RSS Feed for This Post

Bilseydik, tatili yarıda kesmezdik*

Seçim süreci boyunca ve sonrasında, gazete ve televizyonlara yansıyanlara bakarsak, en çok kullanılan kelime yarışmasında 1. lik “seçim” kelimesinin ise, 2. lik büyük ihtimalle “tatil” kelimesinindir. Özellikle de belli bir kesimin söylemleri dikkate alınırsa. CHP’ye oy vereceğini söyleyen birçok kişi, seçim öncesinde umutlu ve sevinçli olarak, “Tatilimizden feragat edeceğiz, tatili yarıda keseceğiz, oyumuzu kullanacağız” diyordu. Bazen “oyumuzu kullanacağız” cümlesinin önüne “cumhuriyet için“, “ülkemiz için” benzeri açıklayıcı sebepler de ekleniyordu.

Seçimden sonra da aynı gruptaki insanların çoğu, bu sefer kızgınlık, hayal kırıklığı gibi duygularla, “Tatilimizi bıraktık geldik, oy verdik! Bir işe yaramadı…” benzeri cümleler sarf etmeye başladı. CHP ye oy veren kime mikrofon uzatılsa, içinde “tatil” kelimesi geçen cümleler kuruyordu. CHP Genel Merkezi’nde bu ana fikre sahip protestolar bile yapıldı: “Bilseydik, tatili yarıda kesmezdik” . Televizyonlara yansıyan bir başka tatil konulu olay da, seçim sonuçları açıklandıktan sonra, CHP merkezlerinden birinde, gece geç bir saatte Bodrum’a giden otobüsün kalkmak üzere olduğu anonsunun yapılmasıydı.Anonsla beraber seçim sonucuna gösterilen tepkilerden doğan gürültü bir an kesildi, Bodrum’a gidecekler otobüse yöneldiler. Tatil seçime damgasın vurdu desek yalan değil.

Seçim sonuçları ile ilgili fikri alınmak istenen CHP yandaşlarının büyük kısmının, anlaşmış gibi, özellikle tatile vurgu yapmaları çok dikkat çekici. Onları dinlerken, “Bu kişiler tatili yarıda kesip oy kullanarak çok büyük bir fedakârlık, feragat yaptıklarını düşünüyorlar herhalde…” diye düşünmeden edemiyor insan. “Demek ki tatil, ülkenin yöneticilerini seçmekten, yani ülke yönetimine katılmaktan daha önemli onlar için. Sürekli her lafa tatil diyerek başladıklarına göre! Oy kullanmak bir vatandaşlık görevi, kendin, ailen, ülken için yapılan bir eylem gibi algılanmaktan ziyade, bir lütufmuş, kırılamamış ama şimdide pişmanlık yaratan bir rica gibi algılanıyor olmalı” diye de düşünceler devam ediyor. “Demek ki bunca ısrar, çaba, ulaşım desteği olmasa, ya seçime gerekli önem verilmediği için ya da seçimle başa gelenler artı ya da eksi yönde hayatlarına bir etki yaratamayacağı için, tatiller yarıda kesilmeyecek, oy kullanılmayacaktı belki de.” ihtimali de akla geliyor. Akla bir soru daha geliyor: “İktidara gelen partiye oy verilmemişse, oy anlamını yitirir mi?” Şu anki seçim sistemine göre meclise giremeyen parti için bu sorunun cevabı “evet” olsa da, meclise giren için “hayır”. Yani meclise giren partiye verilen oylar anlamlıdır. Meclise giren parti, kendini seçenleri mecliste temsil edecektir. Zaten “Bilseydik tatili yarıda bırakmaz, gelip oy vermezdik” denmesi, bu gerçek yüzünden daha da ilginçleşiyor. Oy verdiğin parti seni, fikirlerini mecliste temsil edecek. Daha ne olması bekleniyordu acaba? CHPliler müsterih olun, CHP ‘ye verilen oylar boşa gitmedi. Kimse boş yere tatilini yarıda kesip onca “zahmete” katlanmadı, çünkü fikirleriniz mecliste seslendirilecek. Ama diyorsanız ki “Biz zaten kendimiz için bir şey yapmadık, seçimin sonuçlarının bize etkisi olmayacaktı, çok ısrar ettiler geldik. Ama bizimle gerçekleşeceğini söyledikleri mucize de gerçek olmadı, bundan bir şey anlamadık, sinir olduk”. O zaman söylenecek bir söz yok.

Elbette, seçim sonrasındaki ilk kızgın, üzgün cümleler, yaşanan hayal kırıklığının ilk hezeyanları olduğu için çok da üzerinde durulmamalı, çıkarım yapılmamalı diyebiliriz. Yalnız bu tatil özneli serzenişler daha pek çok soruya gebe. Mesela, bunca CHP yandaşının tatilden bahsetmesi bir tesadüf olabilir mi? CHP’ye oy verenler içinde tatile değil de memlekete giden ya da tatil kavramından uzak yaşayan, hiç tatile gitmeyen insanlar var da, televizyoncular ve gazeteciler mi onları ortaya çıkarmadılar? Yoksa gerçekten söylendiği gibi CHP yandaşlarının büyük çoğunluğu, her yıl ülkemizin güzide beldelerinde tatile giden tuzu kuru insanlardan mı oluşuyor? Olup bitenler bu fikri doğruluyor sanki.

Bir diğer soru da şu: Tatili yarıda bırakmak gibi bir fedakârlık yerine, ilçe teşkilatlarında parti için çalışsalar, bu sıcakta şehirleri, köyleri, kasabaları gezip CHP’nin planlarını, yapacaklarını, bir önceki hükümetin çözemediği sorunları nasıl çözeceklerini oradaki insanlara anlatsalar, o insanların sorunlarını dinleseler ve yine %20 lerde kalmış olsalardı, kim bilir nasıl tepki vereceklerdi? Neyse ki Allah Baykal’i ve diğer CHP yöneticilerini böylesi bir tepkiden korudu. Kimse tatilinden o derece feragat etmek istemedi, çöl sıcağında yollara düşmedi. Kim bilir, belki de yollara düşülseydi sonuç %20 olmazdı, kim bilir?

Konu ile ilgili diğer yazılar:

Hurşit Güneş’in yazısı
http://www.milliyet.com.tr/2007/07/26/yazar/gunes.html

“1970’li yıllar haricinde CHP hep tuzu kuruların partisi olmuştur. Tuzu kuru ya da karnı tok insanların refah artışı beklentisi az olduğundan, cumhuriyet değerleri gibi, ekonomi dışı etmenler siyasal davranışını etkiler. Ama yoksul ya da dar gelirli kesimler mutlaka ekonomik unsurlara bakar. ”

Engin Ardıç’ın yazısı :
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=85135,10,2

“CHP bir memur partisidir. Devletin partisidir, bürokrasinin partisidir. Bürokratik oligarşinin partisidir. Yani, adında halk kelimesi geçen parti, halkın partisi değildir.”
* http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=227673

Trackback URL

  1. 6 Yorum

  2. Yazan:emito Tarih: Tem 27, 2007 | Reply

    Çok güzel yazı,
    Dünyada genel olarak ‘Palya’ solculuğu varken ülkemizde genel olarak ‘burjuva’ solculuğu hakim.Tatil çığırtkanlığı da bundan kaynaklanıyor…

  3. Yazan:MY Tarih: Tem 27, 2007 | Reply

    Aslinda bu tatil sendromu elit solun hastaligini güzel özetliyor.

    http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=569324

    23 temmuz sabahi “tebrik etmek” için aradigim CHPli arkadaslarin bir çogundan MAKARNA-KÖMÜR muhabbeti duydum. Halka, fakirlere ve orta hallilere yaklasan bir solun dogmasi için en az 20 yil gerekiyor.

    Muhabbetle

  4. Yazan:emito Tarih: Tem 27, 2007 | Reply

    ama makarna- kömür muhabbeti doğru…

  5. Yazan:MY Tarih: Tem 27, 2007 | Reply

    Aslinda CHP de fransiz sarabi dagitmis ama bu “cahil” ve “kaba” halk hangi sarabin hangi et ile yenecegini bilmediginden çok takdir eden olmamis. CHP’nin Güney Dogu’daki kayiplari oradan oldu diyorlar 🙂

    Makarna ve kömür daha akillica. Makarna hem beyaz hem de kirmizi etle yenebilir. Hatta sade bile yiyenler var.

  6. Yazan:emito Tarih: Tem 28, 2007 | Reply

    yani neden gocunuyoruz.ne var ki kamyon kamyon makarna ve kömür dağıtılmış.Anayasamızda sosyal devlet olduğumuz yazıyor.O zaman sosyal devlet olmanın özelliği olarak kömür ve makarna dağıtılması normaldir…

  7. Yazan:tatilde Tarih: Şub 9, 2008 | Reply

    Güzel bir konuya deginmişsiniz teşekkürler

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin