesten Allah razı olsun.Diğer akımların çökmesı yada çökmüş gibi görünmesı yuzunden miiliyetçilik ön plana cıkmıs ve yedi düvel denen pisliğin içinden bu ülke kurulabılmıstır.Neden bu ülke o dönemde bi başka yrede kurulmamıstır?Neden anadoluda kurulmustur sizce.Çükü milliyetçilik anadoluda Geneli Türk olan insan yapısına dayandırılmak zorunda idi.O dönemin temsilcileri bunu cok iyi gördüler.Kurtulus savasının Samsundan başlamıs olması tesadüf müdür sizce(eğer öle ise nie ahmet kürdün burnu samsunda kırıldı)(Tasvip etmediğim bir davranış ama olan oldu )Mustafa kemalın dolastıgı yerlere bi bakarmısınız .Samsun Havza Amasya Çorum Erzurum Çankırı Ankara yada kurtuluş savası sırasında silah kaçakçılıgı ile unlene Kastamonu.Bide bu illerde cumhurıyet sonrası hükümetlerde hangi siyası partılerin miiletvekili ve belediye başkanı cıkardıklarına bi bakın.Kemal paşa boşuna buraları dolaşmadı.Yada boşuna milliyetçilik unsuru üzerine bu kadar durmadı.Yada Arap harflerinin kaldırıp yerine latın harflerini getirmedi.(Bir gecede bütün ülkeyi cahil etti diyenler sunu görmezler zaten arap dünyasındaki etkinliğimizi kaybetmiş tik çünkü osmanlı kurumları bitmişti o şekilde müsülman alemının dertlerini paylaşmak bizi sadece bitirirdi güçlenip geri dönüş yapmak için bir zamana ihtiyaç vardı ama egerki arap dünyası ile iletişime devam edilirse bizimkilerın mutlaka taraf olacaklarını ve başlarını belaya sokacaklarını bildiği için kökten harfleri kaldırdı ve hilafeti millet meclisine verdi kaldırmadı ve kuranıda yasaklamadı sadece rölantıye aldı:)Ve kurdugu türk dil ve tarih kumuda araplar bizi arkamızdn vurdu yalanını sölemek zorunda kaldı.Bölece ülke çapında atılımları genişletmek için fırsat doğdu.Adnan menderes ,Turgut Özal Ve Necmettın Erbakan dönemleri 30 yıllık nur hareki akabinde meyvelerini yemeye başlayan RTE dönemi.(Fethullah Gülen hoca efendi ile askerın arasının kötü gözükmesı gerekiyordu ve zaten ölede oldu.Eger birlikte bir hareketin içine girilseydi Bu yedı duvel denen ibneler asla fırsat vermezdı ve hoca efendıde askerde bu süreçi cok güzel oynadılar)

    Milliyetçilik denen yazının bugunlerde yazılmasının nedenı bence artık ülkenin kategorı atladıgının göstergesidir.ATA mzıın döneminle ısrarla ihtiyaç duyulan milliyetçilik(ki devlet kuruluş aşamasındaydı)su andada gereklıdir ama artık ülkemiz orta asyaya avrupaya kuzey afrıka ya ve arap dünyasına açılım yapmak bölgede yeni bir güç olma peşinde oldugu için cok fazla dillendirilmemesi gerekmektedir.Bu topraklar bugunler de bir misyon ve vizyon yenılenmesıne ihtiyaç duymaktadır.İslamı hoşgörü ile bütün dünyanın kucaklanması gerekm ektedir ki bizde buyuyuyelım.Rte ve diğer bakanların söylemleri ve eylemlerin de bunu göstermektedir.Ülkemız yaşadıgı 150 yıllık buhranı atlatmak üzeredir.Ve siyasılerin arasındaki SANAL GERGİNLİKTE bunu göstergesidir.Bence Bu ülkede kimsenın kimseyle problemı yoktur.Dışardan baskı yada çelme yememk için Ahmet kürdünden Rte sine Ülkücü bahçeliden kemalıst Baykalına kadar hepsi bu süreci krız yönetimi adı altında gayet başarı ile yürütmektedir.Devlet denen şey genelde kendı içinde kavga ediyormus gibi görünsede devlet yapılanmasına ve devlet ahlakına dikkatle bakıldıgında o güçlü yapıyı hemen hissedersiniz.(Benim bir şey daha dikkatımı cekti idare hukuku dersinin konularına baktıgımda Allah göstermesın devlet savasa girse ve yılsa aynı anda 81 tane ildede yasama yürütme ve yargıya denk kurumların oldugunu gördüm yanı her bölge kurtuluş savasına denk bir savas başlatabılecek kapasıtede).Hani diyoruz ya bizim devlet adamlarından bi cacık olmas die.Bence hiiiç öle bakmayın süper strajı izliyorlar.Devlet öle büyük bir devlet ki kendı halkına bile hissettirmeden bu topraklarda gelişiyor ve eskı günlerine geri dönüşün sinyallerini veriyor ..

    Miiletçi hatta ırkçı arkadaslara seslenmek isitiyorum.Mehmet beyın yazısı yüzünden ona cok fazla kızmayın.Atatürk alfabeyi akldırdıgında bu mıllet onu anlamamıstı sankı dine küfrettiğini sanmışlardı.Bugun milliyettçilik sadece dünyaya açılmamızı engelleyen bir faktör o kadar mehmet beye sabredin cünkü geçöiş aşamaları bu topraklarda cok sancılı olur.Yoksa yazdıgı yazılar yüzünden mehmet beyin milliyetçi olmadıgı düşünmeyesiniz.Milliyetçi olmayan bu ülkeyi sevmeyen hiç kimse bu güzel havalarda dışarda gezmek varken oturup bilg basında yazı yazmaz.

    Yukardaki “Aslında bu ülkede karısıklık yok hepsi göstermelik sözlerimde” bazılarına sadece benım utopyam olarak gelebilir ama ne olur aklı selim ile bi düşünün uyumayın.Fethullah hocayı o dönemde asker istemiyo olsaydı tutup içeri alamzlarmıydı yada erbakan hocayı yada tutuklanan o kadar paşa su anda neden salıveriliyo hanı bunlar terör örgütü kurmuslardı.Derler ya türklerin kafası diplomasıye basmas masada kaybederiz diye.Yok ya BENCE BU TÜRKLER COOK FENA…

  248. Yazan:sahici Türk Tarih: May 21, 2010 | Reply

    “Türk diye bir etnisite(ve genetik kök) yoktur” demogojisi bitmiyor.’Orta Asya’ denilen uyduruk terimin mucitleri bunu kaçıncı yüzyılda üretti acaba.Tarihi kaynaklarda çoğunlukla ‘Türkistan’ olarak geçer Türk ve Türkleşmiş unsurların ağırlıklı olarak yaşadığı coğrafyanın adı. Türk etnisitesi(ve genetik özellikleri) vardır. Zaten olmayan bir kimliği ve bu kimliğe dayalı kurumları yoktan yaratmak mümkün olamazdı.’Türklük’ Türk Tarih Kurumunun uydurduğu bir terim veya kavram değildir. Bugünkü Türkistan(uyduruk ismiyle Orta Asya) da yaşayan insanların Türk kavmini oluşturan unsurlar olmadıklarını iddia edenler bunu hangi bilimsel argümanlara dayandırıyorlar. Güya “Anadolu da yaşayan halkın genetik özellikleri Türkistanlılara benzemiyormuş” Bu yazıyı yazan şahıs antropololoji, tarih ve genetik konularında ne kadar bilgi sahibi.İşi biraz bireysel boyuta indirgeyelim: Ben Türklüğümü tarih kitaplarından öğrenmedim. Atalarım hatırlayamadığımız kadar eski zamanlardan beri Türkçe konuşan bir Türkmen aşiretine mensup.Gördünüz mü bakın biz Türkler birileri bize Türk olduğumuzu söyledikleri için ezbere Türk olmadık, biz bu kültürü bizzat yaşadık, ve günümüzde sahip olduğumuz bu kültür(tüm unsurlarıyla) kimlikleşti. Bu kimliği demogojik söylemlerle yıpratmaya çalışanlar başarıya ulaşamayacaklarını ileriki zamanlarda çok daha iyi anlayacaklar. Damarlarındaki TÜRKOFOBİ(Türklük karşıtlığı) en çok kendilerine zarar verecek. Ayrıca İslamı Türk kimliğine karşı bir silah olarak kullanmaktan da vazgeçmeleri gerekir.Eğer birazcık ahlakları varsa… Dinen de çok sakıncalı bir durum bu. Dinin dünyevi fikirlerin iktidarı için istismar edilmesi çok yanlış.

  249. Yazan:fatih Tarih: Haz 10, 2010 | Reply

    Türk Milliyetçiliği neleri esas alır?

    Diğer milletlere denk, onlardan geri kalmadan ve onları horgörmeden millet olarak birlik içerisinde ilmi yollara başvurarak gelişmek, Türk Milletinin kendine has karakteristiğini korumak ve devam ettirmek diyebiliriz.

    “Türk Milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve beynelmilel temas ve münasebetlerde, bütün muasır milletlere mütevazi ve onlarla bir ahenkte yürümekle beraber, Türk ictimai heyetinin hususi seciyelerini ve başlı başına müstakil hüviyetini mahfuz tutmaktır.”
    Mustafa Kemal ATATÜRK

    Yani Türk Milliyetçiliğini; sevme hissini taşımaktan öte bu vatan ve millet için harekete geçmek,icraat ortaya koymak,kendini feda etmek olarakta tanımlayabiliriz.

    “Bir fert için olduğu gibi, millet içinde kudret ve kabiliyetini fiili eseriyle gösterip ispat etmedikçe itibar ve ehemmiyet beklemek beyhudedir.Kudret ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat olunmaz.İnsanlık,adalet, mürüvet icaplarını bütün bu vasıfları haiz olduğunu gösterenler talep edebilir.”
    Mustafa Kemal ATATÜRK

    Atatürk bir Türk Milliyetçisi ve örnek bir şahsiyettir.Milliyetçiliğe dair sözlerini okuyunuz.
    Dallandırıp budaklandırmanın anlamı yok.Görüldüğü üzere tanımlar gayet basit ve net.

  250. Yazan:ali yardım Tarih: Eyl 28, 2010 | Reply

    sapla samanı birbirinden ayırmak lazım. Türk İslam geleneğinin tarihsel ve kültürel mirasından devşirilen Türk milli kimlik algısı,kimliksizleşmeye ve güdülmeye karşı bir milletin hakk-ı hayatının savunulmasıdır. milliyetçilik evvela bir milli kültür davasıdır ki bu kültürün temel rükünlerini dil-din-tarih teşkil eder. Türk yaratılıştan üstündür diye bir iddiamız yoktur, ancak ümmet dayanışması fikri zorunlu olarak enternasyonalist bir siyasal yapı(ve tabi enternasyonal bir ideoloji) önermez. bir milli devlet İslam ümmet dayanışmasını bozmayabileceği gibi bu dayanışmanın tesisinde temel direk olabilir. Türk milli devletini ve
    Türk milletini güçlü ve şahsiyet sahibi olarak tutmayı hedefleyen milliyetçi; milliyetçilik fikriyatının da İslamın belirlediği sınırlar içerisinde Türkleri mobilize edecek,dinamikleştirecek ve uyanık kılacak fikriyat olduğunu bilir. Türk milliyetçiliğini nihal atsıza indirgemek ile, İslamı humeyni ve ladine indirgemek arasında fark yoktur. biz makalenin yazarına ziya gökalp,erol güngör, necip fazıl, ahmet arvasi gibi şahıslarıda incelemesini öneririz. milliyetçilik ne mhp ye ne de ülkü ocaklarına inhisar ettirilmeyecek bir davadır. bu bilinçli her Türk’ün davasıdır

  251. Yazan:mehmet Tarih: Kas 17, 2010 | Reply

    duvarda briket gibi tek tip insan ureten egtim kurumlarimiz bizim insanimiz ya turkolog yada imam olabilir ancak ogretilen egtim bundan ibaret 37 yedi padisah ve katldigimiz besyuz savasi tarihiyle ogrenince belleginde baska yer kalmiyo insanin. egtim insanlara sadece temel bilgileri vermeli insan ogrenecegi seye ve gidecegi yola kendi karar verimeli ve ne olacagina ne dusuneceginede egtimi kullanarak insanlarin dusuncelerini bicimlendirmeye calismak cag disi bisey. o yuzden butun genclerimiz sadece din ve milliyet muhabbeti agzina sakiz oluk. cunku ogretilen ondan ibaret, dunyada hic bir millet bu iki konuyu bizden cok konusmuyo.

  252. Yazan:Vatandaş Tarih: Kas 23, 2010 | Reply

    Nedense Bazılarının Damarların Kan Yerine Türk Düşmanlığı akıyor İran Turan savaşlarını az çok herkes Duymuştur şimdi bu iran Kökenliler her fırsatı Değerlendirerek Bin Yıldan fazla bir zamandır islamın Bayrakdarlığını yapmış islamı yaymak için 3 kıtada at koşturup kılıç sallamış Büyük Türk Milleti ve Onun evlatlarına her Türlü kisveye bürünerek Türklüğü milletini sevmek sanki ayıpmış yada günahmış gibi davranarak saldırıyor tabi bu arada kendileride (Kürt,Ermeni)arap vs. Irkçılığını yapmakdan geri kalmıyarak bu zamana kadar Ne akadar Kürt Tanıdıysam hemen hemen hepsi son derece Faşist koyu Kürt Irkçısı Türkiyede Kürtler ermeniler vs. vs. etnik unsurlar ırkçılık ve ayrımcılık yapınca suç olmuyor ama bu Ülkenin asıl sahibi isim babası Türkler Türk oldukları için yada mili kimliklerini sevdikleri için suçlu sayılıyor Türkler Hiç Bir zaman Irkçılık yapmamıştır ırkçılık yapılsaydı anadoluda Türkden Başka etnik unsur barınamazdı yaşayamazdı,Kişi Kavmini sevmekle suçlanamaz Yüce Kitabımızda Dahi Akraba ve aynı kandan olan insanların birbirlerine karşı Bağlı olmaları yardım etmeleri buyruluyor ayrıca Biz İnsanları Millet millet Ayıran Cenab-ı Hakdır Demekki en nihayetinde Herkes mensub olduğu millete Muhabbet besleyebilir yeterki bu Başka Milletlere Düşmanlık sebebi Olmasın Aşırıya Kaçmasın Irkçılığa Dönüşmesin…xxxxxxxxx xxxxxxxxxxx xxxxxxxxxx xxxxxxxxxx

  253. Yazan:logic Tarih: Kas 23, 2010 | Reply

    Hiç Bir zaman Irkçılık yapmamıştır ırkçılık yapılsaydı anadoluda Türkden Başka etnik unsur barınamazdı yaşayamazdı

    🙂 zaten barınamamışlar cahil kardeşim. çok değil 18. yüzyılda Anadolu’da Müslümandan çok Müslüman olmayan insan yaşıyormuş.

  254. Yazan:logic Tarih: Kas 23, 2010 | Reply

    Biz İnsanları Millet millet Ayıran Cenab-ı Hakdır Demekki en nihayetinde Herkes mensub olduğu millete Muhabbet besleyebilir

    milletini sevmek başka milletini üstün görmek, milletçilik yapmak başka şey. sen daha naptığının farkında değilsin.

    Milletini seviyormuş. Beni niye sevmiyorsun o zaman ? Hani milletini seviyordun ?

  255. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 23, 2010 | Reply

    Herkes mensub olduğu millete Muhabbet besleyebilir yeterki bu Başka Milletlere Düşmanlık sebebi Olmasın Aşırıya Kaçmasın Irkçılığa Dönüşmesin…

    Şişede durduğu gibi durmuyor ama. Aşırısının ölçüsü nedir? Bu topraklarda yaşayan insanlara kendilerini yabancı gibi hissettirmek aşırılık değil midir? Hakim unsur ne demek sonra? Kürtler Osmanlı’ya kendileri bağlanmak istedi. Sonra da her cephede İslam için- milliyet için değil- savaştılar. Ne kurmasından bahsediyorsunuz? Bu ülke ne kadar Türklerinse, o kadar Kürtlerindir ve hatta o kadar Ermenilerindir, Ermenilerin bu ülkeye katkıları da milliyetçiyim diye ortada volta atanlarınkinden çok daha fazladır. Ermeni deyince böyle yüzünüz bir ekşiyor ya, Kürt deyince bir kaşınız kalkıyor ya, aşırılık odur işte.

  256. Yazan:vatandaş Tarih: Kas 24, 2010 | Reply

    Logic isimli mahlukat sen ve snin gibiler yaşıyor ya demek ırkçılık yok burdan asıl cahilin sen ve snin gibileri olduğu anlaşılıyor Ermenilere Geline Hırsızın Hiçmi suçu yok? Ermeni mezaliminin Delilleri Toplu mezarlar anadolumuzun her yerinde var en sonda Karabağda Azerbaycan Türklerine soykırım yapanlarda Bu Ermenilerdir hamile kadının karnını yarıp bebeği süngü ucuna takacak kadar insanlıkdan nasibini almamış Ermenileri Kimse Savunmasın Ağızlarının Payını Alırlar…

  257. Yazan:vatandaş Tarih: Kas 24, 2010 | Reply

    Kürtler Ermeniler Irkçılığın Faşistliğin en koyusunu daniskasını yapsın onlara laf yok.
    Biz Türkler vatanını milletini sevince ırkçı oluyoruz Hadi Oradan … …. ….. …

  258. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    Bu kadar yazmana ne gerek vardi…Turk milliyetciligi tamamen savunma amacli Kendi milli bilincini kulturunu koruma amacli olarak vuku bulmustur..Nihal atsiz gibi uc karakterler ve irk ustunlugune inananlar mutlaka vardir..Ama Turk milliyetciligi; dunya duzeni icinde kendi milletinin cikarini goz onunde bulundurmaktir ve neden sakincali goruldugunu anlamadim..Sonucta herkes fikirlerini aciklamakta ozgur…Sizin soyledeginiz gibi Bu cografya milliyetcilik Turkluk hic bir zaman kaybolmayacak aksine eksiklerini tamamlayarak daha da guclenecektir..

  259. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    Dostum o eskide kaldi…Ermeni nin bu topraklarda gercekten cok emegi vardir ama torunlari bu emekleri bir cirpida helak ederek bu tarihe bir guzel limon sikmistir.Yillarca bizim icimizde huzurla yasayan fakat irkci komplimanlarla milletimizin zor gununde arkadan vuran irkci ermeni güruh ile hic bir bagimiz kalmamistir..Herkes kendi milletine muhabbet besler ve bu giderek artacaktir…Kimsenin suphesi olmasin..

  260. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    nasil barinamadi sende amma attin…Hala bile icimizde ermeni gurcu cerkez yasiyor mu? Yasiyor..Amma komplekslisiniz…Kesinlikle irkci degildir Turk milleti…ama ihaneti asla unutmaz…gozunu dort acar…Kendisini ezdirmez o kadar basit…Bence cahil olan sensin..

  261. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    haklisin kardesim…ortalik cok mu bos kaldi anlamadim…Tarih bilmeyen herkes salliyor birseyler…ne gunlere kaldik..irkci olsak heryer yuzde yuz 100 olurdu…Hic kimsede bu yazilari yazamazdi kimse boyle dusunemezdi bile….Demek ki son derece hosgorulu bir milletin evlatlariyiz…

  262. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    milliyetcilik ozu itibariyle insani heyecanlandiran aksiyon uyandiran bir olgudur..Haliyle genclerin kendini milliyetci hissetmesi ayri bir sey o kisini ahlaksiz iyi egitim almamis biri olmasi ayri bir olgudur..Fakat milliyetciligini ileride koparacagi bir avanta icin kullanmasida cok igrenc birseydir..velhasil bu ahlaksiz kisilerin olmasi milliyetciligi kotu gostermenize sebep olmamali…cok duz mantik olmus…

  263. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    sana onlarca dikili agac sayarim simdi..Turkiye cumhuriyeti ve onlarca fabrika sanayi kurulusu…1923 izmir iktisat kongresi ve Turkiye cumhuriyetinin yeniden insa edilmesi…..daha neler neler..bu kadar nefret dolu bir insan nasil yetisir bu cografyada anlamis degilim..

  264. Yazan:Sinan Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    okumus olmak cahillige care degildir…maalesef..Herkes milletini sever bu dogru…Ama bunun icin aksiyon gosteren toplumsal refleks gosteren insan milliyetcidir..digeri sade vatandastir…simdi oldu mu..??

  265. Yazan:bsm Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    @vatandaş,

    “Sen ve senin gibiler yaşıyorsa…”Şimdi ne demek oluyor bu?Hem,Faşizmin,ırkçılığın her çeşidine-yani kimden gelirse gelsin-karşı olduğunu iddia edeceksiniz,hem de böyle her yanından faşizm damlayan sözler sarfedeceksiniz.

    Bir kere “sen ve senin gibi düşünen”diye,katı bir düşünce modeli yoktur.Çok çok bazı konularda insanlar benzer görüşlere veya ortak fikirlere sahip olabilirler.Lakin bir konuda benzer fikirlere sahip olunduğu halde,farklı bir konuda fikir ayrılığına da düşebilir insanlar.Dolayısıyla tam bir mutabakat içinde oldukları düşünülerek insanları belli bir kalıp şeklinde algılayıp genellemek doğru bir yaklaşım değildir.Kısacası,”sen-ben,biz-siz”sendromundan kurtulmak gerekiyor.Burada fikirler tartışılıyor,insanların aidiyeti,inancı vs değil.Bu bir.

    İkincisi,”yaşabiliyor olduğunuza göre”ile başlayan bir cümle oldukça sorunludur.Bırakınız bu bakış açısında saklı olan tehdit ve garabeti,”birilerinin hâlâ yaşayabiliyor”olmamaları,karşı fikrin çürütülmesinde bir argüman oluşturmuyor.Yani milliyetçiliğin veya ileri boyutu olan ırkçılığın olmadığının kanıtı, birilerinin yaşıyor olması veya fikirlerini özgürce ifade ediyor olabilmesi değildir.Zira aykırı fikirler,demokrasi ve düşünce özgürlüğünün olmazsa olmazlarıdır.Daha açık bir ifadeyle bugün pek çok konuyu tartışıyor olmamız;milliyetçi/ırkçı/faşist vs gibi zihinsel kalıpların ve/veya zihniyetin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmiyor.
    Ancak şu var:Sözkonusu olgu-Faşizm ve ırkçılık-bir zihniyet ve anlayış meselesidir…Yani pekâlâ Ermenisi,Kürdü,Arabı da mundan münezzeh olmayabilir…Zira,çokkültürlü toplumlarda,bu içiçeliğin ve de farklılıkların yrattığı etkileşim sonucu keskin aidiyet refleksleri doğabiliyor.Nitekim bugün ülkemizde tam da bu hisiyattan kaynaklı bir kimlik çatışması yaşanmaktadır.Kısacası,eğer ırkçılıktan yakınan kesimlerin de milliyetçiliğe ve daha ileri giderek fşizm ve ırkçılığa bulaştığını iddia ediyorsanız,evet kısmen kabul edilebilir bir görüştür.Zira ötekini yoketme veya inkar düzeyinde değilse bile,evet varolan etkileşim bugün milliyetçilikten yakınan kesimlerin diğer halkları düşman olarak algılayacağı bir noktaya gelmiştir.Yani gerçek şu ki,birarada yaşamanın şartlarını oluşturmadığımızdan,evet bu düşmanlık psikolojisi birbirini besleyen bir raddeye ulaşmıştır.Düşmanlık derecesinde değilse bile,her bir kimlik ve aidiyetin diğerini öteki olarak gördüğü bir gerçekle karşı karşıyayız.Özetle aşılamamış olan bu psikoloji sonucu Kürtler/Ermeniler/Araplar vd.Türkler hakkında çok da pozitif duygulara sahipler diyemeyiz.
    O halde elbirliğiyle bu negatif psikolojiyi aşmanın yollarını zorlayalım.Karşılıklı suçlu arama yarışıyla bir yere varmamız mümkün değil çünkü.Aynı şekilde tarih üzerinden kayıpları,dramları vs deşmek de çare değildir;”sen yaptın-ben yaptım”a hapsederiz hadiseyi ve bu da daha yüksek gerilimlere yolaçar.
    Peki ne yapmalı?
    Bence en başta empati kurmayı edinmeliyiz.Doğru olanı insanlık adına sahiplendiğimizde inanın insanlığı sevdiğimiz kadar milletimizi de/ülkemizi de gerçek manada sevmiş olacağız.Bunu başarabilmenin yolu ise,”karşı tarafın kötülerini”dikkate alarak cephelşmek yerine ortak müştereklerde doğruyu bulmak,hakkı ve hakkaniyeti savunmak olmalıdır.Zira Kürtler Ergenekon gibi yapılanmalardan hareketle topyekün Türklere düşman olurlar ise,aynı şekilde Türkler,PKK terör örgütünün eylemleriyle Kürtler hakkında yargılara varır ise inanın ne ülkemize ne de sahiplendiğimiz aidiyetlere zerre miskal bir faydamız dokunamaz.O halde benim milletimin zalimleri,benim milletimin teröstleri deyip gerçeklere sırtımızı dönmeyeceğiz…Öncelikle herkes kendi içindeki çürük elmaları temizleyecek,musamaha göstermeyecek,”bizdendir”diyerek sempati duymayacaktır.Budur reçetemiz.Hem ayrıca,ister devlet içine sızmış karanlık yapılanmalar olsun,PKK gibi terör örgütleri olsun…bunların zihniyeti bir ve benzerdir.Amaçları da,yarattıkları tahribatları da aynıdır.Ve bu gruplar aslında kendi iktidarları uğruna biz vatandaşları fırında yakılacak odun gibi kullanarak yakıyorlar ve pek çok yerde de eylem birliği içinde oldukları da belgeleriyle kanıtlanmıştır.
    Peki insanca ve kardeşçe birarada yaşamanın yollarını aramak varken neden fillerin üstümüzde tepinmesine izin verelim?
    Son olarak,her fikre “cahil”,”mahlûkât”vb.sıfatlarla karşı çıkarak karşıdakini aşağılamak doğru değil.Cehalet değil de şartlnmışlıklar var bence.Algı şartlanmışlığından kurtularak karşımızdakini biraz olsun anlamaya çalışırsak eminim tartışma çok daha verimli olacaktır.Sonuçta buraya kavga etmeye gelmiyoruz.Amaç toplumumuzu,ülkemizi,insanlığı…daha ileriye taşımaksa daha yapıcı bir dil kullanmalıyız.Yok stres atarak duygusal tatmin peşindeysek devam edelim birbirimizi rencide etmeye!Unutulmamalıdır ki incitici ve yaralayıcı sözler kimseye bir yarar sağlamaz.

  266. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    Logic isimli mahlukat sen ve snin gibiler yaşıyor ya demek ırkçılık yok burdan asıl cahilin sen ve snin gibileri olduğu anlaşılıyor Ermenilere Geline Hırsızın Hiçmi suçu yok? Ermeni mezaliminin Delilleri Toplu mezarlar anadolumuzun her yerinde var en sonda Karabağda Azerbaycan Türklerine soykırım yapanlarda Bu Ermenilerdir hamile kadının karnını yarıp bebeği süngü ucuna takacak kadar insanlıkdan nasibini almamış Ermenileri Kimse Savunmasın Ağızlarının Payını Alırlar…

    mahlukat mı ? aha yeni gördüm. sonunda aşağılık biri içini dökmüş. Ermenileri niye kattın olaya şimdi ? ya birazcık bile çalışsa kafanız içim yanmayacak. insan bu kadar mı kütük olur!

  267. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    Kürtler Ermeniler Irkçılığın Faşistliğin en koyusunu daniskasını yapsın onlara laf yok.
    Biz Türkler vatanını milletini sevince ırkçı oluyoruz Hadi Oradan … …. ….. …

    sizin gibi faşitler ırkçılar yüzünden adamlar Milliyetçilik yapmak zorunda kalıyor. Milliyetöilikeler birbirlerini besler. Bu kadar gerzekce bir ideolojidir Milliyetçilik. Sonra da adamar miye Milliyetçilik yapıyor diye zayetinyagı gibi uste cık

    asıl sana hadi ordan. hasta herif.

  268. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    nasil barinamadi sende amma attin…Hala bile icimizde ermeni gurcu cerkez yasiyor mu? Yasiyor..Amma komplekslisiniz…Kesinlikle irkci degildir Turk milleti…ama ihaneti asla unutmaz…gozunu dort acar…Kendisini ezdirmez o kadar basit…Bence cahil olan sensin..

    nüfusun cogunlugunu olusturanlar bugun %1 noktasına gelmisse barınamamıs demektir. hala kıvırtmak nasıl bir sey anlamadım. nesini anlamadın ? daha acıklıyım istersen ? soyledigimi ben solyemeden ocne bilmmedigine kalıbımı basarım. cahilsin iste.

  269. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    milliyetcilik ozu itibariyle insani heyecanlandiran aksiyon uyandiran bir olgudur..Haliyle genclerin kendini milliyetci hissetmesi ayri bir sey o kisini ahlaksiz iyi egitim almamis biri olmasi ayri bir olgudur..Fakat milliyetciligini ileride koparacagi bir avanta icin kullanmasida cok igrenc birseydir..velhasil bu ahlaksiz kisilerin olmasi milliyetciligi kotu gostermenize sebep olmamali…cok duz mantik olmus…

    ne kadar heyecan verici oldugunu gorduk. Ülkücüler solcu katletsin, Kemalistler Kürt katletsin. ne ahlaklı heriflersiniz siz ya. gözüm yaşarıyor.

  270. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    okumus olmak cahillige care degildir…maalesef..Herkes milletini sever bu dogru…Ama bunun icin aksiyon gosteren toplumsal refleks gosteren insan milliyetcidir..digeri sade vatandastir…simdi oldu mu..??

    sana öyle geliyor. Milliyetçi gidip adam katleder, bense ülkemi hakça savunurum. seninle aramızdaki fark bu.

  271. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    ha bir de okuyunlar arasında Milliyetöi çıkmaz. Milliyetçilik kafası boş olanların, okulda kafası bu zorvalıkla doldurulmuş olanların işidir. o yuzden cahillikten kurtulamadan kurtulamazsınız bu hastalıktan.

  272. Yazan:logic Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    yine sinirlendim ha. 2 yüzyılı kana buladılar bu Milliyetçiler. utanmadan hala çıkıp konuşabiliyorlar. Böyle zamanlarda Allah’a inancım artıyor. Bir gün bu hasta heriflerin hepsinden hesap soracak inşallah!

  273. Yazan:EDiTÖR Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    arkadaslar bir çay molasi verelim, sakinleselim biraz…

    çaylar DD’den 🙂

    çay molasi

  274. Yazan:bsm Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    Çay için teşekkürler sayın editör.Bu arada yeni servis eskisinden daha bi iştah çekiyor gibi ama masa örtüsü sanki bayrağa benziyor.Çiçekler,ince belli bardakdaki demli çay gerçi hoş bir renk uyumu sağlamış ama şayet örtü gerçekten bayraksa bir mesaj amaçlanmış olmalı.Ortalığı yeniden karıştırmak gibi bir niyetim yok,yanlış anlaşılmasın:)Merak ettim sadece.

  275. Yazan:MY Tarih: Kas 25, 2010 | Reply

    Merhaba Sevgili Bsm,

    sizden bir ses duymak her zaman güzel,

    aslinda mesele basit,

    milliyetçi arkadaslara sordugumuz ve onlarin CEVAP VEREMEDiGi SORULAR VAR, onlar samimiyetle yoklamalilar kendilerini. Sonra çok iyi dost olacagiz ALLAH nasib ederse, neyse, yazayim sorulari, akil sahibi insanlar düsünsün azicik:

    Milliyetçilik neden gerekli? Yani Türkiye’yi ve üzerinde yasayan BÜTÜN iNSANLARI sevmek daha faydali degil mi Türkiye’nin çikarlari açisindan?

    Eger milliyetçiler “biz zaten Türkiye’yi, Kürtleri, Ermenileri… ayirmiyoruz, herkesi kucakliyoruz” diyorlarsa kendilerine VATANSEVER demeleri gerekir. Türk milletinin fertlerini Türkiye insani olan Cerkes, Abaza, Gürcü, Kürt, Ermeni vs ayri tutuyorlarsa IRKçI olurlar. Tutmuyorlarsa VATANSEVER olurlar. Millieytçilik nedir? Bunu açmalari lazim.

    Irkçilikla milliyetçilik arasindaki fark nedir? Fark yoksa seçimlerini mertçe belirtmeliler.

  276. Yazan:Sinan Tarih: Kas 26, 2010 | Reply

    Milliyetciligin tanimi oldukca basit…Ustune basa basa soyluyorum..Turkiyedeki milliyetcilik Tarihe Kulture dayali medeniyetin temsilciligini yapan bir milliyetciliktir..Komsusu ac iken tok yatmayanin.dugunde dernekte parasi yetmeyen gelin damata taki takarak onlara destek olmaya calisan medeniyetin yarattigi insan profiline hayranlik duyarak bu ozelliklerin yasamasi icin ugras veren insan milliyetcidir.. Bu ozellikle insanimiz bu cografyada cokca bulunmaktadir..Turk irki ari bir irk olmakla beraber suan Turkiye sinirlarinda safkan Turk irki bulunmamaktadir..Eger irkci bir millet olsaydik mutlaka bu irkin surmesi icin bir organizasyon olurdu..Herkesin icice gectigi bir Turkiye fotografi icinde irkcilik soylemlerini cok abes buluyorum….sizin vatansever bizim milliyetci dedigimiz fakat ozunde ayni olan kavramlar bizi ayakta tutan unsurlardir..

    Milliyetcilik bulundgumuz cag itibariyle kuresel aktorlerin sermayenin sinirsiz dolasimi daha fazla kar´,daha fazla somuru isteyen liberal doktrininin karsisinda durmak icin gereklidir..Fakat Kuresel aktorlerin ele gecirdigi dunya icinde eger tek basina milliyetci kalirsaniz cok fazla zarar gorebilir halkiniz yoksullastirilabilir…Bu noktada eger milletiniz fedakarlik yaparak milliyetci (vatansever) durusunuda sabir gosterirse Kuresel aktorlere karsi durabilecek.. Ulusal bir ekonomi ile Ulke kaynaklari insan gucu beyin gucu ulke cikarina kullanilabilecektir..Ozu itibariyle ulkemizin kazandigi´ kaynaklarini milleti icin kullandigi bir dunya ancak milliyetci vatansever durusla saglanabilecektir..Dunya duzeni para sermaye uzerine kurulmus bulunmaktadir..Bunu gormekte fayda var..

  277. Yazan:MY Tarih: Kas 26, 2010 | Reply

    Sinan Bey,

    sizin söylediklerinizin aynisini amerikan milliyetçileri de söylüyor. “Fakirleri unutmak amerikalilara yakismaz” diyorlar mesela.

    Fransa’da ise ahlaksiz tercihler için “bu çok katolik bir yaklasim degil” deniyor.

    insanlar insan olmak sebebiyle içlerinde hissettikleri iyilik ve adalet duygusunu milletlerine, kentlerine veya dinlerine atfediyorlar.

    Sakin sizin yaptiginiz da bu olmasin? Siz eger Kürt veya Brezilyali olarak dünyaya gelseydiniz MUTLAK OLARAK Türklerden daha kötü bir insan mi olacaktiniz?

  278. Yazan:logic Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    Siz eger Kürt veya Brezilyali olarak dünyaya gelseydiniz MUTLAK OLARAK Türklerden daha kötü bir insan mi olacaktiniz?

    işte tam da bunu anlayamıyor bu Milliyetçiler. İnsan milletini seçebilir mi? Seçemez. Seçemediği bir şeyle övünmek kadar gerzekçe bir tutum olabilir mi ya!

  279. Yazan:logic Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    Komsusu ac iken tok yatmayanin.dugunde dernekte parasi yetmeyen gelin damata taki takarak onlara destek olmaya calisan medeniyetin yarattigi insan profiline hayranlik duyarak bu ozelliklerin yasamasi icin ugras veren insan milliyetcidir.

    ilgisiz özellikleri Milliyetçilik’le bağdaştırıp bu zihinsel hastalığı temize çıkaramazsınız. Milliyetçi, bu saydıklarınızın tam da tersi adamken üstelik.

  280. Yazan:ali yardım Tarih: Kas 27, 2010 | Reply

    “millet,milli, milliyet” kavramlarının Türk halkının nazarında ciddi bir ağırlığı var. bunun başat sebebi dinidir. İslamda millet aynı inanca mensup fertleri karşılıyor, yani “nation”dan farklı bir kavram. bu yüzdendir ki ülkemizde büyük bir çoğunluk milliyetçiliği aslında milletperverlik olarak algılar. mesela kendini Türkçü diye tanımlayan vatandaş pek yoktur, ama milliyetçiyiz diyen ciddi bir kitle var. çünkü “milliyetçi değiliz” ifadesi, halk nazarında millet düşmanlığı olarak algılanabiliyor. kısacası meselede kavram kargaşası var, nasyonalizm karşılığı olarak ulusalcılığı kullanırsanız;Türk usulü bir milliyetçilik tanımı yapabilirsiniz. ama burada da ciddi bir açmaz var: kültürel milliyetçilikten düpedüz faşizme kadar uzanan fikir yelpazesinin, tümüne biz “milliyetçiler” diyoruz. Türkçülerin dokunulmaz kıldığı Ziya Gökalp’i eleştirebilen Erol Güngör ile “Tanrı Türkü korusun”cular bir midir? ya da Hz.Peygamber’in “kişi kavmini sevmekle suçlanamaz” hadisiyle,milliyetçiliğini(isterseniz milletseverlik de diyebilirsiniz) İslami meşruiyet kaydına alan Necip Fazıl ile Atsız yanyana gelebilir mi?
    diğer mesele:
    Irkçılık sadece cahillikle alakalı bir mevzu değildir. okumuş, aydın ırkçılar bazen cahillerden daha zararlı olabilir. “filozoflar ve şairler” halkı almanyanın nazi tecrübesini hatırlayalım. yani faşizan eğilimleri,teori haline getirenler, kin ve nefreti rasyonalize edenler, okumuş ırkçılardır. cahiller ırkçılığın yalnızca kol kuvvetini oluşturur.

  281. Yazan:ahmet Doğru Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Herkesde Milliyetçilik vardır burda milli duyguların ne kadar saçma olduğunu savunanlar sizlere sorum bir kızınız olsa O nun bir çingene yada brezilyalıyla veya afrikalıyla yada herhangi bir milletden birisiyle evlenmesine razı olurmuydunuz? yada tam tersi siz bir çingene veya afrikalıyla evlenirmisiniz? ama kıvırmadan cevaplayın
    at alırken bile ırkına bakarsınız safmı diye yada kapınıza it alırken kırma almazsınız nede olsa ne yapacağı belli olmaz döner sahibini yani sizi ısırır İt’in bile safkanını bozulmamışını alırken insanlar elbette aidiyetlerini bilecek ve ellerinden geldiği kadar savunacaklar şahsen bir Roman Çingene vatandaşın kendi milletini sevmesinden Rahatsızlık Duymam(Benim sınırlarımı çiğnemediği sürece yani bu sevgisini Başka Milletlere Düşmanlık sebebi Haline Getirmediği sürece)

  282. Yazan:logic Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Herkesde Milliyetçilik vardır burda milli duyguların ne kadar saçma olduğunu savunanlar sizlere sorum bir kızınız olsa O nun bir çingene yada brezilyalıyla veya afrikalıyla yada herhangi bir milletden birisiyle evlenmesine razı olurmuydunuz? yada tam tersi siz bir çingene veya afrikalıyla evlenirmisiniz? ama kıvırmadan cevaplayın

    Milliyetçiliğin yol açtığı arızalardan birini ne güzel ifade etmişsiniz. Bakın bu açıdan hiç bakmamıştım. Teşekkür ederim farkına varmamı sağladığınız için. Her milletten insanla evlenebilirim ben, yeter ki Müslüman olsun.

    Herkeste Milliyetçilk falan yok tabi. Fransız İhtilali’nin doğurduğu bir akım bu Millliyetçilik. O tarihten önce pek fazla Milliyetçi olduğunu sanmıyorum dünyada.

  283. Yazan:logic Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    at alırken bile ırkına bakarsınız safmı diye yada kapınıza it alırken kırma almazsınız nede olsa ne yapacağı belli olmaz döner sahibini yani sizi ısırır İt’in bile safkanını bozulmamışını alırken insanlar elbette aidiyetlerini bilecek ve ellerinden geldiği kadar savunacaklar

    🙂 Irkçılık dozajını bir hayli artırmışsınız bakıyorum. İnsandan bahsediyoruz burada, köpekten değil. Size üzeleceğiniz bir haber de vericem maalesef. Keşke olmasaydı ama insan söz konusu olduüğunda saf bir ırk yok. hatta ırk da yok ama şimdilik ona girmeyeceğim. Güzel ülkemizde yaşayan Türklerin Orta Asya’dan geldiğine de inanıyorsunuzdur siz şimdi. Maalesef, o da yalan. Bu ülkedeki Türkler, hem Türk, hem Ermeni, hem Rum, hem Kürt. Yani ne ararsan var genlerimizde. O derece karışmışız. Bu da çok doğal. 1000 sene beraber yaşarsan, tabi ki olur.

    Ünlü bir söz var, anlamakta güçlük çekenler için faydalı olabilir:

    Fetheden de biziz, fethedilen de.

  284. Yazan:bsm Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Ahmet Sağlam bey,

    Bir yere ait olma duygusuyla farklı etnik kimleklerin çatışmasına yol açacak şövenist duygulara sahip olmak birbirinden farklıdır.Müslüman olursunuz hırıstiyanlarla evlenmezsiniz…Bir hırıstiyan da müslümanla evlenmek istemeyebilir.Verdiğiniz Brezilyalı,Roman vs örneği de böyle bir şeydir.Yani pekala aynı inanç,değer ve kültüre sahip bireyler birlikte yaşamayı gerektiren evlilik gibi bir birlektilikte daha uyumlu olması adına kendilerine yakın buldukları kimseleri seçebilirler.Yani böyle bir tercihi yıkıcı olabilecek aşırı milliyetçilikle ilşkilendirmenizi doğrusu anlamış değilim.Ha,sözünü ettiğiniz tercihler evet gerçekçi olmak gerekirse yadsınamaz.Ayrıca bu tarz tercihler ne kadar doğru ne kadar yanlış o da ayrı bir tartışma konusu.Lakin bu tür gelenekçi kalıpların çoğunlukta olması yine de üzerinde tartıştığımız tahripkar milliyetçiliği meşru kılmaz.Yani çoğunluğun böyle yönelimlere sahip olması milliyetçiliği zararsız göstermeye yetmiyr.
    Bu açıdan milliyetçilik karşıtı olarak nitelediğiniz kişilerin derdi “yabancı evliliğe”karşı olmak değil.Mesela, kızını Brezilyalıyla evlendirmeyecek birine “evrensel”olmadığı için yadırgamaz ve milliyetçilikle suçlamaz kimse.İster müslümanla,ister Rus,ister çinliyle evlenir ya da bunlar arasında seçici tercihlerde bulunur…bu kimseyi ilgilendirmez ve milliyetçilik konusu değildir.
    Konunun iyi anlaşılması adına şunu ekleyeyim.Türkler,Kürtler ve Araplar-başka etnisitelerden de örnek verilebilir ama çoğunluk oluşturduklarından bununla yetineceğim-bu üç topluluk arasında ülkemizde pek çok evlilik var.Peki etnik yapıları birbirinden farklı oldukları halde gerçekleşen bu evlilikleri sizin düşüncenize göre milliyetçiliğin neresine koyacağız.
    Sonuç itibariyle,siz farkında olmasanız da kendinizce sakıncalı bulduğunuz topluluklara atıf yapmışsınız.Bu eğilim kısmen milliyetçi motifler taşısa da konumuzla alakalı değildir kanımca.Yanlış anlaşılmaması adına samimiyetimle söylüyorum ben Kürdüm,ama Arap bir damadım ve Türk bir gelinim var.Ve işin ilginç tarafı bu asla sorun olmadı aksine bir kültürel zenginlik yarattı.Ne var ki,hiçbir beis görmediğim ve aslında daha çok çocuklarımın tercihi olan bu duruma rağmen henüz “Türkiye’de ayrımcı milliyetçilik yoktur”diyemiyorum.Diyemiyorum çünkü milliyetçi takıntıların ülkeyi ne hale getirdiğine hep beraber tanık oluyoruz.Ha,bu takıntılar elbette tek yanlı ve tek taraflı değildir.Hattızatında birbirini besleyen ve keskinleştikçe kıvılcımlar saçan bir hal almıştır.Onun için gelin milliyetçilik karşıtlığını Türklere yapılmış bir suçlama olarak görmekten vazgeçelim.Bu bir zihniyet ve anlayış meseselesidir ve her toplulukta karşımıza çıkabilir.Önemli olan bu hissiyatın insanlığa bir getirisinin olmadığını kavrayıp birarada yaşamayı olanaklı kılacak hoşgörüyü tesis etmenin yollarını aramak.İnanın Türküyle,Kürdüyle,Arabıyla buna ihtiyacımız var.

  285. Yazan:bsm Tarih: Kas 28, 2010 | Reply

    Ahmet Doğru olacaktı,dil sürçmesinden ötürü özür dilerim Ahmet bey.

  286. Yazan:MY Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    “… milli duyguların ne kadar saçma olduğunu savunanlar sizlere sorum bir kızınız olsa O nun bir çingene yada brezilyalıyla veya afrikalıyla yada herhangi bir milletden birisiyle evlenmesine razı olurmuydunuz? yada tam tersi siz bir çingene veya afrikalıyla evlenirmisiniz? …”

    iki kizim var, ufak olan 6 yasina basti, geçen cumartesi dogum günüydü. ana okulundan arkadaslarini davet ettik, mahalledeki bir oyuncakçi dükkaninda porselen tabaklar boyadilar, pasta yediler.

    Davetliler 6 yaslarinda bir çinli, bir ispanyol, bir alman ve 5 fransiz idi. Bizim iki türk kizimiz ile birlikte “iyi ki dogdun” sarkisini türkçe ve fransizca söyledik. Sonra kizimin istegi üzerine çince, ispanyolca ve almanca olarak söylendi. Bu sahneyi çok hos bulan müsterilerden biri ayni sarkiyi bir de ingilizce olarak söyledi. Bizim ufaklik mutluluktan uçuyordu. Bir buçuk saatin sonunda yakindaki bir çocuk parkina gittik. Orada çocuklar kosup oynadilar.

    Gitme saati gelince anne babalarin yüzlerinde tipki getirirken oldugu gibi tatli bir endise ifadesi vardi. Türk, çinli, fransiz, ispanyol, alman bütün anne-babalarin yüzlerinde olan, sorumluluk, gurur, endise ve mutluluk karisimi bir ifade bu. hayatin yükünü sirtinda tasiyan, evladiyla gurur duyan, onlarin topluma katilmasini isteyen ama baslarina bir kötülük gelmesinden korkan her kadin ve erkek (anne-baba) bu ifadeyi tasir yüzünde…yavrusunu kendi kanatlariyla uçmasi için yuvadan asagi iten kusun drami 🙂

    Geçen asrin “düsman milletleri” nasil da birlikte eglendiler? Bu çocuklarin dedeleri avrupa’nin en bati ucundan taa asyanin en dogudaki kiyilarina kadar birbirlerini girtlakliyordu degil mi? hatta bugün hala çin dogu türkistan’daki türklere eziyet ediyor.

    evet, milliyetçi duygular saçmadir. insan olmadan Türk olunmaz. Ama Türk olmadan insan olunur. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin buyurdugu gibi “bir sâlih Türkü, bin fâsık Kürde tercih ederim ve bir sâlih Kürdü bin fâsık Türke tercih ederim “

    anne ve baba

    Bu da afrikali bir alie

    afrikali bir aile

    unutmayin… insan olmadan Türk olunmaz. Ama Türk olmadan insan olunur.

    .
    .
    .

    insanlik

  287. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    ahmet bey,

    Allah kızınızın gönlüne Brezilya, Çingene kırması bir zenci düşürsü inşallah. Bir torununuz çingene, birisi zenci, diğeri de Brezilyalı tipinde olsun. Amin, amin.
    Bu beddua değil inanın. Irkçılık hastalığından kurtulmanız için bir temenni.
    Allah insanları hor, hakir görmekten cümlemizi muhafaza eylesin.

  288. Yazan:Olcayto TanHaskol Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    “… milli duyguların ne kadar saçma olduğunu savunanlar sizlere sorum bir kızınız olsa O nun bir çingene yada brezilyalıyla veya afrikalıyla yada herhangi bir milletden birisiyle evlenmesine razı olurmuydunuz? yada tam tersi siz bir çingene veya afrikalıyla evlenirmisiniz? …

    Kıvırmadan cevaplıyorum
    Evet.

    Ben bir soru yönelteyim,

    Milli duyguyu neden sadece “kızınızın” biriyle evlenmesine indirgediniz?

    Irkçı tutum aynı zamanda seksistir. Sizin bilinçaltınızda hakimiyet alnınızda olan dişilerin bir “yabancıya” kaybedilme korkusu mu var?

  289. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Kas 29, 2010 | Reply

    Roman Çingene vatandaşın kendi milletini sevmesinden Rahatsızlık Duymam(Benim sınırlarımı çiğnemediği sürece yani bu sevgisini Başka Milletlere Düşmanlık sebebi Haline Getirmediği sürece)Ahmet Doğru

    İnsanların kendi milletini sevmelerinden rahatsızlık duymamanız çok güzel bir haslet Ahmet bey.

    Doğrusu da budur,farklı milliyet ve kültlerin varlığından ve bu farklı unsurların kendi değerlerine sahip çıkıp bunu geliştirmesinden rahatsızlık duymamak zaten bir nevi ırkçılığın panzehiri sayılır.

    Sanırım milliyetçilik karşıtı olarak tanımladığınız kişiler de aynı şeyi savunuyor.Yani insanların kendilerini tanımlama biçimine,kültürlerine,değerlerine…hülasa aidiyetlerine karışılmaması gerektiğini savunuyorlar.Dolayısıyla da bu ilkeyi çiğneyip,kendi değerlerini zorla dayatan,farklı etnik unsurların diline,kültürüne karışan ve “kendilerinden olmayanları”ayrıca hakir gören tutucu anlayışın karşılığı olan milliyetçilik şekli sorgulanıyor.
    Ki yorumunuzun sonunda “benim sınırlarımı çiğnemediği sürece yani bu sevgisini başka milletlere düşmanlık sebebi haline getirmediği sürece”diye bir koşul ekleyerek siz de tutucu milliyetçiliğe karşı olduğunuzu deklere etmişsiniz.
    Peki,bir Brezilyalıyı,Romanı vs.”At”la,”it”le mukayase ederek “safkan”lığını test etmeniz acaba bu toplulukları hakir ve aşağı görmek değildir de nedir.Hiç düşündünüz mü bu tarz karşılaştırmaların en alasından sınırların ihlali olabileceğini…Yoksa sadece sizin “iyi-kötü”kriterini belirlemek gibi bir ayrıcalığınız olduğunu mu düşünüyorsunuz.
    Bakın kardeşim bütün insanlar Allah katında eşittir.Eşit doğuyor insanlar.Kırması,asili,safkanı vs diye bir şey yoktur.Dolayısıyla Brezilyalıyı,Çingeneyi kendi milliyetinden aşağı görerek kırma bilmemne olmasından kuşkuya düşmeniz ırkçılıktır-bakın milliyetçilik bile demiyorum.
    Evlilik konusuna gelince,bsm rumuzlu katılımcı konuyu çok güzel irdelemiş.Milliyet bağlamında değil ama dini bağlamda evlilikler açısından seçici bazı tercihler mümkündür.Dindar insanlar dinleri gereği aynı dine mensup insanlarla evlenmeyi tercih eder,zira dinin bir gereği olan nikah farklı dinlere ait insanlar arasında geçerli değildir.Ayrıca dini inançlar dışında birey kendisiyle uyum sağlayabilecek değerlere sahip insanları da seçebilirler.Evlilik örneğiniz daha çok bu durumla örtüşüyor.Milliyetçilikle uzaktan yakından alakası yok bunun.Olsaydı Türklerle Kürtler arasında bunca evlilik yaşanmazdı herhalde.Kısacası bu bir seçim milliyetçiliği aklamak adına bir ilşikilendirme olamaz.
    Son olarak sorunuza geliyorum:
    Mazbut bir müslüman değilim ama ilk tercihim, gelin veya damat adayının müslüman olmasını isterim.Koca bir ömrü beraber geçireceklerine göre evliliklerinin dini inanç ve bunun getirdiği yaşam biçimi nedeniyle çekilmez hale gelmemsi adına bana en uygun geleni budur.Ancak asıl seçimi yine de çocuklarıma bırakırım.İster Brezilyalıyla evlenir,ister Roman,ister Boşnakla…Ve müslüman olduğu sürece kızımın Brezilyalı,Roman ya da bir Fransızla evlenmesinde hiçbir sakınca görmem.Yeter ki insan olsun,yeter ki kişilkli biri olsun.Irkla,soyla,sopla,safkanla bilmemneyle işim olmaz benim.Nedir Allah aşkına bu safkan takıntısı!Böyle diye diye zaten insanları birbirinden soğuttunuz da farkında değilsiniz.
    Ne diyeyim Allah ıslah etsin…Irk takıntısına saplananları bu hastalıktan kurtarsın…

  290. Yazan:mk Tarih: Nis 8, 2011 | Reply

    Bazıları tarihimizi kendince küçümsemiş bilmem neredeki tarih öğrencisinin biz Osmanlı tarihi filan görmüyoruz lafından kendince bir şeyler çıkarmış marifetmiş gibide yazmış ona bakılırsa bizde onların tarihini pek görmüyoruz.Araştıran okuyan herkes buna yabancı tarihçilerde dahil Türksüz tarih omayacağını biliyor adeta Türkle tarih özdeşlemiş.
    Yazıda bizimde katıldığımız katılmadığımız noktalar var…Tarihe bakarsanız takva kimdedir görürsünüz İslamı yayan kimler görürsünüz.
    Fazla abartırmış ve romantik bir yazı.Milliyetçilik bir tutkaldır ve gereklidir insan dinini değiştirir ama soyunu değiştiremez(burada kendi soyumuzu överken diğerlerini aşağıladığımız kanısına varmayın ve bir Arap’ın yanında sosyal hayatımda asla onu incitecek şekilde konuşma(yacağımı)dığımı bilin!)
    Yakın tarihe bakarsanız dinin birletştiriciliği pek işe yaramamış neden yaramamış bu tartışılır bence insanlar çıkar menfaat vb. dünyalıklara kolayca dinini değişebiliyor(gevşetebiliyor) ya da yeterince dinini bilmiyor cahil zora düşünce bırakabiliyor ve sizin romantikleştiğiniz gerçeklerden koptuğunuz nokta burası bunu anlamakta zorluk çekiyorsunuz belki çok dindarsınız bu yüzden bilemeyeceğim ama inkar edilemeyecek gerçek şu ki milliyetçilik hakiki bir tutkaldır tecrübeler tarih gösteriyor biz uydurmuyoruz:)
    Ve Türk milliyetçiliği İslam için gereklidir bakın bakalım var mı şöyle güçlü kuvvetli bir İslam ülkesi ”yok” şuan halleride perişan neden çünkü koca bir ülke insanının nefsini yenmesi dünyalığı terk edecek kadar iyi müslümanlar olması zor ve işin kötüsü millet olamamışlar dağınıklar bu yüzden halleri perişan topraklarına emperyalist devletler demokrasi getirmek için! giriyor getirdikleri demokrasiye karşılık herşeylerini ama herşeylerini alıyorlar!Üzerinde ibadetini bile yapamayacağın bombalandığın bir toprak parçası kalıyor eğer o toprak parçası zamanında vatan olabilseydi sen en güzel şekilde dinini yaşar insanca ve özgürce hareket edebilirdin.
    Şu beğenmediğimiz Türkiye Atalarından aldığı kuvvetle İslamı her zaman yaşatacaktır son kaledir umuttur bunun için ALLAH Türk’ü korusun.AMİN.

  291. Yazan:ülkücü Tarih: May 8, 2011 | Reply

    Madem milliyetçilik bu kadar değersiz birşey neden bu kadar zahmete girdin söyler misin. Ama maksat başka ise bilemeyiz. Alıntılıv ispatlı yazılar yazıyorsan, biraz daha araştıracaksın cımbızla tel tel çekmeyeceksin.

  292. Yazan:Ahmet Somut Tarih: May 9, 2011 | Reply

    İnsan dinini değiştirebilir, soyunu değiştiremez demiş bir arkadaş. Meseleye bir de şöyle bakın. İnsan dinini seçebilir, kendi elindedir. Ama soyunu seçemez kendi elinde değildir, doğuştan gelir. Kendi seçemediğin bir şeyin üstünlük kaynağı olması mümkün müdür?

    Tabii ki siz hayatınızı milliyetçilik ve ırkçılık ekseninde şekillendirebilirsiniz. Ama İslam ile ırkçılığı birleştirmek mümkün değil. Birleştirirseniz hilal kurtlanıyor işte…

  293. Yazan:ali yardım Tarih: May 9, 2011 | Reply

    Türk milliyetçilerinin kendine sorması gereken soru şudur:
    -ideolojik soyutlamalarla reelden koparak, nefretin sözcüsü haline mi geliyorum?
    -bütünleştirici, vatanı ve milleti nefsimin önüne koyan bir anlayışı mı benimsiyorum? yoksa bu gibi kutsalları kullanarak kişisel menfaat peşinde miyim?
    -İslam ile ilişkim söylemsel mi? bazı İslam düşmanı acaip mahlukatı, sırf Türkçü diye bağrıma bastığım oluyor mu? yoksa Allaha ve Peygambere uzak olandan ben de uzağım diyebiliyor muyum?
    -şunu bilmeliyim ki, içimizde çürümüş kurtlanmış bir yer varsa, nefs muhasebesi ile içimize dönük hesaplaşma yapılmalı.
    -liberalizmin devlet aleyhtarlığı nezlesinden etkilenmiş arkadaşlara cevap yetiştirmektense, halim ve kavlimle bu topraklara özgü Yunusvari anlayışı sentezleyerek, vatan-millet sevdamı yapıcı hamlelere çevirebiliyor muyum?
    -milliyetçilik şemsiyesi altında, Türk bünyesine nufüz etmeye uğraşan gayri dini, gayri insani yaklaşımlara karşı da, kozmopolitliğe karşı aldığım tavır gibi net ve kararlı mıyım?
    -Türkiye’nin bütünlüğü konusunda net bir tavır koyan, farklı etnik kimliklerden insanları, canı gönülden bağrıma basabiliyor muyum?
    DD sitesindeki liberal İslamcı dostlara laf yetiştirmektense, özeleştiri yaparak kurtlanmış yeri tespit etmek gerekir. sağda solda Türklükle alakası olmayan kurt gösterileri yapıyorsak, ülkücü gençlerin bilgisayarında envai çeşit kurt fotoğrafları varken, bir tane ravza-ı mutahhara fotoğrafı yoksa, oturup içimizdeki kurtlanmışlığı düşünmek gerekir.

  294. Yazan:logic Tarih: May 9, 2011 | Reply

    -ideolojik soyutlamalarla reelden koparak, nefretin sözcüsü haline mi geliyorum?

    🙂 aslında Ali bey’e pek bir şey yazmak gelmiyor içimden ama bunu okuyunca dayanamadım.

    Milliyetçiliğin tam da kendisi reelden kopmanın zirvesi olmasın sakın ? Kurt masalları filan da eklenince 🙂 E bir kere koptun mu bunun sınırı yok. Kopan kopuyor tabi 🙂 Allah kurtarsın.

  295. Yazan:ali yardım Tarih: May 9, 2011 | Reply

    her ideoloji de romantizmin ağına düşüp, reelden kopma ihtimali vardır. buna en bariz örnek İttihatçı liderlerin romantik Turancılığı ile Mustafa Kemal’in milli mücadeledeki reel politikle uzlaşı halindeki milliyetçiliği arasındaki farktır.
    mensup olduğu etnik aidiyetlerden dolayı, bazı kavramlara duyduğu kompleksi, laubalilik efektleriyle gizlemeye gayretli gizli mikro milliyetçilere; anlatacak bir şeyim yok. örnek bazı okurlar içindi.

  296. Yazan:logic Tarih: May 9, 2011 | Reply

    🙂

    Ali bey, maalesef Kürt değilim. sizi üzmek istemezdim ama durum bu 🙂

    ama durun haklısınız, kesin kanım bozuk 🙂

    e tabi o lafları size göre bir Kürt’ten başkası söyleyemez di mi ? Ahh Milliyetçilik, sen nelere kadirsin.

  297. Yazan:fatih Tarih: May 17, 2011 | Reply

    Hedef Turan

  298. Yazan:kimsiniz Tarih: Ağu 25, 2011 | Reply

    siz kimsiniz nurcumusunuz, marksistmisiniz?
    her telden çalıyorsunuz, hepsi sizsiniz ama sadece ne olmadığınızı biliyorsunuz… ülkücü değilsiniz ve ülkücü düşmanlığı ortak paydasında birleşmiş ne idüğü belirsizlersiniz

  299. Yazan:Kesinlikle ülkücü degilim Tarih: Ağu 25, 2011 | Reply

    Cünkü ülkücülerin tek marifeti evi yanmis cingene gibi sokakta bagirmaktir.

  300. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Ağu 25, 2011 | Reply

    @kimsiniz

    nurcu,marksist, muhallebici ya da birşeyci değiliz. müslümanız efendim. eğer OKUDUYSANIZ yazıdaki eleştirilerin ana dayanağıda islamın temel ilkeleri, bakış açısı.

    tam da eleştirildiği gibi inanların türk,kürt arap nurcu , marksist bilmemne diye zahir unsurlarla katagorize edilmesi islamın özüne aykırı. bütün bu şeyler, kimliklerin ötesindeki özü görmemizi engelleyen hakikatle aramıza duvar ören saçmalıklar.

  301. Yazan:zafer Tarih: Kas 8, 2011 | Reply

    Bu uzun yazıdan anladığım kadarıyla Milliyetçilik ile ümmetçilik kavramları kargaşası yaşanıyor.Her ikisinin kulvarları farklı.
    Dininizi değiştirebilirsiniz ama ırkınızı asla.M.jackson siyah dı beyaz olayım derken maymuna döndü.Şu anda da ülkemizdeki bir çok insan maymuna dönmüş vaziyette maalesef.Çünkü insanlar benliğini bırakmış ya arap yada amerikalı gibi olmaya çalışıyor.Türksen Türksündür,Laz san Laz,Kürtsen Kürt sündür ne diye birbirinden üstünlük taslamaya çalışıyorsun sonuçta hepsİ insan işte insanların aralarındaki tek fark tembellik ve çalışkanlıktır.Çalışkan milletler yol alır tembel milletler etrafına bakınır o kadar.Umarım anlatabilmişimdir.

  302. Yazan:zafer Tarih: Kas 8, 2011 | Reply

    Geçmişini bilmeyen milletler başka milletlerin kölesi olmaya mahkumdur.
    Milletini en çok seven işini en iyi yapandır.
    Nereden geldiğini bilmeyen nereye gittiğinide bilemez.

    Bu sözler hepinize cevap veriyor.

  303. Yazan:zafer Tarih: Kas 8, 2011 | Reply

    Türk milliyetçiliğinden rahatsız olan ümmetçi grubun en çok gurur duyduğu şeylerden biri hiç kuşkusuz İstanbul un fethidir.Feth eden bir Türk olduğuna göre Türk ün Türklüğüyle gurur duyması olsa olsa diğer ümmetçi milletleri kıskandırır ama bunun düşmanlık düzeyine gelmesi kime yarar bunu işte iyi düşünmek lazım.

  304. Yazan:Ahmet Derim Tarih: Kas 9, 2011 | Reply

    Türk olmayı sen seçmedin ki! Nasıl Türk olmakla üstün olduğunu iddia edebilirsin? Evet ırkımızı biz seçmiyoruz, bu nedenle de bizi üstün kılamaz. Dinimizi, karakterimizi, fikirlerimizi ise değiştirebiliyoruz. Bizi biz yapan şeyler de bunlardır. Türk olarak doğmak yerine çölde bedevi doğsaydın, Allah’a lanet mi okuyacaktın!

  305. Yazan:Ahmet Tarih: May 22, 2012 | Reply

    Her şeyin fazlası zararlıdır bence. Milliyetçilik deyince maalesef buradakilerin aklına Ülkücüler geliyor. Ülkücülerin ki milliyetçilik değil kafatasçılıktır. Misal Osmanlı Devleti’nin çok büyük ve şanlı bir tarihi ve İslam tarihine katkıları olmasaydı, bugün Türkiye’nin %99’u(resmi rakamlara göre) müslüman olmazdı sanıyorum. İslam’da vatan için ölenler şehitlik gibi büyük bir mertebeye ulaştığına göre vatan, sevmemiz gereken bir şey demek ki.Bana kalırsa bu yazıda yazanlar en az ülkücülerin bakış açısı kadar yanlış bir bakış açısı..

  306. Yazan:YALNIZKURT Tarih: Tem 13, 2012 | Reply

    islamdan sünnetten alıntılar yaparak TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ ezme gayretiniz zamanı işgal olmuş. konuya islami bakarken adil olsaydınız istanbul yolunda şehit olan sahabelerdende bahsederdiniz, elmalı hamdiyazırın vede diğer islam alimlerinin tefsirinde maide suresindende bahsederdiniz. Türklerin posta zarfıyla yada kılıç zoruyla müslüman olmadıgındanda bahsederdiniz, dört halifeden sonra islama hizmetlerini selçukludan ve osmanlı imparatorlugundan daha evveli karahanlılardan bahsederdiniz islamın son bin yılını anlatırdınız. illaki her canlının biyolojik tanımı vardır ve tabiki takvasal boyutuda iyi bakarsanız görürsünüz Türk Milliyetçiliği ırkçı bir kavram değildir. nihal atsızın tespitleri vasiyeti geçmişten gelecege sezgileri hangisi yalan yada palavra, içimizde ve dışımızda bahsettikleri gerçekleşmedimi. TÜRK MİLLETİNE SEVR İMZALATTIRILIRKEN MONDROS İMZALATTIRILIRKEN ÇANAKKALE VE KURTULUŞ SAVAŞI YAŞATTIRILIRKEN görmezden geldiğiniz 72.5 milletten bahsetmemişiniz bilmiyorsanız MEHMET AKİFİN ÇANAKKALE ŞİİRİNİ OKUYUN görürsünüz gelibolu filmini(belgeselini) izlerseniz görürsünüz karşı cephede savaşanlar ezan sesiyle TÜRKLERLE saf tutup namaz kılıyorlardı çok manidar Türklere karşı sadece ingiliz ermeni rus yunan degil malesef namaz kılan müslümanlarda savaşmışlardır. Osmanlıda 800 yıl ekmegini yiyenler 1699 itibariyle nasıl kılıflarından çıkmışlardır islam adaletsizmiydi osmanlı çokmu adaletsizdi içinde Türklerin askerlik yaptıgı diger milletlerin sadrazam vezir olarak taçlandıgı osmanlı yıkılırken müslüman olanı yahudi olanı hıristiyan olanı tek tek bir imparatorlugu sırtından hancerlemiştir. ne yazıkki o parçalanmanın bedelini yine TÜRKLER ödemiştir. TÜRK OLMAYANLAR HAKKINDA İYİMSER OLMANIZ GÜZEL DE ACABA dogru yoldamısınız onu yakın ve uzak tarihimiz kanalıyla görürsünüz. ÜLKÜOCAKLARI TÜRK MİLLİYETÇİLERİ parçalanmak istenen anadolunun kurtuluş savaşındaki kuvaimilliyesidir. sembollerimizle inancımızla kültürümüzle ANADOLUNUN SON KALESİ HATTA SİGORTASIDIR.

    ŞAİRİN DEDİĞİ GİBİ:

    ŞU KOPAN FIRTINA TÜRK ORDUDUR YA RABBİ!
    SENİN UĞRUNDA ÖLEN BU ORDUDUR YA RABBİ!
    TAKİ YÜKSELSİN EZANLARLA MÜEYYED NAMIN!
    GALİP ET ÇÜNKÜ BU SON ORDUSUDUR İSLAMIN!

  307. Yazan:Sefik Dinc Tarih: Ara 16, 2015 | Reply

    Selamün Aleyküm.
    cok degerli hizmeti gecen arkadaslarim.yazinizi son satirlarina kadar okudum vede üzülerek söyleyimki cok inkarci vede yanlis,bilincli yada bilincsiz insanlari yanlis bilinclendirecek paylasimlariniz var. ki söyle. 1 – her canlinin yaratilis itibariyla Allahü taala tarafindan verilmis Milliyetcilik duygulari vardir.bu insanlar en basta olmak üzere hayvanlarda,ve her canlida mevcuttur.yanliz aradaki inanc farki baska olabilir.ÖRNEK Ariyorsaniz EN BASITINDEN RTE nin namusuu bile satacak kadar mal,mülk para milliyetcisi olmasidir.ama baskalarida VATANININ,MILLETININ,DINININ,DEVLETININ SEVDALISI OLMASIDIR:milliyetcilik acik bir deyimle kutsal bilinen seylere asik olmayla sevmeyle aciklik kazanir.Diger yanlislarinizdan en önemlilerinden biriside TARIH BOYUNCA KÜRT DIYE BIR IRK MILLET,DEVLET VE KÜRTCE DIYE BIR DIL,lisan olmamistir.BU gercegi hiristiyan yabanci tarihciler bile kabul etmislerdir.ama son asirlarda TÜRK IRKINI BÖLMEK PARCALAMAK ICIN ORTAYA ATILAN BÖLÜCÜ HAREKET TUTUMLARA DESTEK VERECEK KADAR GAFIL OLMANIZ GERCEKDEN ÜZÜCÜ BIR TUTUMDUR.cünkü KÜRT diye Türk,den ayirilmaya calisilan kardeslerimiz ÖP VE ÖZ TÜRKTÜRLER VEDE OGUZ ATALARIMIZIN KARLUK BOYUNDAN GELMEDIRLER…harflerden,biografi,cografi,folklor vede daha pek cok konularda arastirmasini yaparsaniz gercekleri görürsünüz.hatta ALMANYA ,MACERISTAN, BULGARISTAN ARSIVLERINDE ARASTIRIRSANIZ GÖRÜRSÜNÜZ.belki burda su soru sorulacak.TR arsivlerinde yokmu ? VARDI ama maalesef gerceklerden korkan vatan hainleri vede emperyalist usaklari yok etmislerdir. sadece düsünmeniz amaciyla yazdim.insallah gercekleri görürsüünüz.saygilarimla

  308. Yazan:Sefik Dinc Tarih: Ara 17, 2015 | Reply

    Bazi Jeton beyinli bile olamayacak kadar kisilikden mahrum,kendini akilli ve bilincli sanan zavallilar,ülkücülük vede Milliyetcilik hakkinda bilgileri olmadigi halde olmadiklari vede asla olamayacaklari,hatta korktuklari halde ÜLKÜCÜLÜK ve MILLIYEETCILIK aleyhine yorum yapiyorlar.bu zavallilar eger cevap verecek kadar cesaretleri varsa acik adreslerini bana bildirsinler yada benim adresimi istesinler seve seve suratlarina tükürmeye gelirim.SADECE SUNU IYI BILSINLER ÜLKÜCÜLÜK SADECE VE SADECE TÜRKCEDE OLAN VEDE MÜSLÜMAN TÜRKLERIN OLMAYA CALISDIGI BIR KAVRAM VE INANCTIR..MÜSLÜMAN TÜRK OLMAYAN ÜLKÜCÜ KELIMESINDEN BILE KORKARLAR AMA klavye arkasindan sahipleri icin havlamakdan geri durmazlar…………..

  1. 22 Trackback(s)

  2. Eyl 16, 2007: PKK… Ters giden nedir? Bundan sonra nereye? : Derin Düşünce
  3. May 25, 2008: Derin Cumhuriyet iş başında…. : Derin Düşünce
  4. Haz 4, 2008: Türk-Kürt milliyetçileri ve İslâm : Derin Düşünce
  5. Tem 16, 2008: Şu kaplaşmadan kurtulalım mı? : Derin Düşünce
  6. Tem 23, 2008: Şu kamplaşmadan kurtulalım mı? | SiyarGrup™
  7. Ara 12, 2008: En çok “sevilen” yazılar… : Derin Düşünce
  8. Şub 1, 2009: Bediuzzaman’la Ortadoğu Problemlerine Bakış : Derin Düşünce
  9. Tem 5, 2009: Türk milliyetçiliği ırkçı mıdır? : Derin Düşünce
  10. Eki 22, 2009: Dinlerarası diyalog : Diyanetizm ve İslâm : Derin Düşünce
  11. Ara 4, 2009: Zina da böyle bir şey işte… : Derin Düşünce
  12. Mar 18, 2010: Ermenilere (Artık) dokunma! : Derin Düşünce
  13. Eki 13, 2010: MHP’liler Patrikhaneyi ziyaret etti! : Derin Düşünce
  14. Mar 9, 2011: Yeni başlayanlar için “Müslüman” Marx : Derin Düşünce
  15. Mar 24, 2011: 101 bin kez okunan yazı için 101 bin kere teşekkür : Derin Düşünce
  16. May 20, 2011: Milliyetçilik savunulmalı mı? : Derin Düşünce
  17. Haz 23, 2011: Site kurulduğundan beri en çok okunan ve paylaşılanlar : Derin Düşünce
  18. Ara 13, 2011: Milliyetçi Türk ırkçı mıdır? « adresmerkezi
  19. Oca 31, 2012: Derin Düşünce Sitesi 5 yaşında… : Derin Düşünce
  20. Şub 27, 2012: AKP’nin utancı: Dindar nesil kalmadı, b.ktan nesil verelim! : Derin Düşünce
  21. Şub 29, 2012: Kahve Dostlarından Gelenler III « Düşünce Kahvesi
  22. Ağu 26, 2015: Yeni başlayanlar için “Müslüman” Marx
  23. Eyl 9, 2015: Şu kamplaşmadan kurtulalım mı?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin