RSS Feed for This Post

Yeni Dönem ve Meclisteki DTP

Seçim sonrası mecliste oluşan tabloyla ilgili kim niye kazandı, kim niye kaybetti analizleri yerine, yeni dönemde önümüzü görmek, yeni döneme ilişkin fikirler ve yorumlar öne sürmenin ülke adına daha olumlu olacağı kanaatindeyim.

Zaten hazin bir sonla biten Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri AK Parti’nin niçin patlama yapacağı, DP’nin barajın dibinde kalacağı, CHP’nin umduğunu bulamayacağını ve MHP’nin ite kakıla meclise gireceği analizleri yeterince yapıldı.

Buna ek olarak merkez medyanın seçim öncesi yürüttüğü ağır psikolojik harekatla paralel olarak, seçim sonrasında da kazanan ve kaybedenlere yönelik analizlerinin halkta kabul görmediğini adım gibi biliyorum.

İki yılı aşkın süredir çıkarılan yapay siyasi krizler, ülkeye çok kaybettirdi.

Altın değerinde zaman gizli iktidarın medyadan siyasi partilere, yaptığı işbirlik içinde yitip gitti.

En kısa süre içinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin ülkeye en hayırlı olacak şekilde sonlandırılması ve belirsizlik ortamının yerini, önünü ve asıl sounlarını gören bir Türkiye’ye bırakması ise en büyük temennimdir.

Kürt sorunu ve PKK terörü yeni meclis ve hükümetin öncelikli olarak üzerinde durması gereken sorunlar olarak ülke gündeminde.

Bu konuda ise her türlü adımını itina ile atması gereken DTP ön plana çıkıyor.

Yeni mecliste siyasi bir kriz çıkarmanın en kestirme yolu olarak DTP görülecek.

Her olay, her gündem ve her ne olursa olsun DTP’li vekiller önün mikrofonlar yığılacak, umduğunu bulamayan çarpıtacak.

Bu konuda parti kurulduğundan beri aykırı ve toplumu gerecek davranışlardan uzak durmaya gayret gösteren Ahmet Türk’e güveniyorum, ve düşüncelerimi paylaşanları da utandırmamasını temenni ediyorum.

Apo DTP’yi destekliyor mu?

Öncelikle kendimizden başlayacak olursak, iki milyona yakın seçmenden oy alan bir partiyi “PKK’nın partisi, PKK yandaşı” şeklinde bir önkabulle yaftalamak, ülke için bir tehlike oluşturur.

Çünkü biliyoruz ki Kürt vatandaşlarımız arasında PKK’ya destek veren kesim sadece bir azınlıktır.

Bunun yanında DTP’ye oy verenleri PKK destekçisi, DTP’yi Türkiye’deki Kürtlerin temsilcisi görmek ise gerçekle bağdaşmaz, bunun en açık ispatı da Doğu ve Güneydoğu’da AK Parti’nin kazandığı büyük başarıdır.

Apo ve PKK ise mecliste başarılı bir DTP’yi istemez, çünü siyasi kanallardan gelen başarı terörü ve Apo’yu bitirir.

Pazartesi günü Aksiyon’da yayınlanan “PKK’nın 35 kişilik ölüm listesi”nde Doğu’ya yatırım yapan iş adamlarının adı geçmesi, Apo’nun ağzından yayınlanan son PKK bildirilerinde ülkeyi bölmeyi amaçlamadıklarını belirtmeleri gibi daha bir çok örnek, PKK’nın ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla kullanılan taşeron bir örgüt olduğunu basitçe kanıtlıyor.

DTP ise taban korkusuna kapılmaksızın, PKK ile ilişkilerinin olmadığını açıkça beyan etmeli, gündemin seçmeninin kendilerini ifade etmek üzere gönderdiği mecliste onların asıl sorunlarıyla meşgul olmak suretiyle oluşturmalı.

Aksi durum zaten AK Parti’nin aldığı oylar, bölge insanından PKK’ya karşı artık güçlü seslerle işitmeye başladığımız isyan sesleriyle harmanlanarak DTP’nin kendi sonunu hazırlayacak.

DTP Somut Sonuçlar Elde Etmelidir

Yukarıda bahsettiğim AK Parti sempatisi, ve bölge halkının giderek büyüyen isyanı gibi faktörlerden hareketle demeliyiz ki DTP mecliste somut sonuçlar elde etmelidir.

DTP seçmeninin devlete karşı büyüyen öfkesini rahatlatmak gerekiyor.

Terör belasından kurtulmak istiyorsak, DTP seçmenini de demokratik yolla gelebilecek çözümlere ikna etmek gerekiyor.

Bu kanalı tıkamak için her türlü oyun, her türlü çirkeflik her türlü psikolojik harekat halk üzerinde yürütülecektir.

DTP’nin, ülkenin birlik ve bütünlüğü çerçevesinde Kürtler adına talep ettiği her demokratik hakkın AK Parti tarafından da desteklenmesi gerekiyor.

Bu yolculukta AK Partiyi DTP ile bir gösterme, PKK destekçisi ilan etme gibi olanca gayret sürüp gidecektir.

Fakat şunu da unutmayalım ki Ağar’ı silip götüren “ovada siyaset” değil, halka karşı, demokrasiye karşı takındığı tavır olmuştur, bu kendi itirafında da açıktır.

Son Olarak…

DTP’nin günü birlik kavgalar, kuru gürültüler, suni gündemler ve Kürtçe yemin benzeri seçmenin asıl beklentilerinden uzak işlerle uğraşması ellerindeki bu altın değerindeki fırsatı tepmek, kendilerinden bir takım demokratik hak ve özgürlükleri, ekonomik vb. talepleri dillendirmelerini bakleyen seçmeni olumsuz olarak etkiler.

Terör kapısını açık bırakır.

Kürt sorunun uzlaşı ve demokratik yollar içinde çözülmesi imkanını bir başka bahara erteler.

Vb…

Allah vatanımız ve milletimize zeval vermesin.

Yazarın sitesi: www.pakvizyon.com

 

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 21 Yorum

  2. Yazan:Talha Can Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Elinize sağlık Sayın Edebali,
    öneri ve tespiteriniz için teşekkürler, yalnız bir şeye değinmek istiyorum,
    “Öncelikle kendimizden başlayacak olursak, iki milyona yakın seçmenden oy alan bir partiyi “PKK’nın partisi, PKK yandaşı” şeklinde bir önkabulle yaftalamak, ülke için bir tehlike oluşturur.
    Çünkü biliyoruz ki Kürt vatandaşlarımız arasında PKK’ya destek veren kesim sadece bir azınlıktır.” buyurmuşsunuz.
    Bunun gerçekliğine inanmak gerek, fakat DTPnin seçim mitinglerin de, hatta seçimden sonraki İstanbul’daki mitinginde hep bir ağızdan Apo ve PKK sloganları atıldı. Bir de Ahmet Türk’ün “benden PKK’ya terörist dememi beklemeyin” sözleri var. Önümüzdeki dönem açısından bu hususlar göz önüne alındığında beklediğimiz demokratik tabloyu görebilecekmiyiz? Yoksa bu hususlarda görmezden gelme tavizleri mi vereceğiz? Bir milletvekilinin PKK’yı terörist olarak görmemesi sahiplenmesi anlamına da gelmez mi? Bir açıdan da bu durum PKK’nın ovaya inmesi denilebilir mi? Bunlara açıklık getirebilir misiniz?
    Muhabbetle…

  3. Yazan:Arda BERK Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Yaygın olan genel kanı, DTP’nin PKK’nın uzantısı olduğudur.Bu kanıyı güçlendiren bir çok olay gerçekleşti aklıma gelenler

    Mardin’de gerçeleşen bir çatışmada öldürülen bir teroristin Dargeçit İlçesi’nin DTP’li Belediye Başkanı’nın oğlu olması

    DTP İÇİN, ‘Bizim tabanımız PKK’yla aynıdır’ diyen Ahmet TürkÜN açıklaması.

    Bence DTPnin Kürt sorununun çözümüne katkıda bulunacak bir araç olup olmadığını zamanla görecegiz.

    Başbakan Erdoğan, Star Tv’de yayınlanan ”Türkiye’nin Seçimi” adlı programda ”DTP’nin, terör örgütü ile bir bağlantısı olduğuna inanıyor musunuz?” sorusu üzerine şunları söylemişti.

    ”Benim şimdi kalkıp da legal bir örgüt olarak ortaya çıkmış, siyaset yapan bir siyasi parti için şöyle bir şey vardır’ demem bir defa yanlış. DTP, PKK terör örgütünü reddetmelidir. Bir ara ‘bizim arka bahçemizdir’ diye bir ifade kullandılar. Bunu reddetmelidir, ‘PKK, bir terör örgütüdür’ demelidir. Bunu demediği sürece DTP bu şaibeyi üzerinde taşıyacaktır. Benden randevu istiyorlar. Vermem. Niye vermem? Bu ifadeyi kullanmadıkça, tam aksine ‘arka bahçemiz’ dedikçe veremem. Terör örgütüne karşı mücadeleyi birlikte vereceğiz.”

  4. Yazan:Haydar Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Pozitif yaklasim ve care arama… Bu tavrinizdan dolayi sizi kutlarim Sayin Edebali.

    Sadece gazeteleri okudugumuzla, 1980 lere baktigimizda gordugumuz: PKK bebekleri katletmis, bolgeye tayin olan ogretmenleri terorize etmis, yerli halki sindirmis bir teror orgutu idi.
    1990 larin sonuna dogru hem devletin konuya bakis acisindaki degisikliler, hem yore halkinin sivil insiyatifleri PKK nin dehset verici tavirlarini kismen degistirmis, sayisini ve etkisini azaltmistir. PKK yi besleyen kaynaklar irtibatini onemli olcude keserek sivil toplum orgutlerine, daha sonrada DTP ye kaymistir. DTP de sistematik bir sekilde kendini izole eder halde gorunuyor. Olgunlastikca bu izolasyon daha belirginlesecek.

    Kayacak, izole edecek vede kopacak.

    Bunun tek careside sivil, siyasi cozumdur.
    Siyasi cozumu kendine yol olarak secen DTP yore halkinin destegini almis ve bugunlere gelmistir.
    Isin daha cesaret verici yani ise benzeri siyasi cozumleri gundemine alan ve demokrasi sozu veren AKP, DTP dende daha one cikmistir.
    Yani yore halki;
    Bolunmeye karsidir.
    Terore karsidir.
    Turkiyenin siyasetinden kopmaya karsidir.
    Bu cok onemli bir mesajdir.
    ***

    Catismadan nemalanan, avantaJ saglayanlar bu secimlerde oylarin AKP ve DTP ye gitmesine cok uzuluyorlar.

    Bir gun gelip DTP nin dahi siyasetten misyon olarak silindigi gunleri ozlemle bekliyorum. Huzurlu, adil, zengin, demokratik Turkiye icin ilk adim atilmistir. Simdi ilk hedef Ispanyayi yakalamaktir.

    Selamlar.

  5. Yazan:MY Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    22 temmuzdan beri bir uzlasma, diyalog ve demokrasi rüzgâri esiyor. Umarim kalici olur.

    Güzel yazinizda da belirttiginiz gibi AKP’yi vurmak isteyen oligarsinin elinde bir tek “KÜRT KARTI” kaldi. Zira iRTiCA KARTI’nin son kullanma tarihi geçti.

    Gerek MHP’den gerekse DTP’den gelen olumlu sinyaller en azindan kisa vadede kriz istenmedigini düsündürüyor.

    Bunun yaninda Güney Dogu’yu “okuma” konusunda Altan Tan’dan ilginç saptamalar :

    — BASINDAN ALINTI —

    DTP kadrolarının tabanla uyumlu olmadığına dikkat çeken Altan Tan, şu ilginç benzetmeyi kullandı: “Aslında DTP’nin tabanı AK Parti gibi, kadroları CHP gibi. DTP’liler vekili oldukları kitleye benzemiyor. ” Tan, parti kadrolarıyla taban arasında yaşanan uyumsuzluğu aktarırken DTP’li vekillerle ilgili şu ilginç ifadeleri kullanıyor: “22 DTP’li içinde namaz kılan, orucunu tam olarak tutan tek bir kişi bile yok. Hakaret anlamında söylemiyorum. Bu bir tespittir. Çünkü bu insanların temsil ettikleri seçmenin yüzde 70’i oruç tutuyor, yüzde 65’i de beş vakit namaz kılıyor. Orhan Doğan’ın mitingine katılan kadınların yarısı çarşaflıydı.” Tan, Güneydoğulu seçmenin 22 Temmuz’da DTP’ye verdiği mesajı ise şöyle yorumluyor: “Seni silmedim, ama ciddi tıraşladım. Kendine çeki düzen ver. Ortaya siyasi bir proje koy. Benim ekonomik sorunlarımı fark et. Kan dökülmesini engelle. Ankara’ya git. Neyse benim derdim onları Ankara’da ve Türkiye içinde çöz.”

    Milli Görüşün asıl oy deposunun Güneydoğu olduğuna dikkat çeken Altan Tan, AK Parti’nin bölgede yakaladığı başarıyı mevcut zeminden oy almasına bağlıyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşmanın halkı çok etkilediğini vurgulayan Tan, başarının etkenlerini şöyle sıralıyor: “İkincisi, halkın gözünde karısı başörtüsü yüzünden AİHM’ye başvurmuş, babası sakallı bir tornacı olan Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmediler. Halk ‘Babası babam gibi, anası anam gibi, bacısı bacım gibi olan bir adamı seçtirmediler.’ diyor. Üçüncüsü de Erdoğan asker karşısında en azından Demirel gibi şapkasını alıp gitmedi, Erbakan gibi şubatın zemheri soğuğunda pancarvari kızarıp bir bardak ter dökmedi. Bu da yıllarca jandarma dipçiğinde bizar olmuş halkın çok hoşuna gitti.”

    Yazinin tamami için : http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=570554

  6. Yazan:Ece Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    http://www.nasname.com/index.php?module=announce&ANN_user_op=view&ANN_id=4027

  7. Yazan:Ece Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Tabi ben sayın Türk’e yanaştım.
    -Ahmet abi yaman politikacısını vallah..
    -Nasıl yani Meheme?
    -Abi altın rozet gelene kadar kesin altı ay bulur.
    -Çaktırma. Almam, alamam diyemezdim ya…
    -Peki abi biraz sonra parlemento üye formu doldurulacak.
    -Ne var bunda?
    -Abi orda yabancı diller var. Sahi kaç dil biliyorsunuz?-Bir tane?
    -Hangisi?
    -Elbette Türkçe.
    -Sahi öyle söyleyecek misiniz?
    -Tabi. Bak görürsün gözünle. Sen beni ne sandın. Dur gitme. Bak ve hemen git haber yap. Seni gidi alçak seni!..

    Vala Ahmed abi aynen söyledi. Yabancı diliniz sorusuna Türkçe dedi. Ben şahsen çok sevindim. Ne haber yaptım ne bişey dedim. Arkasından gelen de -ya adı neydi. Unuttum.- o tümden karıştırdı. Bu sefer Kürdçe ve Türkçe de benim yabancı dilim demesin mi? Bu adam İngiliz mi? Fransız mı? Ermeni? Süryani mi? Anlamadım.

    Sonra bizim fırlama bab-i ali çocukları boş durur mu? Onlar da duydu. Ve patlatılar balonu. Hemen mal bulmuş mağribi gibi haberleri merkeze geçtiler.

    Mardin Bağımsız Milletvekili ve eski DTP eşbaşkanı Ahmet Türk; Türkçe yabancı dilim dedi Bu sefer ortalıkta bir vaveyla. Gelip Ahmet Abinin yakasına yapıştılar. Mikrofonlar uzatıp flaj patlattılar. O da Ben konuştuğun diller anladım diye düzeltti ve mesele haloldu. Hal oldu ama iki konu da basına yansıdı.

    Konuşmak için çok erken olduğunu düşünüyorum..
    İnşallah hüsnü zanlarımızı boşa çıkartmazlar ve demokrasi, kardeşlik söylemleri, sadece lafta kalmaz..

    sayg.

  8. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Talha Bey,
    Benim bu yazıyı yazmaktaki gayem, DTP’yi değil, demokrasiyi savunmak, DTP’nin politikalarını savunmak değil, DTP’nin eğer gerçekten Kürt sorunuyla ilgili çözüm olmak istiyorlarsa toplumda gerginliğe yola açmayacak belli yöntem ve usul izlemeleri gerektiği konusunda fikir yürütmekten ibaretti.
    Yine aynı şekilde, meclisteki başarılı bir DTP’nin, öncelikle PKK’ya alternatif oluşturacağı, demokratik kanallardan gelen başarının, PKK’nın varoluş amacını sileceği ile ilgiliydi, ki bu da literatürümüze Mehmet Ağar’la giren “Ovada Siyaset”i karşılar. (Daha fazla ayrıntı için bknz: İhsan Bal-Alacakaranlıkta Terörle Mücadele, 2007)
    Dün Mustafa Akyol’un çok güzel bir yazısı vardı.
    Bu seçimden çıkarılabilecek en net sonuçlardan biri şu idi: AKP, DTP’yi ağır şekilde mağlup etmiştir.
    AKP’ye DTP karşısındaki bu büyük başarıyı sağlayan unsurlar bellidir.
    Ve göreceğiz ki millet, gerilim, istismar vb üzerinden politika izleyenleri siyaset arenasında silecektir.
    DTP için ise, eğer kendi sonlarını hazırlamak istemiyorlarsa, ülkeyi ve meclisi anlamsız gerilimlerle boğuşturmak istemiyorlarsa gündelik, popülist “ben burdayım”lar yerine, AKP’nin de desteğini arayarak bölge halkının sorunlarıyla ilgili politikalr üretmeli ve açlımlar getirmelidirler.

  9. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Arda bey,
    Şu kesinlikle yanlış anlaşılmasın, PKK’nın legalleşmesi başka şeydir, siyasallaşması ise başka şeydir.
    Aynı zamanda Kürt sorununa çözüm aramak ise bambaşka bir şeydir.
    PKK’nın legealeşmesi, PKK’nın terör eylemlerine son vermesi, eylemlerini anayasal çerçevede sürdürmesidir.
    Siyasalllaşması, örgüte hakim olan fikirlerin siyaset alanında açıktan açığa savunulmasıdır.
    Şimdi DTP’nin açıktan açığa ülkenin birlik ve bütünlüğüyle ilgili olumsuz söylemler ve politikalar oluşturması kabul edilemez.
    Ama Kürt Sorunuyla ilgili getirdiği açılımlar desteklenmelidir.
    Burada Kürtlerin demokratik talepleri söz konusudur, ve her söylemleri bölücülük nidalarıyla bastırılmaya çalışılmamalıdır.
    Yoksa başladığımız yere geri döneriz.
    DTP’yi PKK’nın uzantısdır şeklinde lanse etmek yanlış olur.
    Özetle: Her Kürt PKK’lı değildir.Her Her Kürt DTP’li de değildir. Nihayet her DTP’ye oy veren de PKK’lı değildir.
    Aksi tutumlar, kapanmayan yaralarımızı tuz basmaya devam etmek olur.
    Ve 1.8 milyon insanın (bu oran içinde de PKK’ya destek verenlerin az olduğunu iddia ediyorum),verdiği mesaj iyi okunmalıdır diye düşünüyorum.
    Saygı ve Muhabbetlerimle…

  10. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Haydar Bey,
    Çok güzel katkı yapmışsınız.
    Teşekkür ediyorum.
    Ben size bu konuda hemfikir olduğumuzu söylemiştim:)
    Saygı ve Muhabbetle…

  11. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Sayın MY,
    Yorumunuzda bahsettiklerinize atfen, PKK Marksist-Leninist ideoloji üzerine kurulmuş bir terör örgütüydü.
    Apo’nun en güzel itiraflarında biri, örgütün bu kimliğinin bölge insanını kazanamamış olduğu idi.
    HADEP-DEHAP-DTP çizgisi de genel olarak aynı ideolojiyi benimsemiştir.
    Burdan da açık şekilde şu sonuç çıkar: Bölge insanı DTP’yi bir araç görüp seslerini duymayanlara seslerini duyurmaya, gayet anlamlı mesajlar vermeya çalışmaktadır.
    Alper Tan’ın analizleri de gerçekten mükemmel.
    Saygı ve Muhabbetle…

  12. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Tem 30, 2007 | Reply

    Ece Hanım,
    Ben de sizin gibi endişeler, aynı zamanda beklentiler içindeyim.
    Ben bu ülkenin her sorununun demokrasi çerçevesiyle çözümlenebileceğine inanan biriyim.
    Gelin görün ki yazının sonuna da ekledim: Alah vatanımıza ve milletimize zeval vermesin.
    Bütün samimiyetimle inanıyorum ki bu ülke dünyanın kaderini değiştirecek, yön verecek, aydınlık bir kapı, bir lider olacak.

    Sayın MY,
    netin başına yeni oturabildiğim için *Altan Tan’ın açılamalarının tamamını yeni okuyabildim.

    Saygı ve Muhabbetle…

  13. Yazan:Talha Can Tarih: Tem 31, 2007 | Reply

    Mehmet Bey,açıklamalarınız için teşekkürler ama taşları tam yerine oturtamadık herhalde. Diyorsunuz ki “DTP’yi PKK’nın uzantısdır şeklinde lanse etmek yanlış olur. Özetle: Her Kürt PKK’lı değildir.Her Her Kürt DTP’li de değildir. Nihayet her DTP’ye oy veren de PKK’lı değildir.” Çok doğru, sonuna kadar katılıyorum. Yalnız bir de diyorsunuz ki “Bu seçimden çıkarılabilecek en net sonuçlardan biri şu idi: AKP, DTP’yi ağır şekilde mağlup etmiştir.” AKPnin DTP karşısındaki bu galibiyetinin mutlaka sosyolojik ve fikri boyutta bir açıklaması vardır. AKPnin galip gelmesi sevindirici ise DTPnin mağlubiyeti niye üzücü değil? DTPnin meclise girmesini olumlu bulup mağlup olmasına niye üzülelim? Galip-mağlup durumundan bahsediyoruz ve bir yandan da mağlup olan DTP’nin meclise girmesinden bahsediyoruz. Ben de ümitvarım fakat ilk yorumumda bazı durumlardan bahsettim, bu durumların inatla sürmesi durumunda diyorum, -başbakanımızın açıklamalarını da hatırlayalım, güzel bir söylem- umulan demokratik temsiliyet yakalanır mı yoksa DTP mağlup olduğu hususları ön planda tutarak PKK’yı siyasallaştırma yoluna mı gider?

  14. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Tem 31, 2007 | Reply

    Talha Bey,
    Ben AKP’nin DTP’yi ağır bir şekilde mağlup ettiği ile ilgili bir memnuniyet belirtmedim.
    Bu sadece seçimden çıkarılan bir sonuçtur dedim.
    Ama illa böyle yaklaşacaksak, şöyle de diyebiliriz, AKP bu seçimle bir “Türkiye Partisi” olduğunu ispatlamıştır.
    Bu doğal gelişimin bir sonucu olarak da DTP bölgelerinde hatta kalesi varsayılan Bingöl’de DTP’yi devirmiştir.
    Bu da bahsettiğim üzere AKP’nin ülke insanının genelini kucaklayan politikasının neticesidir.
    DTP ise tıpkı “MHP” gibi etnik kimlik siyasetini ön plana çıkaran, toplumun bütününü kucaklamaktan uzak bir partidir.
    Ben bu yazıyı DTP menfaatleri içi değil, ülke menfaatleri için yazdım.
    Yazı ve yorumlardan çıkarılabilecek en önemli sonuç şudur:
    AKP Doğu’daki desteğini muhafaza etmek istiyorsa, bölge icraatlarına devam etmeli, mantıklı politikalarla da Kürt Sorununa eğilmelidir.
    DTP de varolmaya devam etmek istiyorsa, PKK’dan uzak, Kürt Sorununa yönelik somut projelere yöelmeli, yok yabanvı dilim Türkçedir vb fason tartışmalardan kendisini uzak tutmalı ve AKP desteğini aramalıdır.
    Bu iki tutumda milletimiz menfaatine olacaktır.
    Saygı ve Muhabbetle…

  15. Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 1, 2007 | Reply

    Şimdi oldu Mehmet Bey:)
    Böylece taşları yerine oturtmuş olduk…
    Saygılar benden…

  16. Yazan:Ali Korkmaz Tarih: Ağu 2, 2007 | Reply

    Sayin Mehmet Edebali,

    PKK nin tasaron bir örgüt oldugu tespiti, bu olusumun kurulusundan beri ,kürt legal ve illegal örgütleri tarafindan dile getirilmistir. A.Melik Firat, Kemal Burkay, Ibrahim Güclü gibi kürt siyasetcileri, PKK nin kürt siyasi mücadelesini terörize etmek icin olusturuldugunu hep iddia ettiler.

    PKK nin eylemleri kürtlere büyük acilar yasatmis 30 bin kürtün ölümüne, binlerce köyün bosaltilmasina ve sürgüne / bölgeyi terketme zorunda birakilmistir. Olusturulan koruyucu sistemi kürtlerarasi kan davalarini tekrar tetiklemistir. Örnekleri cogaltilabilinir. Türk halki da bu periyot ta büyük acilara maruz kaldi. Iki taraftan binlerce genc telef oldu.

    Peki, PKK kimin tasaronlugunu yapiyor ? Bence bu can alici nokta bilincli bir sekilde örtbas ediliyor. Neden siz ve yorumcular bu noktaya deginmemekte israrli ? Derin türkler ve derin kürtler arasinda bir konsept mi söz konusu ? Günümüzde artik derin devlet tartisiliyor. Derin devletin kürt politikasi nedir ? Bu politika ne zaman sekillendi / hala devam ediyormu ? PKK nin perde arkasinda kimler var ?

    Kürt sorununun bu boyutu tartismaya dahil edilmeden, üretilecek bir cözüm yetersiz kalir. Her iki tarafin derinleri su yüzüne cikartilmadan ortama baris gelmez veya kisa sürede yine provakasyonlara maruz kaliriz. Kürtler demokratik bir cözüm istediklerini oylari ile dile getirdiler. Kürtler ,Türkiye den ayrilma niyeti tasimiyor. Kendilerini bu toplumun birer degerli bireyleri olarak , kardeslik ve esitlik istiyor.

    Yayinlanmasi arzusu ile selamlar.

  17. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Ağu 2, 2007 | Reply

    Ali Bey,
    Öncelikli olarak her sorunun çözümünün derin içerikleriyle birlikte görünen, apaçık ortada duran bir takım problemleri vardır.
    Hatta çoğu zaman bazı derin argümanlar gözümüzün önünde duran ve üstüne gitemizi bekleyen bu prolemlerin önüne birer set olarak çekilir.
    Bununla birlikte biz eğer illa derinlerde bir şeyler arayacaksak kiş bence bunun artık derinliği filan kalmamıştır, şu yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum:

    “Arzın Merkezine Seyahat”e cesaretiniz var mı?

    Genelkurmay’ın son gece yarısı bildirisi “halkı teröre karşı toplumsal refleks göstermeye” davet ediyordu. Hemen ardından “refleks” paragrafına açıklık getirilerek “kastedilen toplumsal tepkinin kesinlikle şiddet içermeyen demokratik kurallar içinde bir refleks olduğu” işaretlendi…
    Sanal bildirideki ifadeleri “Ulusalcı Tercüme Bürosu” anında kendi lisanına çevirdi ve 24 Haziran’da “üç büyük ildeki cumhuriyet mitinglerinin devamı” anlamında bir buluşma organize ediliverdi…

    Tam bu noktada sormak gerekiyor: Sokağı kullanarak, mitingler düzenleyerek terörle mücadele edilebilir mi? Teröre karşı sonuç alınabilir mi? PKK belası, mitinglerdeki devasa kitleyi/yoğun protestoları görünce eylemlerini durduracak mı?

    Bu sorulara olumlu cevap verebilmek maalesef mümkün değil…

    Geniş kitlelerce PKK terörüne olgun/demokratik tepkiler gösterilmesinin elbette manidar bir temeli var. Ne ki, böyle bir yoldan giderek terörle gerçek anlamda mücadele etmek söz konusu dahi olamaz.

    Ya? PKK’yı 1984’ten itibaren kurgulayıp başımıza bela eden Güç Odağı ile birebir bağlantılı olan sorunun çözümü de yine o kulvardaki “mücadele”den geçiyor…

    Ankara’nın son bir yıldır terörle mücadele yöntemini değiştirdiğinden dün bahsetmiştim…

    Türkiye’nin geçen yılın Mayıs ayından itibaren ABD’nin kontrolünden çıkmış olması sözünü ettiğim metot değişikliğini de beraberinde getirdi…

    Jandarma Genel Komutanı Org. Işık Koşaner’in 2006 sonbaharında gazete manşetlerine yansıyan “Dağdaki teröristlerin aşağıya inmesi için ailelerine telkinde bulunuyoruz” şeklindeki demeci, Ankara’nın terör sorununa yaklaşımındaki makas değişikliğini haber veren çok kıymetli bir açıklamaydı…

    PKK terörünü içeride bir manivela gibi kullanan ABD ile onun iç uzantılarını göz ardı ettiğimiz müddetçe terörle mücadele bağlamında ortaya konulacak bütün “çözüm adımları” etkisiz kalmaya mahkumdur…

    Temelde yatan soru şudur: Terörün perde arkasının aydınlatılmasına, bir başka deyişle “arzın merkezine seyahat”e cesaret edebilecek miyiz? Bu ülkede 23 yıldır terör belasından ciddi manada nemalanan, “terör bitecek” diye korkan birtakım “kalıntılar” var. O “kalıntılar” bu topraklardaki “ana mücadele”yi kaybettiklerinin farkındalar!

    Devletin terörle mücadele yaklaşımının değiştiğini de görüyorlar. Son bir çırpınışla -provokatif eylemlere imza atarak PKK belasını yeniden imal etmeye, “Türk-Kürt kutuplaşması”nı tekrardan üretmeye çalışmaları, bu yüzden… “İşbirlikçi Kalıntılar” son seri kahpeliklerini sergiliyorlar. Ama artık Ankara “Eski Ankara” değil: Kâbus senaryolarının dışarıdaki ve içerideki gulyabanileri, arzu ettikleri sonucu alamayacaklar…

    Arzın merkezine seyahat ettiğimizde, Öcalan’ın filmin başında “Gizli Egemenler” tarafından saksıda yetiştirildiği gerçeğini görürüz! Öcalan, 12 Mart döneminde esaslı bir hapis cezası almak üzere iken “kurtarılmış” bir simadır… O dönemde sıkıyönetim makamlarının “yanlışlıkla” tutukladığı elemanları olduğunda -MİT devreye giriyor ve “Mensubumuzdur” yazısı ile adamlarını kurtarıyordu. Apo da bu şekilde “kurtarılanlar” arasındaydı. Öcalan’ın Türkiye’nin başına bela edilme süreci işte böyle başlamıştı… Önceki günkü Hürriyet’te -24 Mayıs 1993’te Bingöl’de PKK tarafından şehit edilen 33 askerimizin saldırıya uğradığı yere 33 metre bayrak dikileceğinden bahseden bir haber vardı…

    Bakınız, sadece bu hadise dahi aydınlatılmış olsa Türkiye arzın merkezine seyahati başarabilir. Silahsız olarak otobüse bindirilen tezkeresini almış/dönüş yolundaki bu vatan evlatlarına taammüden koruma verilmemişti! Yani? O fidanlar resmen ölüme yollanmıştı! Şehitlerimiz için bir yandan 33 metre bayrak dikelim; bir yandansa, 33 metreyi geçtim ta “arzın merkezi”ne inelim ve orada dramatik gerçeği görelim!”

    Tamer Korkmaz
    Zaman
    13 Haziran 2007, Çarşamba

    Saygı ve Muhabbetle…

  18. Yazan:Haydar Tarih: Ağu 5, 2007 | Reply

    Bir apartmanin 5. katina cikmak icin ilk basamaktan baslamak zorundasiniz. Birer birer duzinelerce basamagi tirmanir 5. kata ulasirsiniz.
    ***

    Peki adam olmak icin nereden baslanir?

    24 Temmuz tarihli Radikal gazetesinde, İzmir’de MHP’den milletvekili adayı olan ancak seçilemeyen bir adayın sözlerinin yer aldığı bir habere göz atalım:

    “Bu halka her şey layık. Bu halk ihanete göz yummuştur, bu halkla yola çıkılmaz. Ortaya çıkan bu tablodan utanç duyuyorum. Halkımız maalesef küçük paralara satıldı. Şehidine ihanet eden bir halkla karşı karşıyayız. Bu tablonun tek sorumlusu halk. Halkımız bu kadar çıkarcı olmamalıydı. Ben bütün dünyayı neredeyse dolaştım ama bu halk kadar kişiliksiz bir halk görmedim.”

  19. Yazan:Mehmet Edebali Tarih: Ağu 5, 2007 | Reply

    Evet Haydar Bey.
    Aynı habere ben de denk gelmiştim.
    Diyorum ki AKP %60’ları ıskaladı.
    Ne senaryolar uydurdular, ne beyinler yıkadılar, ne propaganda yaptılar.
    Yaşça epey büyük bir tanıdığım (CHP’nin cemaat-tarikat analizine atfen)bir tarikat içinde AKP’nin İsrail’e bilmemneye hizmet ettiğinin propagandasını yaptıklarını işittim seçimlerden hemen önce.
    Neler neler ya…
    Ama bunlar son çırprnrışlar.
    Miletin karşısında duran, yok olacak, silinecek…

  20. Yazan:MY Tarih: Ağu 10, 2007 | Reply

    22 temmuz’da umdugunu bulamayanlar için Hz Ebubekir’den tatmin edici bir açiklama :

    “Sen kendini düzelt yoksa halk seni düzeltir, Sevmen asiri, sevMEmen yipratici olmasin”

  21. Yazan:emre Tarih: Ağu 11, 2007 | Reply

    Hani insanlar ölmeye yakın son bir hırıltı çıkarırlar ya ,bunların ki de o hesap son anlarını yaşıyorlar desek yeridir.

  22. Yazan:Haydar Tarih: Eyl 3, 2007 | Reply

    AKP nin %47 oy almasinin arkasindaki kitlelerin analizini yaptiginizda gecmiste halk arasinda “Demirelci” veya “Ecevitci” veya “Turkesci” denilen vede bir nevi FB li, GS li, BJK li olmaya benzeyen -die hard- turu bir kitle yok.

    AKP verdigi sozleri tuttugu surece millet ona direksiyonu verir, daha evvel AB den kayma, Semdinliyi gormezden gelme, Adalette vs sapmalar yaptimmi sonu ANAP gibi olur.

    Gerek ANAP gerek AKP kulluyatli bir kaya kitlesi degil, aksine kucuk parcalarin biraraya geldigi ve yapistirici malzemesi cimento olan beton gibi bir bloktur. Cimentosu ile oynadimmi depreme bile gerek yok, kendi agirligi ile bile coker.
    ***

    Dun Erdoganin meclis kursusunden “populer soylem” girisimciligi yaparak DTP ye “sizde terorist deyin!” taktigi cimento ile oynamaktir.
    Bu soylem ile Erdogan soruna demokratik care aramak yerine birtakim yerlere goz kirpma hareketi yapmistir.
    Daha evvelki goz kirpmalarin hazin sonuclari ortadadir.
    ***

    Ben sahsen PKK ya terorist demekten hic cekinmem ama ortada bir prensip meselesi var. Amacim burada bu prensibi korumaktir.

    Olaya daha objektif bakabilmek icin disariya bakip orneklerinden durumu kavramak gerekir.
    Bugun Filistin hukumeti olan fakat daha evvel ucak kacirmak, adam oldurmek, cesitli ulkelerde bombalama islerini gerceklestirmis olan El Fetih orgutu hala Israilde terorist orgut olarak gecer.
    Yillardir Israil parlementosunda Israil vatandasi Filistinli Araplar vardir… ve hic bir akil-balig Israilli politikaci kalkip “El Fetih’e teroristir deyin” demez. ADAMA GULERLER.
    Sirbistan parlementosundaki Arnavutlar, Rus parlementosundaki Cecenler vs hep ayni cercevededir.

    Senin terorist dedigin digerine gore bambaska gozle gorulebilir. Ariel Saron Ingiltere tarafindan birzamanlar Interpol araciligi ile kirmizi bultenle araniyordu. Ama hangi yahudi politikacisi ona terorist demistir? Arafat’in “olu veya diri” yakalanmasi hakkindaki uluslararasi bulten hala hafizalarda.
    ***

    Sayin Basbakan: Lutfen tribunlere oynamayi birakip meseleye siyasi, demokratik, ekonomik cozum arayin. Birilerine goz kirpmak baskalarini aldattiginiz anlamina cekilebilir.
    AKP nin bir baska ANAP yada jet-ski hukumeti gibi davranmasina artik tahammulumuz kalmadi.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin